Gıdı Bölgesi Estetiği

Gıdı (veya Gıdık) Nedir?

Gıdı estetiğini anlayabilmek için önce bu kavramın ne olduğuna bakalım. Çene altı ile boyun arasında dik açılı bir geçiş olmalıdır. Yani çene altı düz olmalı ve boyun ile köşe yaparak birleşmelidir. Çeşitli nedenler ile çene altı dolgunlaşır ise boyuna birleştiği bölge tam olarak belli olmayan yumuşak eğimli bir geçiş gösterir. Çene altının dolgun ve sarkık olmasına halk arasında gıdı veya gıdık adı verilir. Bu terim normalde olmaması gereken istenmeyen bir durumu ifade etmek için kullanılır. Örneğin: “gıdısı var”.

Nasıl oluşur?

Genel olarak çene altında dolgunluk olmamalı ve burası düz olmalıdır. Bu bölgenin dolgun ve sarkık görünmesinin başlıca nedenleri şunlardır:

Kilo fazlalığı

Çene altında biriken fazla yağlar boyun ve çene ucu arasındaki açıklığı kapatır ve gıdık oluşturur.

Deri sarkıklığı

Aşırı kilo verme sonrası daha önce dolgun olan çene altı bölgesi boşalsa bile deri esnekliğini kaybetmiş ise tekrar eski gerginliğine dönemez ve sarkık olarak kalır. İçi boş bile olsa bu sarkık deri gıdı görüntüsü yaratır.

Çene ucunun geride olması

Çene ucu olması gereken yerden daha geride ise boyun ile çene ucu arasındaki mesafe kısalır ve bu da çene altı-boyun geçişinin dik açılı değil yumuşak eğimli olmasına yol açar. Ortaya çıkan görüntü gıdı olarak değerlendirilir.

Estetikteki önemi nedir?

Genç ve güzel kişilerde gıdı olmamalıdır. Yani çene altı ile boyun birbirine dik açı yaparak birleşmelidir. Bu geçişin yumuşak bir eğimle olması daha çok yaşlılıkta görülür ve estetiği bozar. Güzel bir boyun görüntüsüne sahip olmak için gıdığın giderilmesi yani çene altının dolgun değil düz olması gereklidir. Genç kişilerde bile gıdı var ise bu estetik açıdan dezavantaj yaratır.

Nasıl tedavi edilir?

Teorik olarak hemen herkes gıdı tedavisinin içi boşaltılarak yapılması gerektiğini düşündüğü için bu tedavi “gıdı aldırma” ismi ile anılır. Bunu sağlamak için pek çok egzersiz veya masaj tanımlanmıştır. Ancak bunların hiçbirinin yararı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Gıdık tedavisi için bilinen yöntemleri söyle özetleyebiliriz:

Yağların eritilmesi

Çene altı yağlarını eritmek için çeşitli ürünler internet ve başka medya kanalları ile satılmaktadır. Ancak bunların hiçbirinin etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Deoksikolik asid (deoxycholic acid) ve benzeri maddeler safra içinde mevcuttur ve görevleri yağları eritmektir. Bu maddelerin enjekte edildikleri bölgelerde yağları erittikleri bilinmektedir. Ancak zararları tam olarak değerlendirilemediği için şu an bunların yaygın olarak kullanılmaları sakıncalıdır. Zaten şu ana kadar yalnız ABD ve Kanada’da gıdı yağları eritilmesinde kullanılmak üzere izin almış iki ticari ilaç vardır ve bunlar şimdilik başka ülkelerde satılmamaktadır. Ayrıca kullanımları yeni olduğu için ne kadar başarılı oldukları konusunda yeterli bilgi yoktur.

Yağların emilerek alınması

Liposuction yani yağların emilerek alınması gıdı tedavisinde en sık uygulanan yöntemdir. Ancak deri sarkıklığında fazla yarar sağlamaz. Ayrıca derin bölgelerdeki yağların bu yöntemle alınması her zaman mümkün olmayabilir.

Yağların açık ameliyat ile alınması

En eski ve en iyi sonuç veren ameliyattır. Ancak liposuction işlemine göre daha büyük bir işlemdir. Çene altından küçük bir bölgeden girilerek deri kaldırılır ve alttaki yağlar gözle görünerek gerektiği kadar traşlanır.

Geride olan çene ucunun uzatılması

Çeşitli nedenler ile gelişen çene ucu geriliği hem estetik olarak görüntüyü bozar hem de gıdı görüntüsü yaratabilir. Bu durumda çene altı yağlarının alınması yeterli olmaz. Çene ucunun da çeşitli yöntemler ile öne doğru uzatılması gerekir. Çene ucu uzayınca boyu ile olan mesafesi artar ve açı aradaki açı daralır.

Çene altı gevşek derinin gerginleştirilmesi

Gıdıyı oluşturan çene altındaki yumuşak ve sarkık deri ise tedavi tamamen farklıdır. Bu durumda derinin gerilmesi lazımdır. Deri çeşitli lazer ve mikrodalga ışınları ile bir miktar sıkılaştırılabilir. Ancak ileri durumlarda uygun bölgelerden fazla derinin çıkartılması gerekir ve bu da ameliyat ile gerçekleştirilir.

Hangi tedavi en iyisi?

Estetik ameliyatlar da tıbbın bir parçasıdır ve tıbbın pek çok bölümünde olduğu gibi sorunlar her zaman çözebilecek hazır bir reçete yoktur. Kişinin ve problemin durumuna bağlı olarak hekim her hasta için ayrı bir karar vermek ve uygulamak zorundadır. Prof. Dr. Ege Özgentaş duruma göre liposuction, açık ameliyat ve askılama yöntemlerini birbiri ile kombine bir şekilde kullanarak gıdı tedavisi yapmaktadır.

Zımpara Yöntemi İle Peeling – Dermabrazyon

Kırışıklık tedavisi

https://youtu.be/HMBBZpGmehM
Yüz bölgesi güzellikte çok önemli bir katkı sağlar. Ama yaşlanmanın da en çabuk görüldüğü bölgedir. Yaşlanan yüzde öncelikle lekeler artar, özellikle ince kırışıklıklar artar, yüzün çeşitli bölgelerinde torbalanmalar olur ve yüzün dolgunluğu söner.

Yüzdeki yaşlılık bulgularının her birinin tedavisi farklıdır. Yüzdeki yumuşak doku boşalması yani sönmenin tedavisi yağ dolgusu ile, sarkmaların tedavisi ise germe ile yapılır.

Yüz gençleştirmede kırışıklık tedavisi özellikle önemli bir yer tutmaktadır. Yaşlılıkta görülen ince çizgiler ve kırışıklar ile lekelerin tedavisi farklı yöntemler ile yapılır. Yüz germe ve dolgular bu konuda kalıcı bir çözüm sunmakta zorlanır. Yüzdeki lekelerin ve ince çizgilerin tedavisinde en etkili yol yüz derisini soyma yani peeling işlemidir.

Peeling Nasıl Uygulanır

Peeling çok eski bir tedavi yöntemidir ve genellikle şu şekilde yapılır:

Kimyasal maddeler ile deriyi soyma

Peeling denilen bu işlem çok önceleri fenol (phenol) ve kroton yağı (croton oil) kullanılarak yapılırdı. Daha sonra TCA ve daha farklı asitler kullanılarak uygulandı. Bu maddeler derinin üst tabakalarını yakarak yok eder ve iyileşme sonrası çıkan yeni deri daha güzel görünür.

Laser ışınları ile yakarak soyma

Lazer ışınlarının ısıtarak buharlaştırma etkisi deriyi soyma işleminde de kullanılmaktadır. Bu amaç için üretilmiş pek çok ticari cihaz bulunmaktadır. Farklı dalga boylarında lazer ışınları kullanarak deride bir yanık yarası oluşturulur. Yara iyileşmesi sonucu yeni deri oluşur.

Mekanik aletler ile sürterek soyma (zımparalama)

Aslında en eski yöntemlerden biridir ve bu işlem için çeşitli cihazlar kullanılmıştır. Derinin üst tabakaları nalburlarda satılan zımpara kağıtları ile traşlanabildiği gibi kalın kristalli tuz veya tel bir fırça ile de mekanik olarak soyulabilir. Ama en rahat kullanılan cihazlar tırtıllı yüzeyleri olan ve motor ile hızla döndürülebilen küçük uçlu silindir veya koni şeklindeki uçlardır.

Derinin böyle motorla dönen taş veya tel fırçalar ile soyulmasına tıp dilinde dermabrazyon adı verilir. Deride üst tabakalarda bir yara oluşturduğu için ağrılı bir işlemdir ve anestezi (lokal veya genel) altında yapılması gerekir. Zımparalama işleminde ne kadar derinliğe gidileceği tamamen cerrahın kararına kalmıştır. Ancak yara derinliğinin gözle tesbiti yapan cerrahın deneyimine dayalı bir olaydır. Bunun hem iyi hem de sakıncalı tarafları vardır.

