Tedavinizi Yapan Doktora Güvenmek

Sağlıkta Hasta Doktor İlişkisi

Sağlık önemli bir konudur ve her zaman ciddiye alınmalıdır. Kişiler muayene olmaya karar verdiklerinde olanakları dahilinde ve şikayetlerinin ciddiyetine göre hekim seçerler.

Devlet Hastaneleri mi? Özel Hastaneler mi?

h

Basit sorunlar için aile hekimleri yeterlidir. Pek çok aile hekimi kendilerini aşan hastalıklarda hangi hastanenin hangi bölümüne başvurmaları gerektiğini hastalarına söylerler. SGK dan yararlanan hastaların tüm tedavileri ücretsizdir ve bazı hastanelerde hastalar hekimlerini seçme hakkına sahiptir. Buna karşılık özellikle sağlık sigortası olanlar özel hastaneleri seçme eğilimindedirler. Bunun en önemli nedeni özel hastanelerin binalarının ve iç dekorlarının daha gösterişli olması ve medyada etkin bir şekilde görülmeleridir. Ancak şu gerçeği unutmamak gereklidir: Özel hastanelerde çalışan doktorların çok önemli bir kısmı daha önce devlet veya üniversite hastanelerinde çalışıp daha sonra özel kurumlara geçen hekimlerdir. Bu hekimlerin kamuda çalışırken yaptıkları tedaviler ile özel sektörde çalışırken yaptıkları tedavilerin birbirinden farklı olmadığı bilinmelidir.

Hastalığınızı Tedavi Edecek Doktoru Seçmek

Hastaların pek çoğu kendilerini tedavi edecek doktoru araştırıp o doktora tedavi olmaya gayret ederler. Bunun bir yolu adı çok iyiye çıkmış bir özel hastaneye başvurmaktır. Nasıl olsa burada çalışan doktorların hepsi çok iyidir ve hangisi olsa beni en iyi şekilde tedavi eder diye düşünülür. Buna örnek olarak şu anımı aktarayım: Bir yakınım çocuğunun acil rahatsızlığı için özel hastaneye gitmiş ve ameliyata karar verilmiş. Beni arayıp bilgilendirdiler. Hangi doktor ameliyat edecek diye sorduğumda bilmediklerini söylediler. Ameliyat başarılı şekilse yapıldı ve hasta sorunsuz iyileşti. Devlet ve üniversite hastanelerinde durum biraz farklı. Özellikle cerrahi hastalıklarda eğer hasta doktorunu kendisi seçmedi ise ve hiç tanımadığı bir doktora ameliyat olacak ise tedirgin olmaktadır. Burada ameliyat öncesi doktor ile kurulan iletişim çok önemlidir. Hasta ameliyatın risklerini ve iyileşme süresini iyice sorup öğrenmelidir. Bu konuşmalar sonrası doktoruna güven duydu ise ameliyatı kabul etmelidir.

Ameliyat Sonrası Dönem

Sık olarak karşılaştığım bir olay var. Ameliyat olmuş bir hasta daha tedavisi tamamlanmadan bana sosyal medyadan ulaşıp bazı sorular soruyorlar. Bu sorular genellikle ameliyat sonrası ağrının veya şişliklerin normal olup olmadığı şeklinde oluyor. Bunu muhtemelen yalnız bana değil sosyal medyaca gördükleri diğer doktorlara da soruyorlar. Bu çok yanlış bir davranış. Hastanın durumunu en iyi onu ameliyat eden cerrah bilir. Eğer endişe edilecek bir durum varsa hastayı bilgilendirir. Her ameliyattan sonra istenmeyen bir durum ortaya çıkabilir. Bu durumu da en iyi düzeltecek kişi ameliyatı yapan doktordur. Bir kez kendinizi bir cerraha emanet etmiş iseniz sonuna kadar tedaviye devam etmelisiniz. Sizi hiç görmemiş olan hekimlerden görüş almaya çalışmak kafanızı karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz.

Ameliyatın Sonucunu Beğenmemek

Her ameliyatın kendine göre zorlukları ve bir başarı oranı vardır. Özellikle burun ameliyatı gibi incelik isteyen ameliyatlarda en deneyimli hekimler bile en az %10 civarında başarısız sonuç alabilir. Bu normaldir. Ancak deneyimli bir hekim bir revizyon ameliyatı ile bu sorunu tamamen gidermelidir. Eğer revizyon ameliyatı sonrası da sonuç iyi olmamış ise hastanın bir karar vermesi gerekir. Birinci seçenek bu burunun olabileceği en iyi şekil budur ve daha fazla ısrar edilmemelidir. İkinci seçenek ise başka bir hekimin görüşünü almakdır. Ancak yeni hekimin bu durumu düzeltebileceği de garantili değildir. Böyle durumlara düşmemek için doğru hekimi seçmek çok önemlidir.

Doğru Hekimi Seçmek

Estetik ameliyatlar veya işlemler için kişilerin en sık başvurdukları yol internet üzerinden sosyal medya araştırması yapmaktır. Sosyal medyada da en çok dikkati çeken öncesi sonrası resimlerdir. Önce şunu belirtmekte yarar var. Devletin koyduğu kurallara göre doktorlar hiçbir şekilde hastalarının izni olmadan onların resimlerini sosyal medyada gösteremezler. Ama bu resimlere çok sık rastlıyoruz. İzin alınıp alınmadığını bilmek mümkün değil. Sosyal medyada gösterilen resimler en iyi sonuç alınmış resimlerdir. Her hastada böyle sonuç alınacağını göstermez. Ayrıca yapay zeka ve fotoğraf düzenleme programları ile her fotoğraf değiştirilip mükemmel sonuç alınmış bir görüntüye dönüştürülebilir. Peki cerrahınızı nasıl seçeceksiniz.

  • Çevrenizde araştırma yapabilir ve güvendiğiniz kişilerin görüşlerini öğrenebilirsiniz.
  • Belli bir hastanede ameliyat olacakdanız hastane çalışanlarının tavsiyelerini dinleyebilirsiniz.
  • Sosyal medyada ameliyat olmayı düşündüğünüz hekim hakkında araştırma yapıp hasta yorumlarını okuyabilirsiniz. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken bir durum vardır. Hiçbir cerrahın her yaptığı ameliyat mükemmel olmaz. Mutlaka bazı mutsuz ve şikayetçi hastaların yorumları çıkabilir. Bu durum o hekimin güvenilmez olduğunu göstermez. Diğer bir durum da çok tavsiye edilen bir hekim hakkındaki yorumların gerçek olup olmadığını araştırmaktır ve bu kolay değildir.
  • Bir şekilde ameliyat olmayı düşündüğünüz hekim ile olan ilk karşılaşma ve muyenenizde size güven verip vermediğine bakmalısınız.
  • En önemli olan şey ise hiç utanmadan hekimin aldığı diplomaları incelemeniz gerektiğidir. Bunların muayene odasında herkesin göreceği bir yerde bulunması gerekir. Hangi kurumdan diploma aldığı, uzmanlığının ne olduğu gözle görülmelidir. Sağlık bakanlığının damgası olmayan belgeler ne kadar gösterişli olursa olsun fazla önem taşımazlar.

Bütün yukarıdaki kriterleri değerlendirip hekiminizi seçtikten sonra sonuna kadar ona güvenmek zorundasınız.

Sonuç

Ameliyat hele estetik ameliyat çok ciddi bir olaydır. Cerrahınızı iyi seçmelisiniz. Seçtikten sonra da ona sonuna kadar güvenmelisiniz. Ameliyat olduktan kısa süre sonra sonucu başka hekimlere danışarak sonucu değerlendirmek yanlıştır. Yapılan işlemde beklenmeyen bir sonuç çıkar ise bunu gene en iyi sizi ameliyat eden cerrah düzeltebilir.

Mikro Toksin Tedavisi

Mikro Botoks

Halk arasında “Botox” olarak bilinen maddenin asıl adı “Botulinum Toksini” dir. Botoks bu maddeyi ilk kez piyasaya süren firmanın ürününe verdiği ticari isimdir.

Botoks nedir, ne işe yarar?

Botulinum toksini bir mikrobun oluşturduğu çok güçlü bir zehirdir. Beyin tarafından gönderilen sinyalin adale tarafından algılanmasını engeller ve kasın kasılmasına engel olur. Yüz kaslarına enjekte edildiğinde bu kaslar oynamaz yani kişi miniklerini kullanamaz ve bu sayede belli bölgelerde oluşan çizgiler ortadan kaybolur. “Botoks mantığı nedir” sorusunun yanıtlarından bir tanesi ve en önemlisi şudur: Bazı kasları felç ederek bunların kasılmasını önlemek ve/veya bu kasların incelmesini sağlamak.

Botulinum toksini hangi isimler ile satılıyor?

Kaç çeşit botoks var sorusunun yanıtı ülkelere göre değişmektedir. Türkiye de ithal izni olan ve yasal olarak satılan 3 ayrı botulinum toksini preparatı vardır. Bunlar “Botox”, “Dysport” ve “Nabota” ticari isimleri ile satılmaktadırlar. Etki mekanizmaları bakımından aralarında fark yoktur. Bu preparatlardan ilk ikisinin ayni isim ile ABD de satılması ve kullanılması FDA tarafından onaylanmış ancak sonuncusunun henüz onaylanmamıştır.

Botoks vücutta nerelere yapılır?

Botulinum toksininin kasları felç etme dışında başka etkileri de vardır. Vücutta uygulandığı bölgeler hangi etkiyi arzuladığımıza göre değişir.

Yüz ve boyundaki kırışıklıkların azaltılması

Burada toksin derinin altına ve kasların içine enjekte edilir. İki kaş arasındaki öfke çizgilerinin, alındaki enlemesine çizgilerin ve gözlerin kenarlarındaki kaz ayakları denilen çizgilerin azaltılması veya kaybedilmesi için bu bölgelere yapılır.

Terlemenin azaltılması

En sık uygulandığı bölgeler koltuk altı, el ve ayaklardır. Ancak teorik olarak aşırı terleyen her bölgeye (kafa derisi dahil) uygulanabilir. Burada toksin deri altına ve ter bezlerinin bulunduğu bölgeye enjekte edilmelidir.

Kasların zayıflatılması

Mimik kaslarının kırışıklık giderme amacı ile felç edilmesi dışında kaslara botulinum toksini tedavisi en sık olarak alt çene kenarında bulunan masseter kasına uygulanır. “Masseter botoks ne ise yarar” sorusunun yanıtı şudur: Bu kas zayıflatıldığında çenedeki spazm (kasılma) ve ağrı azalır. Ayrıca kas küçüldüğü için çene alt kenarındaki çıkıntı da azalır. Yani hem fonksiyonel hem de estetik amaçlı olarak kullanılabilir. Kaslara botoks tedavisi veya işlemi kasın fonksiyonu azaldığı veya durduğunda tehlike yaratmayacak her bölgeye uygulanabilir. Boyundaki kas (platysma), baldır kasları ve gözü hareket ettiren kaslar buna örnektir. Platysma enjeksiyonu boyundaki çizgilere iyi gelir. Göz kaslarına enjeksiyon şaşılık tedavisi için kullanılır ve baldır kaslarına yapılan enjeksiyon ise bazıları tarafından daha ince çizmeler giyebilmek için arzulanmaktadır.

Ağrıların giderilmesi

Özellikle migren ağrılarının yüze botulinum toksini uygulaması sonrası azaldığı veya kaybolduğu bilinmektedir. Ancak migren dışı ağrıların giderilmesi konusunda toksinin yararları araştırma aşamasındadır ve umut vadeden sonuçlar görülmektedir.

Yüze botoks ne işe yarar?

Botulinum toksini ilk kullanım yıllarında yalnızca yüzdeki kırışıklıkların azaltılması için uygulanıyordu. Ancak sonradan yüz derisinde farklı etkileri olduğu da anlaşıldı.

Botoks yüzü gençleştirir mi?

Günümüzde toksinin yüz derisinde farklı şekilde kullanılmasının derinin kalitesini arttırdığı ve tazelenme sağladığı görüldü.

Mikro botox nedir?

Botulinum zehiri yüz derisinde farklı bölgelerde ve farklı yoğunlukta kullanıldığında deride tazelenme, gençleşme ve daha kaliteli bir görünüm ortaya çıkarır. Porlar azalır. Ancak bu uygulamanın kırışıklık tedavisine hiçbir yararı olmadığını da belirtmekte yarar vardır. Bu işleme “mikro toksin uygulaması” ve “baby botox uygulaması” gibi isimler de verilmektedir.

Botulinum toksininin etkisi ne zaman başlar ve ne kadar devam eder?

Klasik botulinum toksin uygulaması yani kırışıklık giderilmesi için kullanımda etki yaklaşık bir haftada görülür. Oysa mikro toksin uygulamasının etkisi ancak birkaç hafta sonra ortaya çıkar. “Botoks kaç ay kalıcıdır?” sorusunun yanıtı klasik uygulamadaki ile aynıdır. Yani mikro toksin uygulamasının etkisi de diğeri gibi geçicidir ve uygun (yani sulandırıldıktan hemen sonra bekletilmeden) kullanıldığında yaklaşık 8 aya kadar devam edebilir.

Botoks yararlı mı zararlı mı?

Sık sorulan bu soruya yanıt vermek kolay değildir. Uygun olmayan bölgelerde ve/veya deneyimsiz kişiler tarafından kullanıldığında istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. En sık görüneni üst gözkapaklarında düşme (ptosis) olmasıdır. Neyse ki bu durum toksinin etki süresi bittiğinde tam olarak düzelir. Ancak bazı durumlarda toksin yapıldığı bölgenin uzağındaki kasları da felç edebilir ve solunum durması gibi ölümcül durumlar ortaya çıkabilir. Çok nadir de olsa bu komplikasyonlar akılda tutulmalıdır. Mikro toksin uygulamaları çok yüzeyel yapıldığından botoksun zararları veya komplikasyonları diğer klasik uygulamaya göre çok daha azdır. Sorunun yanıtı olarak “yararları zararlarından çok daha fazla” diyebiliriz.

Özet

Botulinum toksini uzun yıllardır estetik amaçlı olarak yüzdeki kırışıklıkların giderilmesinde kullanılmaktadır. Ancak daha sonraları yüz estetiğinde derinin tazelenmesi ve porlarının giderilmesi amacı ile de kullanılmaya başlandı. Bu uygulamaya mikro toksin, mikro botoks gibi isimler de verilmektedir.

Yanık İzlerinin Tedavisi Var mı?

Yaygın yanık izlerinin tedavisi günümüzde bile çok zordur. Bu konuda en büyük başarı yüzdeki yanık izlerinde yüz nakli ile sağlanmıştır. Ancak vücudun diğer kısımlarını tutan geniş yanık izlerinde böyle bir tedavi seçeneği yoktur. Bir şekilde yanık izlerini çıkartıp ortaya çıkan açıklığa yeni deri koyamıyorsak elimizdeki tek seçenek izlerle kaplı olan deriyi mümkün olduğu kadar daha normal görünür hale getirmektir. Bu işlem belli aralıklarla tekrarlanan seanslar halinde yapılmaktadır. Genellikle fazla sayıda tedavi seansı gerekmektedir ve seans aralıkları 1 ile 6 ay arasında değişmektedir. Bazı kişilerde tedavi süresi yıllar alabilmektedir.

Tedaviler:

  • Kök hücre enjeksiyonları
  • Yanık izi içine yapılan ilaç enjeksiyonları
  • Kişinin kendisinden alınan yağ enjeksiyonları
  • PRP
  • İzler üzerine özel yanık lazeri uygulamaları
  • Özel iz giderici ameliyatlar ile

yapılmaktadır.

Eski yanık izlerinin tedavisi estetik amaçlı olabilir. Ama bazı yanık izleri gözkapakları, dudaklar ve eklemler gibi organların görevlerini engelleyerek işlevsel sorunlara yol açabilir. Böyle durumlarda öncelikle organların görevlerini yapmalarını sağlayacak rekonstrüktif ameliyatlara gereksinim vardır. Rekonstrüktif ameliyatlar estetik görüntüyü düzeltebilir veya düzeltemeyebilir. Bunun fazla bir önemi yoktur. Çünkü vücudun sağlıklı kalabilmesi için görevlerin doğru yapılabilmesini sağlamak yani rekonstrüksiyon şarttır ve estetiğe göre daha önde gelir.

Cerrahi Tedavi Gerektiren Deri Lezyonları

Cilt Lezyonu Nedir

Derimizin az veya çok homojen bir görüntüsü vardır. Fiziksel yaralanmalar dışında bu düzgün görüntüyü bozan bazı oluşumlar olabilir. Bunlar hem görsel hem de dokunma hissi açısından farklı görünümlere yol açarlar. Örnek olarak deriden kabarık bir görüntü renk farkı olmasa dahi dikkati çeker. Veya deri ile ayni seviyede ancak farklı renkteki bir oluşum da dikkati çeker. Renk veya görüntü farkı olmasa bile duyuda farklılık var ise örneğin ağrıyor veya kaşınıyorsa gene dikkatimizi çeker. Bu durumların her biri deri lezyonu olarak değerlendirilir. Çok kez birkaç bulgu birliktedir.

Deri lezyonları neden olur?

Cilt lezyonları iki ana bölüme ayrılabilir

  1. Doğuştan olan (konjenital) lezyonlar.
  2. Sonradan ortaya çıkan lezyonlar.

Konjenital (Doğuştan) deri lezyonları

Bunların hemen hepsi iyi huylu oluşumlardır. Ancak bazıları nadiren ileri yaşlarda kötü huya dönebilir. En sık görünenleri damarsal tümörler (hemangiom), akkan sistemi tümörleri (lenfangiom), sinir sistemi tümörleri (nörofibrom) deriye renk veren hücrelerin tümörleri (konjenital nevüs) gibi çeşitli gruplar altında olabilirler. Bu lezyonları büyük bir kısmının ilaç ile tedavileri yoktur. Şartlar gerektiriyorsa cerrahi olarak tedavi edilirler.


Sonradan oluşan deri lezyonları

Bu grupta her yaştaki insanlarda yaşamın bir bölümünde ortaya çıkan cilt değişiklikleri vardır. Daha önce de bahsettiğiniz gibi bunlar deride oluşan yeni bir kitle, renk değişikliği yaygın nedeni bilinmeyen yaralar, ağrılı ve/veya kaşıntılı durumlar olabilir. Bunları da gruplandırırsak

  • Aniden çıkan yaygın cilt lezyonları (bazı hastalıkların derideki belirtisi)
  • Yavaş olarak büyüyen tek lezyon (genellikle iyi huylu tümör)
  • Hızlı büyüyen tek lezyon (kötü huylu olabilecek bir tümör, apse)
  • Aniden çıkıp sonra kaybolan ancak bazı koşullarda yeniden gelişen lezyonlar (alerji veya bazı deri hastalıkları)


Deri lezyonlarının tedavisi

Çok sayıda ve ani olarak çıkan deri lezyonları vücuttaki sistemik (vücudun bütününü tutan) bir hastalığı düşündürür. Tedavisi esas hastalığa yönelik olmalıdır. Tek veya az sayıda deri lezyonları veya deri tümörlerinde eğer tıbbi (ilaç) tedavi mümkün değilse cerrahi tedavi uygulanır.

Cilt lezyonu ne zaman cerrahi olarak çıkartılmalı?

Bir deri lezyonu yıllardır hiç değişmeden ayni bölgede duruyor ise genellikle iyi huyludur. Ama sırf görüntüde rahatsızlık yarattığı için estetik açıdan çıkartılması istenebilir ve çıkartılır. Prensip olarak görüntüsü nasıl olursa olsun çıkartılan her deri lezyonunun mutlaka tetkike yani patolojiye gönderilmesi şarttır. Nedenine daha sonra değinilecektir. Şüpheli görünen deri lezyonları ise mutlaka cerrahi olarak çıkartılmalıdır.

Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahide Deri Lezyonu Cerrahi Tedavi Prensipleri

İyi huylu bir lezyonun estetik veya fonksiyonel amaçlı çıkartılması

Özellikle yüz bölgesindeki et benleri sayı ve görüntü olarak rahatsızlık yaratabilir ve tedavileri cerrahidir. Ayrıca iyi huylu tümörler gözkapağı, dudaklar, burun, genital bölge gibi yerlerde fiziksel sorunlar yaratabilirler ve fonksiyonel amaçlı olarak cerrahi tedavi uygulanır.

Kötü huylu olma ihtimali olan lezyonlarda cerrahi

Çeşitli bulgular bir deri lezyonunun kötü huylu olabileceğini düşündürür. Bunlar:

  • Mevcut lezyonun birden büyümeye başlaması ve komşuluğunda yeni benzer lezyonlar çıkması
  • Renginin değişmesi
  • Şeklinin değişmesi
  • Kanaması
  • Aniden çıkan ve hızlı büyüyen lezyon

Şüphe uyandıran her deri lezyonunu en garantili tedavisi çıkartılıp patolojiye gönderilmesidir. Bir lezyonu ortadan kaldırmanın mutlak şartı lezyonun tamamının hem kenarlar hem de derinlik olarak çıkartılmasıdır. Bir lezyonun kenarlarının nereye kadar uzandığı gözle görülebilir. Ancak gerçekte daha derinlerde lezyon gözle görünen kısımların ötesine de ilerlemiş olabilir. Bu nedenle her lezyon güvenli cerrahi sınır denilen bir mesafeden çıkartılmalıdır.

Güvenli cerrahi sınır nedir?

İyi huylu deri tümörleri çok kez görünen kenarlarının en fazla 1 mm kadar ötesine uzanır. Bu nedenle iyi huylu olduğunu düşündüğümüz bir nevüsü (beni) görünen kenarlarından 1 mm sağlam deri bırakarak çıkartmak yeterlidir. Ancak kötü huylu olan deri tümörlerinde cerrahi sınır yani çıkartılması gereken sağlam deri ve derialtı dokusu tümörün cinsine göre değişir. Orta derecede kötü huylu olanlarda bu sınır 0.5 cm olabileceği gibi ileri derecede kötü huylu olan tümörlerde bu sınır 5 cm ye kadar çıkabilir. Plastik Cerrahlar tanısı şüpheli olan tümörlerde bir sorun ile karşılaşırlar. Bir tümörü 2 mm sağlam deri ile çıkarmak ve 5 cm sağlam deri ile çıkarmak arasında çok önemli fark vardır. Eğer ne olduğu belli olmayan tümör 1cm veya daha küçük çaplı ise tamamı en az 2 mm cerrahi sınır ile çıkartılır ve patolojiye gönderilir. Raporda lezyon iyi huylu çıkarsa ilave bir tedavi yapmaya gerek yoktur. Rapora lezyon kötü huylu gelmiş ise şuna dikkat edilir:

  • Cerrahi sınırlar temiz ise geride görünen bir tümör kalmamış demektir. Tümörün cinsine bakılır orta derecede kötü huylu tümörlerde tedavi yeterli sayılır ve ameliyat bölgesi herhangi tekrarlama için aralıklı olarak izlenir. Tekrarlama olursa yeniden ameliyat edilir. Tümör raporu ileri derecede kötü huylu tümör gelirse geride herhangi bir şey kalmamış gibi görünse de 2 mm cerrahi sınır yetersizdir ve ayni bölgeye beklemeksizin daha geniş ameliyat ve ilave tedaviler yapılır.
  • Cerrahi sınırlarda tümör mevcut ise ameliyat kesinlikle yetersiz yapılmıştır ve hemen daha uygun bir cerrahi tedavi yapılır.

Çapı geniş olan şüpheli deri lezyonlarında cerrahi tedavi

Şüpheli lezyon iyi veya kötü huylu olup olmadığı bilinmeyen lezyondur. Eğer iyi huylu olduğu bilinirse cerrahi işlem yapılması şart değildir. Buna karşılık kötü huylu ise etrafında bir miktar sağlam deri ile birlikte çıkartılacaktır. Zaten geniş olan lezyon çok daha geniş olarak çıkartılacağından ortaya çıkacak olan yaranın (defektin) çapı da büyük olacak ve kapatmak için ilave işlemler yapılması gerekecektir. Bu durumda şüpheli lezyondan biyopsi(ler) alınır. Biyopsi bir lezyondan kapatmak için ilave işlem yapılmasına gerek kalmayacak kadar küçük parça(lar) almak demektir. Çok kez bu parçalar muayenehane şartlarında lokal anestezi ile alınır ve hemen patolojiye yollanır. Gelecek patoloji raporuna göre uygun tedavi planlanır ve daha sonra yapılır.

Deri lezyonu alındıktan sonra ortaya çıkan yaranın kapatılması

Derinin bir kısmı kesilip çıkartıldığında ortaya çıkan boşluk değişik yöntemler ile kapatılır.

Primer kapatma

Derinin bir esnekliği vardır. Bu nedenle birçok bölgede 1 cm çapa kadar olan deri eksiklikleri kenarlardaki sağlam deri ortaya çekilerek uç uca dikilir ve açıklık ortadan kalkar. Derinin bulunduğu bölgeye göre açıklığı 3 cm veya daha geniş çapa ulaşan deri açıklıkları primer olarak yani uç uca dikilerek kapatılabilirler.




Deri grefti ile kapatma

Çıkartılan tümörden sonra ortaya çıkan açıklık geniş ise deri kenarları ortada birleştirilemez. Bu durumda açıklık başka bir bölgeden alınan deri yaması (grefti) ile kapatılır.




Deri flepleri ile kapatma

Deri lezyonu çıkatıldıktan sonra açığa çıkan yara yüzeyinde önemli yapılar var ise (damar, sinir, kemik, kıkırdak) bunların üzerinin sağlam ve kalın bir deri tabakası ile örtülmesi gerekir. Bu durumda deri flepleri kullanılır.





Sonuç

Deri lezyonları estetik veya sağlık nedeni ile çıkartılabilir. Her lezyon çıkartıldıktan sonra patolojiye gönderilmeli ve lezyonun ne olduğu ile cerrahi sınırların temiz olup olmadığı öğrenilmelidir. Deri tümörlerinin tedavisi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi’nin işidir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Kepçe Kulak Düzeltilmesi

En önemli duyu organlarımızdan olan kulağın başlıca iki kısmı vardır: 1. Görünen kısmı. Buna dış kulak denilir. Bir de görünmeyen kısmı vardır ki bu iki ayrı parçadır: 2a: Orta kulak, 2b: İç kulak.

Kulak Estetiği

Yüzdeki yapılarımızın çoğunluğu estetik açıdan önemlidir (gözler, burun, kaşlar, dudaklar). Kulak ise özellikle kadınlarda saçların altında kaldığı için estetik açıdan ikinci planda gibi düşünülür. Oysa bu doğru değildir. İç ve orta kulak sağlam olduğu sürece dış kulağın şekli, hatta olup olmaması bile işitmeye çok ciddi bir engel değildir (kulak deliğinin kapalı olması gibi istisnalar dışında). Ancak kulak şeklindeki değişiklikler hemen dikkati çeker ve estetik açıdan önemlidir.

Kepçe Kulak Nedir?

Kulağın doğuştan yokluğu veya ciddi şekil bozukluğu “doğuştan bozukluklar” (konjenital anomaliler) grubuna dahildir ve nadir görülür. Buna karşılık kulak kepçesinin kafatasına yakınlığı herkeste farklıdır. Kulak kepçesinin kafatasına yakın olması fazla dikkati çekmez. Buna karşılık kepçenin kafatasından fazla ayrılmış olması yani önden bakıldığında daha belirgin olması (daha fazla alanın görünür olması) dikkat çeker. Toplumda bu görüntüye “kepçe kulak”, “yelken kulak”, “kalbur kulak” gibi kişiyi küçük düşürücü isimler verilir.

Kime Kepçe Kulaklı Denilir?

Kulak kepçesinin kafa kemiklerine göre olan öne doğru çıkıntısı değişkendir demiştik. Eğer bu çıkıntı resimde gösterildiği gibi 2 cm den fazla ise kepçe kulak görüntüsü başlamıştır. Bu mesafe ne kadar uzarsa görüntü o kadar fazla dikkati çeker ve rahatsız edici hal alır.


Kepçe Kulak Tedavi Edilmeli mi?

Aslında kepçe kulak bir hastalık veya anomali değildir. Herkesin burun büyüklüğü ve şekli farklı olduğu gibi kulak da farklı görüntüde olabilir. Burada önemli olan kepçe kulaklı kişinin kendisini nasıl algıladığıdır. Erişkin yaşa gelmiş pek çok erkek ve kadında kepçe kulak olduğunu görebilirsiniz ve muhtemelen bu kişilerin pek çoğu kulaklarının öne doğru çıkıntılı olduğunun farkında bile değillerdir veya aldırmıyorlardır. Ama çocuklarda durum farklıdır. Gelişme çağındaki çocuklar sosyalleşmeye başladığında yani ana okuluna gitme veya mahalle arkadaşlarıyla oynama gibi eylemlere giriştiklerinde birbirlerini dikkatle incelerler. Eğer arkadaşlarından birinde kendilerinde olmayan bir farklılık görürlerse onu acımasızca eleştirir yani alay ederek aşağılarlar. Günümüzde küçük çocukların gözlük takması artık sıradan bir duruma geldiği için fazla dikkat çekmemektedir. Ancak birkaç onyıl önce gözlük takan bir ilkokul çocuğuna arkadaşlarının nasıl davrandıklarını bunu yaşayanlar çok iyi bilirler. Gelişme çağındaki çocuklar psikolojik olarak hassastırlar. Alay edildiği için okula giderken gözlük takmayabilirler. Ancak özellikle erkek çocukların kepçe kulaklarını saklama olasılıkları yoktur ve insafsız arkadaşlarının alayları onlarda derin yaralar açar. Bu çocuklar sürekli sorun çıkarma ve kavga etme eğilimindedirler. Okula gitmek istemezler. Bazılarında gece yatağa işeme görülür. Aile çocukta kepçe kulağa bağlı psikolojik ve sosyal sorunları farkettiği anda tedavi için bir “Plastik Rekostrüktif ve Estetik Cerrahi” uzmanına başvurmalıdır.

Kepçe Kulakta Tedavi Yaşı

Aslında kepçe kulak çocuk doğar doğmaz ameliyat edilebilir. Ancak çok küçük çocuklarda ameliyatların daha sorunlu olduğu bilinen bir gerçektir. En doğrusu mümkünse çocuğun ana okuluna gitmeden önce ameliyat edilmesidir. Kulak büyüme açısından diğer organlara göre farklıdır. 7 yaşına gelmiş bir çocuğun kulak büyüklüğü erişkin yaşının %70 ine yakındır. Bu nedenle kepçe kulaklı çocuklar 6-7 yaşlarında rahatlıkla ameliyat edilebilirler. Üst yaşlarda ise herhangi bir sınır yoktur. Prof. Dr. Ege Özgentaş 40 yaş üzerinde pek çok hastasına kepçe kulak ameliyatı yapmıştır. Burada önemli olan kepçe kulaklı kişinin bu olaydan duyduğu rahatsızlığa artık tahammül edemez hale gelmesidir. Bu durum çocuklukta ortaya çıktığı gibi herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir ve gerekli ameliyat yapılır.

Kepçe Kulak Ameliyatı

Kepçe kulak için tüm dünyada kabul görmüş tek bir ameliyat türü mevcut değildir. Bugüne kadar tanımlanmış pek çok tedavi mevcuttur. En basiti ile başlarsak:

  1. Doğar doğmaz kulaklara bandaj. Yeni doğan bebeklere anneanne ve babaannelerin kulakları geriye yatıracak şekilde bir bandaj taktıkları iyi bilinir. Bu tedavinin bir miktar geçerliliği vardır. Yeni doğanda kıkırdaklar gelişme halindedir ve belli bir şekil verildiğinde bu kalıcı olabilir. Ancak yeni doğanlara dışardan bir tedavi uygulamak zordur. Örneğin kulaklara bandaj takıldığında bunun baskısı kafa kemiklerinde istenmeyen değişikliklere yol açabilir. Bunun yerine kulaklara bazı klipsler (mandallar) takılarak şekil verilebilir ama bu da deride istenmeyen izlere yol açabilir. Tavşan yavrularının kulaklarında yapılan çalışmalar doğar doğmaz takılan kelepçelerin bazı yavrularda kulak şeklini kalıcı olarak değiştirdiğini ama bazı yavrularda işe yaramadığı yani tedavi sonlandırıldıktan bir süre sonra kulakların tekrar dikleştiği gözlenmiştir. Bu metodun yararı henüz kanıtlanmamıştır ve yaygın olarak kullanılmamaktadır.
  2. Okul çağından itibaren yapılan ameliyatlar. Bunlar çok eskiden günümüze kadar gelen ameliyatlardır ve çocuklarda genel anestezi altında yapılmaları alışkanlık halini almıştır. Bunları incelersek:
    • Kulağın arkasından kesi yapılanlar. Son yıllara kadar kulağın arka derisinden kesi yapılarak uygulanan ameliyatlar tek seçenekti. Burada hem kulak arkasından deri çıkartılmakta hem de kıkırdakları arkaya bükecek işlemler yapılmakta idi. Kulak arkasından deri çıkartmanın amacı buradaki deriyi gerdirerek kulağı arkaya yatırmaktı. Kulak arkasından çalışmak daha zor olmasına karşın dikiş izinin görünmemesi bunlara olan ilgiyi arttırıyordu. Kulak arkasından yapılan ameliyatlarda çıkartılan deri kulak arkası derinliği azaltmakta ve bazılarında gözlük takmayı güçleştirmektedir.
    • Kulak önünden kesilerek yapılan ameliyatlar. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik cerrahlar çeşitli düzeltmeler için kulak kıkırdaklarına gereksinim duymakta ve genellikle bu kıkırdakları kulak önünden yaptıkları kesiler ile almaktadırlar. Düzgün yapıldığında bu şekilde yapılan ameliyatlarda yok denecek kadar az bir iz kaldığı iyi bilinmektedir. Bu gerçek günümüzde kulak önünden kesilerek yapılan kepçe kulak ameliyatlarında artışa neden olmuştur. Kulak önünden yapılan ameliyatlarda kıkırdaklara istenilen şekli vermek çok daha kolaydır ve ameliyatların başarı şansı belirgin derecede yüksektir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın Uyguladığı Kepçe Kulak Ameliyatı

Her hekim gibi Prof. Dr. Özgentaş da uyguladığı zaten bilinen ameliyatlarda zaman içinde kendine özgü değişiklikler yaparak bu ameliyatları kişiselleştirmektedir. Kepçe kulak ameliyatlarında en sık rastlanan sorun sargılar açıldıktan sonra hastanın görüntüyü beğenmemesidir. Bu sorunu çözmek için “İnteraktif Ameliyat” yöntemi geliştirilmiştir. Bu ameliyat mutlaka lokal anestezi ile yapılmalıdır. İlk akla gelen soru çocuklara lokal anestezi ile kulak ameliyatı yapılıp yapılamayacağıdır. Dr. Özgentaş’ın opere ettiği çocukların büyük çoğunluğu 6 yaş ve üzerindedir. Bu yaştaki çocuklar düşünülenin aksine ameliyattan önce doğru bilgilendirilerse ve minimal ağrı ile düzgün bir lokal anestezi yapılırsa sorunsuz olarak ameliyat edilebilmektedir. Küçük çocukların büyük bir kısmı kulaklarındaki görüntüden o kadar rahatsız olmaktadırlar ki gerekli bilgilendirme yapıldıktan sonra korkularının devam etmesine rağmen iyi bir sonuç almak için ameliyat masasına yatmayı kabul etmektedirler. Yani psikolojik acıları ameliyat korkusundan daha ağır basmaktadır. Gerçekte ameliyat tamamen ağrısızdır ve çocuk bunu farkedince rahatlamaktadır. Daha büyük yaşlarda lokal anestezi ile zaten bir sorun yaşanmamaktadır.

İnteraktif Kepçe Kulak Ameliyatı

Ameliyata kulak önünden kesi yapılarak başlanır. Kulak kıkırdaklarında gerekli işlemler uygulanır ve kulak kepçesinin orta kısmına antiheliks oluşturacak şekilde (kulağı arkaya doğru yatıracak şekilde) U şeklinde dikişler konulur. Bu dikişler yeterli sayıda konulduktan sonra düğümleri hazırlanır ancak sıkıştırılmaz. Hasta ameliyat masasında oturur pozisyona getirilir ve karşısına yüzünü ve kulaklarını net olarak görecek şekilde bir ayna tutulur. Dr. Özgentaş kulağı arkaya yatıran dikişlerin düğümlerini yavaş yavaş sıkıştırmaya başlar ve kulak giderek arkaya yatarken hastaya en mutlu olduğu veya en istediği şekil ortaya çıktığında doktoru uyarması istenir. Bu şekilde düğümler sıkılarak veya gevşetilerek hastanın tam olarak istediği şekil bulunur. Hasta son şekle onay verdikten sonra düğümler sabitlenir. Hasta tekrar masaya yatırılarak bütün açık kısımlar dikilir ve kulak sarılarak ameliyat bitirilir.


Ameliyat Sonrası Bakım

Ameliyat sonrası en fazla 3 gün kulaklara hafif baskılı bandaj yapılır. Ancak bazı durumlarda hastanın arzusu ile ameliyatın ertesi günü bile bandajın açılması mümkündür. Bandaj açıldıktan sonra yalnızca ulağın üst kutbunu içine alacak şekilde bir saç (tenis) bandı takılır ve bunun mümkünse en az bir ay kullanılması önerilir. İşi gereği gündüzleri bant takamayanlara hiç olmazsa mesai dışı zamanlardı bu bandı kullanması önerilir. Ameliyat sonrası ağrı tahammül edilebilecek düzeydedir ve hastaların büyük bir kısmı yalnızca günde bir iki kez paracetamol 500 mg tablet alarak ağrıdan kurtulabilmektedir.

Sonuç

Kepçe kulak ameliyatları interaktif olarak yapılabilen yani hastanın ameliyat sürerken isteklerini ve yorumlarını iletebildiği ameliyatlar grubuna dahildir. Bunun gerçekleşebilmesi için ameliyatın mutlaka lokal anestezi ile yapılması yani hastanın uyanık olması gereklidir. Bu şekilde yapılan ameliyatlarda hasta memnuniyeti yüksek olmakta ve ameliyat sonrası istenmeyen sonuçların ortaya çıkması en aza indirilebilmektedir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Anne Olmanın Bedelleri Ödenebilir mi?


Annelik hayattaki en kutsal görev. Neslimizin devamı ancak “anne” olan kadınlar sayesinde mümkün. Anneler bu müthiş ve yerine konulamaz görevlerini sürdürürken çok ciddi sorumluluklar yükleniyorlar. Ayni zamanda anneler kendi vücutlarından da birşeyler kaybediyorlar. Doğumdan sonra pek çok kadının vücut anatomisi eskisi gibi olmamaktadır.

Ortaya çıkan değişiklikleri inceleyelim:

Karın bölgesi

Hamileliğin dışardan farkedilen en önemli belirtisi karnın şişmeye başlamasıdır. Bebek geliştikçe giderek artan bu genişleme karın duvarında önemli değişiklikler yapar

Karın derisi

Normal gerginliğinin çok fazlasına kadar genişleyen deride gerginliğe bağlı yırtılmalar olur. Bu yırtılmalar bizim anladığımız anlamda gözle görülen ve deride kanamalı açık yara oluşturan yırtılmalar değildir. Burada derinin alt tabakası olan ve tıbbi adı “dermis” olan derin kısmı yırtılır. Derinin üst (görünen) tabakası sağlam kaldığı için bu yırtıklar başlangıçta farkedilmez. Her yaralanmada olduğu gibi bu derin deri yırtıkları da zamanla iyileşir ve az veya çok bir iz bırakır. İşte dışardan farkedilenler iyileşme sonrası kalan izlerdir. Halk arasında bunlara “deri çatlakları” veya “gebelik çizgileri” adı verilir. Tıbbi adı ise “stria” dır. Bu izler bir kere oluştuktan sonra maalesef kesin bir tedavileri yoktur ve ömür boyu kalabilirler.

Karın derisindeki gerginlik başlangıçta ciddi bir alan genişlemesine ve gevşemeye yol açar. Doğum sonrası bu gevşeme geri dönebilir ve karın derisi tekrar gerginleşerek kendisini toplayabilir. Ama deriyi gergin tutan elastik liflerin ciddi hasar görüp görevini tam olarak yapamaz hale geldiği durumlarda gevşeyen karın derisi sarkar ve kasığa doğru bir birikme ve kendi üstüne katlanma oluşturur.

Karın kasları

Karın bölgesi iç organlar tarafından sürekli olarak dışa doğru bir baskı altındadır. Bu baskıyı önlemeye karın derisinin gücü yetmez. Karnı gergin tutma görevi karın duvarını oluşturan adaleler tarafından yerine getirilir. Karın içinde yavru bebek (tıbbi adı “fetüs” dür) büyüdükçe bu adaleler de ciddi bir basınç altında gerilirler. Bazan bu adalelerde yırtıklar oluşabilir ve bu da ayni çatlaklarda olduğu gibi dışardan farkedilmez. Doğum sonrası genelde kaslardaki gerginliğe bağlı gevşeme düzelir. Ancak bazı durumlarda karın kasları eski gerginliğine dönemez ve yırtıklar ilave bir gevşeme yaratır. Bu durumda karın içi baskıya dayanamayan karın duvarı yeterli gerginlik oluşturamadığından ciddi bir bombelik ortaya çıkar.

Memeler

Gebelik süresince memeler giderek büyür ve emzirme devam ettiği sürece bu büyüklük sabit kalır. Emzirme sonrasında memeler genellikle eski boyutlarına döner. Ancak meme derisinde ayni karında olduğu gibi çatlaklar ve kalıcı gevşeme ve genişlemeler oluşabilir. Derinin esnekliğini kaybetmesi memelerin sarkmasına neden olur. Bunun dışında genişleyen memelerin emzirme sonrası büyük olarak kalmaları da rastlanan durumlardandır.

Kilo değişimi

Gebelik boyunca anne kilo alır ve doğum sonrası genellikle bu fazla kilolar geri verilir. Ancak nadir olarak gebelik sonrası alınan kiloların tam olarak geri verilemediği durumlar olabilir ve bu da annenin genel vücut görüntüsünü olumsuz olarak etkiler.

Yukarıda anlatılan olaylar bazı annelerde doğum sonrası belirgin vücut görüntüsü bozuklukları oluşmasına yol açar. İşte anne olmanın güzellik açısından ödenen bedelleri bunlardır. Bütün anneler doğum sonrası eski vücut güzelliklerine kavuşmayı hak etmektedirler.

Anneyi yeniden yaratmak (Mommy Makeover)

Yaz aylarının en önemli özelliklerinden biri de denize girilmesidir. Plajlar hem erkek hem de kadınların vücutlarını sergileme imkanı bulduğu yerlerdir. Özellikle kadınlar buralarda vücutlarına güveniyorlar ise bunu sergileyerek gururlanmak isterler. Annelerin de bu konuda diğer kadınlardan bir farkları yoktur. Ancak doğumun yarattığı olumsuzluklar çok belirgin ise daha kapalı mayoları tercih etme eğiliminde olabiliyorlar. Plastik Cerrahi annelerin bu sorunlarını düzeltmek için çeşitli seçenekler sunmaktadır.

Amerikalılar ameliyatlara değişik ve çarpıcı isimler vermekte ustadırlar. Doğum sonrası vücutları bozulan annelere düzeltici bir ameliyatlar paketi hazırlayarak bunu “Mommy Makeover” yani anneyi yeniden düzeltmek ismi ile tanıtmışlardır. Bu paket içinde karın germe, meme güzelleştirme ameliyatı ve liposuction ameliyatı tek tek veya birlikte olarak hastaya teklif edilmektedir.

Kadın vücudu

İster önden isterse arkadan bakıldığında, güzel kadın vücudunun erkeklerden farklı özellikleri vardır. Kadınlarda ince ve uzun bir boyundan sonra çok geniş olmayan omuzlar ancak onların hemen altında çıkıntıları yanlara da genişleyen memeler bulunur. Memelerin altında incelen bir bel ve daha sonra belirgin çıkıntı yapan kalçalar gelir. Kalçaların çıkıntısı düzgün bir şekilde daralarak dizlere kadar iner. Pek çok kültürde bu görüntüye “kum saati” yakıştırması yapılır. Bu görüntü kadın genetik yapısı ile ilgilidir ve eğer bozuk ise yaygın inanışın aksine kilo alıp verme ya da spor yapmak ile kolayca düzelmez. Spor yapmak kilo fazlalığını giderebilir ve adaleleri kuvvetlendirir ancak kadın vücuduna istenen görüntüyü veremez. Zaten kadınlarda erkeklerin aksine gelişmiş ve dikkati çeken adaleler estetik yönden çekici bir görüntü de vermezler.

Annenin gerek duyduğu başlıca ameliyatlar

Biz plastik cerrahlar vücudu bozulmuş bir anneyi tedavi etmek için bazı inceleme ve buna göre planlamalar yaparız. Vücudun üst kısımlarından başlayarak gözden geçirelim:

Memeler

Hormonal değişiklikler ve süt dolması nedeni ile en fazla etkilenen bu organda şu değişiklikler olabilir:

Sarkıklık

En sık görülen bozukluktur. Nedeni aşırı genişleme ve sonrasında tekrar küçülme sonucu derinin gevşeyip sarkmasıdır. Deriye bağlı olan meme başı (areola) da aşağı doğru sarkar. Meme dokusu ile deri arasında mevcut olan bağlar gevşediği veya uzadığı için meme dokusu normal olması gerekenden daha aşağı sarkar. Memelerin dışarı doğru yaptığı çıkıntı azalır. Bu durum aslında meme dokusunda bir azalma olmasa bile memelerin küçüldüğü izlenimini verir. Tedavisinde “meme dikleştirme” ameliyatları yapılır. Yeri aşağı doğru kaymış olan meme başı yukarı doğru yükseltilir. Sarkmış ve etrafa yayılmış olan meme dokusu özel dikişler ile tekrar koni şekline getirilir. Bu sayede memelerin hem dikliği hem de öne doğru olan çıkıntısı arttırılır. Bu işlem memelerin görüntü ve çekiciliğini önemli ölçüde olumlu etkiler.

Büyük ve sarkık kalma

Emzirme bitiminde memelerin eskisine göre biraz daha büyük kalması rastlanan bir durumdur. Genellikle sarkıklık ile birlikte görülür. Bu durumda hem meme küçültme hem de dikleştirme ameliyatı birlikte yapılır.

Küçülme

Emzirme kesildikten ve fazla kilolar verildikten sonra memeler eskisine göre küçülmüş hale gelebilir. Bu durumda uygun bir yöntemle meme büyütme ameliyatı yapılır (silikon meme implantları veya kişinin kendi yağ dokusu ile büyütme)

Bel ve karın bölgesi

Memelerden sonra en fazla etkilenen kısım karın bölgesidir. Buradaki değişikliler farklı tabakalar göre değişir.

Karında en sık görünen bozukluk “Stria” adı verilen gebelik çizgileri veya çatlaklarıdır. Bunu karın derisinde sarkma ve karında bombelik izler. Bunların oluş nedenlerini yazının başında anlatmıştım.

Karındaki bozukluklar genellikle “karın germe” (tıptaki adı Abdominoplasti) denilen ameliyat ile düzeltilir. Burada iki işlem yapılır:

1. Karın derisi gevşetilerek aşağı doğru çekilir ve fazla kısmı kesilerek atılır. Bu işlemde genelde göbeğin altındaki deri tamamen çıkartılır ve gebelik çatlaklarının pek çoğu ortadan kaldırılmış olur. Göbek üstündeki çatlaklar ise karın alt kısımlarına çekilmiş olduğundan daha az dikkati çeker.

2. Karın dersi altındaki gevşemiş veya yırtılmış olan karın duvarı kasları sağlam dikişler ile ortaya doğru birleştirilir. Bu şekilde sağlamlaşan karın duvarı iç organları içeri doğru bastırarak karındaki bombeliği giderir.

Kalça ve bacaklar

Bazı annelerde doğum sonrası alınan fazla kilolar geri verilemeyebilir. Bu, vücuttaki yağ birikmesine bağlıdır.

Yağ dokusu bel, kalça ve basenler başta olmak üzere her bölgede birikebilir. Nadir durumlarda bunun tam tersi de olabilir ve kalçalar küçülebilir. Bu olaylar kadın vücudunun istenen şeklinin bozulması anlamına gelir.

Tedavi prensibi şu şekildedir: Fazlalık olan bölgelerdeki yağ dokusu alınır ve eksiklik olan bölgelere verilir. Bir yere verilmese bile alınan yağ dokuları asla atılmaz ve ileride kullanılma olasılığına karşı derin dondurucuda (-80 derecede) saklanır.

Sonuç

Kadınlar anne olduklarında kendi vücutlarından çok önemli tavizler vermektedirler ve biz plastik cerrahi uzmanları bu olumsuzlukları gidermek için onlara değişik tedavi seçenekleri sağlamaktayız.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Jilet (Faça) İzleri Tedavisi

Özellikle gençler arasında isteyerek kendini yaralama iyi bilinen bir olaydır. Daha çok jilet veya başka çok keskin cisimlerle yapılır. Bu yazımızda Jilet (Faça) İzleri Tedavisini inceleyeceğiz.

Faça ve faça atmak

Faça ismi Türkçe’ye çeşitli dillerden değişerek gelmiştir. Çeşitli anlamları vardır. Bu anlamları ise şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Yüz, çehre
  • Yüzdeki bıçak yarası.
  • Kişinin genel görünüşü, kılık, giysi
  • Pişti oyununda destenin en altına açılan iskambil kâğıdı.

Faça atmak ise argoda bilinçli olarak kendini yaralamaktır.


İstemli olarak kendini yaralama (faça atma)

  • Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte psikolojik bazı bozukluklara bağlı olarak yapıldığı düşünülmektedir. Kişiler kendilerini hayati tehlike yaratmayacak şekilde yaralar ve bunun karakteristik bir iz bırakacak şekilde yapılmasına özen gösterirler.
  • Bu işlemi genellikle bazı ilaçların etkisinde iken yaparlar. Kesici alet olarak tıraş bıçağı yani jilet kullanırlar.
  • Sağ ellerini kullananlar daha çok sol kol ve önkolda, sol ellerini kullanalar ise sağ kol ve önkolda genellikle enine olarak ve düzgün aralıklarla bir dizi kesi yaparlar. Ayni şekilde özellikle erkeklerde göğüs ön duvarında birbirine paralel enine kesiler de yapılabilir.
  • Pek çok psikiyatrist bunların çevreye karşı “yardım isteme çığlıkları” olduklarına inanır. Bu davranışın daha çok depresyona veya çeşitli istismarlara uğrama durumlarına karşı bir nevi kendini cezalandırma olarak ortaya çıktığını düşünenler vardır. Bu kendine zarar verme işlemi ruhsal sorunlar devam ettiği sürece tekrarlama eğilimi gösterir.

Jilet izleri geçer mi?

  • İleri derecede yani yüzeyel olmadığı sürece bu izler kalıcıdır. Zaten ilaç etkisi altında veya ruhsal olarak doğru karar verebilme yeteneğini kaybetmiş bireylerin kendilerini bu kadar yüzeyel olarak yaralayabilmeleri olası değildir.
  • Faça atma eylemi sonucu ortaya çıkan jilet yaraları genellikle tedavi edilmez ve kendiliğinden iyileşmeye bırakılır. Çoğu ciddi yaralar bir sorun çıkartmadan kapanır ama her zaman az veya çok bir iz bırakır.
  • İzler başlangıçta kırmızı, kabarık, kaşıntılı olabilir. Zamanla bir miktar azalırlar ancak hiçbir zaman tamamen yok olmazlar.

Faça izleri silinir mi?

Jilet izleri kişinin ruhsal durumu olumlu olarak değişmediği ve kendisi silinmelerini istemediği sürece dokunulmamalıdır. Çünkü ileride ayni eylemin tekrarlanması çok büyük bir olasılıktır. Ancak tedavi sonucu veya zaman içinde olgunlaşma sonucu kişiler bu izlerin kendileri için uygunsuz bir işaret olduğunun farkına varırlar.

Genellikle toplumun her kesimi jilet izleri hakkında bir şekilde fikir sahibidir ve kişilerin bu izleri sonsuza kadar başkalarından gizlemeleri pek mümkün değildir. Bu nedenle normal ruhsal sağlığına kavuşmuş bireylerin çoğu önceden oluşturdukları bu izleri yok edilmesini isterler. Günümüzde jilet izlerinin tedavisinde tam olarak fikir birliğine varılmış bir yöntem yoktur.


Jilet izlerinin tedavi yolları

Faça izlerini tedavi ettirmek isteyenler genellikle bu izlerin tam olarak silinmesini ve izli bölgelerin diğer normal kısımlar ile ayni görüntüye sahip olmasını isterler. Günümüz teknolojileri ile bu mümkün değildir.

Ancak bir şekilde bu izlerin görüntüsü değiştirilebilir. Aslında jilet izlerinin en rahatsız edici tarafı kişi hakkında olumsuz duygulara yol açma riskidir. Ancak vücudunda yanık, trafik kazası veya başka nedenlerle çeşitli izleri bulunan kişilerde estetik olarak görüntü bozukluğu olsa bile bu izler kişiyi utandıracak veya suçlayacak bir anlam taşımazlar.


İzlerin üzerini kazımak

Jilet izleri her zaman deride olur. Derinin yüzeyel tabakaları kazındığı zaman derin tabakalar yeni bir deri yaparak yarayı kapatırlar. Bu işleme tıp dilinde derinin zımparalanması anlamına gelen “dermabrazyon” ismi verilir. Bazı durumlarda yararlı olsa da her zaman iyi sonuç vermeyebilir.


Lazer tedavileri

Lazerler değişik dalga boylarında değişik tedaviler gerçekleştirirler. Ancak faça izlerini tam olarak giderecek bir lazer tedavisi bulunmamaktadır.


Deri yamaları (greft) kullanmak

Bu yöntem en etkili olanıdır.

Jilet izlerinin bulunduğu bölgenin derisi soyulur ve ortaya çıkan yaralı bölgeye vücudun başka bir yerinden alınan deri yaması konulur. Burada jilet izleri tamamen yok olur ancak bölgeyi kapaktan deri yaması burada farklı bir renk ve yapı ile hemen kendisini belli eder. Burada artık eski izler yoktur ancak nedeni belli olmayan bir iz vardır. Bu izi görünmez hale getirmek de mümkün değildir. Ayrıca deri yamasının alındığı vücut bölgesinde de değişen derecelerde bir iz kalabilir. Bu nedenle deri yamaları genellikle vücudun fazla görünmeyecek veya kolayca gizlenebilecek yerlerinden alınır.


Sonuç

Kendine zarar vermek amacı ile yapılan izler (genellikle jilet izleridir) kalıcıdırlar. Bunlar en büyük zararı vücut fonksiyonlarını bozarak değil ama kişinin sosyal konumunu ve prestijini bozarak verirler. Tam olarak yok edilmeleri mümkün değildir ancak izlerin görüntüsü (ve anlamı) değiştirilerek verdikleri zararlı mesaj giderilebilir ve bu da kişiye oldukça olumlu bir katkıda bulunur.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Estetik Plastik Cerrahide Muayene

30 Ağustos 2022

Bugün kurtuluş savaşımızı taçlandıran “Büyük Taarruz”un yüzüncü yıldönümü. Türkiye Cumhuriyeti bu savaşın başarısı ile kuruldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bu savaşı kaybetselerdi belkide biz şimdi Anadolu’nun ortasında denizler ile bağlantısı bile olmayan ve şeriat ile yönetilen bir başka Afganistan olacaktık. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik cerrahi adında bir anabilim dalımız muhtemelen olmayacaktı ve kadınlarımız yalnız gözleri gösteren giysiler içinde böyle bir tıp dalının mevcudiyetinden haberdar olmayacak veya rüyalarında hayal edeceklerdi. Erkeklerimiz ise belkide güzel kadın kavramını yalnızca uygar ülkelerde yaşayan kadınların resimlerinden öğreneceklerdi. Bugünlerde geldi isek ve Suudi Arabistan, İran ve Afganistan’dan farklı isek bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘e borçlu olduğumuzu unutmayalım ve bizi şeriata sürüklemek isteyenlere fırsat tanımamak için elimizden gelen mücadeleyi verelim.