Yuvarlak popo yeniden moda

Kalça Dolgunlaştırma Modası

Ortaçağ ve rönesans ressamlarının resimlerindeki kadın bedenleri genellikle geniş kalçalı ve dolgun yapılı olarak görülmektedir.

Özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren başta Amerika olmak üzere Avrupa ve dünyanın çeşitli bölgelerinde güzel kadın vücudu algısı değişikliğe uğradı. Düz kalçalı, bir deri bir kemik incecik modeller genç kızlar tarafından örnek alınmaya başlandı.

Latin ülkelerinin kadınları ise dolgun kalça ve göğüsleri ile gurur duymaktan hiç vazgeçmediler.

Amerikalılar son yıllarda belirgin kalçaların kadın güzelliğinin doğal bir parçası olduğunu yeniden farketmeye başladılar. Avrupa’nın da Amerikalıları taklit etmesi uzun sürmedi. Bu farkındalıkta Jennifer Lopez, Kim Kardashian gibi ünlülerin büyük rolü olduğunu belirtmek gerek.

Artık kadınlar dolgun ve yuvarlak görünümlü kalçalara sahip olmak istiyorlar. Moda dünyasının bu isteğe cevabı hemen geldi. Giyenlere dolgun kalça görüntüsü veren popoları dolgulu pantolonların satışı Amerika’da hızla artmaya başladı. Eskiden kalça zayıflatılır ilanları veren jimnastik salonları şimdi kalça geliştirilir ilanları vermeye başladılar.

Estetik cerrahi bu konuya en uygun ve kalıcı çözümü çeşitli ameliyatlar ile sağlamaktadır.

Modalar her zaman değişir ancak kadına dişiliği kazandıran en önemli iki bölgenin göğüsler ve kalçalar olduğu gerçeği kolay kolay değişmeyecek gibi görünmekedir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş kalça dolgunlaştırma işlemlerinde kişinin kendisinden alınan yağ dokusunu kullanmayı tercih etmektedir.

İlgili bağlantı: Kalça Estetiği

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Estetik ameliyatlardan sonra iz kalır mı?

Estetik Ameliyat İzsiz midir?

Toplumda estetik ameliyatların izsiz olarak yapıldığına inanılır. Evet pek çok estetik ameliyattan sonra bakanlar belirgin bir iz göremezler. Ancak bu ameliyatın izsiz yapıldığı anlamına gelmez.

Ameliyat şekli ne olursa olsun eğer deride bir kesi yapılıyor ise bünyemiz bunu bir yaralanma olarak algılar. Vüdudumuz her türlü yaralanmaya karşı bir iyileştirme mekanizmasına sahiptir ve bu mekanizma hayatta kalmamızı sağlar. Vücudumuz için bir kesinin ameliyat bıçağı veya mutfak bıçağı ile oluşması arasında çok önemli bir fark yoktur. Tabii ameliyat bıçağı mikropsuz (steril) olduğu için iltahap gelişmesi açısından mutfak bıçağından daha az risklidir. Ancak meydana getirdiği kesi bir mutfak bıçağının oluşturduğu kesi ile ayni şekilde iyileşir. Kısaca söyleyecek olursak her kesi bir nedbe dokusu (skar dokusu) ile iyileşir. Bunun istisnası yoktur. Nedbe (skar) kollajen denilen ipliklerden oluşur. Bu iplikler kesinin iki tarafını bir örgü oluşturarak birbirine bağlar. Bu sayede yaranın kenarları birbirine yapışık olarak kalır. Eğer herhangi bir nedenle bu kollajen lifleri meydana gelip nedbe (skar) oluşturmaz ise yara kenarları birbirine yapışamaz yani iyileşemez. Kabaca nedbe (skar) dokusunu duvar taşlarını birbirine yapıştıran çimento veya harç olarak düşünebiliriz.

İstisnasız olarak her ameliyat kesisi bir iz bırakır. Kalan iz miktarı biraz hastanın bünyesine ama daha önemli olarak da kesiyi diken cerrahın maharetine bağlıdır. Estetik ameliyatlarda da iz kalır. Biz estetik cerrahlar izlerin fark edilmemesini sağlamak için iki yöntem kullanırız:

  1. İzleri görünmeyen bölgelerde bırakmak.
  2. En az iz bırakacak dikiş teknikleri kullanmak.

İzleri farkedilmeyen bölgelerde bırakmak:

Ameliyat edilen bölgelere göre izleri gizlemek mümkündür.

Burun ameliyatı:

İzler burun deliklerinin içinde ve burun direği üzerinde kalır ve farkedilmez.

Yüz boyun ve alın germe ameliyatı:

İzler saç içi veya saç kenarında, kulak önü ve kulak arkasında kalır ve görünmez.

Gözkapağı ameliyatı:

İzler üst göz kapağında kapak kıvrımının içinde, alt gözkapağında ise kirpiklerin hemen altında kalır ve yüzdeki normal çizgilerden biri gibi görünür.

Göğüs (meme) ameliyatı:

İzler meme başının koyu derisi ile memenin açık renk derisinin birleştiği yerlere ve memenin görünmeyen alt kısımlarına yerleştirilir.

Karın germe ameliyatı:

İzler kasığın hemen üzerinde kalır ve bikini giyildiğinde bikini altında kaldığı için farkedilmez.

Liposakşın (liposuction):

Yağ çekme ameliyatları bir cm den daha küçük delikler açılarak yapılır ve izler çok küçük olduğundan genellikle farkedilmez.

Estetik dikiş tekniği:

Ameliyat izlerinin farkedilir olmasında yerinin seçilmesi kadar dikişi yapan cerrahın eğitimi de önemlidir. Plastik Cerrahi eğitimi almayan bir cerrah hangi malzemeyi kullanırsa kullansın yaptığı dikiş estetik sayılmaz.

Estetik dikiş konusunda daha fazla bilgi almak için aşağıdaki bağlantıyı tıklayabilirsiniz:


//

Alt Gözkapağı Torbalanmaları Nasıl Tedavi Edilmeli?

Gözkapaklarımız vücudumuzun diğer tarafları gibi zamanla bazı değişikliklere uğrar. Kapak derisi ve altındaki kaslar yaşlanma ile orantılı olarak gerginliğini kaybeder. Özellikle alt gözkapakları ve altındaki fasya dediğimiz gergin tutucu tabaka zamanla gevşer. Sonuçta göz kürelerinin çevresini saran ve normalde olması gereken yağ yastığı dışa doğru bombelik yapar. Bu bombeliğe bağlı olarak da alt gözkapakları torbalı olarak görünür. Alt gözkapaklarının torbalı olması kişide yorgun ve hasta bir görüntü yaratır. Bazı gençlerde de alt gözkapakları torbalı olabilir.

Alt gözkapağı torbalanmasının estetik tedavisi önceleri yalnızca ameliyat ile yapılıyordu. Ancak son yıllarda yüzdeki doku eksikliklerinin doldurularak giderilmesi ile alt gözkapağı ameliyatlarına olan ihtiyaç azalmıştır.

Yaşlılık nedeni ile veya zayıflamaya bağlı olarak yanak üzerindeki yağlar azalırsa veya aşağı doğru yer değiştirirse alt gözkapakları göreceli olarak öne fırlamış izlenimi verir. Alt gözkapaklarının hemen altındaki yanak yumuşak dokuları doldurulduğu takdirde yanak öne çıkacağından alt gözkapakları göreceli olarak geride kalacak ve torbalanmalar dikkati çekmiyecektir.

Günümüzde pek çok hastada yalnızca yanak ve göz çevresine dolgu yaparak alt gözkapaklarının daha güzel görünmesi sağlanabilmektedir.

Dogu maddesi olarak hazır satılan sentetik maddeler bulunmasına karşın Prof. Dr. Ege Özgentaş yağ dokusunu kullanmayı tercih etmektedir. Hastanın kendisinden alınan yağ dokusu bazı işlemlerden geçirildikten sonra gözkapakları çevresi ve yanaktaki çukur bölgelere enjekte edilmekte ve bu şekilde herhangi bir kesme veya germe işlemi yapılmaksızın hem yüz hem de alt gözkapaklarında estetik düzelme sağlanabilmektedir.

Alt gözkapağı germe ameliyatına göre hem çok daha kolay hem de çok daha az riski olan yağ enjeksiyonları doğru yapıldıkları takdirde uzun süreli doğal güzellik kazandırmaktadır. Yağ enjeksiyonlarının derinin kendisini de onardığı, canlılığını arttırdığı hatta lekeleri azaltığı da bilinmektedir

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Terleme Sorunları ve Tedavileri

Aşırı Terleme Sorunu

Terleme ve bunu sağlayan yapılar

Terleme vücudumuzun ısı ayarlamasını yapan önemli ve hayati bir fonksiyonudur. Ter bezleri deri altında bulunur ve dışarıya salgıladıkları sıvıya ter denir.

Kabaca iki tür ter bezi vardır.

  • Kokusuz ve berrak sıvı (ter) salgılayan ter bezleri: Tıp dilinde bunlara ekrin (eccrine) bezler denilir. Aşırı terleme bozukluklarından bu bezler sorumludur. Koltuk altı, el içi, ayak altı ve yüz bölgesinde sayıları daha fazladır.
  • Koyu kıvamlı sıvı salgılayan ter bezleri. Bunlara apokrin (apocrine) bezler denilir. Koltuk altı ve kasık bölgesinde yoğun olarak bulunurlar. Vücut kokusu bu bezlerin salgısında çoğalan bakterilerin oluşturduğu maddelerin kokması nedeni ile ortaya çıkar.

Anormal terleme nedir?

Aşırı sıcak ortamda veya ağir egzersiz yaparken herkesin terlemesi normaldir. Ancak sıcaklık normal iken bile bazı kişilerde aşırı terleme görülebilmektedir. Buna tıp dilinde hiperhidroziz (hyperhidrosis) denilir. 

Aşırı terlemenin iki tipi vardır.

  • Birinci tip asli olan ve bölgesel olarak görülen aşırı terlemedir. Tıp dilinde adına primary hyperhidrosis denilir. Belirli bir nedeni yoktur. Heyecanlanma ile yakından alakalıdır ve ailesel geçişli olabilir. Genç yaşlarda (ergenlik öncesi ve ergenlikte) çıkar. Tipik olarak el, ayak, koltuk altı ve bazen yüz bölgesinde aşırı terlemeye bağlı sürekli ıslaklık görülür. Bu durum her gün olabildiği gibi birkaç gün ara verdikten sonra tekrar başlayabilir. En önemli özelliği terlemenin uykuda olmamasıdır. Hayat boyu süren bu durum sosyal olarak rahatsız edicidir. Tedavisinden ileride bahsedilecektir.
  • İkinci tip aşırı terleme ise vücuttaki ters giden bir olaya (hastalık veya tedavi yan etkisi gibi) bağlı olarak ortaya çıkar. Buna ikincil aşırı terleme (secondary hyperhidrosis) denilir. Vücudun her yeri terler. Uykuda da terleme devam eder. En sık görüldüğü durumlar ateşli bulaşıcı hastalıklar, şişmanlık, tiroid hormonunun fazla çalışması, gut, menapoz, alkolizm gibi sağlık sorunlarıdır. Ayrıca çeşitli ilaçların  yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir. Tedavisi neden olan etkene yönelik olmalıdır (şişmanlık, hastalık vs. düzeltilmeli veya neden olan ilaç kesilmeli).

Koltuk altında olan aşırı terlemelere aksiller hiperhidroziz (axillary hyperhidrosis) adı verilir. Estetik açısından çok rahatsız edici bir durumdur ve ömür boyu sürebilmesi nedeni ile ciddi psikolojik ve sosyal sorunlar yaratabilmektedir.

Aşırı terleme tedavisi

İyi haber koltuk altı başta olmak üzere asli ve bölgesel aşırı terlemelerin çeşitli yöntemler ile tedavi edilebilmesidir. Tedaviyi basitten karmaşığa doğru şöyle özetleyebiliriz:

  • Terleme önleyici maddeler: Bunlar ülkemizde deodorant adı altında satılmaktadırlar. Aslında tıbben bunlara terleme önleyici (antiperspirant) maddeler denilir. Marketlerde raflarda satılanlar olduğu gibi eczanelerde reçete ile satılanları da vardır. Değişik kuvvette önleyici etkileri bulunur. 24 saat veya daha uzun süre terlemeyi azaltabilirler.
  • Botulinum toksini (botoks): Sulandırılmış botox koltuk altı bölgelerine enjekte edilir. Deneyimli kişiler tarafından yapıldığında bir yıla yakın veya daha uzun süre terlemeyi etkili bir şekilde azaltır.
  • Elektromagnetik enerji (mikrodalga): Mikrodalga fırınlarda kullanılan magnetik dalgalar ile deriyi yakmadan deri altındaki ter bezleri ısı etkisi ile tahrip edilir. Ağrısız olarak ayaktan tedaviye olanak tanıyan bu cihazlar henüz yenidir ve etkileri yeterince bilinmemektedir.
  • Cerrahi işlemler: Bu tür tedaviler ameliyathane koşullarında yapılır ve anesteziye gereksinimleri vardır.
    • Koltuk altı derisi altındaki ter bezlerini küçük bir delikten girerek kapalı olarak tahrip edilmesi (klasik, ultrason veya laser liposakşın (liposuction) ile yapılır).
    • Koltuk altı derisindeki ter bezlerinin açık ameliyat ile alınması veya kazınması.
    • Sempatik sinirlerin kesilmesi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş aşırı koltuk altı terlemelerinde botulinum toksini enjeksiyonunu tercih etmektedir.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Botoks yaptıracak iseniz uzmanınızı doğru seçin

Botox’u İyi Yapmak Beceri İster

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de botoks enjeksiyonları giderek yaygınlaşıyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi etken madde olan botulinum zehiri (yani toksini) artık başka firmalar tarafından da piyasaya sürüldü ve fiyatı ucuzladı. İkincisi ise çeşitli meslek gruplarından insanlar botoks yapmayı öğrendiler ve rekabet için ucuz fiyatlar ile bu işlemi yapmaya başladılar.

Botoksu çekici kılan üç neden: 1. Doğru ellerde yapıldığında etkili ve zararsız olması, 2. etkisinin geçici olması ve 3. yapılmasının nisbeten zahmetsiz ve kolay olmasıdır. Botoksun  etkisinin zamanla kaybolması iyi sonuçlar için bir dezavantaj olmakla birlikte istenmeyen sonuçlar için bir avantajdır. Bu nedenler birçok meslek grubunu botoks yapmaya özendirmektedir. Kanunlar kimin botoks yapabileceği konusunda çok açık değildir. Bu açıktan yararlanarak her branştan tıp doktorunun, diş hekiminin, hemşire, sağlık personeli hatta sağlıkla ilgisi olmayan kişilerin bile botoks yaptıkları tesbit edilmiştir.

Kısaca hatırlatacak olursak botulinum toksini kasları felç eden çok güçlü bir zehirdir. Piyasada Botox ve Dysport gibi isimler altında satılmaktadır. Bunlar FDA (Amerikan İlaç Yönetimi) tarafından kabul edilmiş maddelerdir. Ayrıca Çin ve uzak doğuda üretilen ancak FDA onayı olmayan yani güvenilirliği kanıtlanmamış botulinum zehirleri de kaçak olarak getirilip kullanılmaktadır.

İnsanlar botoks yaptırmaya karar verirken genellikle arkadaşlarının ve çevrenin etkisi altında kalmaktadırlar. Başvuracakları yer olarak daha önce arkadaşının gittiği veya medya reklamlarında gördüğü bir yeri hiç araştırma yapmadan seçebilmektedirler. Vücudumuza yaptırdığımız en küçük bir iğnenin bile önemi olduğunu unutmamalıyız.

Bu gün bütün dünyada kabul görmüş olan prensip botoksun estetik amaçlı olarak yalnız Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanları ile Dermatoloji (Cildiye) uzmanları tarafından yapılmasının doğru olduğudur.

Eğer botoks yaptırmaya karar verdiyseniz şunlara dikkat etmenizi öneririz:

  • Size botoks yapacak kişinin diplomalı bir plastik cerrah veya dermatolog (cildiye uzmanı) olmasına dikkat edin. Bilmiyor iseniz diplomasını görmek istediğinizi söyleyin. Şık ve gözalıcı bir merkeze başvurmanız size doğru kişinin botoks yapacağını garanti etmez.
  • Botoks yapılırken maddenin sizin önünüzde hazırlanmasını isteyin ve kutusunu görün. Şişedeki isim size tanıdık gelmiyor ise yaptırmayın. Türkiye’de şu an mevcut yasal botulinum toksinleri Botox ve Dysport’dur.
  • Güvenilir ellerde bir botoksu ayni anda başka biri ile paylaşabilirsiniz. Ancak ne zaman hazırlandığını bilmediğiniz ve daha önce kimde kullanıldığı belli olmayan botoksu kendinizde kullandırmayın.
  • Botoksun bir dolgu maddesi olmadığını ve etkisinin farlı olduğunu unutmayın.
  • İleri derecede yıpranmış ve yaşlı yüzlerde botoksun fazla yararlı olamadığını bilin.

Son olarak botoksun yüz estetiğinde önemli ve olumlu bir yeri olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar vadır. Hekiminizi doğru seçtiğiniz takdirde güvenle yaptırabilirsiniz.

İlgili bağlantı: Clostridium botulinum toksini

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Estetik dikiş nedir?

Estetik Dikiş

Kesiler mutlaka dikilmeli midir?

Hepimiz zaman zaman ufak tefek kesilere maruz kalabiliriz. Traş olurken veya mutfakta çalışırken oluşan küçük kesiler için çoğu zaman doktora başvurmayız ve bunların genellikle iz bırakmadan kendiliğinden iyileştiğine şahit oluruz. Buna karşılık yüzeyel bir tırmık çiziğinin bile bazılarında belirgin, kabarık ve kırmızı bir iz bırakabildiğini görürüz.

Büyümekte olan çocukların sıklıkla düşüp yaralanmaları olağandır. Aileler özellikle çocuklarının yüzlerinde olan kesilerden haklı olarak çok telaşlanırlar ve iz kalmadan iyileşmesini sağlamak için çareler ararlar. Bir kesi mutlaka dikilmeli midir? Bu ne biçim soru demeyin. Bazan kötü atılan bir dikiş hiç dikilmemesinden daha kötü bir iyileşme sağlayabilir.

