By Protokol Dergisi Röportajı

Aşağıdaki röportaj By PROKOL dergisinin Kasım 2018 sayısında yayınlanmıştır:

Hiç Kolay Değil

Prof. Dr. Ege Özgentaş hangi sebeplerden dolayı Plastik Cerrah olmaya karar verdiğini, askerliğini Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Yanık Merkezi’nde yapmış olmasının kendisine nasıl katkıları olduğunu ve estetik ameliyatların sanıldığı kadar kolay olmadığını By Protokol Dergisi okurlarına anlattı.

Prof. Dr. Ege Özgentaş kimdir?

1975 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi’nden tıp doktoru olarak mezun oldum ve ayni fakültede Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı’nda ihtisas yaptım. Askerlik hizmetimi Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Yanık Merkezi’nde yaptım. Zamanının en modern tesisi olan bu merkezdeki deneyimlerim ileride yanık izi tedavisine özel ilgi duymama neden oldu. Daha sonra çeşitli hastanelerde çalıştım. 1991-1993 yılları arasında Amerika’da Houston kentinde Methodist Hastanesi ve Baylor College of Medicine da çalıştım. 1993 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı’nı kurdum. 2006 yılında kendi isteğim ile İstanbul’a geldim ve halen Özel Onep Tıp Merkezi Mesul Müdürü olarak çalışıyorum.

Tıpta uzmanlık alanı olarak Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi branşını seçtiniz. Bu alanı tercih etmenizin sebeb nedir?

Çok ilginç ve güzel bir soru. Bugünkü durumun tersine 1970 li yıllarda Plastik Cerrahi estetik ameliyatlardan daha ziyade ciddi olarak yaralanmış veya tamamen yok olmuş organların yeniden yapılması ile uğraşıyordu. Plastik Cerrahi stajımı yaparken çeşitli nedenlerle yüzü, gözü, çenesi parçalanmış, kol, bacak ve gövdelerinden büyük parçalar kopmuş hastaların kendi vücutlarından alınan deriler ile nasıl iyileştirildiklerini, olmayan bir burnun kendi kıkırdak, kemik ve derisi ile nasıl yeniden oluşturulduğunu izledim ve “işte bu tam benim istediğim iş” dedim. O kadar kötü görünen hastalar vardı ki kendi yakınları bile onlara bakamıyor ve kendilerini çocuklar korkmasın diye gizliyorlardı. Bunlar tedavi edilerek insan içine çıkabilecek hale getirildiklerinde kendilerinde ve ailelerinde tarif edilemez bir sevinç oluşuyordu. Bunun doktora verdiği huzuru ve mutluluğu başka hiçbir şeyin verebilmesi mümkün değildi. İşte bu nedenle Plastik Cerrahi’yi seçtim.

Hastalarınız size genellikle hangi tür estetik operasyonlar için başvuruyorlar?

Ben yalnızca belli bir bölgenin tedavisine veya bir alana yönelmedim. Her türlü estetik operasyon için başvurular oluyor. Yüz, burun, göz çevresi, kulak, meme karın, vücut gibi her alanda estetik ameliyatlar yapıyorum. Ancak en fazla rağbet gören işlemler ameliyatsız veya çok hafif ameliyatlar ile gerçekleştirilen estetik girişimler. Bu tür estetik girişimler giderek artıyor. Sebebi ise daha ucuz olmaları ve kişileri uzun süre işlerinden koparmamaları. Estetik işlemlerin başarısı işlemi gerçekleştiren kişilerin deneyimlerine bağlıdır. Hekim olmayan hatta uzman olmayan kişilerce yapılan estetik girişimlerin hem başarısız olma olasılıkları hem de istenmeyen sonuçlar doğurma olasılıkları yüksektir.

Liposuction yöntemi nasıl uygulanır?

İstenmeyen yağ fazlalıklarından herkesin şikayetçi olmasına karşın bu yağları keserek ve geniş izler bırakarak yapılan büyük ameliyatlar dışında yok etme olanağı yoktu. 1980 li yıllarda Fransa’da geliştirilerek dünyaya yayılan liposuction Estetik ve Plastik Cerrahi’de devrim yarattı. Bu yöntemde içi boş bir boru ile deri altına giriliyor ve yağlar çok güçlü bir pompa ile emilip koparılıyor ve dışarı alınıyor. Deri altına sokulan borunun çapı küçük olduğu için açılan deliğin de izi az veya zor farkedilir oluyor. Ama bu düşünüldüğü kadar kolay bir işlem değil. Elinizde yalnızca ileri geri hareket ederek kanallar oluşturan bir alet var ve siz bununla düzgün bir yüzey elde etmek zorundasınız. Bunu sağlamak için ciddi bir eğitimden geçilmesi lazım. Aksi takdirde liposuction başarısız sonuçlanabilir (düzensizlik ve engebeler, girinti çıkıntılar vs).

Burun estetiği operasyonu nasıl gerçekleşir? Herhangi bir risk taşır mı?

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. En küçük ameliyatın bile ölüm riski vardır. Ancak bu risk o kadar küçüktür ki bunu pratik olarak yok kabul ediyoruz. Ayni risk burun ameliyatı için de geçerlidir ancak hiçbir zaman kalp veya beyin ameliyatlarında olduğu ölçüde yüksek değildir. Ayrıca duyduğunuz risklerin çoğu kötü uyutulma, ihmal, yetersiz ameliyathane, yetersiz ekip ve cerrahtan kaynaklanır. Yani önlenebilir şeylerdir. Burun ameliyatının en büyük riski ortaya çıkan burnun kişiye yakışmamasıdır. Ameliyat olan kişiyi inanılmaz rahatsız eder. Hastanın ameliyattan sonra öz güveninin artması beklenirken ciddi bir azalma yaşanır. Yani burun ameliyatı teknik olarak zor olan bir ameliyattan çok ameliyat sırasındaki kararlarda yanlış yapılabilen bir ameliyattır. Burun ameliyatları uzun yıllar hastaları sağlığa kavuşturmak için yapılmaktadır. Yani KBB uzmanları hastaların rahat nefes almalarını sağlamak için zaten yapmaktadırlar. Bizdeki amaç bambaşka, sağlığa kavuşturmanın yanında bir de hastanın güzel görünmesini istiyoruz. Ama bunun için kişiye yakışanı ya da ihtiyacı olanı yapmak zorundayız. Erkekler ve kadınlarda ayni ameliyatı değil onlara ayrı ayrı kendilerine yakışacak ameliyatları yapmak zorundayız. Makine kalıplarından çıkmış gibi her yüze ayni burnu yapıştırırsak bu hoş durmayacaktır.

Son yıllarda erkeklerin en çok şikayetçi olduğu konulardan biri de jinekomasti. Erkekler genellikle ne tür şikayetler ile geliyor?

İnsanın yaratılmasından itibaren jinekomasti var. Önceleri birçok erkek bunu gizliyordu. Toplu yerlerde denize girmiyordu ve soyunmuyordu. Ama bu durum bir yere kadar idare eder. Gizlemek için tamamen kendini soyutlaması lazım. Jinekomasti özellikle gelişme çağındaki erkeklerde sık görülür. Bunların (böyle jinekomastilerin) önemli bir kısmı 1-2 yıl içinde kendiliğinden düzelebiliyor. Düzelmeyen (adolesan) jinekomastiler ve (bunların dışında) çeşitli nedenlerle ilaç alanlarda veya uyuşturucu madde kullananlarda da kalıcı olarak görülebiliyor. (Jinekomasti) Son yıllarda daha sık tedavi ediliyor. Biz plastik cerrahlar erkek memesini de giderek nasıl değiştireceğimizi daha iyi öğrendik. En önemli olaylardan (öğrendiklerimizden) birisi de erkeğin memesinin çevresinde iz kalmaması (bu ameliyatın çok az veya belirsiz iz ile yapılabilmesi).

Yaş ilerledikçe estetiğe olan ihtiyaç artıyor mu? Genellikle hastalarınızın yaş aralığı nedir?

Şimdi herkese soruyorum. Bir iş yeriniz var ve devamlı görünür bir durumda çalışacak bir kadın çalışan seçeceksiniz ve ayni meziyetlere sahip iki kadın geldiğini düşünelim. Sizce güzel olanı mı yoksa daha az güzel olanı mı seçersiniz? Bu konuda tartışma yok (güzel olan seçilir). Demek ki bilginin dışında güzellik de aranıyor. Ne kadar bilgili olursanız olun çok ciddi yetenek farklılığı dışında daima güzel olanlar güzel olmayanların önüne geçer. Ben de bu duruma karşıyım. Böyle olmaması lazım ama günümüzde oluyor. Gençler daima yaşlılardan daha güzeldir. Gençlik güzellik demektir. Yaşlı kişilerin iş bulması (olasılığı) gençlere göre azalır. (Yaşlıların) Erkek arkadaş veya (kadın) hayat arkadaşı bulma olasılığı azalır. Çevreden aldığı övgüler azalmaya başlar. Bir kadın için hayattaki en önemli şey güzel olduğunun etrafından söylenmesidir. Bu kadar kadınları mutlu edecek başka bir şey yoktur. Eğer estetik ameliyat yaptırıp daha güzel bir hale gelecekseniz bunu şüphesiz herkes ister.

Öğle izninde gelip, düşmüş göz kapağını kaldırtan hastalarınız oluyor mu?

Bu durum tamamen basının yaydığı asparagas haberlerden biridir. Göz kapağı ameliyatı ciddi bir ameliyattır. Mutlaka bir ameliyathanede yapılması gerekiyor. Ameliyattan sonra hastanın istirahat etmesi lazım. Ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın göz kapağı ameliyatları morlukla veya şişlikle kendini belli eder. Zaten kişi o halde dışarı çıkmak istemez. Ama kaş asma işlemi öğlen arası yapılabilir. Bizim de yaptığımız kaş asma işleminde saçın içinden girip kaştan çıkıp tekrar kaşın içinde geri dönen bir “U” dikişi koyduğunuz zaman, (ve) bunu da saçın içinde bağladığınız zaman kaşlar havaya kalmaya başlar. Kaşların havaya kalkması bir ölçüde üst göz kapaklarını da kaldırır. O yüzden bir saatlik öğlen arasında bir hasta kaş asma ameliyatı yaptırabilir ve iş yerine farklı bir yüz görüntüsü ile gidebilir. Fakat şanslı olması da lazım iplerin herhangi bir morarma (nadir de olsa) yapmaması lazım. (Doğru olanı) Bu ameliyat bile öğlen arasında yapılmamalı. Bir gün önceden aç kalınıyor. Uyutmadan lokal anestezi yapılıyor. İşlem ameliyathanede yapılıyor Gerçekte (küçük de olsa) bir ameliyat ve sonrasında bir süre dinlenmesi lazım.


 


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Plastik Cerrahi Bir Değerini Daha Yitirdi

Op. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu

Kendisi ile 1982 yılı sonunda ihtisas ve askerliğimi tamamladıktan sonra uzman olarak görev yaptığım ilk hastane olan SSK Ankara Dışkapı Hastanesi’nde tanıştım. Meraklı, becerikli ve insan ilişkileri mükemmel bir plastik cerrahi uzman adayı idi. 1991 yılında kendisini İstanbul’a davet ettik ve burada Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı olarak benim de içinde olduğum ONEP estetik kliniğinde çalışma arkadaşımız oldu. Daha sonra ONEP Estetiğin Ankara şubesini açtı ve Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi üzerinde çalışan ilk dal merkezini Ankara’lılara tanıttı.

Olağanüstü cerrahi yeteneği, bilgisi ve kurduğu ekip ile gerçekleştirdiği başarılı hizmetler ile kısa sürede Ankara’lıların takdirini kazandı. Başarısı her yıl giderek arttı. Kendisi ve ekibinin verdiği dürüst ve başarılı hizmetler Ankara dışındaki illerden de hastaların gelmesine yol  açtı.

Aradan geçen 10 yıllarda çalışma temposunu hiç düşürmediği gibi mesleki alandaki yenilikleri sürekli izledi ve başarı ile uyguladı. 4 yıl önce yakalandığı bir hastalığın sinsi olarak ilerlemesi bile onun çalışma şevkini hiç etkileyemedi. Ancak son birkaç ayda durumu ağırlaştı ve dün hayata gözlerini yumdu. Bugün (17 Aralık 2018) Ankara’da toprağa verdik.

Mesleğinin en verimli çağında kardeş kadar sevdiğiniz bir dostunuzu kaybetmenin acısını tarif etmek olanaksız. Sevgili Hıfzı Veldet Velidedeoğlu kardeşim. Sağlığa kavuşturduğun sayısız hastan, yetiştirdiğin başarılı plastik cerrahlar ve özellikle ben seni daima özlemle anacağız.

Topluma ve kendine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmiş bir plastik cerrah olarak ışıklar içinde uyu.

 


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


C Vitamini Faydaları

C Vitamini Faydaları Abartılıyor mu?

Amerikanın keşfi öncesi ve sonrasındaki ilk yüzyıllarda uzun süre denize açılan ve/veya okyanusu geçen denizcilerin en korktukları hastalık “skorbüt” idi. Belirtileri halsizlik, diş etlerinde çekilme ve diş kayıpları, saç dökülmelesi, deride kanamalar, depresyon ve ruhsal durum bozuklukları, eklem ve kas ağrıları, kansızlık, beslenememe ve ileri dönemlerinde iç organlarda bozulmalardı. İnsanlığın skorbüt hastalığına yalnızca taze meyve ve sebzelerde bulunan bir maddenin yani C vitamininin eksikliğinin neden olduğunu anlayabilmesi birkaç yüzyıl almıştır.  C vitamini çok önemli bir maddedir ve ciddi eksikliği ölümcül olabilir.

C vitamini nedir, ne işe yarar ?

C-vit suda eriyen vitaminler grubundadır. En önemli görevi vücuttaki kollajen yapımını sağlamak ve damarların duvarlarını oluşturan maddelerin yapımına aracılık etmektir. Kollajen vücutta hayati görevler yüklenen bir maddedir. Yara iyileşmesi, eklemlerin görevlerini yapması damarların iyi çalışması tamamen kollajen yapımına bağlıdır. C vitamininin bağışıklık sisteminin iyi çalışmasında da rolü vardır..

Vücut C vitamini ihtiyacının karşılanması

C vitamini vücutta üretilemez ve depolanamaz. Mutlaka besinler ile düzenli olarak alınmalıdır. Isıya dayanıksızdır. Bu nedenle taze meyve ve sebzelerden alınması gerekir. Günümüz koşullarında C-vit eksikliği nadir bir durumdur. Ancak ağızdan yeterli beslenemeyen ağır hastalarda C-vit eksikliğine nisbeten sık rastlanmaktadır. C vitamini taze narenciyede (greyfurt, mandalin, portakal, limon vs) taze meyvelerde (kivi, kavun, çilek vs), taze sebzelerde (maydanoz, yeşil ve kırmızı biber, roka, tere, karnıbahar, kırmızı lahana, brokoli vs) bulunur ve normal beslenen kişilerde alınan günlük miktar ihtiyacı karşılamaya yeterlidir. Beslenemeyen kişilerde ise ilaç olarak ağızdan veya damardan verilir.

C vitamininin normal düzeyi

Kandaki C vitamini düzeyi 0,6 mg/dL ise eksikliği yoktur. Bunun üzerindeki düzeyler herhangi bir yan etki yaratmaz ancak normal beslenme ile çok yüksek düzeylere çıkmak mümkün değildir. C vitamini eksikliğinde ortaya çıkan sorunların çok iyi bilinmesine karşılık koruyucu etkisi konusunda yapılan çalışmalar çelişkili sonuçlar vermektedir. Kan C vitamini düzeyi normal olan kişilere ilave olarak verilen C vitamini gerçekten immün sistemi daha da güçlendiriyor mu veya grip gibi hastalıklara yakalanmayı azaltıyor mu tam olarak bilinmemektedir.

Yüksek doz C vitamininin yararlı olduğu düşünülen durumlar

İlaç firmalarının ağızdan alınabilen C vitamini üretmesinden sonra normalin üzerinde alınan C vitamininin herhangi bir yararının olup olmadığı üzerindeki çalışmalar da hız kazanmıştır. Başlangıçta bunun antioksidan etki ile pek çok hastalıkta etkili olduğu düşünülmüş ancak daha sonraki araştırmalar bazı koşullarda C vitamininin pro-oksidan etkisi olduğunu da göstermiştir. Ciddi araştırmalar başlıca 4 konu üzerinde yoğunlaşmıştır:

  1. Kanser
  2. Kalp damar hastalıkları
  3. Gözlerde yaşlılığa bağlı makula dejenerasyonu
  4. Grip

Kanserin önlenmesi ve tedavisi

Yüksek C vitamini alınmasının kanser riskini azalttığına dair yapılan çalışmalar başlangıçta olumlu sonuçlar vermiştir. Ancak son zamanlarda yapılan daha dikkatli çalışmalarda yüzsek doz C vitamini alınmasının kanser riskinde belirli bir değişiklik yaratmadığını göstermektedir. 1970 li yıllarda kanserli hastaların ömür ve yaşam kalitesinin C vitamini tedavisi ile arttığı bildirilmişti. Ancak bu konuda da daha sonraları yapılan çalışmalar belirli bir yarar gösterememişlerdir. Ağızdan verilen tabletler ile kan C vitamini seviyesinin belli bir miktarın üzerine çıkamadığı gösterilmiştir. Ancak damardan verilen yüksek doz C vitamini ile kan seviyeleri çok yüksek düzeylere getirilebilmektedir ama damardan C-Vit verilerek yapılan kanser tedavisi ile araştırmalar yeterli sayıda değildir.

Kalp-damar hastalıkları

Yapılan birçok çalışma çok miktarda taze meyve ve sebze tüketen kişilerde daha az kalp damar hastalığı olduğunu göstermektedir. Ama bunun C vitamini ile ilgisinin olup olmadığı kanıtlanamamıştır. Günümüde yapılan en son araştırmalara göre C vitamini haplarının kalp hastalıklarını önlemede veya tedavisinde belirgin bir yararı gösterilememiştir.

Yaşlılığa bağlı makula dejenerasyonu ve katarakt

Makula dejenerasyonu ve katarakt yaşlıların görme kaybının en önemli iki nedenidir. Başlangıçta yüksek doz C vitamini verilerek yapılan araştırmalar bazı iyi sonuçlar göstermiştir. Ancak gene günümüzde yapılan karşılaştırmalı bilimsel çalışmalar C vitamini haplarının bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde kanıtlanmış bir yararı olmadığını göstermiştir.

Grip

1970 lerde C vitamini haplarının gribi önlediği ve tedavisine katkı sağladığı inancı yaygındı. Günümüzde yapılan çalışmalar ise sıradan kişilerde yüksek doz C vitamini kullanmanın grip önlenmesi veya tedavisinde belirgin etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Ancak kan C-vit seviyesi düşük olanlar, yaşlılar, ileri derecede soğuğa maruz kalanlar veya ağır işlerde çalışanlarda günde 250 mg ile 1 gr arasında C-vit kullanımı hastalığa yakalanma olasılığını azaltmaktadır. Buna karşılık hastalık ortaya çıktıktan sonra kullanılan C vitamininin iyileşmeye katkısı olmadığı gösterilmiştir.

Ağır hastalarda C vitamini tedavisinin etkisi

Ekim 2018 de yayınlanan ve Amerika’da yapılan bir çalışma yoğun bakımda yatan ve kanda C vitamini eksikliği tesbit edilen hastalarda ilave olarak sağlanan C-vit tedavisinin hastalığın seyrini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Düşünülenin aksine C-vit tedavisinin bazı belirtileri bir miktar düzeltmekle birlikte hastaların hayatta kalma süresini uzatmadığı görülmüştür.

C vitamini yüksekliğinin riskleri

Normal beslenme ile kanda C vitamini düzeyini belli bir seviyenin üzerine çıkartmak mümkün değildir. Ancak dışarıdan ilaç olarak verildiğinde yüksek düzeylere ulaşılabilir. C vitamininin yan etkileri genellikle mide barsak sistemi üzerindedir. Bulantı, karın ağrısı ve kramplara yol açabilir. Böbrek taşı oluşumunu arttırdığı da söylenmektedir ancak tam olarak kanıtlanmamıştır. Erişkinlerin günde 2000 mg a kadar C vitamini alabilecekleri ancak daha yüksek dozların zararlı etkiler gösterebileceği bilinmektedir. Bu risklerin başında bir pro-oksidan olarak etki yapabilmesi ve DNA ile kromozomlar üzerinde değişiklik yaparak kansere yol açma ihtimali gelmektedir.

Plastik cerrahi ve C vitamini

Bir zamanlar bütün antibiyotik alan hastalara, bütün serum takılan hastalara ve bütün ameliyat hastalarına C-vit vermek rutin bir uygulama idi. Ancak günümüzde bunun hiçbir yararı olmadığı kanıtlanmıştır. C-vit tedavisi için kişinin kanındaki C-vit düzeyi ölçülmeli ve miktar 0,6 mg/dL altında ise tedaviye alınmalıdır. Ayrıca kan C-vit düzeyini normalin üzerine çıkartmanın sağlıklı insanda olumlu bir etki yapacağı kanıtlanmamıştır ve bunu sağlamak için sürekli yüksek doz ilaç kullanmak gerekmektedir. Prof. Dr. Ege Özgentaş hiçbir plastik cerrahi ve estetik cerrahi ameliyatında önceden veya sonradan C vitamini reçetesi vermemekte ve yararına da inanmamaktadır.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz: