Emekçi Kadınlar Günü
Toplumların geleceğinin garantisi olan kadınların “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” kutlu olsun.
Toplumların geleceğinin garantisi olan kadınların “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” kutlu olsun.
Hala dünyada en sık yapılan estetik ameliyatların başını çeken burun estetiği ciddi bir değişim geçirmektedir. Dünyada estetik cerrah sayısının artması ve burun ameliyatlarının ucuzlayarak yaygınlaşması güzel burun anlayışını da değiştirmiştir. Eskiden yalnız ayrıcalıklı kişilerin yaptırabildiği abartılı burun ameliyatları “farkedilme”, “dikkati çekme”, “sınıf göstergesi” gibi mesajlar vermeye yönelik iken günümüzde “farkedilmeden doğal ve güzel görünme” anlayışı ile yaptırılmaktadır. Toplum doğal olmayan komik görüntüler ile “statü kazanılmayacağını” öğrenmeye başladı.
Aşağıda Prof. Dr. Ege Özgentaş ile burun estetiği üzerine yapılan bir söyleşinin videosu bulunmaktadır.
Gıdı estetiğini anlayabilmek için önce bu kavramın ne olduğuna bakalım. Çene altı ile boyun arasında dik açılı bir geçiş olmalıdır. Yani çene altı düz olmalı ve boyun ile köşe yaparak birleşmelidir. Çeşitli nedenler ile çene altı dolgunlaşır ise boyuna birleştiği bölge tam olarak belli olmayan yumuşak eğimli bir geçiş gösterir. Çene altının dolgun ve sarkık olmasına halk arasında gıdı veya gıdık adı verilir. Bu terim normalde olmaması gereken istenmeyen bir durumu ifade etmek için kullanılır. Örneğin: “gıdısı var”.
Genel olarak çene altında dolgunluk olmamalı ve burası düz olmalıdır. Bu bölgenin dolgun ve sarkık görünmesinin başlıca nedenleri şunlardır:
Çene altında biriken fazla yağlar boyun ve çene ucu arasındaki açıklığı kapatır ve gıdık oluşturur.
Aşırı kilo verme sonrası daha önce dolgun olan çene altı bölgesi boşalsa bile deri esnekliğini kaybetmiş ise tekrar eski gerginliğine dönemez ve sarkık olarak kalır. İçi boş bile olsa bu sarkık deri gıdı görüntüsü yaratır.
Çene ucu olması gereken yerden daha geride ise boyun ile çene ucu arasındaki mesafe kısalır ve bu da çene altı-boyun geçişinin dik açılı değil yumuşak eğimli olmasına yol açar. Ortaya çıkan görüntü gıdı olarak değerlendirilir.
Genç ve güzel kişilerde gıdı olmamalıdır. Yani çene altı ile boyun birbirine dik açı yaparak birleşmelidir. Bu geçişin yumuşak bir eğimle olması daha çok yaşlılıkta görülür ve estetiği bozar. Güzel bir boyun görüntüsüne sahip olmak için gıdığın giderilmesi yani çene altının dolgun değil düz olması gereklidir. Genç kişilerde bile gıdı var ise bu estetik açıdan dezavantaj yaratır.
Teorik olarak hemen herkes gıdı tedavisinin içi boşaltılarak yapılması gerektiğini düşündüğü için bu tedavi “gıdı aldırma” ismi ile anılır. Bunu sağlamak için pek çok egzersiz veya masaj tanımlanmıştır. Ancak bunların hiçbirinin yararı bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Gıdık tedavisi için bilinen yöntemleri söyle özetleyebiliriz:
Çene altı yağlarını eritmek için çeşitli ürünler internet ve başka medya kanalları ile satılmaktadır. Ancak bunların hiçbirinin etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Deoksikolik asid (deoxycholic acid) ve benzeri maddeler safra içinde mevcuttur ve görevleri yağları eritmektir. Bu maddelerin enjekte edildikleri bölgelerde yağları erittikleri bilinmektedir. Ancak zararları tam olarak değerlendirilemediği için şu an bunların yaygın olarak kullanılmaları sakıncalıdır. Zaten şu ana kadar yalnız ABD ve Kanada’da gıdı yağları eritilmesinde kullanılmak üzere izin almış iki ticari ilaç vardır ve bunlar şimdilik başka ülkelerde satılmamaktadır. Ayrıca kullanımları yeni olduğu için ne kadar başarılı oldukları konusunda yeterli bilgi yoktur.
Liposuction yani yağların emilerek alınması gıdı tedavisinde en sık uygulanan yöntemdir. Ancak deri sarkıklığında fazla yarar sağlamaz. Ayrıca derin bölgelerdeki yağların bu yöntemle alınması her zaman mümkün olmayabilir.
En eski ve en iyi sonuç veren ameliyattır. Ancak liposuction işlemine göre daha büyük bir işlemdir. Çene altından küçük bir bölgeden girilerek deri kaldırılır ve alttaki yağlar gözle görünerek gerektiği kadar traşlanır.
Çeşitli nedenler ile gelişen çene ucu geriliği hem estetik olarak görüntüyü bozar hem de gıdı görüntüsü yaratabilir. Bu durumda çene altı yağlarının alınması yeterli olmaz. Çene ucunun da çeşitli yöntemler ile öne doğru uzatılması gerekir. Çene ucu uzayınca boyu ile olan mesafesi artar ve açı aradaki açı daralır.
Gıdıyı oluşturan çene altındaki yumuşak ve sarkık deri ise tedavi tamamen farklıdır. Bu durumda derinin gerilmesi lazımdır. Deri çeşitli lazer ve mikrodalga ışınları ile bir miktar sıkılaştırılabilir. Ancak ileri durumlarda uygun bölgelerden fazla derinin çıkartılması gerekir ve bu da ameliyat ile gerçekleştirilir.
Estetik ameliyatlar da tıbbın bir parçasıdır ve tıbbın pek çok bölümünde olduğu gibi sorunlar her zaman çözebilecek hazır bir reçete yoktur. Kişinin ve problemin durumuna bağlı olarak hekim her hasta için ayrı bir karar vermek ve uygulamak zorundadır. Prof. Dr. Ege Özgentaş duruma göre liposuction, açık ameliyat ve askılama yöntemlerini birbiri ile kombine bir şekilde kullanarak gıdı tedavisi yapmaktadır.
Liposuction veya Türkçe söylemi ile liposakşın hemen herkesin bildiği ve çok sık uygulanan bir yöntemdir.
Yıllar boyunca yağ fazlalıkları vücut estetiğini ve insan sağlığını kötü etkileyen bir unsur olmasına rağmen zayıflama dışında bir tedavisi tam olarak bulunamamıştır. Ancak bir de inatçı ve bölgesel yağ fazlalıkları vardır ki bunlar zayıflamak ile düzelmez.
Liposuction bölgesel yağların alınmasında çok faydalı ve kolay bir yöntemdir.
Dizlerin çevresinde biriken yağ fazlalıkları bacakların kalçadan ayak bileğine kadar düzgün bir şekilde daralan sütun görüntüsünü bozar. Diz içlerindeki yağ fazlalıkları da daha alt kısımlar ince olduğunda bacaklarda eğrilik varmış izlenimi verebilir. Diz içleri (tıbbi terimi ile diz mediyali) yağların kolay toplandığı ve zor eridiği bölgelerdendir. Özellikle kadınlarda diz içi fazla yağ sık görünürken erkeklerde genellikle nadirdir.
Yağ fazlalığının tedavisi bu fazlalığın bir şekilde alınmasıdır. Yağlar ameliyatlı veya ameliyatsız yöntemler ile alınabilirler. Ancak şu anda yaygın olarak ameliyatlı tedaviler uygulanmaktadır ve ameliyatsız olanlar hala araştırma evresindedir.
Teorik olarak deri kesilerek içindeki yağlar alınabilir ve daha sonra deri tekrar dikilebilir. Ancak bu yöntem önerilmez çünkü çirkin bir iz bırakma olasılığı vardır. Özellikle estetik amaçlı tedavilerde mümkün olduğu kadar görünen bir iz bırakmamakta yarar vardır.
Özellikle diz içi yağların alınmasında liposuction en uygun metoddur. 2 mm çapındaki bir delikten girilerek bu yağlar alınabilir. Deneyimli bir elde yapıldığında iz bırakmaz ve şekil bozukluğu olmaz. Klinikte uyutulmadan lokal anestezi ile yapılabilir ve hasta ameliyattan hemen sonra günlük hayatına devam edebilir. Liposuction cihazları çeşitlidir. Vaser (vaser lipo), laser (lazerli liposakşın) veya su püskürtmeli cihazlar vardır. Usta bir elde hangi cihazın kullanıldığı önemli değildir ve hepsi ile ayni sonuç alınır.
Ne kadar küçük olur ise olsun ameliyat daima masraflı ve korkulan bir olaydır. Özellikle diz içi ve çene altı gibi bölgelerin yağlarını ameliyatsız olarak yok edebilmenin yolları araştırılmaktadır.
Son yıllarda yağ eritici ilaçlar üzerinde yoğun çalışmalar vardır. Deoksikolik asid (deoxycholic acid) isimli kimyasal maddenin yağ içine enjekte edildiğinde yağları erittiği bilinmektedir. Bu ilaç Kybella ismi ile ABD de satılmaktadır ancak yasal olarak Türkiye’de bulunmamaktadır. Maliyeti yüksektir ve düzensizlik olabilir.
Çeşitli ticari cihazlar ile deri üzerinden yapılan ameliyatsız tedaviler ile yağlar bir miktar eritilebilir. Ancak bu cihazları etkisi sınırlıdır ve tam sonuç alınabilmesi için tekrarlanan tedaviler gerekir. Bu da maliyeti önemli ölçüde arttırır.
Dizdeki yağ fazlalıkları için diz içi liposuction en uygun seçenektir. Günübirlik olarak hastanede yatmadan lokal anestezi ile yapılabilir ve kişi ayni gün işinin başına dönebilir.