Dikişin Estetik Olanı ve Olmayanı

Bir çok sağlık kuruluşunda hastalara “estetik dikiş istermisiniz” diye sorulduğuna şahit oluyoruz. Sanki iki kalite dikiş varmış da bedelini öderseniz daha kaliteli olanını satın alabilecekmişsiniz gibi bir izlenim veren bu soru çok yanlıştır. Bir yarayı dikebilen hekimin en özenli işi çıkarması tıbbi bir mecburiyettir. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi eğitimi almamış hekimler (hatta cerrahlar) estetik dikişin kullanılan dikiş malzemesine ve dikişin konuluş tarzına bağlı olduğunu zannederler. Oysa böyle değildir. Birçok tanıdığınızda (veya kendinizde) dikilmiş kesilerde iyileşme sonrası parmaklık gibi yarayı dikine kesen dikiş izlerinin kaldığını görmüşsünüzdür. Estetik eğitimi olmayan bir cerrah en pahallı dikiş malzemesini bile kullansa kötü görünen dikiş izleri bırakabilir. Buna karşılık bu konuyu bilen bizler bazı durumlarda hiçbir dikiş malzemesi kullanmadan bile yaraları çok hafif izler bırakarak iyileştirebiliriz. Bunu şöyle açıklarsak: Çok yüzeyel kesilerde dikiş kullanmadan bazı özel yapışkan bantlar ile yaralar kapatılıp güzel sonuçlar alınabilir. Ancak hangi kesinin bant ile hangi kesinin de dikiş ile kapatılması gerektiğine karar vermek bir deneyim meselesidir.  Estetik dikişin sırrı kullanılan malzemeden çok cerrahın yarayı tedavi ederken takındığı tutumdur.

İzsiz dikiş var mı?

Bu arada önemli bir konuyu da hatırlatmakta yarar vardır: Bazı bünyeler kesilerden sonra ne yapılırsa yapılsın fazla iz bırakma eğilimindedirler. Keloid denilen kabarık izler tamamen kişinin iyileşme mekanizması tarafından oluşturulur ve nedeni tam olarak bilinmemektedir. Örnek vermek gerekirse kulağa küpe takmak için açılan bir iğne deliği ceviz büyüklüğünde bir iz bırakarak iyileşebilir. Neyseki bu durum oldukça nadirdir ama gene de akılda tutulmalıdır. Bazı bünyelerin keloide eğilimi olduğu gibi vücudun bazı bölgelerinin de keloid oluşturmaya eğilimi vardır. Bu bölgeler öncelik sırası ile göğüs ortasındaki kemiğin üzeri, omuzlar ve boyundur. Eğer bu bölgelerde bir ameliyat olma mecburiyeti var ise keloid gelişebileceği hatırda tutulmalıdır.

Özetliyecek olursak kesilerden sonra kalan izler birinci derecede kişinin bünyesine, ikinci derecede de dikişi atan kişinin becerisine bağlıdır. Özellikle yüz gibi görünen bölgelerinizde kesi oluştuğunda mutlaka Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanına başvurmanızda yarar vardır.

İlgili bağlantılar (linkler):


//

Moda ve estetik

Moda Estetik Ameliyatlara Talebi Arttırıyor

Modanın kadınlar ve gençler üzerinde her zaman önemli bir etkisi olmuştur. Tüm ülkelerde insanlar film artistlerinin  giyim tarzlarını ve davranışlarını taklit etme eğilimindedirler. Dünyanın tanınmış film endüstrilerinden biri olan Bollywood (Hindistan film endüstrisi) milyonlarca asyalı tarafından dikkatle izlenmektedir. Hintli sinema yıldızları son zamanlarda crop top (karnı açıkta bırakan) giysiler ile görünmektedirler. Karın ve bel gölgesini açıkta bırakan bu iddialı giyim tarzı ile dergiler ve reklam panolarında çıkan resimler genç kadınları olduğu kadar ergenleri de etkilemektedir.

Modaya uygun giyinmek için seçilen giyim tarzına uygun bir vücut yapısına sahip olmak gerekir. Crop top modası ile göğüs ve bel arasındaki bölge görünür duruma gelmektedir. Bu bölgedeki yağ fazlalıkları, çatlaklar, lekeler ve hatta damar görüntüleri bile rahatsız edici olabilmektedir.

Crop top modasının yaygınlaşması bu bölgeye duyulan estetik ihtiyacını da arttırmıştır. Kadınlar fazla yağların alınması, bombeliklerin ve çatlakların giderilmesi için plastik cerrahlara başvurmaktadırlar. Ancak daha önce fazla dikkati çekmeyen bir durum farkedilir hale gelmiştir: Deri altı damarların görüntüsü. Bel ve karın duvarındaki gözle görünen damarlar herkeste olmamakla birlikte yapısal nedenler ile bazılarında her yaşta ortaya çıkabilir. Tehlikeli olmamasına karşın estetik yönden rahatsız edicidir.

Deri altındaki görünür damarlar çeşitli yöntemler ile ortadan kaldırılabilir. Günümüzde en popüler tedavi yöntemleri lazer ve nedbe yapıcı (sklerozan) madder ile yapılır. Günübirlik yapılan bu tedaviler başarılı sonuçlar vermekle birlikte tam netice için bazan tekrarlayan seanslar gerekebilir.

İlgili konular:
Sarkık ve buruşuk karınlarda estetik
Fazla Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?
Bombe karınlarda estetik

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Doğum sonrası eski vücut görüntüsünü korumak

Anneyi eski görüntüsüne kazandırmak

Doğum yapmanın vücuttaki görünür etkileri

Anne olmak bir kadının yaşayabileceği en mutlu duygu. Ama bunun bir bedeli olabiliyor. Her kadında olamamakla birlikte doğum sonrası vücutta bazı olumsuz etkiler ortaya çıkabiliyor. Bunlardan en belirgin olanları karın derisinde çatlaklar ve/veya sarkmadır. Ayrıca karnı gergin tutan kasların esnemesi veya yırtılmasına bağlı olarak karında bombelik de görülebilmektedir. Emzirme tamamlandıktan sonra memelerde de çatlak ve sarkmalar görülebilmektedir.

Karındaki etkiler

Doğumda alınan fazla kilolar geri verilse bile karın duvarındaki gevşeme bombeli bir karın görüntüsü ortaya çıkartabilir. Doğum sayısı arttıkça bu tür sorunların ciddiyeti de artmaktadır. Estetik cerrahi annelerin doğum sonrası görüntülerini başarılı bir şekilde düzelterek eski güzelliklerine kavuşmalarını sağlamaktadır.

Doğum sonrası en sık ihtiyaç duyulan ameliyat karın estetiğidir. Tıp dilinde abdominoplasti olarak adlandırılan bu ameliyat karın germe olarak da bilinir. Karın germe ameliyatında özet olarak sarkık karın derisi kesilerek alınır, eski göbek çıkartılarak yeni bir göbek deliği oluşturulur ve karın duvarındaki gevşeme dikişler ile giderilir. Sonuçta gergin, bombeliği gitmiş ve güzel görünen göbek deliği olan bir karın ortaya çıkar. Kasık üzerinde kalan yatay ameliyat izi bikini altı içinde kalacak şekilde ayarlanır. Bu sayede izler görünmeden bikini ile denize girilebilir.

Burada önemli olan karın estetiğinin ne zaman yapılacağına karar vermektir. Bir ara sezaryen ameliyatı ile ayni anda karın estetiği ameliyatı yapan estetik cerrahlara rastlanıyordu. Prof. Dr. Ege Özgentaş bu girişimi doğru bulmamakta ve kendisi uygulamamaktadır. Bütün dikkatini yeni doğan bebeğinin beslenmesi ve bakımına vermesi beklenen annenin daha uzun bir iyileşme süreci olan ilave bir ameliyata tabi tutulması doğru değildir. Ayrıca gebeliğin vücutta yarattığı değişiklikler doğumla hemen kaybolmayacağı için yapılan ameliyatın planlaması yanlış olabilir. Pek çok estetik cerrah karın estetiğinin (abdominoplasti) doğumdan en erken bir yıl sonra yapılması konusunda fikir birliği içindedir.

Doğum sonrası karın estetiğinde en çok sorulan sorulardan biri de tekrar hamile kalındığında ne olacağıdır. Karın germe ameliyatı geçiren bir kişi yeniden doğum yapabilir. Ancak doğumdan sonra karnın tekrar sarkık ve bombe olma ihtimali vardır. Çatlaklar da eskisinden daha fazla ortaya çıkabilir. Bunları düzeltmek için yeni bir karın estetiği gerekir. Birden fazla doğum yapmayı planlayan kadınlar için her ameliyat sonrası bir karın estetiği ameliyatı olmak hem pratik değildir hem de risk taşıyabilir. Prof. Dr. Ege Özgentaş karın germe ameliyatlarını bir daha doğum yapmayı düşünmeyen kadınlarda uygulamaktadır. Ayrıca hayatın gidişi içinde kararlar değişebilmektedir. Yeniden evlenmeler veya beklenmeyen olaylar planlanmadığı halde yeniden çocuk sahibi olmayı gündeme getirebilmektedir. Bu nedenler ile Dr. Özgentaş çok gerekli nedenler olmadıkça 30 yaş altındaki kadınlara da karın germe ameliyatı yapmamaktadır.

Doğum sonrası karında görünen bozulma her kadında farklı olmaktadır. Her doğum yapan kişinin karın estetiği geçirmesine gerek yoktur. Karın germe ameliyatı sonrası hamile kalındığı takdirde karında yeniden bozulma olabileceği dikkate alınmalıdır. Karın germe ameliyatının çok genç yaşlarda değil de  doğumların tamamlandığı dönemde yapılması daha uygundur.

Göğüslerdeki etkiler

Doğuma yakın memelerde belirgin bir genişleme olur. Emzirme süresince memeler büyüklüğünü korur. Emzirmenin memeler üzerinde estetik açıdan olumsuz etkileri olup olmadığı hep merak edilmiştir. Genel inanışın aksine emziren  annelerin memeleri emzirmeyen annelere göre daha az deforme olmaktadır. Hamilelikte memelerin genişleme derecesi önemlidir. Eğer bu genişleme ileri derecede ise meme derisinde çatlaklar oluşur. Genişleyen memenin süt kesildiğinde eski hacmine geri dönmesi de bazan sorunlar yaratabilir. Bu genişleme ve küçülme meme ile deri arasındaki bağlantıları gevşetirse memelerde sarkma olabilir.

Doğum sonrası meme sarkması meme dikleştirme ameliyatı ile düzeltilebilir. Gerek duyulduğunda bu dikleştirme işlemi ile birlikte meme büyütme işlemi de yapılabilir. Meme büyütme silikon protezler ile yapılabileceği gibi uygun kişilerde kendi yağı enjekte edilerek de yapılabilir.

Annelik nesillerin devamı için gerekli olan kutsal bir olaydır. Bazı bünyelerde vücut güzelliğinde olumsuz etkileri olsa da biz estetik plastik cerrahların “anneyi yeniden tazeleme” ameliyatları ile bunlar giderilmektedir.

Aşırı şişmanlık ve estetik

Aşırı kilolu olma tıp dilinde obezite, halk arasında ise şişmanlık olarak bilinir. Genellikle ağırlığınız boyunuzun santim kısmından fazla değilse normal kiloda sayılırsınız. Örnek verirsek 175 sm boyundaki bir kişi 75 kiloya kadar  normal ağırlıkta kabul edilir. Bilimsel olarak boy ve ağırlık arasında bir oran olması gerekir. Bu oran BMI olarak bilinir.  Vücut kütle göstergesi (veya indeksi) diye adlandırılır. İnternette “BMI calculator” olarak arama yaparsanız çok sayıda sitede boy ve kilonuza göre bu hesabın kolayca yapılabildiğini görürsünüz. Örnek verecek olursak 175 cm boyunda ve 75 kg ağırlığındaki bir kişinin BMI değeri 24,5 dir.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) na göre BMI değeri 24,9 a kadar olan kişiler nomal kilolu, 25 veya daha fazla değeri olan kişiler ise fazla kiloludur. Fazla kilolu olmak obez olmak anlamına gelmez. Ancak BMI değeri 30 veya daha yukarısında ise böyle kişiler obez olarak tanımlanır. Örnek vermek gerekirse 175 cm boyundaki bir kişi 76 kg a kadar normal iken 77 kg da fazla kilolu olmaya başlamakta ve 92 kiloya geldiğinde obez kabul edilmektedir.

Obezlik kendi içinde üç dereceye ayrılır. Birinci derece obezlik BMI 30 da başlar. İkinci derece obezlik BMI 35 de başlar. BMI 40 veya üzerine üçüncü derece obez denilir. Gene örnek verecek olursak 175 cm boyundaki bir kişi 92 kilo ise birinci derece obez, 108 kiloya geldiğinde ikinci derece obez ve 123 kiloya çıktığında ise üçüncü derece obez kabul edilmektedir. BMI değeri yükseldikçe şişmanlığın zararlı etkileri de artmaktadır.

Biz estetik cerrahlar şişmanlara belli bir düzeyde yardımcı olabilmekteyiz. Büyük memeleri küçülterek, şişman ve sarkmış karnı toparlayarak ve fazla yağları alarak vücut görüntüsünü daha hoş bir hale getirebiliyoruz. Ancak bu ameliyatların hiçbiri aşırı yüksek BMI değerlerini normale getiremez. Başka bir deyişle çok şişmanlar estetik ameliyatlar ile normal kilolara gerileyemezler.

Şişmanlığın en iyi tedavisi diyet ve düzenli egzersiz ile fazla kilolardan kurtulmaktır. Gerçek hayatta bunu herkes başaramamaktadır. Şişmanlık tedavisi için sindirim sisteminde değişiklikler yapan çeşitli ameliyatlar vardır. Bu ameliyatlar çok etkili bir biçimde zayıflama sağlar fakat estetiğin dışında genel cerrahiyi ilgilendiren ameliyatlardır.

Şişmanlıktan normal hale dönüş sağlık üzerinde çok olumlu etki yapar ancak vücut görüntüsünü bozabilir. İleri derecede kilo vermiş kişilerde deride ve vücut parçalarında sarkmalar ortaya çıkar. Bu sarkmaların derecesi verilen kilo miktarı ile orantılı olarak artar.

Burada bir konuyu yanlış anlamamak gerekir. Vücudum bozulmasın diye fazla kilo vermeyin demiyoruz. Normal düzeylere (yani BMI 25 veya altına) gelene kadar zayıflamak gereklidir. Söylemek istediğimiz fazla kilolar zayıfladıktan sonra bile estetik sorunlara yol açtığı için mümkünse baştan kilonuzu çok arttırmamak için önlem almanızdır. Eğer kilonuz kontrolsuz bir şekilde artıyor ise daha ikinci derece obez iken mide küçültme veya daraltma operasyonlarını düşünmeye başlamalısınız.

Aşırı kilolardan kurtulan herkese ihtiyacı var ise sarkma ameliyatları yapılır. Ancak ciddi merkezlerde yapılan çalışmalar 45 kilo veya daha fazla zayıflamış kişilerin estetik ameliyatlarının sorunlu olmaya başladığını göstermiştir. Bu nedenle size önerimiz normal kilonuzun 40 veya daha fazlası üzerine çıkmadan gerekli önlemleri (diyet veya mide ameliyatları) alarak zayıflayın. Bu durumda sarkmaları düzeltmek için yapılacak estetik ameliyatlar daha güvenli olacaktır.

Günümüzün en ciddi hastalığı olan şişmanlık sağlığımızı ve güzelliğimizi tehdit etmektedir.


//

Estetik hayatımızı nasıl etkiler?

Görüntümüz ve güzelliğimiz sosyal hayatımızı derinden etkiler. İnsanlar tarih boyunca daima güzel olanlara daha fazla değer vermişlerdir.

Sosyal hayatımız çocukluğumuzda şekillenmeye başlar. Daha okul çağında bile yüzünde yara izi, leke gibi dikkati çeken farklılıkları veya kepçe kulakları olan çocukları arkadaşları çeşitli şekillerde rahatsız etmeye başlarlar.

Erişkin yaşa gelindiğinde fiziksel olarak güzel ve eksiksiz olanlar sosyal kabul görme açısından akranlarından bir adım önde olmuşlardır.

Burnunun çirkin olduğunu düşünen gençlerin bazıları içine kapanmakta ve özellikle karşı cins ile arkadaşlık kurmada zorluk yaşabilmektedirler. Estetik burun ameliyatı sonrası bu kişilerin sosyal hayatları çok hızlı bir şekilde olumlu yönde değişmektedir. Güzellik insana güven veren önemli bir unsurdur. Ameliyat sonrası kendilerini güzel gören gençler davranışları ile kendilerinden emin olduklarını etrafa daha iyi hissettirmektedirler. Bunun güzel örnekleri pek çok hastamızın burun ameliyatı sonrası kısa sürede nişanlanmaları, evlenmeleri veya kendilerine iş bulmalarında açıkça görülmektedir.

Yaşlanma insan hayatını bir çok yönden etkilemektedir. Ticari hayatın ve serbest rekabetin acımasızca kurallarını yürüttüğü günümüzde firmalar yetenek yanında fiziksel görünüme de önem vermektedirler. Ayni yeteneklere sahip iki adaydan daha güzel veya daha genç olanı tercih edilmektedir. Özellikle yaşlı veya düşkün görüntü önemli pozisyonlar için başvurduğunuzda bir dezavantaj olmaktadır. Bu nedenle çok sağlıklı olsalar bile pek çok yönetici veya çalışan belli bir yaştan sonra işini kaybetmemek veya daha gençlere kaptırmamak için estetik ameliyatlar ile daha hoş ve dinamik görünme çabası içine girmektedirler. Bu çabalar olumlu sonuçlar verebilmektedir.

Bize başvuran bazı hastalarda sıklıkla şu söylemleri duymaktayız: “Eşim beni daha genç ve güzel biri için terk etmek üzere. Lütfen bana gerekli tüm estetikleri yaparak tekrar genç görünümümü ve güzelliğimi sağlayın ki onu bu yüzden kaybetmeyeyim”. Burada hemen şunu belirtmeliyiz: Estetik ameliyatlar kişiyi daha güzel ve genç görünümlü yapabilir. Ama bu bozuk giden aile ilişkilerini düzeltmez.

Estetik ameliyatlar için en uygun adaylar bunu başkaları için değil kendileri için isteyen adaylardır. Kendileri gerekli görmediği veya istemediği halde anne babaları, arkadaşları veya eşleri ısrar ettiği için estetik isteyen adaylar ameliyat edilmeden önce dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

Özetliyecek olursak estetik genel olarak hayatımızı iyi yönde değiştirir. Kendine güven ve sosyal girişkenlik artar. Ancak estetik kötü giden ilişkileri veya ticari başarısızlıkları düzeltemez.