İyi tarafları

Cerrah deriyi soyarken insiyatif tamamen kendi elindedir. Gerekli bölgelerde derin, başka bölgelerde ise yüzeyel soyma yapabilir. İşlem sırasında hangi derinliğe indiğini anında görür ve bu nedenle sonradan beklenmeyen sonuçlar ile karşılaşma olasılığı azdır. Soyma sırasında derinin aşırı ısınıp ısınmadığını kontrol etme şansı vardır. İşlemi yaparken kanama ve görüntüden hangi bölgelerin sağlıklı, hangi bölgelerin sağlıksız olduğunu direk görerek anlayabilir ve derinliğini anında değiştirebilir.

Sakıncalı tarafları

Deneyimsiz ellerde farkına varmadan derin yaralar oluşturulabilir ve istenmeyen sorunlar çıkabilir

Hangi yöntem daha iyi?

Kimyasal soyma (chemical peeling) en kolay uygulanan yöntemdir. Anestezi veya herhangi bir özel ortam (ameliyathane) gerektirmez. Ancak kimyasal maddenin yapacağı yanık miktarını doğru olarak kestirmek her zaman mümkün olmaz ve bazan istenmeyen sorunlar çıkabilir.

Lazer ile soyma (laser peeling) teorik olarak ince şekilde ayarlanabilen bir yöntemdir ancak teknolojiye çok bağımlıdır ve ayarlarda oluşabilecek herhangi bir elektronik bozukluk son derece ciddi sorunlar yaratabilir. Ayrıca lazer ışınlarının başka bölgelere yansıması özellikle gözlerde hasar yapar. Kullanılan cihazlar pahalıdır ve pek çoğunda yenilenmesi gereken tüketim malzemeleri kullanılır.

Mekanik zımpara (dermabrazyon) çok basit aletler ile yapılabilir ve bu nedenle masrafı çok azdır. Ancak ağrılı olduğundan anestezi altında yapılmalı ve deride gözle görünen bir yara oluştuğu için mutlaka ameliyathanede yapılmalıdır. Ayrıca oluşan yaranın iyileşme döneminde bir bakım uygulanması gerekir. Mekanik zımpara sonrası iyileşme işlemin derinliğine göre 4 ile 10 gün arasında görünür. Ancak yeni çıkan deri başlangıçta pembe renktedir ve kolay yaralanabilir. Normal renk ve sağlamlığına kavuşması birkaç ay alır. Bu süre içinde derinin özellikle güneş ışınlarından ve sürtünmelerden korunması gereklidir. Ancak iyileşme döneminde gözlenen bu durumlar diğer peeling yöntemleri için de geçerlidir.

Günümüzde yüz gençleştirme veya tazeleme işlemleri genel olarak ameliyatsız işlemlere kaymıştır. Bunun başlıca nedeni ameliyat ücretlerinin yüksek olması ve insanların iyileşme süresinde işlerine devam edememelerine bağlı maddi kayıplarıdır. Peeling dermabrazyon hariç genellikle ameliyatsız bir işlemdir (bazı lazer cihazları hariç) ve insanları ameliyat kadar korkutmamaktadır. Özellikle lazer teknolojisindeki ilerlemeler derinin yara almadan yenilenmesine olanak sağladığından çok ilgi çekmektedir. Ancak iyileşmede bir kural vardır. Derideki yaralanma ne kadar hafif ise ortaya çıkacak değişiklik de o kadar hafiftir yani etki az veya hiç yoktur. Buna karşılık yaralanma miktarı arttıkça sonuçta görülecek olan değişiklik de o kadar fazla olur. Estetik açıdan ortaya çıkacak değişikliğin olumlu yönde olması gerekmektedir. Aşırı yaralanma iz kalması gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkartabilir. Yüzdeki soyma işleminin derinliğini ayarlayabilmek bir sanattır. Günümüzde uygulanan mikro deramabrazyon işlemleri hemen hemen hiç görünen bir yaralanma yapmamaktadır. Buna karşılık görünen yararları çok azdır ve fazla sayıda tekrar gerekmektedir. Bu da maliyeti arttırmaktadır.

Sonuç

Kliniğimizde her türlü peeling yöntemi mevcut olmasına karşın Prof. Dr. Ege Özgentaş elle zımparalama (dermabrazyon) yöntemini tercih etmektedir. Yukarıda anlatılan nedenlerle başarılı sonuçlar elde edilmekte ve diğer yöntemlere göre daha fazla hasta memnuniyeti görülmektedir.