Pilonidal Sinus (Kıl Dönmesi) Nedir?

Kıl Batması

Nedir?

Pilonidal sinus halk arasında “kıl dönmesi” olarak adlandırılan ağrılı ve rahatsız edici bir hastalıktır. Genellikle kıllanmaya başlayan genç erkeklerde ve kuyruk sokumunda iki kalça arasındaki girinti civarında görülür.

Neden olur?

Nedeni kesin olarak bilinmez. Ergenlikten sonra görülmesi hormonlar ile ilişkili olduğunu düşündürür. Ayrıca kıllanmadan sonra görülmesi de kıl büyümesi ile ilişkili olduğunu düşündürür. Elbiselerin deriye sürtünmesi veya uzun süre oturur durumda kalmak da buna neden olabilir.

Kendini nasıl belli eder?

Muhtemelen uzun süre oturan kişilerde iç çamaşırların kalça derisi ile sürtünmesi kıl uçlarının deri altına doğru uzamasına neden olmaktadır. Ayni şekilde küçük deri parçaları da sürtünme ile içe gömülebilir.  Bilmediğimiz bir nedenle vücut bu kıl ve/veya deri parçalarını yabancı cisim olarak algılamakta ve onları yok etmek için bazı girişimlerde bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak kıl çevresinde bir duvar örülmekte ve kılı hapsedecek şekilde bir kesecik yani kist oluşturmaktadır. Bu kesecik kıl çevresindeki mikroplar nedeni ile iltahaplanabilir. Bu durum yüksek ateş, şiddetli ağrı ve o bölgede kızarıklığa yol açar. Dokunulduğunda orada deri altından başlayarak kabarıklık yapan ağrılı bir şişlik farkedilir. Bazı durumlarda tedavi ile iltahap giderilip şişlik ve ağrı kaybolabilir. Ancak vücudun kıl çevresinde yaptığı kist kaybolmaz. Genellikle iltahap yapmış kistler bir süre sonra deriden dışarı doğru patlayarak akıntı yapmaya başlarlar. Bu akıntı kötü kokulu ve kanlı olabilir. Elbiseleri lekelediği ve koku yaydıği için sosyal olarak çok rahatsız edicidir. Ayrıca akıntı başladığında ağrı azalmakla birlikte hala devam edebilir ve günlük hayatı olumsuz etkiler.

Nasıl iyileşir?

Bazı akıntılı kistler bir süre sonra kendiliğinden kapanabilir ve akıntı durabilir. Ancak kist hala durduğu için bir süre sonra tekrar apseye dönüşüp ayni yerden veya yakınından tekrar akmaya başlar. Bu olay bu şekilde yıllarca sürebilir. Nadir olarak da akıntı kendi kendine kesilip bir daha sorun çıkarmadan iyileşebilir.

Ameliyatsız tedavi

Pilonidal sinüs genellikle kistin patlaması ve akıntı yapması ile kendini belli ettiği için ilk tedavi önemlidir. Patlayan bölgedeki delik genişletilerek akıntıya yol açan kıl veya deri parçaları (bunlar sürtünme ile içeriye girmiş olabilirler) dışarıya çıkartılır ve apse boşluğu temizlenir. Boşluk tamamen kapanana kadar akıntı olan delik açık tutulmaya çalışılır ve bu şekilde içeride vücut için yabancı bir madde kalmadan iyileşme beklenir.

Ancak çok kez ilk patlama sonrası iltahap akınca deri bir şekilde iyileşir ve akıntı durur. Fakat içerideki mikroplu dokularda bir süre sonra (bu süre haftalar veya aylar olabilir) yeniden daha geniş bir iltahap olabilir ve bu kez ilk patladığı yerden daha uzak bir bölgeden patlayarak yeni bir akıntılı delik oluşturabilir. Tıp dilinde böyle akıntılı deliklere “sinüs” adı verilir. Bu sinüsün dışarı açılan deliği mutlaka bir tünel ile esas kistin olduğu bölgeye bağlıdır ve akıntının kaynağı bu kisttir. Birkaç kez iyileşip yeniden patlayan kistlerde dışarı açılan delikler birbirlerinden uzak olabilirler. Böylece kalçada tek bir kiste bağlı çok sayıda akıntılı delik (yani sinüs) oluşabilir. Kesin tedavi için bütün tünellerin yani sinüslerin ve bunu besliyen esas kistin veya kalıntılarının temizlenmesi gereklidir.

Yakıcı sıvılar verilerek tedavi

Bazı doktorlar akıntılı kanalların içine fenol (phenol) denilen yakıcı ve kurutucu bir sıvı vererek duvarların tahrip olmasını sağlarlar. Bu şekilde artık akıntı yapacak herhangi bir dokunun kalmaması amaçlanır. Her ne kadar bu tedavi kolay ve ameliyat gerektirmiyor ise de verilen sıvı ince kanalların içine gitmeyebilir ve ileride buralardan yeni apseler ortaya çıkabilir. Yeni akıntılar için ayni tedaviyi tekrarlamak gerekir. Bu nedenle fenol veya benzeri yakıcılar ile tedavi zahmetlidir ve iyileşme sonrası çok sert skar (yani nedbe) dokularına yol açarak deri altında sertlikler oluşturur.

Ameliyat ile tedavi

Pilonidal sinüslerin sayısı ve kapladığı alana göre değişik ameliyatlar yapılabilmektedir. Eskiden çok sayıda kistlerde deliklerin bulunduğu bütün bölge derin olarak çıkartılmakta ve yara açık bırakılarak zaman içerisinde derinden yüzeye doğru kendi kendine kapanması beklenmekte idi. Bu metod çok sıkıntılı, uzun süreli ve her zaman kesin sonuç vermediği için günümüzde seyrek uygulanmaktadır.

Prof. Dr. Ege Özgentaş ucundan akıntı olan yani aktif sinüsleri köküne kadar çıkartarak tedaviyi tercih etmektedir. Bu ameliyat genellikle lokal anestezi yani yalnızca o bölgenin iğne yapılarak uyuşturulması ile yapılır. Ameliyatta akıntılı bölgenin çevresindeki deri sağlam deriye kadar işaretlenir ve akıntılı bölge derisi derine doğru izlenerek yağ dokusu içindeki sert nedbe (skar) dokuları ve akıntıyı ileten küçük kanallar (sinüsler) başladıkları bölgeye kadar izlenerek total olarak çıkartılırlar. Bu şekilde yanlızca iltahaplı kısımlar çıkarılır ve sağlam bölgelere çok az zarar verilir. Tedavi sonrası dikkati çekmeyecek kadar bir iz kalır. Yeni oluşan veya tekrarlayan sinüslerde de ayni işlem tekrarlanır. İlk kez oluşan ve henüz sinüs halini almayan iltahaplı kistlerde tedavinin bu işi bilen bir hekim tarafından yapılması kistin tekrarlaması ve pilonidal sinüs halini almasını önler.

Kuyruk sokumu ve kalçalar arasında çıkan ağrılı şişlikleri bu konuda deneyimli bir hekime göstermek ileride yıllarca sürecek sıkıntılardan kurtulmanıza yol açabilir.

Pilonidan sinüs ameliyatı ile ilgili hazırladığımız videoyu izlemek için tıklayınız: https://youtu.be/2S85OgicmNw

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir