Estetik Ameliyatlar ve Din
Din ve Estetik
Güzellik insanların sosyal hayatında çok önemli bir yere sahiptir.
Dinler de ayni şekilde insanların sosyal hayatında çok önemli bir yer tutmaktadır.
Hernekadar kadın güzelliği toplumlarda takdir edilmiş ise de kadının cinsel yönden çekiciliği söz konusu olduğunda bunun öne çıkartılması pek çok kültürde kolay kabul görmemiş ve bastırılmaya çalışılmıştır.
Kadın güzelliğini kadın cinselliğinden ayırmak çok zordur. Günümüzün modern kadını için güzel ve seksi görünmek ayıp olarak kabul edilmemektedir. Doğası gereği her kadın güzel olmak ister ve kendini güzel bulmuyor ise daha güzel olmak için çaba harcar. Makyaj, düzenli egzersiz, kilo kontrolu ve vücut bakımı bu amaca ulaşmak için izlenen alışılmış yollardır. Ancak güzellik konusunda son noktayı estetik işlemlerin koyduğu da bir gerçektir. Bu gerçeğin ışığı altında estetik işlemlerin bütün dünyada hızlı bir şekilde artması şaşırtıcı değildir.
Peki dinler estetiğe nasıl bakıyor?
Vatikan’nın 4-7 Şubat 2015 te düzenlediği üst düzey toplantının konusu “Kadın’ın kültürü: eşitlik ve farklılık” idi. Toplantının ana konularından biri de “Kadın vücudu: kültür ve biyoloji arasında” başlığını taşıyordu. Çeşitli yorumcular bu toplantıda estetik işlemlere de gönderme yapıldığı inancındalar. Bir konuşmacının “Plastik cerrahi etten yapılmış bir tesettürdür” dediği öne sürülmektedir. Vatikan’ın estetik yaptıran kadınları “yüzeyelliğin ağına yakalanmış, uygunsuz düşünceleri olan ve arzularına esir düşmüş kişiler” olarak göstermek istediği söylenmektedir. Buna karşılık toplantının duyurusunu yapmak için hazırlanan halkla ilişkiler videosundaki bayanın yüzünde bir tane bile kırışıklık ve lekenin olmayışı muhtemelen estetikli olduğunu düşündürmüş ve verilmek istenen mesaj ile ters düştüğü söylenmiştir.
İslamiyetin estetiğe nasıl baktığına gelirsek. Bazı tutucu çevrelerin bırakın estetik yaptırmayı kadının ortada görünmesine bile karşı çıktığını biliyoruz. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda her kesimi mutlu edecek ucu açık bir karar aldığını biliyoruz. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı 2 Şubat 2003 tarihli duyurusunda “vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilecek, bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi, fıtratı bozmak değil, bir tedavi işlemidir. Tedavi amaçlı olarak yapılan estetik müdahalelere ise dinimizde izin verilmiştir” göndermesi yapıldıktan sonra:
“Estetik ameliyatın;
a) salim fıtratı bozmak kastı olmamak,
b) yapılmasında bir yarar veya yapılmamasında mevcut bir zarar bulunmak,
c) hile, aldatma veya karşı cinse benzeme kastı bulunmamak,
d) hukukî karışıklığa ve yanlış anlamaya yol açmamak,
kaydıyla bir tür tedavî olarak yaptırılmasında sakınca olmadığına karar verildi.”
denilmiştir.
Din ve bilim farklı alanlardır. İnanç dünyası ile deney ve gözlemlere dayalı pozitif bilimler birbirleri ile kıyaslanmamalıdır. Dinler ahlaklı bir toplum oluşturmayı hedefler. Estetik ameliyatlar ise insanları mutlu ve güzel yapmayı amaçlar. Ahlak dışı işler için yapılmadığı sürece estetik ameliyatların vicdani ve dini yönden bir sakıncası olmaması gerekir.