Ticari Dolgular ve Yağ Dolgusu

Ticari Dolgular ve Kişinin Kendi Yağ Dokusunun Karşılaştırılması

Yaklaşık 1990 ların sonlarına kadar yaşlı yüz görüntüsünü düzeltmek için yapılan estetik ameliyatlar genellikle yüzdeki deri sarkmaların ve kırışıklıkların düzeltilmesini hedef alıyordu. Ancak daha sonra yaşlanmanın yaptığı değişiklikler daha iyi anlaşılmaya başlandı. Özellikle yüz bölgesinde yaşlanma ile birlikte yumuşak dokularda bir erime ve sarkma oluyor. Yaşlanma sırasında en belirgin olarak göz altlarındaki yağ dokuları erir ve buna bağlı olarak derinde olan ve normalde dikkati çekmeyen göz altı yağ torbaları görünür hale gelerek dikkat çekmeye başlar. Ayrıca gözlerin alt iç taraflarındaki yanak kısımlarında yağ dokuları eriyerek “gözyaşı olukları” adı verilen dikine çöküklükler yapar. Ayni şekilde ağız kenarlarındaki yumuşak dokular azalarak buralarda “Marionette Çizgileri” adı verilen oluklar oluşturur. Marionette kelimesi bu bölgeyi çok iyi ortaya çıkaran bir portredeki kadının adından esinlenerek alınmıştır. Modern konsepte yüz yaşlanmasını bir balonun sönmesine benzetebiliriz. Gergin balon sönmeye başlayınca çeperleri buruşmaya başlar. Bunun düzelmesi için kenarların gerilmesi yetmez. İçindeki hacmin de arttırılması gerekir. Yani balon tekrar şişirilmelidir. Bu kavramı yaşlanmış yüzlerin tedavisine uygularsak yaşlı yüzlerdeki doku kaybının yani sönmenin düzeltilmesi gerekir. Bunun için de yüzdeki çökmüş ve sönmüş bölgelerin uygun bir doku veya madde verilerek tekrar doldurulması yani şişirilmesi gereklidir. Bu işi gerçekleştirecek maddeleri sonunda firmalar üretmeyi başardılar ve “dolgu” adı altında piyasaya sürdüler.

Ticari dolgu tipleri

Günümüzün ticari dolgularını iki ana grupta toplayabiliriz.

  1. Vücutta mevcut olan organik yapıları taklit eden ve göreceli olarak doğala yakın maddelerden yapılan dolgular: Bunlar oldukça güvenilir yapıdadır. Enjekte edildikleri bölgede bir süre sonra vücuttaki özel hücreler tarafından yok edilirler. Bu süre aylar veya bir yıldan biraz uzun bir zaman birimi olabilir. Bu nedenle istenen sonuç zamanla azalacağından belli aralıklar ile tekrarlanmaları gerekmektedir. İyi tarafları bunları yok edecek yapılar (enzimler) ticari olarak üretilmektedir. Böylece istenmedikleri durumlarda üzerlerine yapılacak enjeksiyonlar ile eritilebilirler.
  2. İnorganik yani canlı dokularla ilgisi olmayan maddelerden yapılan dolgular: Bunların en önemli özelliği vücut tarafından yok edilemeyişleri yani kalıcı olmalarıdır. Ancak kalıcı olmak olumlu bir özellik gibi görünse de her zaman böyle değildir. Bunları vücuda zarar vermeden yok edecek ticari maddeler mevcut değildir. Bu nedenle istenmeyen bir durum ortaya çıktığında tek seçenek cerrahi olarak çıkartılmalarıdır. Bunu gerçekleştirmek ise her zaman mümkün olmayabilir.

Ticari dolgu maddelerinin avantajlı yanları:

  • Piyasadan kolayca satın alınabilirler
  • Raflarda oda sıcaklığında uzun süre saklanabilirler
  • Uygulanmaları çok kolaydır. Ucunda iğnesi olan enjektörlerde satılırlar.
  • Herhangi bir anesteziye gerek olmaksızın bir muayene koltuğunda özel bir donanıma ihtiyaç olmadan kullanılabilirler.
  • Etkileri enjeksiyon yapıldığı anda ortaya çıkar.
  • Dolgu yapılan kişi işlemden hemen sonra normal işi ve yaşamına geri dönebilir.
  • Ciddi komplikasyonları göreceli olarak azdır.
  • Tedavi maliyeti göreceli olarak ucuzdur.

Sakıncalı yanları:

  • Piyasada çok sayıda ürün mevcuttur. Hangilerinin güvenli olduğunu saptayacak geçerli bir yöntem yoktur. FDA-(Amerikan) Gıda ve İlaç Yönetimi tarafından onaylanan ürünler güvenli sayılabilir ancak ürünlerin FDA onayı alıp almadıklarını anlamak sıradan kişiler için kolay değildir.
  • Ürünler çok az miktarda dolgu maddesi içerirler. Bu miktar genellikle 1 ml dir. Geniş alanlara dolgu yapmak için çok sayıda ürün kullanmak gerekir bu da maliyeti arttırır.
  • Nadir olarak alerji veya istenmeyen reaksiyonlara neden olabilirler. Bunların ciddiyeti hafif ile çok ağır arasında değişebilir.
  • Ürünlerin güvenliği az miktarlarda kullanıldığında test edilmiştir. Bu maddelerin ayni bölgeye çok fazla miktarlarda enjekte edildiklerinde nasıl yanıt alınacağı genellikle bilinmemektedir.

Kişinin kendi yağ dokusu

Dolgu maddesi olarak kullanılmak üzere başka bir seçenek daha vardır: Kişinin kendisinden alınan dokular. Deri altı dokusu (dermis) kas ve fasya gibi çeşitli dokular dolgu maddesi olarak kullanılabilirler. Ancak en sık kullanılan doku vücutta en bol bulunan ve kullanımı en kolay olan yağ dokusudur. Yağ dokusu karından, belden, bacak içlerinden veya diz içlerinden alınabilir. Ancak alınması bir cerrahi işlemdir ve ağrılıdır. Bunun için bir ameliyathane ve anestezi gerekir. İşlemin büyüklüğüne göre lokal anestezi ile günübirlik yapılabildiği gibi genel anestezi altında ve yatarak yapılmaları da gerekebilir. Yağların alınması küçük veya normal bir liposuction işlemidir. Küçük bir alandan bir enjektör ile ve elle yağlar alınabildiği gibi bir liposuction aleti de gerekebilir. Alınan yağlar enjekte edilmeden önce zenginleştirme işleminden geçirilir. Bu işlem hasta masada iken 15-20 dakika içinde gerçekleştirilebilir. Yağların verilmesi küçük enjektörler ile yapılır. Enjektör uçları normal iğneler olabildiği gibi künt uçlu kanüller (ince borular) da olabilir. Enjeksiyon sonrası değişen ölçülerde morarma (ekimoz) ve şişlik (ödem) görülebilir. Bunların kaybolması bazı kişilerde 3 haftayı bulabilir.

Enjekte edilen yağ dokusunun kalıcılığı

İlk verilişte yağ dokusunun bir kısmı ilk 3-4 ay içinde eriyebilir. Bu erime miktarı işlemi yapan cerrahın deneyimine ve yağ verilen bölgenin kan dolaşımına bağlı olarak %50 ye kadar çıkabilir. Ancak verilen yağın tamamı da tutabilir. Ancak normal koşullarda hiçbir zaman verilen yağın tamamı erimez. Kabaca 4 ay sonra kalan yağ miktarını kalıcı olarak kabul edebiliriz. Kalan miktar istenen sonucu karşılamaz ise 4. aydan sonra ayni bölgeye yeni bir yağ enjeksiyonu daha yapılır. Çoğu zaman ikinci yağ enjeksiyonunda erime miktarı daha az olmaktadır. Çoğu zaman şu şekilde bir mantık yürütülmektedir: Verilen yağların bir miktarı eriyor ise ilk seferde düşündüğümüzden daha fazla yağ verelim ve erime sonrası istediğimiz sonuca ulaşalım. Bu düşünce doğru değildir. Bazı durumlarda hiç veya çok az erime olabilir. Bu durumda bölge istenenden daha kabarık olacaktır ve sonucu olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle doğru karar gerektiği kadar yağ vermektir.

Yağ dokusunun saklanması

İlk ameliyatta alınan yağ dokusunun bir kısmı ileride kullanılmak amacı ile saklanabilir. Yağlar özel derin dondurucularda (-80 dereceye kadar soğutabilen) birkaç yıla kadar saklanabilir. Tekrar kullanılmaları gerektiğinde donmuş yağlar eritilerek enjekte edilebilir.

Maliyet

Yağ dokusu ile dolgu yapılması ucuz bir işlem değildir çünkü alınma işlemi bir ameliyathanede yapılmalıdır. Ameliyathane kullanımı pahalıdır. Buna karşılık derin dondurucuda saklanan yağların eritildikten sonra enjekte edilmeleri lokal anestezi altında günübirlik bir işlem olarak yapılabilir. Bu tür enjeksiyonlar muayene koşullarında gerçekleştirilebilir. Ancak bir ameliyathanede yapılmaları tercih edilmelidir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş 5 ml veya daha fazla miktarlarda dolgu gerektiğinde kişinin kendi yağını kullanmayı tercih etmektedir. Zaten olguların çoğunda bu miktarın çok üzerinde miktarlar kullanılmaktadır. Buna karşılık dudak dolgularında ve az miktardaki yüz dolgularında ticari dolguları kullanmaktadır. Ancak kullanılan dolguların FDA onayı alınmış ürünler olduğuna özen göstermektedir.

Aşağıdaki video 2016 yılında hazırlanmış olsa da hala geçerli olan bilgiler vermektedir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir