Silikon meme protezlerinin şekli önemli mi?

Memelerin büyütülmesi ve dikleştirilmesi için meme protezleri kullanılmaktadır. Başka maddeler mevcut olsa da meme protezlerinin ezici bir çoğunluğu silikondan yapılmaktadır.

Yerleştirilmelerinin kolay olması ve vücut tarafından kabul görmeleri nedeni ile silikon meme protezleri 1960 lı yıllardan beri çeşitli firmalar tarafından üretilmekte ve dünyanın her yerinde çok yaygın olarak kullanılmaktadır.

Silikon meme protezleri uzun yıllar basık bir yarım küre yani yuvarlak çevreli ancak yüksekliği küreden daha düşük olarak tasarlanmışlardır. Bunun en önemli nedenlerinden biri düz olan alt kısmı hariç her tarafından ayni görünmesidir. Başka bir deyişle düz olan alt kısmı göğüs duvarına yerleştirildiği zaman her halikarda dik görüntüsü ayni olmaktadır. Bu şekil protezlerin ayakta veya yatarken doğal şekil almalarını sağlamaktadır.

Son 15 yılda anatomik şekilli yani halk arasındaki ismi ile damla şeklinde protezler ciddi bir reklam kampanyası ile piyasada artmaya başladı. Teorik olarak şekilleri gerçek memeye daha uygun olduğu için bu protezler ile yapılan meme büyütme ameliyatlarının daha başarılı olacağı öne sürüldü. Ancak bu protezler yuvarlak olanlardan daha pahalı idi. Ayrıca yerleştirilirken alt ve üst kutuplarının doğru olarak ayarlanması şart olmalıydı.

Yuvarlak veya damla şeklindeki protezlerden hangisinin daha iyi olduğu tartışması günümüze kadar sürdü ve hala sürmektedir. İlginç olan bir durum da yuvarlak ve damla protezlerin farkını araştıran objektif bilimsel çalışmaların fazla sayıda olmamasıdır. Anatomik yani damla şeklindeki silikon protezleri savunan cerrahların bir kısmı üretici firmalardan maddi destek aldıkları için yayınları kuşku ile karşılanmaktadır.

Nisan 2016 da yapılan ASAPS (Amerikan Estetik Plastik Cerrahi Derneği) kongresinde bu konu geniş olarak tartışıldı. Kongreye katılan hekimler arasında yapılan bir ankette büyük bir kısmının yuvarlak protez kullandıkları tesbit edildi.

Kongrede çok ilginç tesbitler de yapıldı. Bir tarafa yuvarlak bir tarafa da damla şeklinde meme protezi konulan hastalar gösterildi. Katılımcıların büyük çoğunluğu hangi tarafın damla silikon olduğunu bilemedi. Ayni şekilde ne tip silikon olduğu söylenmeden çeşitli protez hastaları gösterildi ve gene büyük bir çoğunluk hangisinin damla hangisinin yuvarlak protez olduğunu anlayamadı.

Sonuç olarak kongreye katılan deneyimli estetik cerrahların %90 ı (Prof. Dr. Ege Özgentaş da bu grupta idi) damla şeklindeki (anatomik) protezlerin yuvarlak (klasik) olanlara göre herhangi bir avantaj sağlamadığı kanısına vardıklarını bildirdiler.

Bu arada şu noktayı da açıklığa kavuşturmakta yarar vardır: Deneyimli hekimler damla şeklindeki veya yuvarlak (klasik) protezlerle iyi sonuç alabildikleri gibi deneyimsiz olanlar hangi tip protez kullanırlarsa kullansınlar yetersiz sonuçlar alabilirler. Burada önemli olan protezin şekil ve yapısından çok hekimin uyguladığı ameliyat tekniğinin uygun olmasıdır.

Prof. Dr. Ege Özgentaş herhangi bir üstünlükleri olmadığı halde daha pahalı oldukları ve konulduktan sonra yer değiştirerek (dönerek) şekil bozukluklarına yol açtığı için damla (anatomik) şekilli protezleri tercih etmemektedir. Yuvarlak (klasik) silikon protezleri kullanmaktadır.

Meslek Odamızın Seçimleri Yapıldı

Biz “Estetik ve Plastik Cerrah” ların da bağlı olduğu meslek odamız “İstanbul Tabip Odası” yönetimi için seçimler 24 Nisan 2016 Pazar günü yapıldı.

“Sivil Toplum Örgütü (STK)” kavramının giderek güçlendiği ülkemizde meslek odaları da toplum ile bütünleşmek için çabalarını arttırmaktadırlar.

Binlerce (eğer onbinler değilse) hekimin üyesi olduğu “İstanbul Tabip Odası” seçimleri bir şenlik havası içinde yapıldı. Hekimlerin seyrek gördükleri meslektaşlarını, ağabeylerini, hocalarını veya öğrencilerini görme fırsatı buldukları bu seçimlerde çok renkli görüntüler de yaşandı. Uzun süredir birbirlerini görmeyen hekimler bu fırsattan yararlanıp bir yerlerde oturup sohbet etme veya yemek yeme olanaklarını buldular. Dostluklarını anarak çok keyifli anlar yaşadılar.

Meslek odaları bizlerle toplum arasında bağ kurabilen çok önemli kuruluşlardır. Özellikle mesleğimiz olan “Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi” konusunda hastalarımız her konuda aydınlanmak için “İstanbul Tabip Odası” ve bununla iletişim içinde olan “Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği” ne başvurabilirler. Kendisini “estetikçi” veya “doktor” olarak tanıtan kişiden şüphelendiğinizde bu kuruluşlara başvurarak hekimliğini ve ihtisasını sorgulayabilirsiniz.

Lütfen sağlığımızı yetersiz kişi veya kuruluşlara teslim etmeyelim.  STK ve meslek odalarına destek olalım.

2016 Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi

Estetik Cerrahi konusunda dünyanın en prestijli kuruluşu olan Amerikan Estetik Cerrahi Derneği (ASAPS) 2016 kongresini Las Vegas’ta yaptı. Mandalay Bay Resort Hotel’in konferans merkezindeki dev salonlar kongre katılımcıları ile doldu.

Estetik cerrahiyi ilgilendiren bütün konular ayrıntılı olarak tartışıldı. Bu yıl yüz güzelleştiren, yağları eriten, lekeleri azaltan ve deri gerginliğini arttıran lazerler veya ışın veren aletlerde fazla bir değişiklik yoktu. Eskilerin de kullanım alanlarında fazla değişiklik gözlenmedi. Yağları ameliyatsız olarak eriten aletler hala etki olarak liposuction ameliyatı ile karşılaştırılabilecek düzeyde değildi.

Burun estetiğinde yeni geliştirilen teknikler daha az doku hasarı yaparak iyi bir sonuç almayı amaçlıyorlardı. Bütün yeni tekniklerde mümkün olduğu kadar burnun anatomik yapılarını orijinal hallerinde bırakılmaya gayret ediliyordu. Kıkırdakları mümkün olduğu kadar az çıkartmaya ve zayıf bölgeleri kıkırdak yamaları ile kuvvetlendirmeye yönelik teknikler rağbet görüyordu.

Yüz estetiğinde en önemli gelişme kişinin kendi yağı enjekte edilerek yapılan güzelleştirmelerdi. Deri altına ve derinlere enjekte edilen yağların deriyi beslediği, gerginliğini arttırdığı, daha canlı ve düzgün hale getirdiği, lekeleri azalttığı ve hatta yara izlerini (nedbe veya skar) bile daha belirsiz hale getirdiği pek çok konuşmacı tarafından dile getirildi. Ayrıca yüz derisinin kırışık ve sarkık olduğu durumlarda eskiden olduğu gibi büyük kesiler ile yapılan büyük ameliyatlardan çok ufak kesilerden yapılan iplikle askı ameliyatlarının iyi sonuçlar verdiği, daha güvenli oldukları ve iyileşmelerinin çok daha kısa olduğu belirtildi.

Çok dikkat çeken bir başka nokta ise yağ greftleri iyi alındıklarında PRP, kök hücre, büyüme faktörleri, kültürde üretilen fibroblast veya vampir yüz güzelleştirilmesinde kullanılan diğer yöntemlere ihtiyaç kalmadığının belirtilmesi idi. Yağ greftlerinin tek başlarına yukarıda sayılan işlemlerin hepsinden daha iyi sonuç verdiği anlatıldı. Ayrıca katılımcılar arasında yağ greftlerini kullananların sayısında ve kullanım alanlarında çok belirgin artış olduğu saptandı.

Meme büyütme ameliyatlarında yine silikon protezler ön planda idi. Ama bu kez yuvarlak silikonlar ile anatomik şekilli (damla şeklinde) silikon protezler arasında görüntü yönünden bir fark olmadığı vurgulandı. Ayni şekilde silikon protezlerin kas altına veya kas üstü meme dokusu altına konulmalarının da görüntüde bir fark yaratmadığı gösterildi. Ayrıca kas altına yerleştirilen protezlerin iyi yerleştirilmediğinde yerinden kaydığı ve kol hareketlerinde istenmeyen meme hareketlerine yol açtığı gösterildi. Çok zayıf kişilerde deri kenarından silikon protezin görünmesi durumunda kendi yağı enjekte edilerek yapılan ilavelerin bu durumu düzelttiği anlatıldı. Ayrıca küçük memelerde yalnız kendi yağı enjekte edilerek yapılan büyütmelerin sayısının arttığı ve daha fazla sayıda cerrahın bu yöntemi kullandığı gözlendi.

