Mutlu Ekip

Bir cerrahi ekibin en mutlu olduğu an verilen emeğin karşılığını bulduğunu anladığı zamandır.

Brezilya’lı ünlü estetik cerrah Pitanguy öldü.

Estetik cerrahi’nin 20. yüzyıldaki en büyük isimlerinden olan Ivo Pitanguy’u geçtiğimiz ay (6 Ağustos 2016) kaybettik.

Brezilya’da doğan Pitanguy tıp fakültesini Rio de Janeiro’da bitirdikten sonra 1940 ların sonlarında burs kazanarak ABD de Cincinnati Ohio’da Professor John Longacre’ın servisinde asistan olarak çalışmış daha sonra Mayo Klinik ve New York’ta Dr. John Marquis Converse’in kliniğinde plastik cerrahi eğitimi almıştır.

Rio de Janeiro’da çeşitli hayır kurumu hastanelerde yanıklı ve fakir hastaların bakımları ile ilgilenen Prof. Pitanguy pek çok savaş mağduru ve kaza kurbanının da normal bir hayata dönmesine çaba harcamıştır.

Prof. Pitanguy özellikle meme ve karın estetiği konusunda estetik cerrahiye büyük katkılarda bulunmuştur.

İsmi estetik ve plastik cerrahi dünyasında bir duayen olarak bilinen Pitanguy çok sayıda bilimsel yayını ve yetiştirdiği çok sayıda estetik plastik cerrah ile tıp dünyasında uzun süre unutulmayacaktır.

m

Prof. Dr. Ege Özgentaş ve anestezi ekibi ameliyata başlıyor

Bir cerrahi işlemin başarılı sonuçlanması en az cerrahın becerisi kadar ameliyathanenin donanımı, anestezi ekibinin deneyimi ve ameliyat sonrası bakımın kalitesi ile de ilgilidir.

Ülkemiz son yıllarda hızla yenileri eklenen modern hastaneleri ile tıp alanındaki gelişmesini sürdürmektedir. İstanbul’da açılan Koç Üniversitesi Hastanesi modern yapısı, donamımı ve seçilmiş ekibi ile kaliteli ve güvenli hizmet veren hastaneler arasında ön sıralarda yer almaktadır.

Prof. Dr. Ege Özgentaş kritik bakım gerektiren ameliyatlarını Koç Üniversitesi Hastanesi’nde yapmayı tercih etmektedir.

Damak yarığı ile doğan 9 aylık bir bebek Koç Üniversitesi Hastanesi ameliyathanesinde anestezi ekibi tarafından uyutulurken görünüyor.

Ameliyatı sorunsuz geçen bebek ameliyattan 3 saat sonra su içmeye başlamış ve ertesi günü taburcu edilmiştir.

Sağlık hizmetlerinin bir ekip işi olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır. Modern binalar ve cihazlar ancak onları kullanan yetenekli kişilerin varlığında bir anlam ifade ederler.

30 Ağustos’un Önemi

30 Ağustos Türkiye tarihi’nin en önemli günü ve bayramıdır. Herkesin özellikle gençlerin bu günün anlamını tam olarak kavrayabildiklerini sanmıyorum.

Dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu diğer emperyalist ülkeler tarafından tarihten ve dünya pazarından silinmek isteniyordu. Bunun başarılmasına son bir durak kalmıştı: Anadolu

Anadolu insanı yaşamı boyunca pek çok savaşa katıldı. Ama Türk yurdu olduktan sonra moğollar hariç hiç yabancı istilasına uğramamıştı. İlk kez 1. dünya savaşı ve sonrası doğudan ve batıdan yabancı askerlerin istilasına uğradı.

Vatanında yabancı askerlerin varlığına tahammül edemeyen bir ulus Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalizme karşı inanılmaz bir savaş verdi ve “Egemen Türkiye Cumhuriyeti” nin kurulmasını sağladı.

Vatan topraklarını emperyalistlere açanların Saltanat Rejimi olduğunu unutmamak gerekir. 150 yıl boyunca sürekli olarak gerileyen ve hiçbir şekilde çağa uyum sağlayamayan Saltanat Rejimi’nin kurtuluş savaşından sonra birdenbire dirileceğine inanmak mümküm müydü? Kurtuluş savaşını bile işgal altında izleyen ve yardım yerine bastırmaya çalışan bir yönetimin ulusu çağdaş bir düzeye getirmesi düşünülemezdi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti dünyada saygın bir konuma sahip ise bu 30 Ağustos 1922 de emperyalistleri denize dökerek başlayan devrimler sayesinde olmuştur.

Bu satırları okurken “bunun estetik cerrahi ile ne ilgisi var” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Eğer Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleri olmasa idi muhtemelen Anadolu’nun ortası hariç tamamı yabancı ülke devletlerinin olacak ve buralarda herhalde hiç müslüman yaşamayacak veya çok az sayıda olacaklardı. Anadolu’nun ortasında yaşayan müslümanlar ise muhtemelen Türk adı olmayan bir devlet olarak kalacak ve herhalde kadınlarının tamamı kara çarşaf ve peçe içinde erkekler ise dini kıyafetler içinde yaşayacaklardı. Kadınlar doğumlarını kadın ebe veya doktor yok ise kendi kendilerine yapacak, ölümcül sorunları bile çıksa erkek doktorlara görünemeyeceklerdi. Böyle bir ortamda güzelliğin, estetiğin, zarafetin ne kadar değeri olabilirdi gelin siz karar verin.

Koyu islami rejimler ile yönetilen ülkelerdeki kadınlar güzel olmak istemez mi? Tabii ki isterler ama bunu kendi ülkelerinde gerçekleştirmelerinin imkanı genellikle olmuyor. Bu durumda ekonomik durumu iyi olanlar başka ülkelere (buna Türkiye de dahil) giderek erkek doktorlara her türlü estetik ameliyatı yaptırabiliyorlar.

Çoğu zaman emek sarfetmeden birşeyler elde edenler bunun kıymetini bilmez ve savurgan şekilde kaybederler. Dede ve babalarımız bizleri bu günlere getirmek için hem canlarını verdiler hem de kendileri büyük sıkıntılar içinde yaşadılar. Hak ve özgürlüklerimizi hem korumalı hem de bizden sonraki nesillere daha da güçlenmiş olarak iletmeliyiz. Bu bizim vatanımıza, insanımıza, yeni nesillere ve Atatürk’e borcumuzdur.

Estetik cerrahi ile ilgili bir tv programım

Estetik Cerrahi televizyon programcılarının daima ilgisini çekmiştir. Yakınlarda “Sema Baysal ile İşkolik” programının konuğu oldum ve 24 dakika boyunca branşımızın ilgi çeken başlıklarından bahsettim.

Avrupa Plastik Cerrahi Birliği kongresine Türkiye damgasını vurdu

Avrupa Plastik Cerrahi Birliği (EURAPS) bilimsel kongresi 26-28 Mayıs 2016 tarihleri arasında Brüksel’de yapıldı.

Avrupa’nın en elit Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanlarının üye olabildikleri bu kongrede özellikle genç Türk Plastik Cerrahları göz doldurdu. Tüm Avrupa ülkelerine dağıtılan toplam 6 fellow’luk burslarından iki tanesini Genç Türk Plastik Cerrahları kazandı. Ayrıca Türkiye’den sunulan çok sayıda bilimsel bildiri de ilgi ile izlendi.

Kongre açılışını Belçika Prensesi Lea yaptı. Monarşinin bir ferdi olmasına karşın son derece sade giyimi, mütevazi ve alçak gönüllü davranışları ile Prenses Lea herkesin sempatisini kazandı.

Kongrede sunulan bildiriler sıkı bir seçimden geçirildiği için bilimsel açıdan çok yüksek düzeyde idiler. Bilimsel değerinin yanında konuklarına özel sosyal  aktiviteleri ile de ünlü olan kongre bu kez de düzenlediği iki ayrı gece ile geleneğini sürdürdü.

Otomobil Müzesi’nde yapılan “Gala Yemeği” ilginç bir sanat çalışmasına evsahipliği yaptı. Belçika’lı sanatçıların hazırladığı dev bir resim sahnenin arkasını kaplıyordu. Resme dikkatli bakıldığında küçük tablo parçalarının oluşturduğu dev bir mozaik olduğu dikkati çekiyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde sanatçılar çalışma tulumları ile birlikte bu mozaikleri tek tek kaldırdılar ve bu küçük resimcikleri (hepsi özgün olarak yağlıboya ile yapılmışlardı) konuklara hediye ettiler. Kaldırılan mozaik tabloların altından meşhur çizgi roman kahramanı Tenten’in resmi çıktı.

Kongre kapanış yemeği ise çizgi roman müzesinde yapıldı. Her iki müze de ilginç eserler ile dolu idi. Tenten başta olmak üzere pek çok çizgi romanın yaratıldığı Belçika sanatta oldukça ileri düzeyde olduğunu konuklarına gösterdi.

Kendine özgü mutfağı ile de katılımcıların beğenisini alan Belçika Brüksel’in temizliği ve güzelliği, halkın güleryüzlülüğü ve konukseverliği ile dikkati çekti.

Türk Plastik Cerrahi Derneği’nin “Saç Ekimi” Uyarısı

Türk Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Derya Özçelik’in 17 Mayıs 2016 tarihinde Medimagazin sitesinde yayınlanan yazısını aynen aktarıyoruz:

Türkiye’de sağlık turizminin lokomotifi ‘saç ekimi’ nereye gidiyor?

Plastik cerrahinin temel amaçlarından biri, kişinin görünümünü iyileştirerek kendisiyle ve çevresiyle barışık bireyleri topluma kazandırmaktır. Saç ekimi de bu amaca hizmet eden estetik amaçlı yapılan cerrahi bir tedavidir, bir doku nakil işlemidir. Doku nakilleri plastik cerrahide gerek kaybedilen dokuları onarmak gerekse estetik amaçlı sürekli kullanılırlar. Ülkemizde çok ileri konumda olan plastik cerrahi bilimi ve uygulamaları saç ekimine aktarılmış ve 10 yıl gibi kısa bir sürede dünya liderlerinden olmamızı sağlamıştır.

Kaş, sakal, bıyık ekiminde de saç kullanıldığından, saç ekimi kapsamına kaş, sakal bıyık ekimi de girmektedir. Yüz germe gibi ameliyatlara veya kazalara bağlı saçlı derideki izlerin ya da dudak sakal bölgesindeki izlerin (örneğin;dudak yarığı ameliyatı sonrası) de saç ekimi ile kamufle edilmesi mümkündür.

Saç ekimi ameliyatları ülkemizde yoğun olarak yapılmakta ve yurtdışından da çok sayıda hasta gelmektedir. Bu hizmetin öncelikle hasta güvenliğini sağlayan standartlarda yapılması hem biz plastik cerrahların hem de yasa koyucu ve denetleyici mekanizmanın sorumluluğundadır. Ancak günümüzde saç eken yerlerin hepsinin uygun standartlarda olduğu söylenemez.

Saç ekiminde temel standartlar şunlardır:

  1. Ameliyatı plastik cerrahın yapması
  2. Yardımın hemşire/sağlık memuru tarafından yapılması
  3. Ameliyathane koşullarının sağlandığı ortamda yapılması
  4. Bütün ameliyatlar için gerekli koşulların sağlanması (sterilite, ağrı kontrolü, damar yolu açılması..)
  5. Takibin ameliyatı yapan ekip tarafından gerçekleştirilmesi

STANDARTLARI SAĞLAMAYAN YERLERDE KARŞILAŞABİLECEĞİNİZ DURUMLAR:

  • Ameliyatı yapacak kişinin kendini plastik cerrah olarak tanıtması, ancak sonra olmadığının öğrenilmesi
  • ‘Saç ekimi uzmanlığı’ adında bir uzmanlık alanı olmamasına rağmen kişilerin kendilerini saç ekim uzmanı olarak tanıtması
  • Söylenen sayıda greft ekilmemesi (yani 4000 greft ekileceğinin söylenip 1000 greft ekilmesi)
  • Ameliyatın ameliyata uygun olmayan koşullarda gerçekleştirilmesi
  • Sterilite koşullarına dikkat edilmemesi (bir hastada kullanılan aletlerin başka hastada da kullanılması)
  • Ameliyatın başından sonuna kadar hemşireler tarafından yapılması
  • Yardımcı personel olarak ameliyata giren kişilerin hemşire/sağlık memuru olmaması

STANDARLARI SAĞLAMAYAN YERLERDE KARŞILAŞABİLECEĞİNİZ SONUÇLAR:

  • Ekilen saçların yetersiz çıkması veya hiç çıkmaması:
    Saç ekimi doğru ellerde hasta memnuniyeti yüksek bir işlemdir. Normal koşullarda ekilen saç greftlerinin %90’nın üzerinde tutması beklenir. Ancak kuralına uygun yapılmayan ekimlerde ekilen saçların hiçbirinin çıkmaması veya çok yetersiz çıkması gibi sonuçlar görülebilmektedir. Bu durum genel olarak teknikteki hatalara bağlıdır. Saç köklerinin alırken veya ekerken hasarlanması, uygun olmayan sıvıların cilt altına enjeksiyonu, ya da uygun olmayan yıkama solüsyonları gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilmektedir.
  • Enfeksiyon:
    Şaçlı deri iyi kanlanan bir bölge olmasına rağmen steriliteye dikkat edilmediğinde oluşabilir.
    Aynı zaman diliminde çok sayıda saç ekilen bazı merkezlerde aynı aletin birden çok hastaya steril edilmeden kullanılması sonucunda da enfeksiyon görülebilir. Burada temel kaygımız hepatit B, hepatit C ve AIDS gibi hastalıkların bulaşmasıdır.
  • Yanlış tasarım:
    Yön ve açıların doğru planlanmamasına bağlı görünüm bozukluğu
    Ön saç çizgisinin yerinin ve şeklinin yanlış planlanması
  • Verici alanda, çok fazla sayıda greft alınması sonucu, kontrolsüz seyrelme
  • Lokal anestezi ilaçlarının yanlış kullanımına bağlı sorunlar:
    Saçlı deriye lokal uygulanan adrenalin ve anestezi ilaçları ehil olmayan kişilerin elinde ölümcül silaha dönüşerek kalp krizine, tansiyonun kontrolsüz yükselmesine neden olabilir. Bu ilaçların normalden fazla uygulanması bazen de saçlı derinin kanlanmasını bozarak doku ölümlerine (nekroz) yol açabilir.
    Bütün ameliyat yardımcı sağlık personeli olan hemşireler tarafından götürülüyorsa ortam çok güvenli değildir.

BİLİNMESİ GEREKEN DİĞER KONULAR:

Bazı ek tedavilerin ‘mucize’ olarak tanıtılması:

Saç Aşısı (ACell Micromatrix)

Türkiye‘de saç çıkarmada devrim olarak tanıtılan saç aşısı’nın saç çıkardığını gösteren deneysel ve klinik araştırmalar henüz yoktur. ACell Micromatrix ilaç değil, tıbbi cihaz kategorisindedir. Bazal membran ve kollajen içeren ekstrasellüler matriksdir. Amerika Birleşik Devletleri Sağlık Bakanlığı (FDA) onayı yara iyileşmesi üzerinedir. Saç çıkarma veya güçlendirme ile ilgili onayı yoktur (14 Tem 2015). Toz formunda olduğu için hastanın kendi kanı ile karıştırıp saçlı derisine enjekte edildiği görülmektedir. Oysaki üretici firma kullanım şeklini yara üzerine uygulama olarak belirtmiş, ciltaltı enjeksiyonu tanımlanmamıştır.
http://acell.com/micromatrix/

Saç Klonlaması (kopyalaması)

Saç klonlaması ile kast edilen, saç yapan hücrelerin ve hücrelerin oturduğu çatının birebir aynısını üretmektir. Çok kompleks yapıya sahip deriyi kopyalamak karaciğeri kopyalamaktan daha zordur. Günümüzde laboratuvar koşullarında bile saç klonlama yapılamamıştır. ‘Saç Klonluyoruz’ tarzındaki haberlere itibar edilmemelidir.

SON SÖZ

Alınan başarılı sonuçlar sayesinde ülkemizde sağlık turizminin lokomotifi olan saç ekimi, aynı zamanda bu konuda ehliyeti olmayan kişilerin de pazarı halindedir. Hastaların konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmamasını istismar eden kişi ve kurumların sayısı her geçen gün artmaktadır. Ayrıca gerçeği yansıtmayan pazarlama yöntemleri ile de hastalar yanlış yönlendirilmektedir.

Uygun yasal düzenlemelerin yanı sıra düzenli kontrol mekanizmaları kurarak saç ekimi yapan kişi ve kurumların denetlenmesi, standartların konulması gerek toplum sağlığı açısından gerek ülkemizin yurtdışındaki imajı açısından hayati önemdedir.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) olarak saç ekimi kursları düzenleyerek, medyada bilgilendirme yaparak, uygunsuz işlem yapan yerleri ilgili kurumlara bildirerek saç ekiminde bütün ameliyatlar için geçerli standartların uygulanması ve hasta güvenliğinin sağlanması için azami gayret göstermekteyiz.

Prof. Dr. Derya Özçelik

TPRECD YÖNETİM KURULU Adına

Not: Yazıyı yayınlandığı sitede okumak isterseniz aşağıdaki bağlantıyı tıklayınız:
http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-turkiyede-saglik-turizminin-lokomotifi-sac-ekimi-nereye-gidiyor-2-12-70197.html

Meslek Odamızın Seçimleri Yapıldı

Biz “Estetik ve Plastik Cerrah” ların da bağlı olduğu meslek odamız “İstanbul Tabip Odası” yönetimi için seçimler 24 Nisan 2016 Pazar günü yapıldı.

“Sivil Toplum Örgütü (STK)” kavramının giderek güçlendiği ülkemizde meslek odaları da toplum ile bütünleşmek için çabalarını arttırmaktadırlar.

Binlerce (eğer onbinler değilse) hekimin üyesi olduğu “İstanbul Tabip Odası” seçimleri bir şenlik havası içinde yapıldı. Hekimlerin seyrek gördükleri meslektaşlarını, ağabeylerini, hocalarını veya öğrencilerini görme fırsatı buldukları bu seçimlerde çok renkli görüntüler de yaşandı. Uzun süredir birbirlerini görmeyen hekimler bu fırsattan yararlanıp bir yerlerde oturup sohbet etme veya yemek yeme olanaklarını buldular. Dostluklarını anarak çok keyifli anlar yaşadılar.

Meslek odaları bizlerle toplum arasında bağ kurabilen çok önemli kuruluşlardır. Özellikle mesleğimiz olan “Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi” konusunda hastalarımız her konuda aydınlanmak için “İstanbul Tabip Odası” ve bununla iletişim içinde olan “Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği” ne başvurabilirler. Kendisini “estetikçi” veya “doktor” olarak tanıtan kişiden şüphelendiğinizde bu kuruluşlara başvurarak hekimliğini ve ihtisasını sorgulayabilirsiniz.

Lütfen sağlığımızı yetersiz kişi veya kuruluşlara teslim etmeyelim.  STK ve meslek odalarına destek olalım.

2016 Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi

Estetik Cerrahi konusunda dünyanın en prestijli kuruluşu olan Amerikan Estetik Cerrahi Derneği (ASAPS) 2016 kongresini Las Vegas’ta yaptı. Mandalay Bay Resort Hotel’in konferans merkezindeki dev salonlar kongre katılımcıları ile doldu.

Estetik cerrahiyi ilgilendiren bütün konular ayrıntılı olarak tartışıldı. Bu yıl yüz güzelleştiren, yağları eriten, lekeleri azaltan ve deri gerginliğini arttıran lazerler veya ışın veren aletlerde fazla bir değişiklik yoktu. Eskilerin de kullanım alanlarında fazla değişiklik gözlenmedi. Yağları ameliyatsız olarak eriten aletler hala etki olarak liposuction ameliyatı ile karşılaştırılabilecek düzeyde değildi.

Burun estetiğinde yeni geliştirilen teknikler daha az doku hasarı yaparak iyi bir sonuç almayı amaçlıyorlardı. Bütün yeni tekniklerde mümkün olduğu kadar burnun anatomik yapılarını orijinal hallerinde bırakılmaya gayret ediliyordu. Kıkırdakları mümkün olduğu kadar az çıkartmaya ve zayıf bölgeleri kıkırdak yamaları ile kuvvetlendirmeye yönelik teknikler rağbet görüyordu.

Yüz estetiğinde en önemli gelişme kişinin kendi yağı enjekte edilerek yapılan güzelleştirmelerdi. Deri altına ve derinlere enjekte edilen yağların deriyi beslediği, gerginliğini arttırdığı, daha canlı ve düzgün hale getirdiği, lekeleri azalttığı ve hatta yara izlerini (nedbe veya skar) bile daha belirsiz hale getirdiği pek çok konuşmacı tarafından dile getirildi. Ayrıca yüz derisinin kırışık ve sarkık olduğu durumlarda eskiden olduğu gibi büyük kesiler ile yapılan büyük ameliyatlardan çok ufak kesilerden yapılan iplikle askı ameliyatlarının iyi sonuçlar verdiği, daha güvenli oldukları ve iyileşmelerinin çok daha kısa olduğu belirtildi.

