Dünyanın ilk diplomalı kadın doktoru

Dünyanın İlk Kadın Doktoru

Tüm dünyada kadınlara eğitim hakkının tanınması ancak 19. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Örnek verecek olursak Almanya’da kadınlara tıp fakültelerine girme hakkı 1899 da tanınmıştır. Türkiye’de ise kadınlar ancak 1922 yılında İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesine kabul edilmiş ve 1928 yılında altı kadın tıp doktoru diploması almıştır. Oysa ülkemizde kadınlara yükseköğremim hakkı 1914 yılında verilmiştir. Geçmiş dönemlerde kadınların tıp eğitiminden dışlanmasının nedeni kadınların narin doğaları gereği doktor olmaya uygun olmadıkları inancı idi.

Kadınlar doktor olamaz düşüncesi nasıl değiştirildi?

Dorothea Christiane Erxleben isimli kadın 1715 yılında Almanya’da doğdu. Çocukluk döneminin önemli bir kısmı hastalıklar nedeni ile yatakta geçti. Bu onda çok güçlü bir öğrenme isteği oluşturdu. Babası aydınlanma ideallerini savunan bir doktordu ve kız çocuklarının da erkekler ile eşit koşullarda eğitim almaları gerektiğine inanıyordu. Erxleben babasının da gayretleri ile diğer kardeşlerinin girdiği bütün derslere katıldı ve bağımsız olarak yalnız erkeklere öğretilen dersleri de öğrendi. Ancak babasının çabaları bir süre sonra eğitimini tam olarak sürdürmesine yetmedi ve baba bir okul müdürü arkadaşindan yardım istedi. Okul müdürü gönüllü olarak Dorothea Christiane Erxleben’in eğitimini üstlendi.

Doktor olma yolunda ilk adımlar

Erxleben ileri yaşlarda babası hasta bakarken ona eşlik etmeye başladı. Erkek kardeşi tıp fakültesine başladığında kendisi 21 yaşında idi ancak o yıllarda kadınların tıp eğitimi alması imkansızdı.

1740 yılında yani 25 yaşında iken Prusya Kralı II. Frederick’ten Tıp Fakültesinde okumak için izin isteğinde bulundu. Bu isteği 1741 yılında kraliyet kararnamesi ile onaylandı. Ancak kendisi yalnızca öğrenci olan erkek kardeşi ile derslere girebiliyordu. Kısa bir süre sonra kardeşi askere alınıp fakülteden ayrılınca derslere devam imkanı kalmadı. Erxleben, 1742’de Gründliche Untersuchung der Ursachen, die das weibliche Geschlecht vom Studieren abhalten (Kadın Cinsiyetini Eğitimden Alıkoyan Nedenlerin Kapsamlı Bir İncelemesi) başlıklı bir kitap yayınlayarak bu kısıtlamalara alenen meydan okudu. Fakülteye alınmamasına karşın Erxleben babasının kliniğinde çalışarak kendini eğitmeye gayret etti. 1747 yılında 32 yaşında iken bu kliniği tek başına yönetmeye başladı. İleri yıllarda bazı meslektaşları onu bir hastaya yanlış tedavi uygulayıp ölümüne neden olduğu gerekçesiyle şikayet ettiler ve kliniğinin geçici olarak kapanmasına yol açtılar. Ancak Erxleben bu yaşağı protesto etti ve daha önce aldığı kraliyet iznini kanıt göstererek tıp diploması almak için talepte bulundu.

Dünyanın İlk Diplomalı Kadın Doktoru

Çabalarını hiç hafifletmeyen Erxleben 1754 yılında 39 yaşında tezini savunup kabul ettirdi ve onur derecesi ile diploma aldı. Böylede Almanya’nın (ve dünyanın) ilk kadın doktoru olma şerefini kazanmış oldu. Şu sözü uzun yıllar unutulmadı: “Herkes bilge bir kadın ister, ancak ona bilgeliğini kullanma fırsatını kimse vermez”.

Dorothea Christiane Erxleben’in öncü çalışmaları, kendinden sonraki kadınların tıp doktoru olabilmelerine çok büyük ölçüde yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda Aydınlanma döneminde kadınların eğitimi ve toplumdaki yeri hakkındaki tartışmalara da katkıda bulunmuştur. Kadınların Alman tıp fakültelerine geniş çapta yeniden kabul edilmesi yaklaşık 150 yıl sürecektir. Mirası, günümüzde onun adını taşıyan çeşitli kurumlar ve ödüller aracılığıyla onurlandırılmaktadır.”

Not

Bu paylaşımda bahsedilen “Aydınlanma”, başta 17. ve 18. yüzyıllar olmak üzere Avrupa’ya hakim olan önemli bir entelektüel ve felsefi harekettir. Çoğunlukla “Akıl Çağı” olarak adlandırılır çünkü geleneğin, batıl inancın veya sorgusuz dini dogmanın aksine, bilginin ve otoritenin birincil kaynakları olarak akıl, mantık ve bilimsel araştırmayı savunmuştur.

İşte Aydınlanma’nın Dorothea Erxleben’in hikayesiyle bağlantısı:

  • Geleneğe Meydan Okuma: Aydınlanma, insanların yerleşik normları ve otoriteleri sorgulamasını teşvik etti. Dorothea için bu, kadınların yüksek öğrenim veya tıp mesleği için uygun olmadığına dair geleneksel görüşe meydan okumak anlamına geliyordu.
  • Akıl ve Bilgiye Vurgu: Eylem, akıl ve gözlem yoluyla insanlığın evreni anlayabileceği ve toplumu geliştirebileceği fikrine değer verdi. Dorothea’nın resmi bir tıp diploması alma çabası ve tıbbı “şarlatanlık” yerine akılcı ilkelere dayalı olarak uygulama arzusu, bilgiye ve rasyonel anlayışa yapılan bu vurguyla örtüşüyor.
  • Eğitim ve Toplum Üzerine Tartışmalar: Aydınlanma, toplumda eğitimin rolü ve kadınlar da dahil olmak üzere bireylerin hakları ve yeri de dahil olmak üzere sosyal reformlar hakkında geniş çaplı tartışmaları tetikledi. Dorothea’nın meşru bir doktor olarak tanınma mücadelesi, kadınların yetenekleri ve entelektüel ve profesyonel hayata tam olarak katılma hakları hakkındaki bu daha geniş toplumsal tartışmalara doğrudan bir katkıydı.

Özetle, Dorothea Christiane Erxleben, insan potansiyeli, akıl ve toplumsal ilerleme hakkındaki yeni fikirlerin giderek güç kazandığı bir dönemde yaşadı. Doktor olma yönündeki kişisel mücadelesi, bu Aydınlanma ideallerinin pratik bir göstergesi idi ve o dönemde kadınlar için kabul edilebilir olanın sınırlarını zorladı.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir