2016 Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi

Estetik Cerrahi konusunda dünyanın en prestijli kuruluşu olan Amerikan Estetik Cerrahi Derneği (ASAPS) 2016 kongresini Las Vegas’ta yaptı. Mandalay Bay Resort Hotel’in konferans merkezindeki dev salonlar kongre katılımcıları ile doldu.

Estetik cerrahiyi ilgilendiren bütün konular ayrıntılı olarak tartışıldı. Bu yıl yüz güzelleştiren, yağları eriten, lekeleri azaltan ve deri gerginliğini arttıran lazerler veya ışın veren aletlerde fazla bir değişiklik yoktu. Eskilerin de kullanım alanlarında fazla değişiklik gözlenmedi. Yağları ameliyatsız olarak eriten aletler hala etki olarak liposuction ameliyatı ile karşılaştırılabilecek düzeyde değildi.

Burun estetiğinde yeni geliştirilen teknikler daha az doku hasarı yaparak iyi bir sonuç almayı amaçlıyorlardı. Bütün yeni tekniklerde mümkün olduğu kadar burnun anatomik yapılarını orijinal hallerinde bırakılmaya gayret ediliyordu. Kıkırdakları mümkün olduğu kadar az çıkartmaya ve zayıf bölgeleri kıkırdak yamaları ile kuvvetlendirmeye yönelik teknikler rağbet görüyordu.

Yüz estetiğinde en önemli gelişme kişinin kendi yağı enjekte edilerek yapılan güzelleştirmelerdi. Deri altına ve derinlere enjekte edilen yağların deriyi beslediği, gerginliğini arttırdığı, daha canlı ve düzgün hale getirdiği, lekeleri azalttığı ve hatta yara izlerini (nedbe veya skar) bile daha belirsiz hale getirdiği pek çok konuşmacı tarafından dile getirildi. Ayrıca yüz derisinin kırışık ve sarkık olduğu durumlarda eskiden olduğu gibi büyük kesiler ile yapılan büyük ameliyatlardan çok ufak kesilerden yapılan iplikle askı ameliyatlarının iyi sonuçlar verdiği, daha güvenli oldukları ve iyileşmelerinin çok daha kısa olduğu belirtildi.

Çok dikkat çeken bir başka nokta ise yağ greftleri iyi alındıklarında PRP, kök hücre, büyüme faktörleri, kültürde üretilen fibroblast veya vampir yüz güzelleştirilmesinde kullanılan diğer yöntemlere ihtiyaç kalmadığının belirtilmesi idi. Yağ greftlerinin tek başlarına yukarıda sayılan işlemlerin hepsinden daha iyi sonuç verdiği anlatıldı. Ayrıca katılımcılar arasında yağ greftlerini kullananların sayısında ve kullanım alanlarında çok belirgin artış olduğu saptandı.

Meme büyütme ameliyatlarında yine silikon protezler ön planda idi. Ama bu kez yuvarlak silikonlar ile anatomik şekilli (damla şeklinde) silikon protezler arasında görüntü yönünden bir fark olmadığı vurgulandı. Ayni şekilde silikon protezlerin kas altına veya kas üstü meme dokusu altına konulmalarının da görüntüde bir fark yaratmadığı gösterildi. Ayrıca kas altına yerleştirilen protezlerin iyi yerleştirilmediğinde yerinden kaydığı ve kol hareketlerinde istenmeyen meme hareketlerine yol açtığı gösterildi. Çok zayıf kişilerde deri kenarından silikon protezin görünmesi durumunda kendi yağı enjekte edilerek yapılan ilavelerin bu durumu düzelttiği anlatıldı. Ayrıca küçük memelerde yalnız kendi yağı enjekte edilerek yapılan büyütmelerin sayısının arttığı ve daha fazla sayıda cerrahın bu yöntemi kullandığı gözlendi.

Kalça büyütme ameliyatları bu yıl en çok tartışılan konulardan biri idi. Şimdilerde vücut şekillendirme işlemi olarak tanımlanan ameliyatlarda bel ve bacaklardaki fazla yağlar alınmakta ve kalçaya enjekte edilerek doğal yuvarlaklık verilmektedir. Kadınların giderek artan oranda ince bel ve dolgun kalça istedikleri ve toplumda bu görüntünün dişilik açısından daha fazla rağbet gördüğü anlatıldı. Artık Amerikan toplumunda sıfır beden ve dümdüz kalçaların eskisi kadar popüler olmadığı anlatıldı. Toplumun güzel kadın vücudu olarak normal meme, ince bel ve dolgun kalçaları kabul ettiği belirtildi. Kalça büyütme ameliyatlarında kendi yağının enjekte edilmesinin kalça protezlerine göre daha iyi sonuçlar verdiği konusunda katılımcıların çoğu fikir birliğine vardılar (sürekli kalça protezi kullanan cerrahlar hariç).

Gözkapaklarındaki estetik ameliyatlarda eskisine göre daha az deri ve yağ dokusu çıkartılmakta hem üst hem de alt gözkapaklarının altına gerekli ise kişinin kendisinden alınan yağ verilerek gerekli dolgunluğun sağlandığı anlatıldı. Alt gözkapağında keserek yapılan estetikler azalmakta buna karşılık kapakların altına ve yanak önlerine verilen yağ enjeksiyonları ile kırışıklığı ve torbaları azaltan ameliyatlar daha çok yapılmakta idi. Göz kapağı derisinde peeling (soyma işlemi) yapılması konusunda iki ayrı görüş mevcut idi. Bazı konuşmacılar fenol veya TCA ile yapılan peeling (soyma) işlemini savunurlarken bazıları bunun tehlikeli olduğunu ve yapılmaması gerektiğini savundular.

İlgi çeken başka bir gelişme ise özellikle kadın genital organı estetik ameliyatlarının çok hızlı artması idi. Konuşmacılar Amerika’da son 5 yıl içinde bu ameliyatlarda %400 artış olduğunu kaydettiler. Günümüzde dar ve ince kumaşlı pantolonların çok giyilmesi, bikini ve mayoların ince kumaşlardan yapılması ve tüm dünyada cinselliğin daha serbest konuşulup tartışılması bu ameliyatlara olan ilgiyi arttırmaktadır. Cinsel organ estetiği yaptıran kadınların önemli bir kısmı bunu cinsel birleşimdeki rahatsızlıklardan kurtulmak için, diğer önemli bir kısmı ise öz güvenlerini kazanmak için gerçekleştirdiklerini söylemektedirler.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın bu kongreden edindiği önemli izlenimler şunlar oldu:

  • Yağların alınması yok vücudun şekillendirilmesi vardır. Alınan fazla yağlar atılmamalı ihtiyaç olan bölgelerin dolgunlaştırılmasında kullanılmalıdır.
  • Hem kalça hem de meme büyütme ameliyatlarında mümkün ise protez yerine kişinin kendi yağının kullanılması daha iyi sonuçlar vermektedir.
  • Yüz estetiğinde yağ enjeksiyonları ve küçük kesilerden yapılan iplikle asma ameliyatları büyük ameliyatlar kadar etkili ve kalıcıdır.
  • Tek başına yağ enjeksiyonu ile PRP, kök kücre, fibroblast kültürü, yapay dolgu maddelerinden çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Göz kapaklarında her zaman yağ torbalarını almak gerekmez, hatta bazı durumlarda yağ enjekte edilmesi daha iyi sonuçlar verebilir. Alt gözkapağında mümkün olduğu kadar deri çıkartılmasından kaçınılmalıdır. Yağ enjeksiyonları ile çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Kadın genital estetiği ameliyatları artmaktadır ve bu konuda estetik cerrahlar daha bilinçli ve zarar vermeyen ameliyatlar yapmaktadırlar.

Estetikte alışkanlıklar yavaş değişmekle birlikte Amerika ve tüm dünyada estetik cerrahlar giderek daha az yara oluşturan ameliyatlar ile güzelleştirme yolunu seçmektedir.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir