Dudak Estetiği

Dudak Güzelleştirme

Dudaklar güzelliğin önemli ögelerinden biridir. Güzel bir yüzün her kısmında olduğu gibi dudakların da diğer yüz yapıları ile uyumlu olması beklenir. Ancak günümüzde seksi olmak özellikle kadınlar için aranılan bir vasıf olarak öne çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da günümüz medyası kadınlarda etli ve belirgin dudakları seksiliğin sembolü olarak sunmaktadır. Bazı hastalarımızdan seksi dudaklara “köfte dudak” diye isim takıldığını da duyuyoruz.

Dudağın seks sembolü olarak görülmesi çok eski dönemlere kadar uzanır. Klasik mitolojide Cupid aşk ve seksüel istek tanrısı olarak anlatılır ve Venüs’ün oğlu olarak belirtilir. Yunan mitolojisindeki karşılığı ise Eros‘dur. Her ikisi de yay ve ok ile temsil edilirler. İnanışa göre bunların okları ile vurduğu kişiler birbirlerine aşık olurlar.

Anatomik olarak üst dudak orta kısmındaki kıvrımlı bölgeye Cupid Yayı (Cupid’s Bow) veya Eros Yayı adı verilir.

Özellikle dudağın ruj sürülen pembe kısmının (buraya vermilyon adı verilir) eros yayı ile birlikte yüksek ve dolgun olması arzulanan bir durum haline gelmiştir.

Estetik dudak dolgunlaştırma

Dudakların daha seksi görünecek şekilde dolgunlaştırılması için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunları gözden geçirirsek:

Dudak dolgusu

Dudağa dolgu kişinin kendi dokuları ile yapılabildiği gibi hazır olarak piyasada satılan fabrika yapımı dolgu maddeleri ile de yapılabilir. Günümüzde en sık uygulanan yöntem hazır dolguların dudağa enjekte edilmesidir. Yaygın oluşunun en önemli nedeni uygulamanın kolay ve nispeten ağrısız olması, muayene odasında yapılabilmesidir. Hazır dolgu maddelerinin iki tipi vardır. Etkisi geçici ve kalıcı olanlar.

Eriyen dolgu maddeleri ile dudakları kalınlaştırma

Hiyalüronik Asit (HA) ve Poli L Laktik Asit gibi hazır satılan dolgu maddelerinin enjeksiyonu ile yapılır. Poliklinik koşullarında gerçekleştirilebilir. Pratik olması nedeni ile bazı hekimlerce tercih edilen bir yöntemdir. HA daha yaygın olarak kullanılır ve değişik ticari isimler altında Türkiye’de bulunmaktadır. Bu dolguların kalıcılık süresi kişiden kişiye ve ürünün kalitesine göre değişir. İyi sonuçlar almak için FDA (Amerikan Besin ve İlaç Yönetimi) onayı almış olan ürünler kullanılmalıdır.

Kalıcı dolgu maddeleri ile dudak dolgunlaştırma

İlk bakışta kalıcı dolguların kullanılması daha mantıklı görünse de gerçekte durum böyle değildir. Kalıcı dolgularda istenmeyen bir sonuç alındığında bu dolguları dışarıdan bir müdahale ile eritmek mümkün değildir. Ayrıca iltihaplanma, sertlik veya akıntı gibi komplikasyonlar çıktığında bunların düzeltilmesi çok zor olmaktadır. Ülkemizde bazı markalar mevcut olsa da Prof. Dr. Ege Özgentaş bu kalıcı dolguları önermemekte ve kullanmamaktadır. Kalıcı dolguların en eskisi sıvı silikon‘dur. Günümüzde de bazı ülkelerde nadir olarak kullanılmaktadır. Sıvı silikonun tıbbi kullanım için hazırlanmış güvenilir tipleri yoktur. Amerika ve Avrupa’nın birçok ülkesinde sıvı silikonun enjekte edilmesi kanunen yasaktır. Çünkü ciddi sorunlar yaratabilmektedir. Ülkemizde de yasal satışı yoktur.

Yapay dolgu maddelerinin olası yan etkileri

Yapay dolgu maddeleri damar içine kaçtığı zaman ciddi sorunlar çıkartır. Doku çürümeleri yani kangren ve kalıcı sakatlıklar yaratabilir. HA dolgularının etkisini azaltacak bir ilaç mevcuttur. Hyaluronidase adı verilen bu maddenin dolgu yapılan hastanın yanında bulunması güvenlik açısından uygun olur. Acil bir durumda vakit kaybetmeden gerekli müdahale yapılabilir. Kalıcı dolgular için böyle bir düzeltici madde halen mevcut değildir.

Ameliyat ile dudak kalınlaştırma

Özellikle üst dudağı daha dolgun gösteren bazı ameliyat teknikleri mevcuttur ancak bunlarda dikiş atma ve alma gerektiğinden fazla tercih edilmezler. Dolgu maddesi olarak kişiden kendi dokuları ameliyat ile alınıp dudak içine yerleştirilebilir. Bu iş için fasya (adaleleri çevreleyen sert zar) veya yağ kullanılır.

Yağ vererek dudakları kalınlaştırma

Dolgu maddesi olarak kişinin kendi yağının kullanılması bütün dünyada en çok uygulanan ve en güvenilir işlemdir. Yağ enjeksiyonları dudak dolgusu olarak da sık kullanılmaktadır. Her ne kadar yağlar ameliyatla alınıyor ise de bir enjektör ile deri kesilmeden deri altından emerek alınırlar ve giriş bölgesinde iz kalmaz.  Ancak kalıcı bir sonuç almak için yağ enjeksiyonunun birkaç kez tekrarlanması gerekebilmektedir ve bu da bir dezavantaj oluşturmaktadır.

Kliniğimizde hastanın kendisinden alınan yağ dokusu ile dudak kalınlaştırılması tercih edilmektedir.

Dudak inceltme

Her şeyde olduğu gibi dudaklarda da aşırı kalınlık ve dolgunluk itici olur. Normalden kalın dudaklar nadir olarak doğuştan olabilir. Ama günümüzde en sık nedeni estetik amaçlı dolgu maddelerinin hatalı uygulamalarıdır. Eriyen dolgularda aşırı kalınlığın zaman içinde azalması olasılığı vardır. Ancak bu olasılık kalıcı dolgularda yoktur. Ayrıca geçici dolgularda bile iltihap ve tahriş mevcut ise  erime olmayabilmektedir. Bu durumda en uygun tedavi ameliyattır. Dudak inceltme ameliyatı başarısı tamamen cerrahın becerisine kalmış bir operasyondur. İnce bir işlem olmasına karşın ağır bir operasyon değildir ve lokal anestezi ile ayaktan yapılabilir.

Bu konuda daha fazla bilgi için tıklayınız: Aşırı kalınlaştırılmış dudakların tedavisi var mıdır?

Dudak kısaltma

Özellikle üst dudakta burun alt kenarı ile üst dudağın alt kenarının mesafesi “dudak uzunluğu” olarak adlandırılır. Normalde dudaklar serbest olarak kapandığında dişler görünmemelidir. Gülümsendiğinde ise dişlerin tüm uzunluğu görünmeli ancak üst diş etleri görünmemelidir. Dişlerin görünerek gülümsenmesi bir gençlik işaretidir. Yaş ilerledikçe üst dudak yerçekimine bağlı olarak uzar ve gülme durumunda dişler çok az görünür veya hiç görünmez. İleri yaşlarda doğal karşılanan uzun dudak gençlikte çekici değildir. Üst dudağın kısaltılarak daha estetik bir gülme sağlanması için çeşitli ameliyatlar vardır.

Dudak kısaltma ameliyatları

Bunlara dudak asma” veya “lip lift” ameliyatları da denilir. birkaç yöntemi vardır:

İplikle dudak asma

Herhangi bir deri kesisi yapılmadan yalnızca iğne ile girilerek üst dudak iplik ile burun ucuna doğru çekilerek kısaltılır. Kolay bir yöntemdir. Dikiş izi yoktur. Ancak kalıcılığı kişiye göre değişiklik gösterir. Tekrarlanması mümkündür.

Burun delikleri altından dudak kısaltma

Buna “boğa boynuzu” yöntemi de denilir. Burun deliklerinin altından kesi yapılarak üst dudak yukarı kısmından gerektiği kadar parça çıkartılır ve dudağın boyu kısaltılır. Burun deliklerinin altında bir iz kalır.

Vermilyon kenarından üst dudak kısaltma

Vermilyon dudağın ruj sürülen pembe kısmına verilen isimdir. Bunun dudak derisi ile birleştiği yerden kesi yapılarak kesinin üzerindeki deriden gereken miktar çıkartılır. Bu şekilde üst dudak hem kısaltılır hem de ruj sürülen kısmının yüksekliği artar. Ancak burada da pembe kısım ile derinin birleştiği noktada bir iz kalır.

 

Boyun Germe

Buyun Estetiği

Bir kadını güzel yapan bölgelerden biri de boynudur. Güzel bir boyunda çene altında kabarıklık (gıdı) olmamalı, önde yukarıdan aşağı inen iplik gibi bantlar ve kırışıklıklar olmamalı, boyun ile alt çene arasında dik bir açı olmalı ve yandan bakıldığnda yeterli bir alt çene çıkıntısı görülmelidir. Yaşlanma ve kilo alma özellikle alt çene ile boyun arasındaki açıyı genişleterek görüntüyü bozar.

Nasıl sağlanır?

Boyun estetiği çeşitli ameliyatlar ile sağlanabilir:

Ameliyat ile boyun derisinin gerginleştirilmesi (boyun germe – neck lift).

Deride kulak memesi çevresi ve ensedeki saçların içinde kalacak şekilde bir kesi yapılarak boyun derisi kaldırılır, gerildikten sonra fazlası kesilir ve deri gergin olarak dikilir. Bazan alt çene altından da küçük bir kesi yapmak gerekebilir. Bu işlem ameliyathanede yapılır. Alt çene geride ise ayni anda bunun da düzeltilmesi uygun olur. Rahatsız edici bir iz bırakmayan bu ameliyat sıklıkla yüz germe ameliyatı ile birlikte yapılır. 

İplikle asarak boyun derisini germe

Boyun derisi kesme işlemi yapılmadan iğne ile girilerek deri altına yerleştilen iplikler vasıtası ile gerilir. Düğümler derinin altında kalır. İğne delikleri kısa sürede iz bırakmadan iyileşir. Lokal anestezi ile yapılabilen bu işlemden sonra hasta kısa sürede normal yaşamına dönebilir.

Boyun derisini ütüleyerek sıkılaştırma

Radyofrekans (RF) ve IPL gibi ışın kaynakları ile deri ısıtılarak gerginleştirilebilir.  Diğer ameliyatlara göre daha az riskleri olan bu tedaviler günümüzde ameliyatsız güzellik programları olarak isimlendirilmektedirler.

Gıdı bölgeindeki fazla yağların alınması

Gıdı denilen çene altı bölgesi yağ fazlalığı liposuction yöntemi ile iz bırakmadan giderilebildiği gibi bazı durumlarda çene altına ufak bir kesi yapılarak da alınabilir.

Boyun kaslarına botulinum toksini uygulaması

Alt çenemiz ile köprücük kemiğimiz arasında boynumuzun iki tarafında gerginliği sağlayan bir çift kas bulunur (tip dilindeki adı platisma). Yaşlandıkça bu kaslar normal gerginliğini kaybeder ve boynun ortasına yakın olan kenarları dışarıdan bakıldığında yukarıdan aşağıya uzanan birer bant şeklinde görünmeye başlar. Yaşlı boyunların tipik görüntüsü olan bu dikine bantlar botulinum toksini enjekte edilerek azaltılabilir ve boyuna daha genç bir görüntü verilebilir. Bu uygulamanın etkisi bir yıldan daha az sürede tamamen kaybolduğundan belli aralıklar ile tekrarlanması gerekir.

İlgili yazılar:


//

Göz Estetiği

Göz Çevresi Estetiği

Gözlerimizin iletişimdeki rolü

Gözlerimizin genellikle farkında olmadığımız önemli bir görevi daha vardır: İletişim. İnsanlar yalnızca karşısındakinin gözlerine bakarak onun sağlığı, ruh hali ve kişilik yapısı hakkında (doğru veya yalnış) fikir yürütebilmektedirler. Gözler kendi başlarına bir küredir. İfade yetenekleri yoktur. Bakışımıza ifade katan kaşlar, kirpikler, gözkapakları, bunları hareket ettiren kaslar, gözkapaklarının derisi ve altındaki yapılardır (şiş veya değil). Yüz derisini oynatan kaslar (mimik kasları) da gözlerin ifadesine katkıda bulunur. Doğumsal olarak gelen bazı faktörler, hastalıklar veya yaşlanma göz altlarında torbalanma oluşturabilir.

Gözkapaklarının estetik önemi

Gözkapağı derisi zaman veya çeşitli faktörlerin etkisi ile gerginliğini (elastikiyetini) kaybedip sarkabilir. Bu durum üst gözkapağında kırışıklık ve göz açıklığının daralmasına, alt gözkapağında ise torbalanma, sarkıklık, gözün beyazının görünmesi ve göz yaşarmasına yol açar. Ayrıca yaşla orantılı olarak göz kapaklarının dış yan kısımlarında “kaz ayağı” diye tabir edilen yanlamasına çizgiler oluşur.

Bütün bu nedenlerden göz kapaklarının kendisi veya çevresinde yapılacak olumlu değişiklikler bakışımızı ve insanlarda bıraktığımız izlenimi dramatik olarak farklılaştırır.

Estetik İşlemler

Göz çevresini daha güzel hale getirmek için çeşitli işlemler yapılabilir:

Botulinum toksini

Kaz ayağı denilen  göz yanlarındaki çizgileri azaltmak için kullanılır. Kaşları kaldırarak üst gözkapaklarının daha gergin görünmesine yardımcı olur. Daha fazla bilgi için tıklayın

Dolgu maddeleri

Sentetik olan hazırlanan ve satılan dolgu maddeleri ile göz çevresi kırışıklıklarda azalma sağlanabilir.  Daha fazla bilgi için tıklayın

Doku enjeksiyonu

Doku kokteyli, yağ ve çeşitli vücut dokularının ayni kişiye enjeksiyonu ile gözkapağı çevresinde olumlu görüntü sağlanabilir.

Kırışıklık giderici lazer tedavileri

Çeşitli laserler ile göz kapakları derisi gergin hale getirilebilir. Yalnız gözkapağı derisi yüzün diğer taraflarına göre daha ince olduğundan daha kısıtlı bir uygulama alanına sahiptir.

Ameliyat

Zaman içinde üst ve alt gözkapağında oluşan estetik bozukluklar birbirinden farklıdır. Alın ve kaşlar zamanla aşağı doğru sarkarak üst gözkapağı derisini üstten baskı altına alır ve sanki üst gözkapağı derisinde fazlalık varmış izlenimi verebilir. Böyle durumlarda alnı ve/veya kaşları yukarı doğru kaldırmak üst gözkapakları derisini rahatlatarak daha gergin hale getirebilir. Ancak belli bir yaştan sonra pek çok kişide üst gözkapağı derisinde bir gevşeme ve fazlalık ortaya çıkabilir. Bu fazla deri kirpiklerin üzerine yığılarak üst gözkapağının açılmasını bir miktar engelleyebilir. Alt gözkapaklarında ise en sık rastlanan sorun torbalanmalardır. Alt gözkapağında deri sarkması ve fazlalığı daha ileri yaşlarda ortaya çıkar ve üst kapaklardaki kadar sık görülmez. Gözkapaklarındaki deri fazlalıklarını gidermek için yapılan ameliyata göz kapağı germe (blepharoplasty – bilefaropilasti diye okunur) ameliyatı adı verilir. Üst gözkapağı germe ameliyatı sık yapılan ve etkisi hemen görülen bir ameliyattır. Daha önce bahsedildiği gibi daha basit bir işlem olan “kaş asma” üst gözkapaklarında olumlu görüntü sağlar ve sık olarak üst göz kapağı germe ameliyatı ile birlikte yapılır. Alt gözkapaklarında deri sarkıklığı ve fazlalığının üste göre daha az göründüğünü belirtmiştik. Alt gözkapaklarında en sık görülen estetik bozukluk olan torbalanmalar ameliyat ile giderilebilir. Ancak pekçok kişide alt gözkapağının torbalı görünmesinin nedeni yanaktaki yumuşak dokuların yani yağların erimesidir. Yanağa kişinin kendisinden alınan dokular ile dolgu yapıldığında genellikle torbalanmalar gizlenir ve alt gözkapağına deri derme veya yağ alma ameliyatlarına gerek kalmayabilir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş üst gözkapağı germe işlemlerinde genellikle iplikle kaş kaldırma da yapmaktadır ve pek çok alt gözkapağı torbalanmasını kişinin kendisinden alınan yağ dokusunun uygun yerlere enjekte edilmesi ile tedavi etmeyi tercih etmektedir.

İlgili yazılar:
Kaş Asma (Kaş Kaldırma)
Alt Gözkapağı Torbalanmaları Nasıl Tedavi Edilmeli?

Bu konu için Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği tarafından hazırlanan sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Ameliyat öncesi ve sonrası resimleri için Amerikan Estetik Cerrahi Derneği tarafından hazırlanan sayfayı ziyaret edebilirsiniz. (Lütfen açıklamayı okuyunuz).
//

Kaş Asma (Kaş Kaldırma)

Kaş Kaldırma Estetiği

Düşük kaşlar bakışımızı olumsuz yönde etkiler. Ayrıca ağırlık etkisi ile üst gözkapağında yük oluşturarak görmede sıkıntıya yol açabilir. Kişiler bu durumu düzeltmek için farkında olmadan kaşlarını kaldırmak gereği duyarlar. Bunun sonucu olarak da alında belirgin çizgiler oluşur. Eskiden klasik alın germe ameliyatı ile düzeltilen bu durum günümüzde çok daha basit bir işlem ile düzeltilebilmektedir. Kesme işlemi yapılmaksızın iğne yardımı ile deri altına girilip cerrahi iplik ile kaşlar alına doğru kaldırılır ve yeterli düzelme sağlanınca iplik bağlanır. Düğüm saç içinde deri altına gömülür. Sakinleştirme (sedasyon) ve lokal anestezi ile yapılan bu işlem iz bırakmaz ve kişi hemen normal hayatına dönebilir.

Kaş kaldırma teknikleri

Kaşların kaldırılması için en eski metod kaş üzerindeki deriden yatay bir şerit çıkartarak dikmektir. Bu şekilde deri dikey yönde kısalacağı için kaş da deri ile birlikte yukarı kalkacaktır. Çıkartılan deri kaşa ne kadar yakın ise kaştaki yükselme de o kadar fazla olacaktır.  Ancak burada bir kesme ve dikme olayı söz konusu olduğundan kaçınılmaz olarak da iz sorunu ortaya çıkacaktır. Ne kadar estetik dikiş tekniği uygularsak uygulayalım her kesilen yerde bir iz kalır ve bunun görünürlülük oranı kişiden kişiye ve kesinin yapıldığı yere göre değişir. Yaşlı derilerde kırışıklıklar daha fazla olduğundan kaşın üzerindeki iz alın çizgilerinden biri gibi görünebilir ve dikkart çekmeyebilir. Ancak genç derilerde farkedilir iz kalma olasılığı daha fazladır.

Kaş kaldırma ameliyatı

Kaş üzerindeki deride iz kalması durumunda bu dikkat çeker. Ancak ayni iz saçlara yakın ise veya saçların içinde ise dikkat çekmez. Bu nedenle kaş kaldırma ameliyatlarında eğer alından bir deri çıkartılacak ise bunu saçın içinden veya saçın başladığı bölgenin altından yapmak daha mantıklıdır. Ancak bunun da bir sakıncası vardır. Alın derisi esnek olduğundan çıkartılan derinin kaşı yükseltme oranı mesafeye bağlı olarak azalır. Bu nedenle yükseltilmesi planlanan miktardan çok daha enli bir derinin çıkartılması gerekir. Ayrıca deriyi yukarı çekmeyi kolaylaştırmak açısından alın derisini altındaki kemikten ayırmak ve serbest hale getirmek gerekir. Bu daha geniş bir alanın cerrahi olarak yaralanmasına yol açar ve daha geç iyileşme olarak kendini gösterir. Deri altında bir boşluk oluşması burada kan veya sıvı birikmesine yol açabilir ve bu da alın ve göz kapaklarında şişlik ve morluğa neden olabilir.

Kaş asma işlemlerinin kalıcılığı

Kaş kaldırma operasyonu olarak en kalıcı etki kaşın hemen üzerinden elips tarzında deri çıkartılarak yapılan ameliyatta görülür. Ancak burada bir kesme ve dikiş atma işlemi söz konusudur. Yani vücudu bir şekilde yaralayan bir girişimdir ve iz kalma olasılığı vardır. Saça yakın veya saç içinden deri çıkartılarak yapılan kaş kaldırma işleminde iz kalma sorunu önemsizdir ve yalnız kaşın kalkması değil alındaki kırışıklıkların azalması yönünde de bir yarar sağlanır. Şunu unutmamak gerekir ki yaşlanma ve derinin gevşemesi yaş ilerledikçe hayat boyu devam eden bir süreçtir ve kaç yaşında ameliyat olursa olsun her hastada ameliyat sonrası devam edecektir. Bunun anlamı kaldırılan kaşlar zaman içinde yeniden düşecektir. Ancak bunun kaç yıl sonra olacağı tamamen kişinin biyolojik yaşlanma derecesine bağlıdır. Bazılarında on yıllar alabileceği gibi bazılarında birkaç yıl içinde ortaya çıkabilir.

İple kaş asma

İplikle kaş asma keserek ve dikerek yapılan işlemlere göre çok daha basittir ve vücut çok daha az yaralanma hissi algılar. Bu nedenle de iyileşmesi çok daha çabuk ve sorunsuz olur. Ancak burada da zaman içinde kaşların tekrar düşmesi olasılığı vardır. Kaşları kaldırmak için yerleştirilen sütürler zamanla yumuşak dokuları keserek etkisini kaybedebilirler. Bu süre bazı kişilerde birkaç yıl ile sınırlı iken bazılarında 5-6 yıla kadar çıkabilir. Ancak iplikle yapılan asma işleminin bir avantajı kolaylıkla tekrarlanabilmesidir.  Bu arada iple yapılan kaş kaldırma işlemi ile kılçıklı ipler ile yapılan germe işlemini birbirine karıştırmamak lazımdır. Teorik olarak balık kılçığı şeklindeki iplerin tutma gücü daha uzun ömürlü gibi düşünülebilir ancak günümüzde bu hazır iplikler henüz ideal şekillerini almamıştır. Biz askılama işlerinde (genellikle) kalıcı cerrahi iplikler kullanıyoruz ve bunların boylarını da mümkün olduğu kadar kısa tutmaya çalışıyoruz. Bu iplerin derinin altında hangi düzeyden geçtikleri ve çekmek için hangi katmana tutturuldukları iyi sonuç almak için önemlidir ve ciddi anatomi bilgisi gerektirir. İyi uygulandığında iplikle kaş kaldırma işleminden sonra ciddi bir morluk veya şişlik oluşmaz. Ameliyat sonrası ağrı yoktur ve kişi hemen normal hayatına veya işine dönebilir. Ancak gene de bu işlem bir ameliyattır ve ameliyathanede yapılmalıdır. Deride herhangi bir kesme işlemi yapılmadığından iz kalmaz. Çok nadir olarak deri altındaki ip iltahaplanmaya neden olabilir ancak ip çıkartıldığında durum tamamen düzelir. İpliğin çıkartılması kolay bir işlemdir ve bölge iyileştikten sonra yeniden asma işlemi yapılabilir.

Alın Germe

Alın Estetiği

Güzellik kavramında en çok değerlendirilen yüz güzelliğidir. Yüzümüz kaş, gözler, kirpikler, göz kapakları, burun, dudaklar, çene ve yanaklar gibi parçalardan oluşmuştur. Fazla üzerinde durulmasa da alın yüzümüzün geniş bir kısmını kaplar ve güzellikte önemli rol oynar. Alın bölgesinin alt kenarını kaşlar oluşturur ve kaşlar estetik olarak tartışılmayacak bir öneme sahiptir. Alındaki bir gevşeme kaşları aşağı doğru düşürür. Bu da üst gözkapaklarının görünümünü değiştirir. Üst gözkapaklarındaki bir değişim ise bakışımızı etkiler. Yaşlanmaya veya aşırı kas hareketlerine bağlı olarak alında belirgin çizgilenmeler gelişebilir. Alın çizgileri kişide yorgun ve endişeli bir görünüme yol açar. Ayrıca kaş çatma hareketine bağlı olarak iki kaş arasındaki tıbbi adı “glabella” olan bölgede dikine derin çizgiler oluşabilir. Bu çizgiler kalıcı olursa kişide öfkeli ve huzursuz bir görüntünün ortaya çıkmasına yol açar.

Ne amaçla yapılır?

Alın estetiği daha çok düşük olan kaşları normal yerine getirmek, alındaki ve kaşların arasındaki çizgileri azaltmak için yapılır. Bu işlemler klasik olarak alın germe denilen bir ameliyat ile gerçekleştirilir. Saçların içinden veya hemen başladığı yerden yapılan bir kesi ile alın derisi kaldırılıp gerilerek fazlası kesilir ve deri gergin olarak dikilir. Fazla iz bırakmaz. Üst gözkapaklarını kaldırdığı için bakışı olumlu yönde etkiler. Endoskopik cerrahi ile daha az iz bırakarak kaşları kaldırmak ve kaşlar arasındaki çizgileri azaltmak mümkün olmaktadır. Yeni tekniklerden iplikle kaş asma metodu da daha hafif bir cerrahi işlem ile benzer yararlar sağlamaktadır. Botulinum toksini ile kaşların arasındaki çizgilerin giderilmesi ve kaşların kaldırılması mümkündür.

Alın estetiğinde kaşların kaldırılması veya yukarı doğru asılması önemli bir yarar sağlayabilir. Ancak bu işlemin kaşların düşük olduğu olgularda yapılması durumunda iyi sonuçlar alınabilir. Kaşlar normal pozisyonunda ise bunları kaldırmak estetik bir sonuç almak bir tarafa kişiye sürekli heyret içindeymiş görüntüsü vererek hoş olmayan bir sonuç da verebilir.

Alındaki derin çizgileri gidermenin bir yolu da bu çizgilerin içine dolgu maddeleri vererek doldurmaktır. Bu dolgu işlemi piyasada satılan sentetik dolgu maddeleri ile yapılabildiği gibi kişinin kendisinden alınan dokular ile de yapılabilmektedir. Prof. Dr. Ege Özgentaş her türlü dolgu işleminde kişinin kendisinden alınan yağ ve diğer dokuları kullanmaktadır.

Son yıllarda nörotoksin ve dolgu uygulamaları klasik olarak kesi ile yapılan alın germeleri çok aza indirmiştir. Kesi ile alın germenin bir sakıncası da saçların içinde veya arkasında kalan kesi izinin nadir de olsa belli olması ve uzun süre kesinin arkasında kalan kafa tasında deride his kaybı veya his azalması olmasıdır. Ayrıca alın ve saçlı deri çok kanlı bir bölge olduğu için bu ameliyatlarda nadir de olsa hatırı sayılır ölçüde kan kaybı olabilmektedir.

Bütün yeni teknolojilere karşın günümüzde kala klasik kesi ile yapılan alın germe ameliyatları uygun kişilerde çok güzel sonuçlar vermektedir.

//

Kırışıklık Tedavisi

Yüz Kırışıklıkları

Yüz yaşlanması kendisini en tipik olarak derideki kırışıklıklar ile belli eder. Bu kadınlar başta olmak üzere herkesin rahatsız olduğu bir durumdur.

Yüz kırışıklıkları neden olur ?

Kırışıklıkları en önemli nedeni yaşlanmadır. Vücudumuzdaki her organın farklı bir yaşlanma şekli vardır. Deri yaşlanması kendini şu şekillerde gösterir:

  • Derinin elastikiyeti azalır
  • Deri incelir
  • Gevşer ve sarkar
  • Dayanıklılığı azalır
  • Deri altındaki yumuşak dokuların hacmi azalır.
  • Bazı yüz kasları aşırı çalışarak üzerindeki deriyi daha fazla kırıştırır.

Yukarıda sayılan durumlar bir araya geldiğinde kendini kırışıklık olarak ortaya çıkartır.

Yüz yaşlanması çeşitli faktörlere bağlıdır. Yıpratıcı faktörlerin başında güneş ışığı (ultraviyole), sigara, aşırı ısı değişiklikleri ile sık olarak karşılaşma ve bazı hastalıklar gelir.

Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar yüz yaşlanmasında anneden alınan genlerin önemli rol oynadığını göstermiştir. Hücrelerimizin içinde mitokondria denilen enerji üreten yapılar mevcuttur. Bu yapılar bir şekilde görevlerini yeterli yapamaz ise yaşlanma belirtileri daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Mitokondriaların düzenli çalışmasını sağlayan DNA bize annemizden geçmektedir. Bu bilimsel ifadeleri daha basitleştirirsek annemizin yüzü kaç yaşında yaşlılık belirtileri göstermeye başlarsa aşağı yukarı bizde de yaşlanma belirtileri o yaşlarda çıkacaktır. Annenizin yüzü 50 li yaşlarda bile hala gerginliğini koruyor ise şanslısınız. Buna karşılık annenizin yüzü daha 40 lı yaşlarda çizgilenmeye ve yaşlanmaya başlamış ise sizin de yüzünüzün erken yaşlanacağı söylenebilir.

Kırışıklıklar Geciktirilebilir mi ?

Her ne kadar yüz yaşlanmasında anneden gelen genlerin etkisi var ise de bu herşeyin sonu demek değildir. Güneş ışığından korunma, sigara içmeme, düzenli uyku ve cilt bakımı ile yüz yaşlanması geciktirilebilmektedir.

Yüz Kışıklıkları Nasıl Giderilir ?

Yüzde kırışıklıklar başladığında da yağ ve dolgu maddeleri enjeksiyonları, askı teknikleri, ütüleme teknikleri, deri soyulması ve yüz germe gibi estetik işlemler ile bunlar önemli ölçüde düzeltilebilmektedir.

Deri Sıkılaştırma

Derinin elastik özelliği zamanla azalır demiştik.  Bunun en önemli nedeni deri altını oluşturan kollajen denilen maddenin özelliklerini kaybetmesi ve gevşemesidir. Deri altına verilen uygun ısı enerjisi deriyi yakmadan kollajeni sıkılaştırabilmektedir. Bu da kırışıklıkların azalmasını sağlamaktadır. Bu konuda daha fazla bilgiye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://egeozgentas.com.tr/deri-sikilastirma-2/

Clostridium botulinum toksini

Yüz kasları kasıldıkça kendilerine yapışık olan deri bölgesini de hareket ettirirler. Kasların kasılma anındaki kısalmaları deride çizgilenmelere yol açar. Yaşlandıkça bu çizgiler kaslar çalışmaz iken de aynen görünürler. Botulinum toksini kasların hareketlerini engelleyerek hareket ile olan kırışıklıkların kaybolmasına yol açar. Ancak sabit kırışıklıkları düzeltemez.

Dolgu Maddeleri

Kırışıklıkların bir nedeni de altındaki yumuşak dokunun azalması demiştik. Hacim azalınca üzerindeki deri de sarkar ve kırışır. Bunu gergin balonun havası boşalınca kırışık ve pörsümüş bir hale gelmesi ile karşılaştırabiliriz. Hacim doldurmak için günümüzde başta hiyalüronik asit olmak üzere çeşitli organik maddeler üretilmekte ve pazarlanmaktadır. Piyasada dolgu olarak bilinen bu maddeler genellikle enjektörlerde satılmakta ve çoğu zaman muyenehane ortamlarında deri altına enjekte edilerek kullanılmaktadırlar.

Derinin Soyulması (Peeling)

İnce kırışıklıklar için derinin yüzeyel tabakasının soyularak alttan yeni bir deri oluşturmak eski ve etkili bir tedavidir. Bu soyma işlemi zımpara görevi gören makinalar, çeşitli yakıcı kimyasal maddeler ve ısı üreten makinalar ile yapılabilir. Her yöntemin kendine göre iyi ve dezavantajlı yanları vardır. Bu konuda daha fazla bilgiyi bu bağlantıdan alabilirsiniz: http://egeozgentas.com.tr/derinin-soyulmasi-peeling/

Yüz Germe (Facelift)

Yüz germe yanaktaki kırışıklıkları gidermek için yapılan en eski estetik ameliyatlardandır. Aynada ellerimizle yanaklarımızı arka ve yukarıya doğru çektiğimizde yüzde belirgin bir gençleşme olduğunu her kes farketmiştir. Yüz germe ameliyatları bu işi deriyi kesip gerdirerek yapmaktadır.  Çok etkili bir ameliyat olmasına ve sarkıklıkları gidermesine karşın ince kırışıklıklarda zayıf kalabilmektedir. Eskisi kadar olmasa da hala yüz kırışıklıkları için kullanılan bir operasyondur. http://egeozgentas.com.tr/yuz-germe-facelift/

Deriyi Askılama

Ameliyatlar genellikle anestezi altında yapılır ve insanlar için korkutucudur. Buna karşılık deride kesi yapılmadan yalnızca bazı iplikleri deri altından geçirerek yapılan gerdirmeler kırışıklık gidermede etkilidir. Ancak bunların yarar süreleri ameliyatlı olanlar kadar uzun olmamaktadır. Yanaklar şakaklardan yerleştirilen deri altı dikişleri ile yukarı doğru asılarak kırışıksız hale getirilebilir. Buna yanak asma ameliyatı adı veriyoruz. Etkisi bir yıl ile birkaç yıl arasında değişebilmektedir. Kolay bir ameliyat olduğu ve genel anestezi istemediği için etkisi geçtiğinde birkaç yıl ara ile tekrar tekrar yapılabilmektedir. Son zamanlarda piyasada balık kılçığı şeklinde tırtıklı ipler üretilmiştir ve bunlar da deride geçici bir gerginlik yaparak kırışıklıkları giderebilmektedirler.

Vampir Yüz Germe

 

Kan içindeki bazı ürünlerin deriye ve derin dokulara enjekte edildiği zaman gençleşme sağlayabileceğine dair işaretler mevcuttur. Her ne kadar bilimsel olarak kanıtlanmamış ise de özellikle kan pıhtılaşmasını sağlayan trombosit veya platelet denilen hücrelerin iyileştirici etkisi olduğuna inanılmaktadır. PRP (platelet rich plazma) bunların en çok kullanılanıdır. Türkçesi plateletlerden zengin plazma anlamına gelmektedir. Kişiden 10-15 ml kan alındıktan sonra santfüj edilmekte ve özel olarak plateletlerin toplandığı katman alınarak deriye enjekte edilmektedir. Bu işlemin mutlaka kan alınarak yapılmış olması vampir efsanesine atıf yapılarak “vampir yüz germe” adının yakıştırılmasına yol açmıştır.

 

Estetik Ameliyatlar ve Narkoz

Estetikte Narkoz

Her ameliyat gibi estetik ameliyatlar da ağrılıdır ve bunun için önlem almak gerekir. Anestezi anabilim dalı bu konuda hizmet verir. Ameliyat öncesi hasta ağrı duymayacak hale getirilir ve daha sonra ameliyat başlar. Bu işleme anestezi (anesthesia) adı verilir. Başlıca anestezi türlerini incelersek:

Genel Anestezi (Narkoz)

Hasta tamamen uyutulur. Solunumu bir makine ile devam eder. Uyuma süresince hasta hiçbirşey hissetmez. Ameliyat bittiğinde tekrar uyandırılıp kendiliğinden soluk alması sağlanır ve anestezi makinesinden ayrılır. Genel anestezi günümüzde oldukça güvenli bir hal almıştır.

Bazı hastalar hiçbirşey görmek ve duymak istemediklerinden genel anesteziyi tercih etmektedir. Ancak hala halk arasında “narkoz korkusu” önemli bir gerçektir. Bu korku nedeni ile pekçok hasta mümkün ise narkoz verilmeden veya kendi ifadeleri ile uyutulmadan ameliyat edilmeyi tercih etmektedirler.

Günümüzde anestezi makinesine bağlanmadan yani genel anestezi (narkoz) almadan da ağrısız ameliyatlar yapılabilmektedir.

Sedasyon Anestezisi:

Anestezi doktoru tarafından hastaya damardan çok güçlü sakinleştirici ilaçlar verilir. Hasta uykuya dalar ve ağrı hissetmez. Ancak kendisine soru sorulduğunda yanıt verebilir ve belli bölgelerini hareket ettirmesi istendiğinde bunları yapabilir. Damardan verilen ilaçlar etkisini kaybedince normal uyanıklığına geri döner ve kısa sürede yürüyebilir hale gelir.

Lokal Anestezi:

Güçlü uyuşturucu etkisi olan ilaçlar ameliyat bölgesine enjekte edilir ve kısa sürede burada ağrı hissi tamamen kaybolur. Pek çoğumuz lokal anestezi ile diş hekimlerine tedaviye gittiğimizde tanışmışızdır. Lokal anestezinin etkisi saatler sonra kaybolur. Lokal anestezinin tek ürküten tarafı ilk iğne batırıldığında ve ilaç verildiğinde hissedilen hafif ağrıdır.

Estetik ameliyatlarda sedasyon anestezisi ve lokal anestezi birlikte yapılarak başlangıçtaki uyuşturucu iğnelerin de hissedilmemesi sağlanır. Bu tür anestezinin genel anesteziye göre avantajı genellikle hastaların ameliyat sonrası hastanede yatmadan evlerine gönderilebilmeleridir. Ayrıca ameliyat sırasında hastalar hekimin istediği hareketleri yaparak veya sorulan sorulara cevap vererek işlemin daha kolaylaşmasını ve daha güvenli olmasını sağlarlar.

Dünyanın birçok yerinde estetik cerrahlar bazı ameliyatlarını sedasyon ve lokal anestezi ile yapmayı tercih etmektedirler. Günübirlik cerrahi denilen bu ameliyatlarda hastalar işlem sonunda hastanede yatmadan evlerine giderler. Bu da ameliyat masraflarının önemli derecede azalmasını sağlar. Bu anestezinin çok önemli bir yararı yüz ve gözkapağı gibi hassas bölgelerdeki operasyonlarda görülür. Ameliyat sırasında hasta gözlerini açıp kapatarak veya dudaklarını oynatarak ameliyatın etkinliğinin daha masada görülmesini sağlar. Ameliyat sırasında hastanın kendiliğinden pozisyonunu değiştirebilmesi de özellikle liposuction, kulak, yüz ve boyun estetiği ameliyatlarında cerrahın işini kolaylaştırır.

Estetik ameliyatların bir çoğu (liposuction, basit meme dikleştirme ameliyatları, basit burun ameliyatları, kulak, gözkapağı, kaş, alın, yüz ve boyun ameliyatları) sedasyon ve lokal anestezi ile gece hastanede yatmaya gerek kalmaksızın günübirlik olarak ayaktan yapılabilir.

Burada şu önemli noktayı gözden kaçırmamak gerekir: Sedasyon ile ayaktan yapılan estetik ameliyatların genel anestezi ile yapılan ameliyatlardan herhangi bir farkı yoktur. Bu nedenle tam teşekküllü bir ameliyathanede yapılmaları şarttır.

Silikon

Estetikte Silikon

Tıbbi silikon

1960 lardan beri tıbbi kullanım için özel olarak hazırlanan saf silikon güvenli olarak vücut içinde kullanılmaktadır. Örnek verirsek günümüzde meme büyütme ameliyatlarının büyük çoğunluğu silikon meme protezleri ile yapılmaktadır. Burada kullanılan silikon, tabaka ve jöle halindedir. Ayrıca bazı durumlarda katı silikonun blok halinde kullanılması da mümkündür.

Sıvı silikon

Katı, tabaka, ve jöle silikona karşılık tıbbi saflıkta olsa bile sıvı silikonun insana enjekte edilmesi çeşitli sorunlara yol açabilmektedir ve genel olarak tavsiye edilmez. Fiziksel güzelliğe büyük önem verilen Güney Amerika Ülkelerinde kalça büyütme amacı ile silikon enjeksiyonları çokça yapılmaktadır. Çok ucuz olması nedeni ile tıbbi olmayan (yani endüstriel) silikonun büyütme işlemlerinde kullanılması da ciddi bir sorun yaratmaktadır. Yasa dışı olan bu işlem kolay olması nedeni ile (iğne ile büyütülmesi istenen yere sıvı silikon veriliyor) eğitimsiz kişilerce spa, güzellik salonu ve ev gibi ortamlarda yapılabilmektedir. Ölüme kadar varabilen ciddi zararları nedeni ile Venezuella’da kozmetik amaçlı sıvı silikon enjeksiyonları yasaklanmış ve uygulayana hapis cezası geririlmiştir. Bütün yasal önlemlere karşın güzellik uğruna herşeyi göze alan bilinçsiz bir grup, teklikelerini dikkate almayarak bu işlemi hala yaptırmaktadır. Venezuella’lı bir kadının plastik cerrah olmayan birine yaptırdığı silikon enjeksiyonu sonrası başına gelen dramatik olayları Amerikan basını uzun süre konu yapmıştır.

Dikkat edilecek noktalar

Konuyu size şöyle özetleyebilirim: Her türlü kozmetik girişim için (iğne batırılarak veya ışın verilerek yapılanlar dahil) mutlaka diplomalı bir plastik cerraha veya bu konuda eğitim almış bir dermatoloğa başvurun aksi takdirde hiç ummadığınız ciddi sorunlar ile karşılaşabilirsiniz..

Ben (Nevüs)

Herkesin çocukluktan itibaren çok iyi tanıdığı ben (nevüs) ler hemen herkeste mevcuttur. Kimi için bir güzellik simgesi, kimi için ise rahatsız edici bir görüntü bozukluğudur.

Benler her yaşta ortaya çıkabilir ancak çoğunlukla çocukluk ve orta yaş arasında ortaya çıkması daha sıktır. Doğuştan mevcut olan benlere “konjenital nevüs” denilir. Benler genellikle renkleri kahverengi veya siyah renktedirler. Deri ile ayni hizada veya kabarık olabilirler. Üzerlerinde kıl bulunabilir.

Benlerin büyük bir çoğunluğu zararsızdır. Ancak zaman içerisinde benler farklılaşma gösterebilirler ve tehlikeli bir kanser türü olan melanom’a dönüşebilirler. Doğuştan olan benler (konjenital nevüsler) sonradan gelişenlere göre daha ciddi takip edilmelidir. Çünkü bunların melanom’a dönüşme olasılığı diğerlerinden daha fazladır. Doğuştan olmayan benlerin mutlaka alınması gerekmez.

İleride tehlikeli olabilecek benler dermatoloji (cildiye) uzmanları tarafından yapılan bir tetkik ile fark edilebilirler. Dermatologların tehlikeli buldukları benler hiçbir rahatsızlık vermeseler bile (ki genellikle vermezler) koruyucu amaçla çıkartılmalıdırlar. Ayrıca avuç içi, ayak tabanı ve tahriş olan bölgelerdeki benler de koruyucu amaçla alınmalıdır.

Eğer önceden mevcut olan bir ben aniden büyümeye başlamış ise, rengi değişiyorsa, kenarlarında düzensizlik başlamış ise ve simetrisi bozulmuş ise (bir yarımı diğer yarımından farklı görünüyor ise) mutlaka bir dermatoloji uzmanına gösterilmelidir. Diğer deri hastalıklarının tedavisinden farklı olarak şüpheli benler mutlaka cerrahi olarak alınmalı ve patolojik incelemeleri yapılmalıdır. Kliniğimizde kullandığımız estetik cerrahi teknikleri ile benler yok denecek kadar az bir iz ile çıkartılabilmektedirler.

Jinekomasti (Gynecomastia)

Erkeklerde Meme Büyümesi

Jinekomasti nedir

Jinekomasti erkeklerde kadın memesi şeklinde göğüslerin bulunması halidir. Adolesan dönemindeki erkek çocuklarında görülebildiği gibi erişkin erkeklerde de görülür. Özellikle 50-70 yaş arasında her 4 erkekten birinde görülmesi doğaldır. Genellikle ciddi bir sağlık sorunu yaratmamakla birlikte genç erkeklerde çok ciddi psikolojik sorunlara yol açar.

Erkeklerde göğüs büyüme nedenleri

Yeni doğan erkek çocuklarında meme bölgesinde şişlik olması doğaldır ve bu bir süre sonra kendiliğinden kaybolur.

Adolesan dönemi

Bluğ çağına giren erkek çocuklarda hormonal dengedeki değişikliğe bağlı olarak memelerde büyüme olabilir. Bu şekildeki jinekomasti genellikle hiçbir tedaviye gerek göstermeksizin bir veya iki yıl içinde kendiliğinden düzelir.

Adolesan dönemi sonrası

Ergenlik sonrası başlayan meme büyümeleri tek ve iki taraflı olabilir. Bu tür jinekomastilerde genellikle hormon testleri normaldir ve neden bilinmez. Zaman içinde herhangi bir düzelme görülmez. Deri altında sert bir meme dokusu vardır. Bazı durumlarda ağrı ve çok nadiren meme başı akıntısı yapabilir. Bu meme dokusu içinde kadınlarda olduğu gibi meme kanseri gelişebilir.

Erkeklerde meme büyümesi yapan hastalıklar

  • Testosteron üretimini azaltan veya engelleyen sendrom veya hastalıklarda jinekomasti ortaya çıkabilir. Bunu hipofiz yetersizliği ve Klinefelter sendromu gibi bozukluklarda görürüz.
  • Tümörler: Testislerin, böbrek üstü bezlerinin ve hipofizin tümörleri hormonal dengesizlik yaratarak jinekomastiye yol açarlar.
  • Organ yetmezlikleri: Karaciğer yetmezliği ve siroz, böbrek yetmezliği hormonal dengeleri bozar.
  • İleri derecede beslenme bozukluğu: Testosteron düzeyini azaltarak jinekomasti yapar.

Yukarıdaki hastalıklar vücutta ağır hasarlar yaptığı için jinekomasti nisbeten önemsiz bir durum arzeder.

Yaşlı erkeklerde hormonal değişikliklere bağlı olarak sık görülür. Erkek çocuklarda ergenlik dönemi başlangıcında ortaya çıkabilir ve genellikle zamanla kendiliğinden düzelir. Hormonal değişiklikler her yaştaki erkekte memelerin büyümesine yol açabilir. Ayrıca şişmanlık, hastalıklar, bitkisel kaynaklı tedavi edici ajanlar ve özellikle bağımlılık yapan maddeler bu duruma yol açabilmektedirler. Bilinen bu etkenlere karşın meme büyüklüğü sorunu yaşayan erkeklerin çoğunda herhangi bir neden bulunamaz. Tek veya çift taraflı olabilen bu bozukluk daha çok görüntünün yarattığı psikolojik sorunlar nedeni ile rahatsızlık verir. Ağrı, hassasiyet, meme başı akıntısı gibi bulgular nadirdir.

Jinekomasti yapan ilaçlar

Bazı ilaç tedavilerinde erkeklerde memeler büyüyebilir.

  • Anksiyete giderici ilaçlar ve antidepresanlar
  • Prostat kanseri ve büyümesinin tedavisi için kullanılan ilaçlar
  • Ülser tedavisinde kullanılan ilaçlar
  • Kalp ilaçları
  • AIDS ilaçları
  • Anabolik steroidler ve androjenler

Madde ve alkol kullanımı

  • Alkol
  • Esrar
  • Eroin
  • Amfetaminler

Erkeklerde meme büyümesi yaparlar.

Şişmanlık

Kilo alma durumunda erkeklerde de memeler büyür.

Jinekomasti çeşitleri

Jinekomastisi olan kişilerde göğüslerdeki şişkinliği yapan dokular herkeste ayni değildir

Meme dokusu içeren jinekomastiler

Bunlar daha çok genç yaşlarda ve hormonal bozukluklar nedeni ile seyrek olarak görülür. Göğüsteki kabarıklığı yapan gerçek meme guddesidir. Serttir. Ağrı yapabilir. Liposuction ile alınması çok zor veya imkansızdır. Meme dokusu fazla olduğundan meme kanseri riski daha fazladır.

Sert yağ dokusu (fibroadipöz doku) içeren jinekomastiler

Nedeni belli olmayan jinekomastilerin çok önemli bir kısmında şişkinliği yapan içinde sık iplikçikler (fibröz doku) ile örülmüş sıkı yağ dokusudur. Bu sıkı yağ dokusu liposuction ile zorlukla alınabilir.

Yumuşak yağ dokusu içeren jinekomastiler

Şişman erkeklerde görülen meme büyüklüğünün nedeni burada toplanan yağ dokusudur. Vücudun diğer bölgelerindeki yağlar gibi bu yağ dokusu da liposuction ile alınabilir.

Jinekomasti Tedavisi

Jinekomasti tedavisi onu ortaya çıkartan nedene göre değişir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bluğ çağına gelen erkek çocuklardaki meme büyümesi genellikle geçicidir ve tedavi gerektirmeden bir iki yıl içinde tamamen düzelebilir.

Ameliyatsız jinekomasti tedavisi

Hormonal bozukluklar ve ciddi hastalıklarda ortaya çıkan jinekomasti tedavisinde amaç neden olan hastalığı ortadan kaldırmaktır.  Bunun dışında çok fazla meme dokusu içermeyen ve genellikle yağ dokusundan oluşan jinekomastilerde bıçak kullanılmadan yağlar eritilmeye çalışılır:

Lipoliz ile jinekomasti tedavisi

Günümüzde yağları ameliyatsız eritmek için geliştirilmiş cihazlar mevcuttur. Bu cihazlar çeşitli enerji dalgalarını deri altına göndererek deriye zarar vermeden altındaki yağları belli ölçüde eritebilmektedirler. Bu işlemi lazer, ultrasound, soğutarak dondurup parçalama, mikrodalga ve radyofrekans gibi fiziksel yöntemler kullanarak gerçekleştirmektedirler. Ancak ileri derecede fibrotik olan veya gerçek meme dokusu içeren olgularda bu yöntemler başarılı olamayabilir.

Jinekomasti ameliyatı

Günümüzde jinekomasti tedavisinde en geçerli yöntem meme büyüklüğüne yol açan dokuların çıkartılmasıdır. Bunun çeşitli yöntemleri vardır:

Jinekomasti liposuction ameliyatı

Küçük bir delikten girerek göğüste kabarıklık yapan dokuları vakum ile almak çok mantıklı görünmektedir. Bu yöntem yalnız yağlanmaya yani şişmanlığa bağlı jinekomastilerde çok başarılı sonuçlar verir. Buna karşılık fibröz doku ve meme dokusunun fazla olduğu durumlarda liposuction başarısız olabilir.

Vaser liposuction ile jinekomasti ameliyatı

Ultrasound dalgaları kullanılarak yağları ısıtıp eriten cihazlar mevcuttur. Bunlar ile önce sert yağlar eritilir ve daha sonra bu erimiş yağlar liposuction ile dışarı çekilerek jinekomasti tedavisi yapılabilir. Birçok olguda başarılı sonuçlar alınsa da fibrotik dokuların fazla olduğu durumlarda memeler istenildiği kadar küçültülemeyebilir.

Açık jinekomasti ameliyatı

Kesilerek yapılan jinekomasti ameliyatında kesi yerleri ve dokuların çıkartılacağı bölgeler

Jinekomasti ameliyatı.

Çok eskilerden beri kullanılan ve kesin sonuç veren bir işlemdir. Ameliyat ile göğüs bölgesinde kabarıklık yapan ve meme görüntüsü oluşturan bütün dokular deri altından kesilerek çıkartılır. Kesi izinin fazla belli olmaması için genellikle meme başının çevresindeki esmer renkli bölge ile normal derinin birleşim yerinden girilir. Mümkün ise kitle tek parça çıkartılır ve içinde şüpheli sertlikler var ise tetkik için patolojiye gönderilir.

Jinekomasti ameliyatı sonrası

Özellikle açık ameliyat sonrası göğüs bölgesinde deri altında geniş bir boşluk oluşur. Bu boşluğa kan veya sıvı dolmaması ve derinin alta iyice yapışması için jinekomasti korsesi veya elastik bandaj ile baskı uygulanır. Derinin tamamen alta yapışması tamamlanıncaya kadar bu baskının devam etmesi gerekir. Bu süre birkaç hafta ile bir iki ay arasında değişebilir.

İyileşme süresince şu sorunlar görülebilir:

  • Deri altında kan veya sıvı toplanması. Bu durumda kan veya sıvı iğne ile girilerek boşaltılır. Bu işlemin belli aralıklar ile birkaç kez yapılması gerekebilir.
  • Ameliyat bölgesinde girinti çıkıntı gibi düzensizliklerin olması.
  • Ameliyat bölgesinde çöküklük.
  • Meme başında his kaybı.
  • Ameliyat bölgesinde sertlikler. Bunlar genellikle 3 ile 12 ay arasında tamamen düzelir.

Jinekomasti ameliyatı iyi yapılmadığı takdirde özellikle kilo alma durumunda tekrar benzer görünümler ortaya çıkabilir.

Jinekomasti ameliyatının en avantajlı tarafı bu bölgede ciddi sorunlara yol açacak organların bulunmamasıdır. İstendiği takdirde bu ameliyat genel anestezi (narkoz) verilmeden sakinleştirme ve lokal anestezi altında yapılabilir. Hastalar ameliyattan hemen sonra yürümeye başlarlar. Ağrı çok şiddetli değildir ve pek çok hasta ameliyattan bir hafta sonra normal yaşamına dönebilir.

Jinekomasti sporla düzelir mi

Eğer şişmanlığa bağlı bir göğüs büyümesi var ise spor yaparak kilo verildiğinde göğüslerde de küçülme olabilir. Ancak gerçek jinekomasti spor ile düzelmez. Aksine göğüs kasının spor ile gelişmesi jinekomasti görüntüsünü daha da arttırabilir.

Jinekomastiyi önlemek için neler yapılabilir

Ergenlik ve sonrasında görülen tek veya iki taraflı jinekomastiyi önlemek mümkün değildir. Ancak jinekomasti sonradan da gelişebilmektedir. Bunun en önemli nedeni madde kullanmak ve alkoldür. Bunlar kullanılmadığı ve alkol alımı kısıtlı tutulduğu sürece korunmak mümkündür. Ayrıca kilo almaktan kaçınmak ta bir koruyucu faktördür. Ancak zorunlu ilaçların alımı ve ciddi hastalıklara bağlı jinekomastileri önlemek mümkün olamayabilir. Bu durumlarda da sağlık durumu izin veriyor ise ameliyatla tedavi bir çözümdür.