Ameliyat sonrası sıkıntıları azaltmanın etkili bir yolu: Müzik

Ameliyat denilince korkmayan insan sayısı azdır. Endoskopi gibi ameliyat sayılmayan tibbi işlemler de hastalarda endişe ve sıkıntı yaratabilir.

Lancet dergisinde Ağustos 2015 te yayınlanan bir makalede İngiliz araştırıcılar ameliyat sonrası dönemde müziğin iyileştirici etkisini araştırmışlar ve çok ilginç sonuçlara varmışlardır.

Müziğin bütün toplumların hayatında önemli bir yeri vardır. Sevinçlerimizin, hüzünlerimizin duygularımızın paylaşılmasında sık olarak kullanılan müzik şölenlerin ayrılmaz bir parçasıdır. Pek çok toplumsal olayda müzik kitleleri yönlendiren bir görev görmektedir. Yürüyüşlerde marşların hep bir ağızdan söylenmesi yaygındır.

Ameliyathanelerde müzik çalınması eski ve yaygın bir gelenektir ve müziğin cerrahlar ve ameliyat ekibi üzerinde olumlu etki yaptığı bilinmektedir.

Ayni şekilde özellikle ameliyat hastalarının kendilerini daha iyi hissetmeleri için müzik kullanılması Florence Nightingale’e kadar uzanan uzun bir geçmişe sahiptir.  Bu konuda farklı araştırmalar mevcuttur. İngiliz bilim insanları yapılan araştırmaları bir araya getirerek ameliyat hastalarında müzik dinletilmesinin ameliyat öncesi korku (anksiyete), ameliyat sonrası hissedilen ağrı, kullanılan ağrı kesici miktarı ve iyileşme dönemindeki hasta memnuniyeti üzerindeki etkilerini araştırmışlardır.

Müzik hem genel anestezi (narkoz) almayan yani bilinci açık olan hastalara hem de genel anestezi (narkoz) altındaki hastalara dinletilmiştir. Müzik dinletilmesi kulaklıkla yalnız hastanın duyabileceği şekilde yapıldığı gibi hoperlörlerden bütün tıbbi personel ve hastanın duyabileceği şekilde de yapılmıştır.

Bazı hastalarda ameliyat öncesi, bazılarında ameliyat esnasında, bazılarında ise ameliyattan çıkıp yatağına alındığında müzik dinletilmiştir. Bazı hastalarda her üçü de yapılmış, bazılarında ise bu seçenekler değişik kombinasyonlarda sunulmuştur.

Bazı hastalara ne tür müzikten hoşlandığı sorulup ona göre müzik dinletilmiş, bazılarına bir liste verilip seçim yapması istenmiş bazı hastalara ise seçme şansı bırakmadan önceden belirlenen bir müzik dinletilmiştir. Ancak dinletilen müzikler genel olarak rahatlatıcı tarzda olmuştur.

Sonuçta hangi müziği dinlerse dinlesin müzik dinleyen bütün hastaların korkularında (anksiyete) azalma olmuş, ameliyat sonrası ağrıları azalmış ve ameliyat sonrası kullanılan ağrı kesici ilaç dozu azalmıştır.

Müzik dinlemenin ameliyat hastalarına iyi geldiği ağrı ve korkularını azalttığı açıkça anlaşılmıştır ancak bu nasıl olmaktadır? Modern tıp ağrı denilen olayın bir algılama olduğunu ve psikolojik faktörlerden etkilendiğini göstermektedir. Müzik dinleme sinir sisteminde bızı etkiler yapmaktadır. Müzik dinlerken nabız ve solunum hızı azalmakta kan basıncı düşmektedir. Bütün bunlar vücutta bir rahatlama işaretidir ve muhtemelen bu rahatlama ağrının algılanma derecesini de azaltmaktadır. Bu sayede hastalar ağrının daha az farkına varmakta ve daha az ağrı kesici ilaç kullanmaktadırlar.

Açıklanması daha zor olan kısım ise genel anestezi (narkoz) altındaki hastalarda müzik dinletildiğinde görünen olumlu gelişmelerdir. Teorik olarak genel anestezi (narkoz) altında kişinin etrafta olup bitenlerden habersiz olması gerekir. Ancak bazı hastalarda beynin işitme ile ilgili bölümü genel anestezi (narkoz) altında bile çalışmaya devam ediyor olabilir. Böyle bir durumda beynin odadaki gürültüler ve bazan ortaya çıkabilen telaş ile meşgul olması yerine rahatlatıcı bir müzik ile meşgul edilmesinin faydalı etkiler doğuracağını anlamak zor değildir.

Halk arasında “ruhun gıdası” olarak adlandırılan müziğin ameliyat sonrası dönemi daha rahat geçirmek için kullanılması muhtemelen giderek yaygınlaşacaktır. Günümüzde hemen hemen bütün mobil telefonlardan müzik dinlemek mümkündür. Ameliyat olmayı düşünenlerin ameliyata giderken telefon ve kulaklıklarını da yanlarında götürerek ameliyat öncesinden başlayıp sonrasında da devam etmek üzere müzik dinlemeleri yararlı olabilir (tabii doktorları müssade ederse).

Prof. Dr. Ege Özgentaş ameliyatlarını hafif bir müzik eşliğinde yapmaktadır. Bu müzik yayını ameliyat hazırlıkları ile başlamakta ve ameliyat bitip hasta odadan çıkıncaya kadar devam etmektedir.

İlgili yazı:
Ameliyathanede müzik çalınmalı mı?

//

Ameliyathanede müzik çalınmalı mı?

Cerrahların çoğu ameliyat yaparken müzik dinlemeyi ister. Dinlenilen müzik türü ise cerrahtan cerraha değişir. Kimisi sözlü şarkıları tercih ederken kimisi de enstrumental müziği tercih eder. Hafif müzik veya hareketli müzikleri sevenler vardır. Bazı cerrahlar ameliyathaneye mutlaka dinleyecekleri müziklerini de getiriler. Peki bunun bir nedeni var mı?

Bilimsel çalışmalar müzik dinlemenin cerrahın stresini azalttığını ve rahatlattığını göstermiştir.

Amerika’da Teksas Üniversitesi Galveston Tıp Fakültesi’nde bu konuda bir çalışma yapılmıştır. 15 plastik cerraha ameliyat yaparken hangi tür müzik dinlemeyi tercih ettikleri sorulmuştur. Daha sonra bu cerrahlara domuz derisindeki kesileri dikmeleri istenmiştir. Bu dikiş işlemi birkaç kez yaptırılmıştır. Cerrahlara herhangi bir ön bilgi verilmeden kesilerin bazılarında dikiş sırasında sevdikleri müzik dinletilmiş diğer kesiler dikilirken ise hiç müzik çalınmamıştır.

Sonuçta tüm cerrahların tercih ettikleri müziği dinlerken diktikleri kesilerin müziksiz diktiklerine göre daha güzel ve daha çabuk kapatıldığı gözlenmiştir.

Çalışmayı yapanlar cerrahların her koşulda, sevdikleri müzik çalarken daha iyi ameliyat yaptıkları ve ameliyatı daha çabuk bitirdikleri sonucuna varmışlardır. Ameliyatların daha çabuk bitirilmesinin hem ameliyat masraflarının azalması hem de genel anestezi veriliyor ise hastanın daha az riske girmesi açısından büyük önemi vardır. Bu açıdan çalışma önemli bir konuya değinmektedir.

Zaten bazı hastanelerin ameliyathanelerinde merkezi bir hafif müzik yayını vardır. Ancak yukarıdaki çalışma cerrahların tercih ettikleri müzik ile daha iyi çalıştıklarını göstermiştir. Bundan sonra çok sayıda ameliyat odası olan hastanelerde her odadan farklı bir müzik sesi gelmesine alışacağız herhalde.

Ülkemizde göbek havasından hoşlanan cerrahların durumunun ne olacağı merak konusu. Cerrah ameliyatın ortasında çoşup oynamaya başlarsa ameliyat daha mı çabuk biter yoksa uzar mı bilinmez 🙂

Prof. Dr. Ege Özgentaş ameliyatlarında genellikle sözsüz klasik müzik dinlemeyi tercih etmektedir.

İlgili yazı:
Ameliyat sonrası sıkıntıları azaltmanın etkili bir yolu: Müzik

//

Hong Kong’da estetik tuzağı

Sağlık turizmi son yılların gözde etkinliği. Bundan en fazla yararlanmak isteyen sektörlerden biri ise estetik sektörü. Hong Kong’da bir güzellik kliniği kadınların zaaflarından yararlanarak milyarlık Çin anakarasından çok tatlı para kazanmayı beceriyor.

2005 yılında kurulduğu iddia edilen bu kozmetik cerrahi kliniği son birkaç ay içinde sahte bir tur şirketi ile anlaşarak işlerini bayağı ilerletmiş. Bu ikili fakirlere yardım kisvesi altında gece partileri düzenlemekte ve özellikle kadın meşhurları, yüksek mevkideki memurların karılarını ve yüksek gelirli kadın girişimcileri konuk etmektedir. Kadın konuklar bu davetlere yakışıklı erkeklerin eşlik ettiği kırmızı halıdan yürüyerek girmektedirler. Davetlerde televizyon yıldızları, adeleli genç yakışıklı erkekler ve sözde uluslararası şöhreti olan “anti-aging” (yaşlanmayı önleme) uzmanları hazır bulunmaktadır. Partinin ilerleyen evrelerinde kozmetik cerrahi firması konuk kadınlara 5 gün 4 gecelik süper lüks Hong Kong turu pazarlamaktadır. Turun adı “Lüks Hong Kong Yaşlanma Önleyici Seyahati” dir.

Tura katılanlar ilk gece 5 yıldızlı bir otele alınmaktadırlar. İkinci gün katılımcılara tıbbi bilgiler verilmekte ve gece katılımcılar Victoria Limanında bir tekne turuna çıkarılmaktadırlar. Bu tur sırasında içki ve müzik eşliğinde yakışıklı ve adeleli genç erkeklerin striptiz gösterisi sunulmaktadır.

Üçüncü gün sabahında cerrahi işlemlerin yapılabileceği ameliyathanelere çevrilmiş otel odalarında botox, dolgu enjeksiyonları, hücre tedavileri hatta burun ameliyatı gibi işlemler yapılmaktadır.

Hemen hemen tamamı Çinli olan doktorların bir kısmı kendisini diplomalı Hong Kong doktoru, bir kısmı da uluslararası ün yapmış  uzman olarak tanıtmakta ve tur katılımcılarına içlerinde kullanım izni olmayan maddeleri de içeren ilaç ve maddeler vermektedirler. Tur boyunca sahte uluslararası uzmanlar kadınları daha fazla tedavi paketi satın almak için iknaya çabalamaktadırlar.

Bu turun fiyatı 18.000 yuan (yaklaşık 2.900 Amerikan Doları) dır ve içinde yalnız hediye olarak verilen 3 dolgu (hiyaluronik asid) enjeksiyonu vardır. Hormon enjeksiyonlarının her biri yaklaşık 130.000 yuan (yaklaşık 20.642 Amerikan Doları) tutmaktadır. Bazı zengin kadınların 3.000.000 yuan (yaklaşık 483.270 Amerikan Doları) tutarındaki gençleşme paketlerini satın aldıkları görülmektedir. Tur şirketinin ve kozmetik kliniğinin her ay en az 8 tur düzenlediği ve her tura 30 kişinin katıldığı bilinmektedir. Şirketin aylık kazancının 9 milyon yuan (yaklaşık 1.450.000 Amerikan Doları) olduğu hesaplanmaktadır.

Bir Çin yayın organında (Shanghaiist) çıkan bu yazıdan sonra sahte tur şirketi ve kozmetik cerrahi kliniğinin geleceği merak konusu olmaktadır.

Haberin kaynağına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
http://shanghaiist.com/2015/07/09/rich-mainland-women-cheated-millions-hong-kong-luxury-tours.php

Prof. Dr. Ege Özgentaş bilimsel ve akademik kuruluşlarca (Üniversite ve Eğitim Hastaneleri) kabul görmemiş tedavi ve gençleştirme yöntemlerine dikkatli bir şekilde yaklaşılması gerektiği inancındadır.

//