Çok dikkat çeken bir başka nokta ise yağ greftleri iyi alındıklarında PRP, kök hücre, büyüme faktörleri, kültürde üretilen fibroblast veya vampir yüz güzelleştirilmesinde kullanılan diğer yöntemlere ihtiyaç kalmadığının belirtilmesi idi. Yağ greftlerinin tek başlarına yukarıda sayılan işlemlerin hepsinden daha iyi sonuç verdiği anlatıldı. Ayrıca katılımcılar arasında yağ greftlerini kullananların sayısında ve kullanım alanlarında çok belirgin artış olduğu saptandı.

Meme büyütme ameliyatlarında yine silikon protezler ön planda idi. Ama bu kez yuvarlak silikonlar ile anatomik şekilli (damla şeklinde) silikon protezler arasında görüntü yönünden bir fark olmadığı vurgulandı. Ayni şekilde silikon protezlerin kas altına veya kas üstü meme dokusu altına konulmalarının da görüntüde bir fark yaratmadığı gösterildi. Ayrıca kas altına yerleştirilen protezlerin iyi yerleştirilmediğinde yerinden kaydığı ve kol hareketlerinde istenmeyen meme hareketlerine yol açtığı gösterildi. Çok zayıf kişilerde deri kenarından silikon protezin görünmesi durumunda kendi yağı enjekte edilerek yapılan ilavelerin bu durumu düzelttiği anlatıldı. Ayrıca küçük memelerde yalnız kendi yağı enjekte edilerek yapılan büyütmelerin sayısının arttığı ve daha fazla sayıda cerrahın bu yöntemi kullandığı gözlendi.

Kalça büyütme ameliyatları bu yıl en çok tartışılan konulardan biri idi. Şimdilerde vücut şekillendirme işlemi olarak tanımlanan ameliyatlarda bel ve bacaklardaki fazla yağlar alınmakta ve kalçaya enjekte edilerek doğal yuvarlaklık verilmektedir. Kadınların giderek artan oranda ince bel ve dolgun kalça istedikleri ve toplumda bu görüntünün dişilik açısından daha fazla rağbet gördüğü anlatıldı. Artık Amerikan toplumunda sıfır beden ve dümdüz kalçaların eskisi kadar popüler olmadığı anlatıldı. Toplumun güzel kadın vücudu olarak normal meme, ince bel ve dolgun kalçaları kabul ettiği belirtildi. Kalça büyütme ameliyatlarında kendi yağının enjekte edilmesinin kalça protezlerine göre daha iyi sonuçlar verdiği konusunda katılımcıların çoğu fikir birliğine vardılar (sürekli kalça protezi kullanan cerrahlar hariç).

Gözkapaklarındaki estetik ameliyatlarda eskisine göre daha az deri ve yağ dokusu çıkartılmakta hem üst hem de alt gözkapaklarının altına gerekli ise kişinin kendisinden alınan yağ verilerek gerekli dolgunluğun sağlandığı anlatıldı. Alt gözkapağında keserek yapılan estetikler azalmakta buna karşılık kapakların altına ve yanak önlerine verilen yağ enjeksiyonları ile kırışıklığı ve torbaları azaltan ameliyatlar daha çok yapılmakta idi. Göz kapağı derisinde peeling (soyma işlemi) yapılması konusunda iki ayrı görüş mevcut idi. Bazı konuşmacılar fenol veya TCA ile yapılan peeling (soyma) işlemini savunurlarken bazıları bunun tehlikeli olduğunu ve yapılmaması gerektiğini savundular.

İlgi çeken başka bir gelişme ise özellikle kadın genital organı estetik ameliyatlarının çok hızlı artması idi. Konuşmacılar Amerika’da son 5 yıl içinde bu ameliyatlarda %400 artış olduğunu kaydettiler. Günümüzde dar ve ince kumaşlı pantolonların çok giyilmesi, bikini ve mayoların ince kumaşlardan yapılması ve tüm dünyada cinselliğin daha serbest konuşulup tartışılması bu ameliyatlara olan ilgiyi arttırmaktadır. Cinsel organ estetiği yaptıran kadınların önemli bir kısmı bunu cinsel birleşimdeki rahatsızlıklardan kurtulmak için, diğer önemli bir kısmı ise öz güvenlerini kazanmak için gerçekleştirdiklerini söylemektedirler.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın bu kongreden edindiği önemli izlenimler şunlar oldu:

  • Yağların alınması yok vücudun şekillendirilmesi vardır. Alınan fazla yağlar atılmamalı ihtiyaç olan bölgelerin dolgunlaştırılmasında kullanılmalıdır.
  • Hem kalça hem de meme büyütme ameliyatlarında mümkün ise protez yerine kişinin kendi yağının kullanılması daha iyi sonuçlar vermektedir.
  • Yüz estetiğinde yağ enjeksiyonları ve küçük kesilerden yapılan iplikle asma ameliyatları büyük ameliyatlar kadar etkili ve kalıcıdır.
  • Tek başına yağ enjeksiyonu ile PRP, kök kücre, fibroblast kültürü, yapay dolgu maddelerinden çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Göz kapaklarında her zaman yağ torbalarını almak gerekmez, hatta bazı durumlarda yağ enjekte edilmesi daha iyi sonuçlar verebilir. Alt gözkapağında mümkün olduğu kadar deri çıkartılmasından kaçınılmalıdır. Yağ enjeksiyonları ile çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Kadın genital estetiği ameliyatları artmaktadır ve bu konuda estetik cerrahlar daha bilinçli ve zarar vermeyen ameliyatlar yapmaktadırlar.

Estetikte alışkanlıklar yavaş değişmekle birlikte Amerika ve tüm dünyada estetik cerrahlar giderek daha az yara oluşturan ameliyatlar ile güzelleştirme yolunu seçmektedir.

 

Prof. Dr. Özgentaş Başkent İstanbul Hastanesi Çalışanlarını Ağırladı

Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Eşi Psikolog Uğur Özgentaş 5 Mart 2013 Cumartesi günü ONEP Tıp Merkezi’nde bir resepsiyon verdi. Konukları Prof. Özgentaş’ın daha önce 6 yıl birlikte çalıştığı Başkent İstanbul Hastanesi doktor, hemşire ve sekreterleri idi.

Davetliler arasında Dr. Kaya Energin ve eşi, Dr. Ahmet Kurtaran ve eşi, Dr. Kutlu Tank ve eşi, Dr. Aslı Doğruk-Ünal, Dr. Seçkin Pehlivanoğlu, Dr. Şemsi Yıldız, Dr. Selami Suma, Dr. Erkan Özcan ve Dr. Nildan Şeker ile ameliyathane, servisler ve polikliniklerde çalışan dostları bulunuyordu.

Misafirlerin tamamlanmasını takiben ONEP Tıp Merkezi Halkla İlişkiler sorumlusu Mürüvvet Hanım konuklara kliniği tanıttı. Daha sonra toplantı salonunda ikram eşliğinde bir sunum yapıldı. Sunumda Prof. Dr. Ege Özgentaş estetik cerrahide son yıllarda öne çıkan yeniliklerden bahsetti. Burun estetiğinde “Türk Lokumu”, “Yağ enjeksiyonları”ndaki yenilikler, kulak estetiğinde Dr. Özgentaş’ın “İnteraktif ameliyat” yöntemi, meme estetiğinde daha az iz bırakan “Modifiye Vertikal Skar” tekniği ile ilgili görseller eşliğinde bilgilendirmelerde bulundu.

Birbirleri ile hasret gideren eski dostlar çok sıcak ve neşeli bir hava içinde eski günleri andılar. ONEP yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Onur Erol da davete katılarak konuklar ile tanıştı ve sohbet etti.

Konukları ağırlayan ONEP ekibi Halkla İlişkiler Sorumlusu Mürüvvet hanım, Bilişim Sorumlusu Çiğdem hanım, Sekreter Elif hanım, hemşire Aysun Hanım, Fotoğraf Teknik Sorumlusu Alev hanım ve kafeterya sorumluları Hanife ve Makbule hanımlar zerafet ve misafirperverlikleri ile büyük takdir topladılar.

Konuklar ayrılırken Bay ve Bayan Özgentaş’lara ve ONEP çalışanlarına teşekkürlerini ve bu tür toplantıların daha kapsamlı olarak tekrarlanması konusundaki dileklerini ilettiler.