Yağları Ameliyatsız Eritme

Yağları ameliyatsız olarak eritmek mümkün müdür?

Cerrahi el emeği ile yapılan bir zenaattir. Her zenaat ustasında olduğu gibi cerrahın da bazı aletler kullanması gerekir. Bunların en basitleri bıçak (neşter – bistüri), dokuyu yakalıyacak penseler (penset, klemp vs), kesilen yerleri dikmek için dikiş materyelleri, biriken sıvı ve kanları emecek pompa (aspitatör) vs dir. Teknoloji ilerledikçe cerrahların işi kolaylaşmaktadır. Artık kendiliğinden tek tek dikiş atabilen aletler (stapler) hatta uzaktan kumanda ile ameliyat yapabilen cerrahi robotlar bile mevcuttur.

Estetik cerrahi için de teknoloji sürekli yenilik arayışları içerisindedir. Çeşitli laser, ultrason ve mikrodalga ışınları ile değişik tedaviler yapılabilmektedir. Estetik cerrahide en çok talep edilen işlem fazla yağlardan kurtulmaktır. Yağların giderilmesi klasik olarak liposuction denilen bir cerrahi işlem ile yapılmaktadır. Ancak hiç ameliyat külfetine girmeden ayaktan ve ağrısız olarak günlük yaşamı kesintiye uğratmadan yağlardan kurtulmayı arzulayan pek çok insan vardır.

Yağların ağrısız olarak deri dışından yapılan müdahaleler ile eritilmesi konusunda mühendisler ve bilim adamları araştırmalarını hala sürdürmektedirler. Günümüzde pek çok firma yağları ameliyatsız erittiğini iddia ettikleri cihazları satmaktadırlar. İnternet üzerinden bir araştırma yapılırsa en fazla reklamı yapılan cihazların çalışma şekillerini şöyle özetleyebiliriz:

Lazer ışınları ile yağ eritmek

Yağlı bölgelere deri dışından lazer ışınları vererek deri altındaki yağların eritilmesini sağlayan aletler satılmaktadır. Bunların yağları eritmekte ne kadar etkili oldukları tam olarak tesbit edilememiştir.

Ultrason (ses) dalgaları ile yağ eritmek

Ultrason dalgaları ses titreşimlerinin ısıtıcı etkisinden yararlanır. Dışarıdan verilen ses dalgaları ile deri altındaki yağların ısınarak parçalanması hedef alınır.

Radyo Dalgaları (Radyoflekans) ile yağ eritmek

Radyofrekans dalgaları da yoğunlaştıkları noktada ısı üretirler. Deriyi yakmadan deri altındaki yağı ısıtıp parçalayan cihazlar satılmaktadır.

Soğutarak (dondurarak) yağları eritmek

Deriye dışarıdan aşırı soğuk uygulayarak deri altındaki yağları dondurup öldüren cihazlar mevcuttur. Burada deri kanlanması ve ısısı daha yüksek olduğundan yağlar donduğu halde deri canlı kalabilmektedir.

Bu cihazlar ne kadar etkili?

Yukarıda sayılan bütün cihazların ortak özellikleri bir ameliyathaneye gerek duyulmadan herhanbi bir odada hiçbir tıbbi yardıma ihtiyaç olmadan kullanılabilmeleridir. Tedavi genel olarak dakikalarca sürer ancak hepsinde de ağrısız veya çok hafif tahammül edilebilir bir ağrı ile tamamlanır. Çalışan insanlar bu işlemi yaptırdıktan sonra çalışmaya devam edebilirler. Ancak etkileri genel olarak haftalar sonra görülür. Çünkü eriyen yağların ve ölmüş yağ hücrelerinin vücut tarafından tamamen yok edilmesi uzun bir işlemdir. Bu cihazlarda genellikle bir seans tedavi yeterli olmamakta ve haftalar sonra ilave tedavi(ler) gerekmektedir. Evet bu tedaviler sonucu bazı hastalarda yağ miktarında bir azalma veya ölçülerde bir incelme olmaktadır ancak bunu elde etmek için ödenen ücret ile kananılan zayıflama oranlandığında maliyetin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca bu tedavilerde klasik liposuction’da olduğu gibi litrelerce yağı almak veya eritmek mümkün olmamaktadır. Önemli bir özellik bu cihazlarının hepsinin liposuction makinesine göre çok daha pahalı olmasıdır. Buna yatırım yapan hekimler cihazlarının tanıtımını yaparken ticari kaygılar nedeni ile çok abartılı vaatlerde bulunmakta ve maalesef bu vaatlerin çoğunu yerine getirememektedirler.

Teknoloji durmak bilmeden ilerlemektedir. Gelecekte evde kullanılabilen taşınabilir yağ eritici cihazların piyasaya sürülmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak günümüzdeki gerçek hiçbir ameliyatsız zayıflama cihazının yağları liposuction kadar etkili yok edemediğidir.

Liposuction (Liposakşın)

Yağların vakumla alınması (Liposuction)

Şişmanlık her zaman başa bela ve güzelliğe gölge olmuştur. Bu durumun vücuttaki yağ birikiminin bir sonucu olduğu herkesçe bilinmektedir. Kişileri zayıflatmak amacı ile vücuttaki yağların ameliyatla alınması çok eski bir uygulamadır. Bunun ilk örnekleri karındaki aşırı yağ birikimi sonrası oluşan karın derisi sarkıklıklarında görülmektedir. Aşırı şişmanlığa bağlı karın derisi sarkmalarında bu sarkık derinin ameliyat ile çıkartılması işlemi daha çok hastanın rahatlaması ve doğal ihtiyaçlarını kolaylıkla sağlayabilmesi için yani fonksiyonel amaçla yapılmakta idi. Bunun yanında bir miktar estetik yarar da sağlanıyordu. Karın germe ameliyatı günümüzde daha çok estetik amaçlar ile sık olarak yapılmaktadır.

Yağların ameliyat ile alınmasının başlangıçta geniş kabul görmemesinin en önemli nedeni derideki kesilere bağlı olarak ortaya çıkan rahatsız edici izler idi. İz bırakmadan deri altı yağlarının alınması fikri de çok eskidir. Bunun için yağları dışarıdan çeşitli yöntemler ile eritmeyi amaçlayan girişimlerde bulunulmuştur. Örnek olarak masaj, dışarıdan vibrasyon uygulama verilebilir. Bunların hiçbiri istenen sonucu vermemiştir.

Deri altı yağları küret dediğimiz kazıyıcı veya kesici aletler ile deri altından almak fikri de çok eskidir. Deride açılan küçük deliklerden sokulan kazıyıcı aletler ile yağlar dışarı alınmaya çalışılmıştır. Ancak bu sırada damar ve sinirlerin yaralanmasına sık olarak rastlanmış ve alınan yağlar yeterli olmadığı gibi tedavi edilen bölgelerde çirkin görüntülere de yol açmıştır.

Yağların vakum gücü ile emilmesi fikri de eskilere dayanır. Ancak bu iş için gereken güçlü vakum pompaları ancak 1970 lerden sonra üretilmeye başlanmıştır ve ilk liposuction yani yağların emilerek alınması Fransa’da uygulanmaya başlamıştır.

Liposuction da özel borular kullanılır. Bunlara kanül denilir. Kanüller ucu künttür. Künt ucun yan taraflarında küçük delikler bulunur. Borunun diğer ucunda ise tutmayı kolaylaştıran bir sap vardır ve ayni zamanda buradan hortum kanalı ile vakum pompasına bağlanır. Günümüzde kullanılan vakum pompaları çok güçlüdür. Bilindiği gibi bir atmosfer basıncı 760 mm/Hg dir. Bu pompalar sıfır atmosfer basıncına kadar düşük miktarda vakum yaratabilirler. Bu sayede yağ parçaları kanülün ucundaki deliklerden içeri çekilerek kendiliğinden kopar ve bir kavanozda toplanır. Kanülün ucu künt olduğu için damar ve sinirleri iterek kenarlarından geçer ve onlara zarar vermez. Bu şekilde yalnız yumuşak olan yağların içinde ilerleyerek diğer sert dokulara zarar vermeden yağlar güvenli şekilde alınmış olur.

Liposuction’ın giderek yaygınlaştığı 1980 li yıllarda amaç yalnızca yağların alınması idi. Ancak bir süre sonra bu işlemin şişmanlığa çözüm olmadığı görüldü. Vücudun her tarafındaki yağları ayni anda total olarak almak mümkün değildi. Karın, bel, kalça, bacaklar ve sırtın belli bölgelerindeki deri altı yağlar alınabiliyor ancak karın içindeki, adalelerin altındaki ve arasındaki yağların alınması mümkün olmuyordu. Ayrıca deri altından aşırı düzeyde yağ alınması özellikle obez kişilerde deride sarkmalara yol açıyordu. Bu nedenle liposuction şişman kişilerde değil kilo verdiği halde belli bölgeleri erimeyen kişilerde uygulanmaya başlandı.

Liposuction hakkındaki yanlış inanışlardan biri de yağ alınan bölgelerde bir daha yağ birikmeyeceği idi. Evet liposuction yapılan bölgelerde yağ hücresi sayısı azalıyordu ama hiçbir zaman sıfıra inmiyordu. Yağ hücrelerinin bir özelliği de tek bir hücrenin bile inanılmaz ölçülerde şişerek yağ toplayabilmesidir. Bu nedenle liposuction sonrası kilo alındığında burada kalan yağ hücreleri de yağ depolayarak şişebiliyorlardı. Ancak bu şişme liposuction yapılmayan bölgelere göre daha az oluyordu (yağ hücre sayısı azaldığı için).

Bütün bu deneyimlerin ışığında liposuction yapılma nedenleri günümüzde daha gerçekçi olarak belirlenmektedir.

  • Liposuction zayıflamak için değil, vücudu şekillendirmek için yapılır.
  • Kilo alma eğilimi olan insanların liposuction yaptırmaları yararsızdır. Çünkü kısa süre sonra tekrar kilo alıp yapılan işlemin etkisinin kaybolmasına neden olacaklardır.
  • Liposuction belirli oranlarda yapıldığında güvenli olmasına karşın aşırıya kaçıldığında teklikeli olabilir.

Her ne kadar liposuction işlemi sırasında yalnız yağlar hedeflense de küçük damarların yırtılmasına bağlı olarak hafif kanamalar ve serum sızmaları olabilmektedir. Az miktarda yağ alındığında bu sızıntılar önem taşımaz. Ancak yüksek miktarlarda yağ alındığında vücutta önemli rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir.

Yağlar bir kavanoz içinde biriktirildiği için liposuction sırasında alınan yağ miktarı genellikle litre olarak belirtilir. Geçmiş yıllarda bir seferde güvenli olarak alınacak yağ miktarı 2 litre olarak gösterilirken günümüzde bu miktar 3,5 litreye kadar çıkmıştır. Ancak özel önlemler alınarak bu miktar çok daha yüksek miktarlara çıkartılabilir. Bu durumda hastaya kan, plazma, uzun süreli sıvı verilmesi ve daha uzun süreli hastanede yatırma gibi tedaviler uygulanmalıdır.

Yağların alınması sırasında kanül yağ dokusu içerisinde kol gücü ile ilerletilir. Yağların gevşek olduğu bölgelerde bu işlem kolay olsa da yağların deri ile sıkı yapışıklık gösterdiği bölgelerde (örneğin sırt) ciddi bir güç harcamayı gerektirir. Bu da cerrahı yorar.

Yağ alma işlemini kolaylaştırmak için vakum pompasına yardımcı olarak yardımcı cihazlar kullanılabilir.

  • Kanülün mekanik güçle hareket ettirilmesi: Yağ alma işlemi sırasında kanül ileri geri olarak hareket ettirilir. Bu işlemi otomatik olarak yapan elektrikli veya havalı kanüller vardır. Bu şekilde cerrah çok az bir kuvvet harcayarak fazla miktarlarda yağ alabilir. Ancak bunların sakıncalı tarafı yanlışlıkla sert organların içine girerek hasar verebilme olasılıklarıdır. Bu nedenle yalnız çok deneyimli ellerde kullanılmaları gerekir.
  • Yağların önceden ısıtılarak eritilmesi ve daha sonra emilmesi: Yağların ısıtılarak eritilmesi iki yöntemle yapılır:
    • Ultason dalgaları ile: Ses titreşimleri çevreye ısı yayar. Ses titreşimleri veren bir çubuk deri altına sokulur ve ileri geri hareket ettirilerek temas ettiği yağlar eritilir. Daha sonra bu erimiş yağlar klasik liposuction yöntemi ile daha kolay bir şekilde emilerek dışarı alınır.
    • Laser ile: Lazer ışınları da ısıtarak dokuları eritir. Önce deri altına sokulan bir borudan lazer ışınları gönderilerek yağlar eritilir ve daha sonra klasik liposuction ile bu erimiş yağlar dışarı çekilir.

Yağları önceden eritmek iyi bir fikir gibi görünse de bazı riskleri vardır. Hem ultrason hem de laser yalnız yağ dokusunu değil çevredeki diğer dokuları da ısıtarak hasar verebilir. Bu nedenle ancak deneyimli ellerde kullanılmaları uygundur. Ayrıca klasik liposuction işlemine göre daha az efor harcatmaları dışında belirgin yararlarının olup olmadığı hala tartışılmaktadır.

Liposuction işleminde ince uzun bir çubuk ile yağların düzgün bir yüzey oluşturacak şekilde homojen olarak alınmaları gerekmektedir. Bu işlem düşünüldüğü kadar kolay değildir. Yağlar kanallar oluşturularak alınmaktadır. Bu kanalların bazı bölgelerde daha yoğun bazı bölgelerde de daha seyrek olması alınan yağ miktarını değiştirir. Sonuçta bazı bölgeler daha çukur kalabilir. Bu da deride girintili çıkıntılı bir görüntünün ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu ancak deneyimle önlenebilir.

Özellikle son 10 yılda vücut şekillendirme teknikleri çok daha sık uygulanmaya başlandı. Burada yağların alınmasından çok vücut yağının dengeli bir şekilde dağılımını sağlamak amaçlanır. Örneğin bel bölgesinden alınan yağlar kalçaya verilerek daha uyumlu bir vücut görünümü sağlanmaktadır. Bu nedenle artık liposuction ile alınan yağlar atılmamakta mikropsuz yani steril olarak toplanmaktadır. Ayni anda alınan yağlar ile gerekli bölgelere dolgu yapılmaktadır. Yağların verildikleri bölgede sağlıklı olarak kalmaları için alınırken zedelenmemeleri gerekmektedir. Bu nedenle Prof. Dr. Ege Özgentaş ultrason ve laser kullanarak yapılan liposuction yöntemini seyrek olarak kullanmaktadır.

Liposuction her ne kadar küçük deliklerden girilerek yapılsa bile çoğu zaman genel anestezi altında yapılan ciddi bir ameliyattır. Ameliyattan korkan hastalar liposuction işlemine sıcak bakmamaktadır. Bunun yerine ameliyat gerektirmeden dışarıdan yapılan girişimler ile yağların eritilmesi yeniden hız kazanmıştır. Bu konuda iki ana yöntem vardır:

  • Deriyi yakmadan deri altı yağların ısıtılarak eritilmesi
  • Deriyi dondurmadan deri altı yağların dondurularak tahrip edilmesi

Her iki yöntemi kullanan ticari cihazlar piyasada mevcuttur ve giderek geliştirilmektedirler. Soğuk ile dondurma veya sıcak ile eritme yöntemlerinden hangisinin daha başarılı olduğu henüz açık olarak belirlenememiştir. Ayrıca bu cihazlar henüz yağlarda çok sınırlı miktarda erime sağlamakta ve yararları da klasik liposuction’da görüldüğü kadar belirgin olmamaktadır.

Görünen odur ki bütün teknolojik gelişmelere karşın fazla yağların giderilmesinde hala klasik liposuction tekniği en güvenilir ve sık uygulanan tekniktir.

Diz İçi Liposuction

Diz Çevresi Liposuction

Liposuction veya Türkçe söylemi ile liposakşın hemen herkesin bildiği ve çok sık uygulanan bir yöntemdir.

Yıllar boyunca yağ fazlalıkları vücut estetiğini ve insan sağlığını kötü etkileyen bir unsur olmasına rağmen zayıflama dışında bir tedavisi tam olarak bulunamamıştır. Ancak bir de inatçı ve bölgesel yağ fazlalıkları vardır ki bunlar zayıflamak ile düzelmez.

Liposuction bölgesel yağların alınmasında çok faydalı ve kolay bir yöntemdir.

Diz içi yağ fazlalığı

Dizlerin çevresinde biriken yağ fazlalıkları bacakların kalçadan ayak bileğine kadar düzgün bir şekilde daralan sütun görüntüsünü bozar. Diz içlerindeki yağ fazlalıkları da daha alt kısımlar ince olduğunda bacaklarda eğrilik varmış izlenimi verebilir. Diz içleri (tıbbi terimi ile diz mediyali) yağların kolay toplandığı ve zor eridiği bölgelerdendir. Özellikle kadınlarda diz içi fazla yağ sık görünürken erkeklerde genellikle nadirdir.

Tedavisi

Yağ fazlalığının tedavisi bu fazlalığın bir şekilde alınmasıdır. Yağlar ameliyatlı veya ameliyatsız yöntemler ile alınabilirler. Ancak şu anda yaygın olarak ameliyatlı tedaviler uygulanmaktadır ve ameliyatsız olanlar hala araştırma evresindedir.

Ameliyatlı tedaviler

Teorik olarak deri kesilerek içindeki yağlar alınabilir ve daha sonra deri tekrar dikilebilir. Ancak bu yöntem önerilmez çünkü çirkin bir iz bırakma olasılığı vardır. Özellikle estetik amaçlı tedavilerde mümkün olduğu kadar görünen bir iz bırakmamakta yarar vardır.

Liposuction

Özellikle diz içi yağların alınmasında liposuction en uygun metoddur. 2 mm çapındaki bir delikten girilerek bu yağlar alınabilir. Deneyimli bir elde yapıldığında iz bırakmaz ve şekil bozukluğu olmaz. Klinikte uyutulmadan lokal anestezi ile yapılabilir ve hasta ameliyattan hemen sonra günlük hayatına devam edebilir. Liposuction cihazları çeşitlidir. Vaser (vaser lipo), laser (lazerli liposakşın) veya su püskürtmeli cihazlar vardır. Usta bir elde hangi cihazın kullanıldığı önemli değildir ve hepsi ile ayni sonuç alınır.

 Ameliyatsız tedaviler

Ne kadar küçük olur ise olsun ameliyat daima masraflı ve korkulan bir olaydır. Özellikle diz içi ve çene altı gibi bölgelerin yağlarını ameliyatsız olarak yok edebilmenin yolları araştırılmaktadır.

Yağ eriten ilaç enjeksiyonları

Son yıllarda yağ eritici ilaçlar üzerinde yoğun çalışmalar vardır. Deoksikolik asid (deoxycholic acid) isimli kimyasal maddenin yağ içine enjekte edildiğinde yağları erittiği bilinmektedir. Bu ilaç Kybella ismi ile ABD de satılmaktadır ancak yasal olarak Türkiye’de bulunmamaktadır. Maliyeti yüksektir ve düzensizlik olabilir.

Ultason, laser ve soğuk uygulaması ile yağların eritilmesi

Çeşitli ticari cihazlar ile deri üzerinden yapılan ameliyatsız tedaviler ile yağlar bir miktar eritilebilir. Ancak bu cihazları etkisi sınırlıdır ve tam sonuç alınabilmesi için tekrarlanan tedaviler gerekir. Bu da maliyeti önemli ölçüde arttırır.

Özet

Dizdeki yağ fazlalıkları için diz içi liposuction en uygun seçenektir. Günübirlik olarak hastanede yatmadan lokal anestezi ile yapılabilir ve kişi ayni gün işinin başına dönebilir.

Liposuction Miktarı Ne Olmalı?

Liposuction Ne Miktarda Yapılır?

Geçenlerde bir hasta adayı internetten kliniğimizi bularak telefon ile aradı. Liposuction yaptırmak istiyormuş. Daha önce gene telefon ile başka bir klinik ile konuşmuş. Kendisine 10 litre yağ alınacağını garanti etmişler ve işlem sonrası yatmadan hemen evine gidebileceğini söylemişler. Hasta söylenenlerden tam ikna olmadığı için bizi de aramak gereğini duymuş. Bu konuda genel bir bilgilendirme yapma gereği duyduk:

Liposuction nedir?

Liposuction yağların içi boş bir çubuk kullanılarak emme gücü (vakum) ile deri altından alınmasıdır. Günümüzün en sık yapılan estetik işlemlerindendir.

Nasıl yapılır?

Yağları emmek için kullanılan içi boş boru şeklindeki çubuklara “kanül” adı verilir. Kanüllerin bir elle tutulan sap kısmı bir de deri altına sokulan boru kısmı vardır. Sap kısmı bir hortum kanalı ile aspiratör dediğimiz yağ emici pompaya bağlanır. Liposuction yapılan pompanın hem emiş gücü hem de debisi yani dakikada emdiği miktar yüksek olmalıdır. Kanüllerin uçları genel olarak künt ve kubbe şeklindedir. Uca yakın kısımlarında kenarlarda bir veya birkaç adet delik bulunur. Kanüllerin boru uzunluğu 10 cm ile 40 cm (veya daha uzun) arasında olabilir. Kanüllerin çapı önemlidir. Kanül çapı ne kadar geniş olur ise delikler de ona göre geniştir ve böyle kanüller ile yağlar daha çabuk alınır. Ancak geniş çaplı kanüllerin kullanılması önerilmez. Çünkü böyle kanüller ile yapılan liposuction sonrası bölgede düzensizlik yani girinti çıkıntı olması olasılığı daha yüksektir. Liposuction için genellikle çapı 5 mm ve daha küçük olan kanüller kullanılır. İşlem yapılmadan önce genellikle yağların alınacağı bölgelere içinde uyuşturucu ve kan damarlarını büzücü maddeler bulunan bir sıvı verilir. Bu sıvının miktarı işlemi yapan cerrahın tercihine göre değişir. 1-3 litre arasında sıvı verilerek yapılana “wet – ıslak teknik” denilir. 5-10 litre veya daha fazlası kullanılarak yapılana ise “süper wet – süper ıslak teknik” denilir. Yağ alınacak bölge derisine 0,5 cm veya daha küçük kesiler yapılarak ucu künt kanül buradan deri alına sokulur ve ileri geri hareketler ile alttaki yağlar emilir. Derideki kesikler çok küçük olduğunda genellikle dikkat çekici bir iz bırakmazlar.

Ne kadar yağ almak güvenli dir?

Liposuction da güvenli olarak alınabilecek yağ miktarı eskiye göre günümüzde biraz daha yükselmiştir. 1980 li yıllarda güvenli yağ alma miktarı 2 litre olarak belirlenmiş idi. Bu miktarın üzerinde özel önlemler almak gerekiyordu. 2000 li yıllarda bu miktar 5 litreye yükseldi ve günümüzde pek çok ülkede bir defada 6 litle yağ alınması güvenli olarak kabul edilmektedir (hastanede yapılmak kaydı ile).

Miktar neden önemli?

Ne kadar dikkat edilir ise edilsin yağlar alınırken mutlaka vücut sıvıları ve kan da birlikte emilir. Her ne kadar emilen kan ve vücut sıvısı miktar olarak az ise de emilen yağ miktarı arttıkça kayıplar da artar ve özellikle kan kaybı belli bir miktarı aşar ise hastaya kan verilmesini gerektirecek kadar ciddi sorunlar yaratabilir. Ayrıca sıvı kaybı da damardan verilerek yerine konulmalıdır. Aksi takdirde tansiyon düşüklüğü veya daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Az miktarda yağ alındığında kayıplar birkaç saat içinde yerine konulur ve kişi daha sonra yürüyerek evine gidebilir. Yüksek miktarda yağ alındığında ise kayıpların yerine konulması bir veya iki gün alabilir ve bu süre içinde kişinin hastanede yatması uygun olur.

Hastanın kilosu

Kilosu ve yağları fazla olan kişilerden güvenli olarak daha fazla yağ alınabileceğini söylemeye gerek yoktur. Kişinin kilosundan çok vücut kitle indeksi (BMI) değeri daha önemlidir. BMI değeri 18 altında olan bir kişiden 2 litle yağ almak riskli olabilir. Ayni şekilde BMI değeri 30 üzerinde olan bir kişiden ise risksiz olarak 6 litre ve üzerinde yağ alınabilir.

Liposuction metodu

Alınan yağ miktarı dikkate alınır iken liposuction metodu da dikkate alınmalıdır. Çok az miktarda sıvı verilerek alınan yağlar daha koyudur ve içlerinde daha az sıvı vardır. Buna karşılık süper ıslak teknik ile litrelerce sıvı verildikten sonra alınan yağlarda bol miktarda verilen sıvı ve daha az miktarda yağ vardır. Örnek verecek olursak deri altına sıvı verilmeden veya çok az verilerek alınan 2 litle yağın vücuttaki etkisi süper ıslak teknik ile alınan 6 litle yağa eşit olabilir.

Alınan yağ içindeki kan miktarı

Kullanılan kanüller (borular) ne kadar ince olursa olsun işlem sırasında bazı kılcal damarlar koparak kanama yapar. Bazı bünyelerde yağlar gevşektir ve kanama olmadan fazla miktarlarda yağ alınabilir. Bazı bünyelerde (özellikle erkeklerde) ve gölgelerde (sırt) yağlar sıkıdır ve aralarında daha fazla kan damarı vardır. Böyle kişilerde liposuction kanlı olur ve belli bir miktardan fazla alınamaz.

Liposuction nerede yapılmalı?

Bir hastanede yapılan ameliyat genellikle bir cerrahi kliniğinde yapılan ameliyattan daha maliyetlidir. Özellikle yatma olayı bir geceliğine bile olsa maliyeti arttıran bir unsurdur. Pek çok klinik günübirlik olarak bu işlemi yapmaktadır. Türkiye’de sağlık bakanlığının yönetmeliklerine göre liposuction hastanelerde yapılmalıdır. Tıp merkezlerinde ise küçük miktarlarda yağ alınmasına izin verilmektedir (örneğin yalnızca diz içler gibi).

Kliniğimizdeki uygulamamız

Kliniğimizde küçük miktarlarda yağ alma işlemlerini (bir litre altında) hastayı tam uyutmadan yapabilmekte ve ayni gün yürür durumda evine gönderebilmekteyiz. Ancak yüksek miktarlardaki (bir litre üzeri) yağ almaları tam teşekküllü anlaşmalı hastanelerimizde yapmaktayız. Alınacak en fazla miktar hakkında hastalarımıza hiçbir zaman garanti verememekteyiz. Çünkü alınan miktar yağların kansız ve kolay alınıp alınamaması ile doğrudan ilişkilidir. Deneyimli anestezi doktorlarımız liposuction işlemi sırasında hastanın kan basıncını nabzını, oksijen ve karbondioksit düzeylerini, idrar çıkışını, ve kalp atımlarını sürekli olarak izlemekte alınan yağın rengini takip etmekte ve gereğinde hemen kan ve kan gazları sayımı yapmaktadırlar. Hastanın değerlerinde herhangi bir olumsuz bulgu başladığı anda bize ameliyatı sonlandırmamız gerektiğini bildirmektedirler. Böylece her olgumuzda hastamızı riske sokmadan ameliyatı sonlandırabilmekteyiz. Anestezi doktoru bizi uyardığında planladığımız miktarın çok altında yağ almış bile olsak hastanın güvenliği önce geldiği için işleme devam etmeyiz. İlk ameliyattan belli bir süre geçtikten sonra (birkaç hafta veya ay) kalan bölgelerdeki yağları ikinci bir seans ile alabiliriz.

Sonuç

Liposuction hastayı zayıflatmak için yapılan bir işlem değildir. Her ne kadar bir seferde 10 litre veya üzerinde yağ alınması mümkün ise de bunun riskleri vardır ve uygulanması önerilmez. Bir seferde en fazla alınabilecek yağ miktarı tamamen cerrahın takdiridir ve herhangi bir miktarın garanti edilmesi uygun değildir. Ayrıca bazı kliniklerde deri altına çok fazla miktarda sıvı verilerek liposuction yapılmakta ve alınan miktar içinde çok az yağ olduğu için sonuç yanıltıcı olarak yüksek görünmektedir. Prof. Dr. Ege Özgentaş günübirlik yani gece hastanede yatmayan hastalarında en fazla 1,5 litre yağ almakta ve daha fazla alacak ise liposuctiın işlemini tam teşekküllü anlaşmalı hastanelerde yapmaktadır.

Yağ aldırma estetiği

Bölgesel yağ birikmesi sorunu

Vücudun belli bölgelerinde zayıflamak ile erimeyen yağ birikintileri estetik açıdan her zaman sorun olmuştur. Özellikle kadınlarda basen bölgesi denilen bacakların üst ve yan kısımlarındaki yağ birikmesine bağlı çıkıntılar genel olarak estetiği bozan bir görüntü olarak değerlendirilmiştir. Ayni şekilde vücudun yalnız bir kısmında örnek olarak yalnız bel altında biriken yağlarda estetik görüntüyü bozar. Alt kısımları daha kalın olan kadınlar kilo verdiklerinde yüz ve gövdeleri sakil derecede zayıflasa bile kalça ve bacaklardaki yağlar kalabilmektedir.

Çözüm arayışları

Estetik ile uğraşanlar uzun yıllar bölgesel yağları eritebilmek için çözümler aramışlardır. Dişarıdan uygulanan masaj, egzersiz ve bu gibi işlemler  yarar sağlayamamıştır. Yağların cerrahi olarak kesilerek alınması her zaman gündeme gelmiştir ancak deride yapılan kesilerin bıraktığı izler çirkin göründüğünden fazla rağbet görmemiştir.

Yağların vakum ile alınması

Yağların küçük bir delikten girilerek kazınma veya traşlama yolu ile alınması fikri çok eskidir. Ancak bu işi yapan aletler genellikle keskin oluyordu ve yalnız yağları değil çevresindeki damak ve sinirleri hatta adaleleri de yaralıyabiliyordu. Bu nedenle kısa sürede bu işten vazgeçildir. 1970 li yıllarda teknolojideki gelişme vakum yani aspiratör cihazlarının da gelişmesine yol açtı. Atmosfer basıncının ortaya çıkardığı basıncı sıfıra indirecek kadar güçlü vakum yaratabilen aspiratörler yapıldı. Bu sayede küçük bir delikten sokulan ortası delik bir boru ile yağları emerek yerinden koparmak ve dışarı almak mümkün oldu. Ortası delik borular çevre dokulara zarar vermemek için uçları künt ve kenarlarında delikler olarak şekilde planlandı. Bu şekilde yumuşak yağ dokusu içinde tüneller açan ama sert olan kas, deri, sinir ve damar gibi yapılara zarar vermeyen bir sistem ortaya çıkartıldı. İlk ortaya çıktığında bu işleme yağ emme anlamına geren liposuction (okunuşu lipoakşın) adı verildi.

Vakum yardımı ile yağ çıkartma (Suction Assisted Lipectomy  –  SAL)

Vakum yardımı ile yağ alınması (SAL) uzun süre liposuction ile eşdeğer anlamlı olarak kullanıldı.

Liposuction nasıl yapılır?

Başlangıçta yağlar kolay emilsin diye çapları ve delikleri geniş borular kullanılıyor ve yağlar kanül adı verilen bu boruların ileri geri hareketi ile emiliyordu. Çapları 7-8 mm yi bulan bu kanüllerin bir süre sonra yağ alınan bölgelerde girinti çıkıntı ve düzensizliklere yol açtığı gözlendi. Kanül çapları inceldiğinde yağların daha yavaş alındığı ancak ortaya daha güzel bir şekil çıktığı gözlendi. Günümüzde genellikle 2 ve 3 numara ile adlandırılan ince kanüller kullanılmaktadır. İnce bir kanül ile yağları çizgi şeklinde emerek düzgün bir satıh elde etmek deneyim ve beceri gerektiren bir iştir. Başlangıçta çok kolay görünse bile kanül hareketleri düzgün olmaz ise kolayca girinti çıkıntılar oluşabilir. Ayrıca kanülün yanlışlıkla istenmeyen bölgelere çok kuvvetli olarak batırılması ciddi yaralanmalara yol açabilir. Deneyimli ellerde kullanılan kanülün çapına göre 2-3 mm uzunluğundaki kesiler kanülün deri altına ulaşması için yeterlidir. Bu kadar küçük izler genellikle farkedilmez ve özellikle vücut katlantılarının ve çizgilerinin olduğu yerlere yapılır. Vakum ne kadar güçlü olursa olsun yağlar yavaş yavaş çekilir ve fazla miktarda yağ alınması ciddi bir süre alarak cerrahta yorgunluğa yol açar.

Ultrason yardımı ile liposuction (UAL)

1990 lı yıllarda ultrason cihazları yağları eritmek için kullanılmaya başladı. Buna suction assisted lipectomy – UAL adı verildi. Türkçesi ultrason yardımı ile yağ çıkartmadır. Bu sistemde küçük bir delikten sokulan bir demir çubuk ses dalgaları ile ısıtılıyor ve bu sayede temas ettiği yağları eritiyor. Daha sonra erimiş haldeki yağlar standart liposuction işlemi ile dışarı çekiliyor. Bu sistem yağların içinde daha kolay tüneller açabildiği için bazı cerrahlar tarafından tercih edildi. Ancak ses dalgaları ile ilerleyen çubuğun karın içine kolayca girmesi veya deriyi kolayca delip dışarı çıkabilmesi riskleri mevcuttur. Ayrıca acemi ellerde yeterli hareket sağlanamaz ise deride ve/veya derinlerde ciddi yanıklara yol açabilmektedir.

Laser yardımı ile liposuction (LAL)

2000 li yıllarda laser teknolojilerinin ilerlemesi ile liposuctionda başlangıçta yağları eritmek için laser ışınları da kullanılmaya başlandı. Buna Laser Assisted Lipectomy – LAL adı verildi. Anlamı laser yardımı ile yağların çıkartılmasıdır. Burada gene küçük deliklerden sokulan bir borunun içinden gönderilen laser ışını deri altındaki yağları ısıtarak eritmekte ve daha sonra normal liposuction kanülleri ile erimiş yağlar vakum ile dışarı alınmaktadır. Bu cihazları üreten firmalar yağların alınmadan önce laser ışınları ile eritilmesinin daha az kanamaya yol açacağını öne sürdüler.  Ancak bazı tarafsız gözlemciler bu metodun klasik liposuctiona bir üstünlüğünün olmadığını bildirdiler.

Yağ aldırmanın riskleri

Liposuction deneyimli ellerde yapıldığında çok güvenilir bir işlemdir. Sanıldığının aksine emilen yağların damar içine girerek akciğere gitmesi çok düşük bir olasılıktır. Ancak yağ aldırma da bir ameliyattır. Her ne kadar deride çok küçük kesiler dışında görünen bir yara olmasa da içerde yağlar koparılıp çekilirken bir yaralanma olmaktadır. Yağlar alınırken beraberinde az miktarda kan ve vücut sıvıları da gelmektedir. Eğer alınan yağ miktarı 1 litre civarında ise kişinin ameliyat sonrası iyileşmesi kolay olmakta ve hemen günlük hayatına dönebilmektedir. Alınan yağ miktarı 2 litleyi geçtiğinde kişide ciddi sıvı kaybına yol açmakta ve en az bir gün hastanede yatarak özel sıvı tedavisi görmesi gerekmektedir. Alınan miktar litre olarak yükseldikçe sıvı tedavisi ona göre artmaktadır. Alınan yağın üst sınırı konusunda belirli bir fikir sağlanmamıştır. Bazı cerrahlar 10 litle veya üzerinde yağ alabilmektedirler. Ancak bu işlem sonrası hastanın yoğun bakımda tedavi görmesi güvenli olur. Estetik bir işlem için hastayı bu kadar zorlamanın gerekli olup olmadığı tartışılmaktadır. Pek çok cerrah (buna Prof. Dr. Ege Özgentaş da dahildir) bir seferde çok miktarda yağ almaktansa bunu birkaç ameliyata yaymanın daha uygun olacağı görüşündedir. Yüksek miktarlarda yağ aldırma sonrası hastada ciddi kansızlık ta ortaya çıkabilir ve dışarıdan kan verilmesi gerekebilir.

Yağ aldırma tekniklerinin birbirine üstünlüğü var mı?

Yağ aldırma işleminin özü ucu künt ve yandan delikli bir çubuk (kanül) ile bir delikten deri altına girerek yağları vakum ile emmektir. Teknoloji kendiliğinden hareket eden motorlu kanüller, içinden su fışkırtan kanüller, laser, ultrason vs gibi teknolojiler ile yağın alınmasını kolaylaştırıcı olanaklar sunmaktadır. Ancak hangi alet kullanılırsa kullanılsın işlemi yapan plastik ve estetik cerrahi uzmanının elidir ve usta bir el her alet ile ayni derecede başarılı iş çıkartır. Yani pratikte değişik aletlerin cerraha kolaylık sağlaması dışında sonuca direk bir etkisi yoktur.

Sonuç

Yağ aldırma estetiği günümüzde çok uygulanan ve başarılı sonuçlar veren bir ameliyattır. Ancak bu ameliyat zayıflama için değil belli bölgelerdeki inatçı yağ birikintilerinin alınması için uygulanmalıdır. Yağ alma işlemi bir vakum makinası ve özel kanüller ile yapılan iz bırakmayan bir işlemdir ve genellikle liposuction olarak bilinir. Deneyimli ellerde çok güvenilir bir işlemdir.

K

Çene altı (gıdı) yağlarını eriten ilaç ABD’de onay aldı

Gıdı olarak da adlandırdığımız çene altı bölgesindeki yağlar estetik yönden rahatsız edicidir. Estetik açıdan alt çene ile boyun arasında dik bir açı olması istenir. Oysa çene altı yağlar boyun-çene ilişkisini bozan bir kabarıklık oluşturur ve alt çenenin çıkıntısını gölgeler. Ayrıca önden bakıldığında çene çıkıntısının altında ikinci bir çene varmış gibi bir izlenim verir. İngilizce konuşan ülkeler bu görüntüye çift çene (double chin) adını verirler.

Gıdı yağlarının alınması yüz ve boyun estetiğinin ana ögelerinden biridir. Klasik olarak bu yağlar çene altından yapılan küçük bir kesiden girilerek direk olarak alınabilir. İkinci yöntem ise liposuction ile kesi yapılmaksızın küçük bir delikten girilip yağların emilerek alınmasıdır. Her iki yöntem de ağrılı olduğundan lokal veya genel anestezi ile yapılır ve ameliyathane koşullarında gerçekleştirilebilir. Amaç ister estetik ister tedavi edici olsun ameliyathane kullanımı masraflıdır ve ameliyathaneler ancak özellikli sağlık kuruluşlarında mevcuttur.

Uzun süredir bazı maddeler enjekte ederek yağları ameliyatsız olarak eritme yöntemi üzerinde araştırmalar yapılmakta idi. Sonunda aktif maddesi deoksikolik asid (deoxycholic acid) olan bir ilaç Amerikan Gıda ve İlaç Yönetiminden (FDA) onay aldı. Piyasaya Kybella adı altında sürülmesi beklenen ilacın henüz fiyatı belli değildir. Ancak FDA bu ilacın yalnızca çene altı (gıdı) yağları için kullanımına izin vermiş olduğundan diğer bölgelerdeki yağların etirilmesi için kullanılması uygun görülmemektedir.

Yağ eritici ilaç (Kybella) çok ince iğneler ile çene altındaki yağların içine küçük miktarlarda enjekte edilmektedir. Bir kerede yapılan enjeksiyon sayısı 50 ye kadar çıkabilir. İğneler genellikle çok az ağrı verdiğinden anesteziye gerek duyulmaz ve poliklikin şartlarında veya muayenehanelerde yapılabilir. Enjeksiyon sonrası kişi günlük hayatına devam edebilir. Tedavinin etkili olabilmesi için birer aylık aralar ile iki veya altı kereye kadar tekrarlanması gerekebilmektedir.

Doğru kullanıldığı takdirde ilacın yan etkilerinin az olduğu bildirilmiştir. Bazan ameliyat sonrası enjeksiyon bölgesinde şişlik oluşabilmekte ancak bu bir iki gün içinde kendiliğinden kaybolmaktadır. Buna karşılık ilacın yanlış kullanılması halinde ciddi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Çünkü bu ilaç yalnız yağ dokusunu eritmekle kalmamakta yanlış yerlere enjekte edildiğinde adale, deri ve sinirleri de yaralayabilmektedir. Bu nedenle yalnızca bu konuda uzman kişiler tarafından yapılması tavsiye edilmektedir.

2015 sonbaharında piyasaya çıkması ve kullanılmaya başlanması beklenen bu ilacın Türkiye’ye ne zaman geleceği belli değildir.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Liposakşında hangi metot daha iyi?

Liposakşın (liposuction) yağların bir vakum pompası yardımı ile ucu künt bir boru içinden emilerek alınması işlemidir. 1980 li yıllardan itibaren giderek artan şekilde kullanılmaya başlayan bu teknik vücut şekillendirme cerrahisinde bir devrim yaratmıştır. Yağlar bir santimetreden daha küçük çapı olan deliklerden girilerek alındığı için pratik olarak iz bırakmadan yapılabilmesi liposakşının çok popüler olmasında önemli rol oynamıştır.

Liposakşın yağın alınacağı bölgeye hiçbir ön işlem yapılmadan direk olarak uygulanabilir. Buna kuru teknik (dry technique) adı verilir. Eğer emilen yağlar başka bir bölgenin doldurulmasında kullanılacak ise bu en iyi yöntemdir.

Fazla miktarda yağ alınacak ise kanama ve morarmayı azaltmak için yağ alınacak bölgelere liposakşın öncesi özellikli bir sıvı verilebilir. Buna ıslak teknik (wet technique) denilir. Bazı cerrahlar liposakşın yapılacak bölgeleri önceden sıvı ile iyice şişirmeyi tercih ederler. Buna da süper-ıslak teknik (super-wet technique) adı verilir.

Yağların alınması direk olarak vakum pompasındaki emme gücüne bağlı olarak yapıldığında buna klasik liposakşın (SAL – suction assisted liposuction) adı verilir.

Yağlar önceden ses titreşimlerinin yarattığı ısı ile parçalanıp daha sonra vakum ile çekilir ise buna ultrasonik liposakşın (UAL – ultrasonic assisted liposuction) adı verilir.

Yağlar önceden laser ışını ile parçalanıp daha sonra vakum ile çekilir ise buna lazer liposuction (LAL – laser assisted liposuction) adı verilir.

Kliniğimize liposakşın için başvuran hastalar sık olarak hangi metodun daha iyi olduğunu sormaktadırlar. Hastalardaki bu kafa karışıklığının nedeni genel olarak bazı estetik internet sitelerinde okudukları “lipoşeyping (lipo-shaping), laser ile daha düzgün liposakşın, vaser ile morluk olmadan liposakşın, super wet teknik ile güvenli liposakşın vs” gibi daha çok reklama ve etki bırakmaya dönük yazılardır.

Aslında liposakşının amacı vücudu yeniden şekle sokmaktır. Bunu bir heykel yapmak gibi düşünebiliriz. Nasıl heykel sanatçısı yalnızca bir çekiç ve demir keski kullanarak olağanüstü sanat eserleri ortaya çıkartabiliyor ise iyi bir estetik cerrah da hangi yöntemi kullanırsa kullansın çok iyi sonuçlar ortaya çıkartabilir. Ayni benzetme ile sanat yeteneği olmayan kişiye en gelişmiş teknolojik aletleri bile verseniz iyi bir heykel yapamayabilir ve deneyimsiz bir estetik cerrah da hangi tekniği kullanırsa kullansın mükemmel olmayan sonuçlar ortaya çıkartabilir. Estetik ameliyatlarda önemli olan kullanılan aletler değil onları kullanan cerrahın becerisidir.

Liposakşın dahil bütün estetik cerrahi ameliyatlarında tekniği değil hekiminizi seçmeye özen gösterin. Ameliyatın başarısını tekniğe değil hekimize bağlıdır.

İlgili yazılar:
Fazla Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?

 

//

 

Bıçaksız estetik

Estetik cerrahiye olan ilgi bütün dünyada giderek artıyor. Ancak bu artış göğüs büyütme, karın germe gibi bilinen estetik ameliyatlarda değil daha çok ameliyatsız estetik işlemlerde olmakta.

Günümüz toplumunda çalışan kesim işini ve kazancını sürdürebilmek için durmak bilmeyen bir çaba harcamak zorundadır. Güzel ve dinamik görünmek de iş hayatının önemli şartlarından biridir. Zaman insanların görüntüsünü önlenemez bir biçimde değiştirmektedir. Pek çok insan rakipleri ile baş edebilmek için zamanın oluşturduğu değişiklikleri gidermek veya azaltmak arayışı içindedir. Yaşlanma kaçınılmaz olsa da ihtiyar görüntüden kurtulmak günümüzün estetik işlemleri ile mümkündür.

Çalışan kesimin estetik arayışındaki en önemli engel estetik ameliyatların belli bir iyileşme süresinin olması ve bu süre içinde işe devam edememe zorunluluğu idi. Özellikle botox ve sentetik dolgu maddeleri çalışan kesimde “öğlen yemeği molası ameliyatları” veya “yemek molası güzelliği” gibi kavramları ortaya çıkarmıştır. İnsanlar fazla para harcamadan ve etrafa belli etmeden günlük iş akışını aksatmayacak şekilde yapılan estetik girişimlere çok sıcak bakmaktadırlar.

Çene altı yağ fazlalıkları bizim toplumumuzda gıdı batı toplumunda ise çift çene (double chin) olarak adlandırılır. Tedavisinde buradaki yağların liposuction ile alınması en sık başvurulan yöntemdir. Ancak bu yöntem lokal anestezi ile (uyutmadan) yapılsa bile bir ameliyathane gerektirmektedir ve ameliyat sonrası morlukların kaybolması bir iki hafta gibi bir zaman alır. Oysa bu bölgeye yağları eriten bir madde enjektör ile verilse ve yağlar kendiliğinden herhangi bir görüntü bozukluğu yapmadan kaybolsa ne kadar iyi olurdu. Yağların enjekte edilen bazı maddeler ile eritilmesi fikri eskidir ve bu konudaki çalışmalar tüm hızı ile devam etmektedir. Lipoliz (lipolisis) denilen bu olay vücudumuzda sürekli olarak yaşanmaktadır. Gıda ile aldığımız yağlar safra içinde bulunan bazı maddeler ile parçalanmakta ve bağırsaktan emilebilir hale gelmektedir. Bu erimeyi sağlayan deoksikolik asid (deoxycholic acid) vücuttaki yağları ameliyatsız eritmek için kullanılmış ancak istenilen başarı elde edilememiştir. Yakın zamanlarda üretilen ATX-101 maddesi bu konuda bir ilerleme sağlamıştır. Laboratuarda saf olarak üretilen deoksikolik asit  kullanılarak geliştirilen bu ilaç çene altı yağların eritilmesinde denenmekte ve iyi sonuçlar alınmaktadır. Araştırmalar bu yönde olumlu olarak devam ederse ATX-101 maddesinin bir yıldan daha kısa süre içinde piyasaya sürülmesi ve çene altı yağların eritilmesi için kullanılması beklenmektedir.

Bıçaksız estetik veya batılıların işgalci olmayan (non invasive) estetik dedikleri bu yöntemin çok tutması ve yaygınlaşması tesadüf değildir. Eskiden yalnız biz estetik cerrahların yapabildiği masraflı ve derinlemesine cerrahi bilgi isteyen ameliyatların yerini bir enjektör ile muayenehanede verilebilen maddeler veya bir aletten çıkan ışınlar almıştır. Laser ve diğer ışın kaynaklı cihazlar giderek ucuzlamakta ve kullanımları kolaylaşmaktadır. Bu cihazların çoğu herhangi bir odada hastaya hiçbir uyuşturucu vermeden uygulanabilmekte ve seans sonunda hasta görüntüsünde bozulma olmaksızın günlük içine dönebilmektedir. Bu tip işlemlerin kısa sürede yapılabilmesi çalışanların yemek saatinde ortadan kaybolup yüzüne laser veya botox yaptırdıktan sonra kimseye farkettirmeden işlerine geri dönmelerine olanak sağlamıştır. Yemek molası estetiği bu durumu mizahi olarak anlatan bir deyiştir.

Bıçaksız estetik daha önce hayal bile edemiyeceğimiz girişimlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır:

  • Terleme nedeni ile saç stillerinin bozulmasından rahatsız olanlar saç içine botox yaptırmaktadırlar.
  • Poker oynarken yüz ifadelerinin anlaşılmamasını isteyenler yüzlerini botox ile ifadesiz hale getirmektedirler. Espri anlayışı yüksek olanlar bu işleme Pokertox (poker ve botox’un birleştirilmiş hali) adını vermişlerdir.
  • Baldırları adeleli ve kalın olan kadınlar uzun çizmeler giyebilmek için baldır kaslarına botox yaptırarak inceltmektedirler.

Eğer duymadı iseniz son zamanlarda erkeklerin başvurduğu bir estetik hayretten ağzınızı açık bırakabilir: Torba ütüleme estetiği. Scrotum denilen ve erkeklerin yumurtalarını taşıyan torbanın kıllı ve buruşuk bir derisi vardır. Tüy dökücü ve deri sıkılaştırıcı laserler ile bu bölgeyi gergin ve parlak derili bir hale getirmeyi vaad eden güzellik merkezleri mevcuttur ve hatırı sayılır paralar vererek bu işi yaptıran erkek müşterilerin varlığından bahsedilmektedir.

Bilimsel çalışmalar ve teknolojik cihazlar geliştikçe insanların gelecekte estetik için neler isteyebileceklerini tahmin etmek çok zorlaşmıştır ve muhtemelen bu isteklerin herhangi bir sınırı olmayacaktır. Ancak bunun getirdiği bir tehlikeden de haberdar olmalıyız. Ameliyatsız estetiğin popüler olması bu konuda harcanan paranın dikkat çeken seviyelere yükselmesine yol açmıştır. Paranın olduğu her yerde iş adamları devreye girer. İştah kabartan estetik pazarı uzman hatta hekim bile olmayan pek çok kişinin bu işleri yapmak için kolları sıvamasına yol açmıştır. Ülkemizde ve dünyada saç ekimi yapan iktisat mezunlarının, botox yapan kuaförlerin, liposuction yapılan spa’ların varlığı bilinmektedir. Hükümetler bunlar ile mücadele için kanunlar çıkartsalar da her zaman açıklar bulunmaktadır. Bazı estetik merkezlerinde diplomalı bir hekim sorumlu gösterilmekte ancak birçok işlem aslında yetkisiz kişilerce yapılabilmektedir.

Bıçaksız estetik giderek yaygınlaşsa bile bu girişimlerin de bir riskinin olabileceği daima hatırda tutulmalıdır. Sizlere önerimiz basit olduğunu düşünseniz bile her türlü estetik işleminizi diplomalı bir plastik cerrahi uzmanına yaptırmanızdır.

//

Aşırı şişmanlık ve estetik

Aşırı kilolu olma tıp dilinde obezite, halk arasında ise şişmanlık olarak bilinir. Genellikle ağırlığınız boyunuzun santim kısmından fazla değilse normal kiloda sayılırsınız. Örnek verirsek 175 sm boyundaki bir kişi 75 kiloya kadar  normal ağırlıkta kabul edilir. Bilimsel olarak boy ve ağırlık arasında bir oran olması gerekir. Bu oran BMI olarak bilinir.  Vücut kütle göstergesi (veya indeksi) diye adlandırılır. İnternette “BMI calculator” olarak arama yaparsanız çok sayıda sitede boy ve kilonuza göre bu hesabın kolayca yapılabildiğini görürsünüz. Örnek verecek olursak 175 cm boyunda ve 75 kg ağırlığındaki bir kişinin BMI değeri 24,5 dir.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) na göre BMI değeri 24,9 a kadar olan kişiler nomal kilolu, 25 veya daha fazla değeri olan kişiler ise fazla kiloludur. Fazla kilolu olmak obez olmak anlamına gelmez. Ancak BMI değeri 30 veya daha yukarısında ise böyle kişiler obez olarak tanımlanır. Örnek vermek gerekirse 175 cm boyundaki bir kişi 76 kg a kadar normal iken 77 kg da fazla kilolu olmaya başlamakta ve 92 kiloya geldiğinde obez kabul edilmektedir.

Obezlik kendi içinde üç dereceye ayrılır. Birinci derece obezlik BMI 30 da başlar. İkinci derece obezlik BMI 35 de başlar. BMI 40 veya üzerine üçüncü derece obez denilir. Gene örnek verecek olursak 175 cm boyundaki bir kişi 92 kilo ise birinci derece obez, 108 kiloya geldiğinde ikinci derece obez ve 123 kiloya çıktığında ise üçüncü derece obez kabul edilmektedir. BMI değeri yükseldikçe şişmanlığın zararlı etkileri de artmaktadır.

Biz estetik cerrahlar şişmanlara belli bir düzeyde yardımcı olabilmekteyiz. Büyük memeleri küçülterek, şişman ve sarkmış karnı toparlayarak ve fazla yağları alarak vücut görüntüsünü daha hoş bir hale getirebiliyoruz. Ancak bu ameliyatların hiçbiri aşırı yüksek BMI değerlerini normale getiremez. Başka bir deyişle çok şişmanlar estetik ameliyatlar ile normal kilolara gerileyemezler.

Şişmanlığın en iyi tedavisi diyet ve düzenli egzersiz ile fazla kilolardan kurtulmaktır. Gerçek hayatta bunu herkes başaramamaktadır. Şişmanlık tedavisi için sindirim sisteminde değişiklikler yapan çeşitli ameliyatlar vardır. Bu ameliyatlar çok etkili bir biçimde zayıflama sağlar fakat estetiğin dışında genel cerrahiyi ilgilendiren ameliyatlardır.

Şişmanlıktan normal hale dönüş sağlık üzerinde çok olumlu etki yapar ancak vücut görüntüsünü bozabilir. İleri derecede kilo vermiş kişilerde deride ve vücut parçalarında sarkmalar ortaya çıkar. Bu sarkmaların derecesi verilen kilo miktarı ile orantılı olarak artar.

Burada bir konuyu yanlış anlamamak gerekir. Vücudum bozulmasın diye fazla kilo vermeyin demiyoruz. Normal düzeylere (yani BMI 25 veya altına) gelene kadar zayıflamak gereklidir. Söylemek istediğimiz fazla kilolar zayıfladıktan sonra bile estetik sorunlara yol açtığı için mümkünse baştan kilonuzu çok arttırmamak için önlem almanızdır. Eğer kilonuz kontrolsuz bir şekilde artıyor ise daha ikinci derece obez iken mide küçültme veya daraltma operasyonlarını düşünmeye başlamalısınız.

Aşırı kilolardan kurtulan herkese ihtiyacı var ise sarkma ameliyatları yapılır. Ancak ciddi merkezlerde yapılan çalışmalar 45 kilo veya daha fazla zayıflamış kişilerin estetik ameliyatlarının sorunlu olmaya başladığını göstermiştir. Bu nedenle size önerimiz normal kilonuzun 40 veya daha fazlası üzerine çıkmadan gerekli önlemleri (diyet veya mide ameliyatları) alarak zayıflayın. Bu durumda sarkmaları düzeltmek için yapılacak estetik ameliyatlar daha güvenli olacaktır.

Günümüzün en ciddi hastalığı olan şişmanlık sağlığımızı ve güzelliğimizi tehdit etmektedir.


//

Fazla Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?

Yağ Fazlalıkları

Şişmanlık estetiği bozan en önemli faktörlerden biridir. Asrın hastalığı diye adlandırılan bu durum özellikle gelişmiş ülkelerde  insan sağlığını tehdit etmektedir. Obezite olarak da isimlendirilen aşırı kilolu olma hali tedavisi zor bir durumdur. İlaçlar ve bazı hastalıklar nedeni ile olanları ayırırsak pek çok kişide obezitenin nedeni  günümüzün değişen yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarımızdır. Gıda sektörü sentetik olarak lezzeti arttırılmış, dayanıklı ve bol kalorili gıdaları özendirmektedir. Modern hayatımızın ayrılmaz parçası olan nakil araçları ve alışveriş merkezleri tüm ihtiyaçlarımıza zahmetsizce ulaşma fırsatı tanımaktadır. Günümüz insanı çok az enerji harcayarak hayatını sürdürebilmektedir.

Şişmanlığın tedavisi ideal olarak yaşam tarzı ve gıda alımını düzelterek yapılmalıdır. Ancak bu her zaman mümkün olamamaktadır. Hayatı tehdit edecek derecedeki şimanlık için bazı durumlarda cerrahi müdahale ile yardım gerekebilir. Genel cerrahi uzmanları tarafından yapılan bu operasyonlarda sindirim sisteminde geçici veya kalıcı değişiklikler yapılır. Ameliyatlı kişiler yedikleri gıdaların bir kısmının sindirilmeden atıldığından veya mide boyutları azaltıldığı için fazla miktarda yiyemeyerek zayıflarlar. Bu işlemlerin insanın normal anatomisine uymadığı açıktır. Ancak ölümcül sonuçları önlemek amacı ile bazı hastalarda bu operasyonlar uygulanmaktadır. Yararları olmakla birlikte bu operasyonlar ciddi riskler de içerirler.

Estetik Cerrahi şişmanlığa bölgesel tedaviler ile yaklaşır. Büyük memeler meme küçültme (reduction mammaplasty) ile şişman ve sarkık karınlar ise karın germe (abdominoplasti) ameliyatı ile düzeltilebilir. Her iki ameliyatın da insan vücudunu bir bütün olarak zayıflattığı söylenemez.

Obezite dışında sık rastlanan bir durum da vücudun belli bölgelerinde yağ toplanmasıdır. Bu bölgeler basen, bel, karın, sırt, bacaklar, kalçalar ve kollar olabilir. Gıdı dediğimiz çene altı bölgesi de yağ toplanmasına elverişlidir. Bölgesel yağ toplanması olan hastalar zayıfladıklarında vücudun diğer kısımları iyice eridiği halde sorunlu bölgeler hala daha yağlı olabilmektedir. Estetik görünümü bozan bu durum için çözüm yalnız bu bölgedeki yağların azaltılmasıdır. Bu işlem cerrahi ile veya ameliyatsız olarak yapılmaya çalışılır.

Ameliyat ile bölgesel yağların alınması

Liposuction (yağ aldırma)

Deri çıkartılmadan yalnız altındaki yağlar alınır. Bu işlem küçük deliklerden deri altına sokulan borular ve vakum pompaları ile yapılır. Yardımcı olarak ultrason ve laser de kullanılabilir. Liposuction ameliyathanede yapılması gereken bir operasyondur.

Ameliyatsız yöntemler ile bölgesel yağların eritilmesi

Ameliyatsız olarak bölgesel yağları eritme arayışları çok eskidir. Dışardan masaj yapmanın veya deri üstüne sürülen maddelerin etkinliği kanıtlanmamıştır.

Yağların içine eritici madde enjekte edilmesi

Yağların dışarıdan yapılan enjeksiyonlar ile ameliyatsız eritilmesi konusunda uzun süredir çalışmalar yapılmaktadır. Tıp dilinde lipoliz (lipolysis – yağın eritilmesi) denilen bu işlem bazı gözlemler sonucu ortaya çıkmıştır. Çeşitli tedaviler için kullanılan bazı ilaçların (isoproterenol, yohimbine, aminophylline, collagenase ve phosphatidylcholine gibi) enjekte edildikleri bölgelerde yağları erittikleri farkedilmiştir. Bunlardan phosphatidylcholine Avrupada ticari olarak satılmakta ve çeşitli ülkelerde yağları eritmek için kullanılmaktadır. Bu maddelerin Amerika’da kullanımına henüz izin verilmemektedir. Etkinlikleri ve güvenli olup olmadıkları konusunda yeterli araştırma ve bilgi mevcut değildir.

Radyofrekans (RF) ile yağ eritme

Mikrodalga fırınlarda da kullanılan radyofrekans elektromanyetik dalgalar grubundadır. Isıtıcı güce sahip bu dalgalar deri altındaki yağ dokularına odaklandıklarında deriyi yakmadan altındaki yağ dokularını ısıtarak eritebilmektedir. Bu işlevi yapan cihazlar şu anda kullanılmaktadır. Değişik derecelerde ağrıya neden olabildikleri ve çok seanslı tedaviler gerektirdikleri için henüz tam kabul görmemişlerdir.

Dondurarak yağları eritme

Deri üzerinden verilen soğuk dalgaları ile deri altındaki yağları dondurarak parçalanma ve erimelerini sağlayan cihazlar geliştirilmiştir. Bir süredir kullanılmakta olan bu cihazların etkinlikleri tartışma konusudur.

Dışarıdan laser ışını vererek yağları eritme

Gelişen laser teknolojisi anestezi olmaksızın deri dışından verilen laser ışınları ile deri altı yağların eritilmesine olanak vermektedir. Tedavinin başarılı olması için tekrarlayan seanslar gerekmektedir. Bu cihazların da etkinlikleri henüz tam kanıtlanamamıştır.

Ultrasound (yüksek frekanslı ses dalgaları) ile yağları eritme

Taş kırmadan görüntülemeye kadar çeşitli kullanım alanları olan ultrasound deri altındaki yağların eritilmesi için de kullanılmaktadır. Etki mekanizmaları titreşimler ile yağ hücrelerini parçalamak ve ısı üreterek yağ hücrelerini eritmek olarak özetlenebilir. Piyasada yüksek veya düşük enerjili, değişik frekanslarda, yaygın etki eden veya bir noktaya odaklanabilen cihazlar mevcuttur. Ayaktan uygulanan bu tedavilerin yararlılığı ve yan etkileri henüz tam belirlenmemiştir

Özetle yağları ameliyatsız olarak ayaktan uygulanan bazı tedaviler ile eritmek kulağa çok hoş gelmektedir ve bu konuda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Halen dünyadaki pek çok plastik cerrah gibi Prof. Dr. Ege Özgentaş da liposuction ile daha güvenli ve daha başarılı sonuçlar alındığı inancındadır. Yeni teknolojik ürünlerin ve ilaçların zamanla daha mükemmel hale gelmeleri kaçınılmazdır. Ancak günümüzde yağları eriten cihaz veya ilaçların güvenilir kaynaklar tarafından test edilip etkinlikleri onaylanmadan ve istenmeyen etkileri tam olarak belirlenmeden mucizevi buluşlar gibi takdim edilmelerine kuşku ile yaklaşılmalıdır.


//