Kalça büyütme ameliyatları bu yıl en çok tartışılan konulardan biri idi. Şimdilerde vücut şekillendirme işlemi olarak tanımlanan ameliyatlarda bel ve bacaklardaki fazla yağlar alınmakta ve kalçaya enjekte edilerek doğal yuvarlaklık verilmektedir. Kadınların giderek artan oranda ince bel ve dolgun kalça istedikleri ve toplumda bu görüntünün dişilik açısından daha fazla rağbet gördüğü anlatıldı. Artık Amerikan toplumunda sıfır beden ve dümdüz kalçaların eskisi kadar popüler olmadığı anlatıldı. Toplumun güzel kadın vücudu olarak normal meme, ince bel ve dolgun kalçaları kabul ettiği belirtildi. Kalça büyütme ameliyatlarında kendi yağının enjekte edilmesinin kalça protezlerine göre daha iyi sonuçlar verdiği konusunda katılımcıların çoğu fikir birliğine vardılar (sürekli kalça protezi kullanan cerrahlar hariç).

Gözkapaklarındaki estetik ameliyatlarda eskisine göre daha az deri ve yağ dokusu çıkartılmakta hem üst hem de alt gözkapaklarının altına gerekli ise kişinin kendisinden alınan yağ verilerek gerekli dolgunluğun sağlandığı anlatıldı. Alt gözkapağında keserek yapılan estetikler azalmakta buna karşılık kapakların altına ve yanak önlerine verilen yağ enjeksiyonları ile kırışıklığı ve torbaları azaltan ameliyatlar daha çok yapılmakta idi. Göz kapağı derisinde peeling (soyma işlemi) yapılması konusunda iki ayrı görüş mevcut idi. Bazı konuşmacılar fenol veya TCA ile yapılan peeling (soyma) işlemini savunurlarken bazıları bunun tehlikeli olduğunu ve yapılmaması gerektiğini savundular.

İlgi çeken başka bir gelişme ise özellikle kadın genital organı estetik ameliyatlarının çok hızlı artması idi. Konuşmacılar Amerika’da son 5 yıl içinde bu ameliyatlarda %400 artış olduğunu kaydettiler. Günümüzde dar ve ince kumaşlı pantolonların çok giyilmesi, bikini ve mayoların ince kumaşlardan yapılması ve tüm dünyada cinselliğin daha serbest konuşulup tartışılması bu ameliyatlara olan ilgiyi arttırmaktadır. Cinsel organ estetiği yaptıran kadınların önemli bir kısmı bunu cinsel birleşimdeki rahatsızlıklardan kurtulmak için, diğer önemli bir kısmı ise öz güvenlerini kazanmak için gerçekleştirdiklerini söylemektedirler.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın bu kongreden edindiği önemli izlenimler şunlar oldu:

  • Yağların alınması yok vücudun şekillendirilmesi vardır. Alınan fazla yağlar atılmamalı ihtiyaç olan bölgelerin dolgunlaştırılmasında kullanılmalıdır.
  • Hem kalça hem de meme büyütme ameliyatlarında mümkün ise protez yerine kişinin kendi yağının kullanılması daha iyi sonuçlar vermektedir.
  • Yüz estetiğinde yağ enjeksiyonları ve küçük kesilerden yapılan iplikle asma ameliyatları büyük ameliyatlar kadar etkili ve kalıcıdır.
  • Tek başına yağ enjeksiyonu ile PRP, kök kücre, fibroblast kültürü, yapay dolgu maddelerinden çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Göz kapaklarında her zaman yağ torbalarını almak gerekmez, hatta bazı durumlarda yağ enjekte edilmesi daha iyi sonuçlar verebilir. Alt gözkapağında mümkün olduğu kadar deri çıkartılmasından kaçınılmalıdır. Yağ enjeksiyonları ile çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Kadın genital estetiği ameliyatları artmaktadır ve bu konuda estetik cerrahlar daha bilinçli ve zarar vermeyen ameliyatlar yapmaktadırlar.

Estetikte alışkanlıklar yavaş değişmekle birlikte Amerika ve tüm dünyada estetik cerrahlar giderek daha az yara oluşturan ameliyatlar ile güzelleştirme yolunu seçmektedir.