14 Mart Tıp Bayramı

Geleneksel olarak ülkemizde her yıl 14 Mart’ta kutlanan Tıp Bayramı bu yıl çok buruk bir döneme rastladı.

Her gün üzüntü ile aldığımız şehit haberlerine bu kez 13 Mart 2016 da yaşanan Ankara saldırısı damgasını vurdu. En az 37 vatandaşımızın canına mal olan bu terör olayı hepimizde büyük bir infial uyandırdı.

Ama millet olarak teröristlerin ekmeğine yağ sürmemeyi de öğrendik. Kayıplarımızın yarattığı derin üzüntüyü siğnemize gömüp günlük hayatımıza devam ediyoruz. Teröristlere bizi yıldıramıyacaklarını gösteriyoruz.

Yüreğimiz kan ağlasa bile hepimiz günlük yaşantımıza devam edeceğiz. Toplumun çarkları normal olarak dönecek ve bizi yıpratmaya çalışanlar bunu başaramayacaklarını idrak edecekler. Ayrıca toplum olarak bize işlenen bu insanlık suçunu da müsebbiplerine ödeteceğimize inancım tam.

Hekimlerimiz, askerimiz, polisimiz, emekçilerimiz, duyarlı işverenlerimiz ve hepsinin kaynağı olan asil ve aziz milletim ile gurur duyuyorum.

Tüm sağlık emekçilerimizin “Tıp Bayramı” kutlu olsun.

İşadamı Mustafa Koç’u kaybettik

İş dünyamızın önemli kuruluşlarından Koç Holding yönetim kurulu başkanı Mustafa Koç 21 Ocak 2016 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonrası hayatını kaybetti.

Türkiye’nin en iyi tanınan özel hastanesi olan Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin de içinde bulunduğu çeşitli sağlık kuruluşlarını bünyesinde barındıran Koç Holding’in bu büyük kaybı biz hekimleri de derinden üzmüştür.

Yönettiği muazzam holding’e karşın mütevazi yaşamı ve alçak gönüllülüğü ile dkkati çeken Mustafa Koç özellikle toplumsal olaylardaki yatıştırıcı ve sağduyulu yaklaşımı ile halkın önemli bir kesimi tarafından büyük takdir görmüş idi.

Kendisine rahmet, yakınları ve sevenlerine sabır diliyoruz. Işıklar içinde yatsın

24 Kasım öğretmenler günü

Gelişmiş toplumların tamamı ilerlemelerinde eğitimin önemli katkısı olduğunun farkındadır. Eğitimin temel direği öğretmenlerdir. Dünyanın hemen her yerinde öğretmenlik mesleğindeki kişileri onurlandırmak için “Öğretmenler Günü” adı altında çeşitli etkinlikler ile kutlamalar yapılır.

1996 yılında Paris’te UNESCO ile ILO (Uluslararası İşçi Örgütü) arasında “Öğretmenlerin Statüsü” konusunda bir konferans düzenlenmiş ve 5 Ekim 1966 da “Öğretmenlerin Statü Tavsiyesi” kabul edilmiştir. Öğretmenler günü pek çok ülkede bu olayın yıldönümü olan 5 Ekim’de kutlanır.

Ülkemizde 1 Kasım 1928 de harf devrimi ile yeni harflere geçilmesinin ardından bir eğitim seferberliği oluşturulmuştur. Halkın yeni harfleri öğrenerek okur yazar hale gelmesi amacı ile 4 ay süreli “Millet Mektepleri” kurulmuştur. 24 Kasım 1928 de Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk “Millet Mekteplerinin Başöğretmeni” ünvanını almıştır.

Atatürk’ün 100. ölüm yıldönümü olan 1981 yılında O’nun “Başöğretmen” olduğu 24 Kasımın “Öğretmenler Günü” olarak kutlanması kararı alınmıştır. Günümüzde “Öğretmenler Günü” kutlamaları 26 Kasım 1922 de yürürlüğe giren “Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği” çerçevesinde yapılmaktadır.

Türkiye dışında başka ülkelerde de “Öğretmenler Günü” değişik tarihlerinde kutlanmaktadır. Örneğin 12 Arap Ülkesinde “Öğretmenler Günü” 28 Şubat’da kutlanır. Diğer bazı ülkeler ise bizde olduğu gibi tarihlerindeki önemli olayların yıldönümlerini bu özel güne adamışlardır. Örnek olarak İran’da Mutahhari’nin öldürülüşünün yıldımümü olan 2 Mayıs, Çek Cumhuriyeti’nde Jan Amos Comenius’un doğum yıldönümü olan 28 Mart “Öğretmenler Günü” olarak belirlenmiştir.

Eğer bugün ülkemizde yeni doğan çocukların hemen hemen tamamı okuma yazam biliyor ise bu eğitimin temel direği olan öğretmenlerimiz sayesinde olmuştur. Üniversite eğitimini yürüten öğretim üyelerimiz de bu düzeylere temel eğitimi aldıkları öğretmenleri sayesinde gelebilmişlerdir.

Türkiye’nin eğitimde çağ atlamasının ve okur yazar milletler arasına girmesinin “Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk” sayesinde sayesinde olduğunu unutmamalıyız.

Başta ulu önderimiz ve “Başöğretmenimiz” Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlerimizi özlem, minnet, sevgi ve saygı ile anıyoruz. Aramızdan ayrılanların ruhları şad oldun ve ışıklar içinde yatsınlar.

Hakkı ödenemeyecek öğretmenlerimizim ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

Bağlantılar:
Millet Mektepleri
UNESCO
ILO (Uluslararası İşçi Örgütü)
Murtaza Mutahhari
Jan Amos Comenius

Atamızı Saygı ve Minnet ile Anıyoruz.

Bugün Ata’mızın kaybedişimizin 77. yılı.

Eğer bugün biz her din ve inançtan kadın ve erkeklere onları mutlu eden ameliyatları hiç kimseden izin veya fetva almadan yapabiliyor isek bu Ulu Önder’imiz sayesinde olmuştur.

Eğer bugün kadınlarımız bize kendi hür iradeleri ile gelip estetik ameliyatları çekinmeden ve gizlemeye ihtiyaç duymadan talep edebiliyorlar ise bu Ata’mızın sayesindedir.

Eğer bugün kadınlarımız erkekler ile ayni haklara ve saygınlığa sahip olabiliyorlar ise (maalesef bazı yerlerde hala bu yapılamıyor) bu da Ata’mızın sayesindedir.

Kimilerinin özlemini çektiği o eski Osmanlı günümüzde diriltilebilse idi bugün belki de kadının yeri harem olacak ve bir nevi erkeğinin kölesi muamelesi görecekti.

Çoğumuz edindiğimiz hakları gökten inercesine herhangi bir çaba göstermeden kazanınca bunun kıymetini küçümseyebiliyoruz.

İster beğenilsin ister beğenilmesin çok kısa bir sürede bir toplumun çağ atlamasının dünyada örneği yoktur ve bunu başarabilen tek kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

O’nu saygı ve özlem ile anıyoruz.

Plastik Cerrahi Kongresi Ankara Shereton’da yapıldı

Her yıl tekrarlanan Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği 37. kurultayı (kongresi) 4-7 Kasım 2015 tarihleri arasında Ankara Shereton Kongre Merkezi’nde yapıldı.

Açılış töreninde İngiliz Kraliyet Müzik Akademisi mezunu piyanist Ayşedeniz Gökçin ve dansçı Ekin Bernay’ın birlikte sundukları Nirvana Projesi isimli eser izleyicilerden büyük takdir ve alkış topladı.

Kurultayın ilk gününde Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Prof. Dr. Cemalettin Çelebi yönetimindeki oturumda Prof. Dr. Onur Erol “Plastik Cerrahi ve Gelişimim” başlıklı bir konferans verdi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın Akdeniz Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki çalışma arkadaşları ile hasret giderdiği ve Türkiye’nin her tarafından gelen meslektaşları ile sohbet fırsatı bulduğu bu kurultay zengin bilimsel programı ile çok başarılı geçti.

Dernek başkanı Prof. Dr. Figen Özgür ve Kongre başkanı Prof. Dr. Emin Mavili’nin titiz ve mükemmel organizasyonu bütün katılımcıların beğenisini kazandı.

Kliniğimizde Resim Sergisi

Onep Tıp Merkezi başhekimi Uzm. Dr. Sevinç Erol ilk kişisel resim sergisini kliniğimizde açtı. 2 Ekim 2015 günü bir kokteyl ile açılan sergide 30 dan fazla tablo sergilenmektedir. Hem yağlı boya, hem de karakalem resimlerin yer aldığı sergide en fazla ilgiyi “Kırmızılı Kadın” isimli tablo çekmiştir.

Renkli sahnelerin yaşandığı kokteyl’de Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Eşi Psikolog Uğur Özgentaş daveti veren Uzm. Dr. Sevinç Erol ve eşi Prof. Dr. Onur Erol ile birlikte sergideki tablolar hakkında sohbet etmişler ve yorumlarda bulunmuşlardır. Aile dostları olan Dr. Sevinç Erol’un resim yaptığını duyan ancak bunun amatör bir çalışma olduğunu düşünen Özgentaş çifti diğer davetliler gibi gördükleri eserler karşısında hayranlıklarını gizleyememiş ve kendisini çoşku ile kutlamışlardır.

Konukların birbiri ile kaynaşması neşeli sohbetlerin yapıldığı sıcak bir ortam oluşturmuştur. Davetliler sergiden ayrılırken Sevinç Erol Hanımefendiye resim çalışmalarına devam etmesi dileğinde bulunmuş ve yeni sergilerinin açılışını beklediklerini ifade etmişlerdir.

Sergiyi kliniğimizde hafta içi saat 11-16 saatleri arasında gezebilirsiniz.

Adres ve harita için aşağıdaki kutuyu tıklayınız:

Hong Kong’da estetik tuzağı

Sağlık turizmi son yılların gözde etkinliği. Bundan en fazla yararlanmak isteyen sektörlerden biri ise estetik sektörü. Hong Kong’da bir güzellik kliniği kadınların zaaflarından yararlanarak milyarlık Çin anakarasından çok tatlı para kazanmayı beceriyor.

2005 yılında kurulduğu iddia edilen bu kozmetik cerrahi kliniği son birkaç ay içinde sahte bir tur şirketi ile anlaşarak işlerini bayağı ilerletmiş. Bu ikili fakirlere yardım kisvesi altında gece partileri düzenlemekte ve özellikle kadın meşhurları, yüksek mevkideki memurların karılarını ve yüksek gelirli kadın girişimcileri konuk etmektedir. Kadın konuklar bu davetlere yakışıklı erkeklerin eşlik ettiği kırmızı halıdan yürüyerek girmektedirler. Davetlerde televizyon yıldızları, adeleli genç yakışıklı erkekler ve sözde uluslararası şöhreti olan “anti-aging” (yaşlanmayı önleme) uzmanları hazır bulunmaktadır. Partinin ilerleyen evrelerinde kozmetik cerrahi firması konuk kadınlara 5 gün 4 gecelik süper lüks Hong Kong turu pazarlamaktadır. Turun adı “Lüks Hong Kong Yaşlanma Önleyici Seyahati” dir.

Tura katılanlar ilk gece 5 yıldızlı bir otele alınmaktadırlar. İkinci gün katılımcılara tıbbi bilgiler verilmekte ve gece katılımcılar Victoria Limanında bir tekne turuna çıkarılmaktadırlar. Bu tur sırasında içki ve müzik eşliğinde yakışıklı ve adeleli genç erkeklerin striptiz gösterisi sunulmaktadır.

Üçüncü gün sabahında cerrahi işlemlerin yapılabileceği ameliyathanelere çevrilmiş otel odalarında botox, dolgu enjeksiyonları, hücre tedavileri hatta burun ameliyatı gibi işlemler yapılmaktadır.

Hemen hemen tamamı Çinli olan doktorların bir kısmı kendisini diplomalı Hong Kong doktoru, bir kısmı da uluslararası ün yapmış  uzman olarak tanıtmakta ve tur katılımcılarına içlerinde kullanım izni olmayan maddeleri de içeren ilaç ve maddeler vermektedirler. Tur boyunca sahte uluslararası uzmanlar kadınları daha fazla tedavi paketi satın almak için iknaya çabalamaktadırlar.

Bu turun fiyatı 18.000 yuan (yaklaşık 2.900 Amerikan Doları) dır ve içinde yalnız hediye olarak verilen 3 dolgu (hiyaluronik asid) enjeksiyonu vardır. Hormon enjeksiyonlarının her biri yaklaşık 130.000 yuan (yaklaşık 20.642 Amerikan Doları) tutmaktadır. Bazı zengin kadınların 3.000.000 yuan (yaklaşık 483.270 Amerikan Doları) tutarındaki gençleşme paketlerini satın aldıkları görülmektedir. Tur şirketinin ve kozmetik kliniğinin her ay en az 8 tur düzenlediği ve her tura 30 kişinin katıldığı bilinmektedir. Şirketin aylık kazancının 9 milyon yuan (yaklaşık 1.450.000 Amerikan Doları) olduğu hesaplanmaktadır.

Bir Çin yayın organında (Shanghaiist) çıkan bu yazıdan sonra sahte tur şirketi ve kozmetik cerrahi kliniğinin geleceği merak konusu olmaktadır.

Haberin kaynağına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
http://shanghaiist.com/2015/07/09/rich-mainland-women-cheated-millions-hong-kong-luxury-tours.php

Prof. Dr. Ege Özgentaş bilimsel ve akademik kuruluşlarca (Üniversite ve Eğitim Hastaneleri) kabul görmemiş tedavi ve gençleştirme yöntemlerine dikkatli bir şekilde yaklaşılması gerektiği inancındadır.

//

Türkiye estetik cerrahide nerede?

Türkiye gelişen nüfusu ve doktor sayısı ile dünyada belirgin bir konuma doğru ilerliyor. Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneğinin (ISAPS) 8 Haziran 2015 te yayınlanan 2014 yılı istatistiklerine göre Türkiye tahmini plastik cerrahi uzmanı sayısı dikkate alındığında dünya sıralamasında 9. gelmektedir.

Dünyanın en fazla plastik cerrahi uzmanına sahip olan 30 ülkesi aşağıdaki tabloda görülmektedir:

Sıralama Ülke Plastik Cerrah Dünya Yüzdesi
1 ABD 6300 % 15.60
2 Brezilya 5.473 % 13.60
3 Çin 2800 % 6.90
4 Japonya 2.221 % 5.50
5 Hindistan 2150 % 5.30
6 Güney Kore 2054 % 5.10
7 Rusya 2000 % 5.00
8 Meksika 1550 % 3.80
9 Türkiye 1200 % 3.00
10 Almanya 1101 % 2.70
11 Kolombiya 950 % 2.40
12 Fransa 950 % 2.40
13 İspanya 942 % 2.30
14 İngiltere 865 % 2.10
15 İtalya 800 % 2.00
16 Tayvan 600 % 1.50
17 Kanada 568 % 1.40
18 Venezuella 503 % 1.20
19 Mısır 400 % 1.00
20 Peru 380 % 0.90
21 Arjantin 347 % 0.90
22 Avusturya 317 % 0.80
23 Tayland 316 % 0.80
24 Yunanistan 271 % 0.70
25 Hollanda 270 % 0.70
26 Belçika 265 % 0.70
27 İran 238 % 0.60
28 Sudi Arabistan 226 % 0.60
29 Portekiz 176 % 0.40
30 İsrail 170 % 0.40

Pek çok alanda olduğu gibi burada da Amerika 6300 plastik cerrahi uzmanı ile birinci sıradadır ve dünyadaki toplam plastik cerrah sayısının yaklaşık %16 sı bu ülkededir. Türkiye Plastik cerrah sayısı olarak (1.200) Avrupa’da ilk sırayı almakta bunu sırası ile Almanya (1.101), Fransa (950), İspanya (942), İngiltere (865), İtalya (800), Yunanistan (271), Hollanda (270), Belçika (265) ve Portekiz (176) izlemektedir.

Geçtiğimiz yıl dünyada toplam 9.645.395 adet estetik ameliyat yapılmıştır. En fazla estetik ameliyat yapılan 8 ülke aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Ülke Estetik Cerrah Sayısı Estetik Ameliyat Sayısı Cerrah Başına Ameliyat
Tüm Dünya 40.328 9.645.396 239
Amerika 6.300 1.483.020 235
Brezilya 5.473 1.343.293 245
Japonya 2.221 326.398 147
Güney Kore 2.054 440.583 215
Meksika 1.550 381.207 246
Almanya 1.101 287.262 261
Fransa 950 233.615 246
Kolombiya 950 252.244 266

En fazla estetik ameliyat yapılan ülkeler sıralaması ülkelerin plastik cerrah sayısı ile farklılık göstermektedir: ABD (1.483.020), Brezilya (1.343.293), Güney Kore (440.583), Meksika (381.207), Japonya (326.398), Almanya (287.262), Kolombiya (252.244) ve Fransa (233.615) ilk 8 sıradaki ülkelerdir.

Görüldüğü gibi Türkiye ilk 8 ülke sıralamasında yoktur. Bunun nedeni ülkemizdeki istatistik bilgilerinin yeterli tutulmaması veya bildirilmemesi olabilir. Estetik ameliyatlar SGK tarafından ödenmediği için istatistiklerde görülmüyor olabilir. Ayrıca Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği (ISAPS) bu bilgileri üyelerine gönderdiği formlardaki rakamlara göre hesaplamaktadır ve üyelerin gönderdiği rakamların doğruluğu denetlenememektedir.

ISAPS istatistiklerine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
ISAPS International Survey on Aesthetic/Cosmetic Procedures Performed in 2014

//

Laboratuvarda yeni meme yapılabilecek mi?

Memeler anneliğin ve bereketin olduğu kadar kadın güzelliğinin de sembolüdür.

Memelerin doğuştan nedenler ile gelişmemiş olması veya daha sonra çeşitli hastalıklara bağlı olarak ameliyat ile alınmaları kadınlarda ciddi psikolojik sorunlar yaratabilmektedir.

Günümüzde normalden küçük memeler için çeşitli yöntemler ile meme büyütme işlemleri yapılabilmektedir. Bunların içinde en sık kullanılanları silikon jel protezler ve kişinin kendi yağı enjekte edilerek yapılan meme büyütme ameliyatlarıdır.

Hastalık nedeni ile bir veya iki göğsü alınan kadınlarda yeniden meme oluşturma işlemine “meme rekonstrüksiyonu” adı verilir. Meme rekonstrüksiyonu estetik meme büyütme işlemine göre daha karmaşık bir ameliyattır. Silikon jel protezler kullanılarak yapılabildiği gibi vücudun çeşitli yerlerinden parçaların (dokuların) meme bölgesine taşınması ve burada şekillendirilmesi ile de yapılabilmektedir.

Bütün yukarıda anlatılan işlemler ameliyat gerektirmektedir ve hiçbirinde yeniden oluşturulan meme gerçek meme dokusu içermemekte yalnızca görüntü olarak memeyi taklit etmektedir.

Son zamanlarda bilim insanları doku ve organları oluşturan kök hücreler üzerindeki araştırmaları yoğunlaştırmışlardır. Almanya’da yapılan bir araştırmada insanlardan alınan canlı meme hücreleri laboratuvar ortamında (buna kültür vasatı denilir) üretilmiş ve mikroskopik düzeyde yeni meme gelişimi görülmüştür.
(http://dev.biologists.org/content/early/2015/06/09/dev.123554)

Laboratuvarda mikroskopik olarak yeni meme geliştirilmesi demek normalde alışık olduğumuz boyutlarda bir memenin ortaya çıkartıldığı anlamına gelmemektedir. Ancak bu bir başlangıçtır ve çalışmalar ilerledikçe gözle görülür boyutlarda bir memenin de yeniden yapılabilmesi olasılık dahilindedir. Hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılarak organları yeniden oluşturma çabaları yıllardır dürmektedir. Buna doku mühendisliği adını verenler vardır. Doku mühendisliği günümüzde yeni deri ve yeni kıkırdak yapımı konusunda epey ilerleme kaydetmiştir. Ama hala ortaya çıkan ürünler miktar olarak çok sınırlı ve maliyet olarak çok yüksektir. Bu nedenle toplumda yaygın olarak kullanıldıkları söylenemez.

İlerlemeler ne kadar yavaş olursa olsun bilim hücrelerin çoğalarak organları oluşturmasını çözme yolunda çabalarını sürdürmektedir. Eskiyen kalp, karaciğer, böbrek ve hatta beyin gibi organlarımızın kendimizden alınan hücreler ile laboratuvarlarda yeniden yapıldığı günleri belki bizler yaşam süremizde göremeyeceğiz. Ancak bütün bunlar birgün mutlaka gerçekleşecektir.

Meme kanseri veya başka nedenler ile memeleri alınmış kadınlara laboratuarda hazırlanmış meme dokusu ile yeniden süt salgılayabilen gerçek memeler kazandırmak bugün hayal olsa da gelecekte mümkün olacaktır.

İlgili konular:

//

Kontakt lensler gözkapaklarında düşüklük yapabiliyor.

Göz çevresi güzelliğinde gözkapaklarının konumu belirleyici bir faktördür. İki gözkapağı pozisyonu arasındaki bir milimetrelik bir fark bile hemen dikkati çeker ve estetiği olumsuz etkiler.

Gözümüzün gören kısmına yani saydam kısmına kornea adı verilir. Bu saydam tabaka daire şeklindedir. Normal şartlarda gözler tam açık durumda iken üst gözkapakları bu saydam dairenin üst kenarını en fazla birkaç milimetre örtmelidir. Eğer üst göz kapağı saydam dairenin üst yarımını önemli ölçüde örterse buna tıp dilinde pitoz (ptosis) adı verilir. Ptosis hem görmeyi hem de göz estetiğini olumsuz yönde etkiler. Kapaklardaki düşüklük (ptosis) iki taraflı olabildiği gibi tek taraflı da olabilir.

Pitoz (ptosis) doğuştan olabildiği gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak sonradan da ortaya çıkabilir.

Kontakt lensler hem görme kusurlarının düzeltilmesi hem de göz estetiğine katkıları nedeni ile tüm dünyada çok yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Genel olarak zararsız kabul edilen kontakt lensler ile ilgili olarak  “Aesthetic Surgery Journal” ın Mart 2015 sayısında yayınlanan bir makale bunların güvenilirliği hakkında kuşku yarattı. Amerikan Estetik Cerrahi Derneği (ASAPS) nin yayın organı olan bu dergideki yazı eş yumurta ikizlerinde yapılan bir çalışmayı anlatıyor.  192 eş yumurta ikizinde (yani 96 ikiz kardeşte) yapılan araştırma kontakt lens takanlarda üst gözkapaklarında düşüklüğün daha fazla görüldüğünü göstermiştir. Ayrıca sert lenslerin yumuşak lenslerden daha fazla kapak düşüklüğü yaptığı da gösterilmiştir.

Kontrakt lenslerin nasıl gözkapağı düşüklüğü yaptığı tam olarak bilinmemektedir. Kişilerin lensi takıp çıkartırken kapakta yaptıkları çekiştirmeler buna neden olabildiği gibi lensin kendisi de üst gözkapağının iç kısımlarında tahrişe ve küçük yırtılmalara yol açarak bu durumu ortaya çıkartabilir.

Her ne kadar kontakt lenslerin meydana getirdiği kapak düşüklüğü ortalama olarak bir milimetreden daha az olsa da bu küçücük farkın bile estetik olarak hemen dikkati çekeceğini belirtmekte fayda vardır.

Pitozun yani üst gözkapağı düşüklüğünün cerrahi olarak tedavi edilebilen bir durum olduğunu hatırlatalım. Üst gözkapağının dışından veya içinden yapılan kesiler ile kapağı yukarı kaldıran minik adele ameliyat ile daha etkin çalışır hale getirilmektedir.

İlgili yazılar:

Göz Estetiği

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);