Meme Protezleri Vücutta Ne Kadar Kalabilir?

Meme Protezleri Ömür Boyu Kalır mı?

Silikon meme protezi ile göğüs büyütme ameliyatı yaptıranların çok merak ettikleri konu bu protezlerin vücutta ne kadar kalabildikleridir.

Protez üreticileri bu ürünleri geliştirirken ömür boyu vücutta kalmalarını sağlamayı amaçlamışlardır. İlk silikon protez 1963 yılında piyasaya sürülmüştür ve bunları kullanan pek çok kişi protezleri ile ilgili bir sorun yaşamadan ömürlerini tamamlamıştır. Günümüzde üretilen protezler ilk öncülerine göre çok daha saf ve güvenilir yapıdadırlar ve sorun çıkartmadan ömür boyu kullanılma olasılıkları daha yüksektir.

Ancak ne kadar güvenli olurlarsa olsunlar silikon meme protezleri vücut için yabancı maddelerdir ve nadir de olsa zamanla sorun çıkartabilirler.

Silikon protezlerin muhtemel sorunları

Kapsül (sertleşme)

Bazı durumlarda bünye yerleştirilen protezi istenmeyen bir cisim olarak algılar ve onu vücudun diğer kısımlarından ayırmak ve hapsetmek ister. Bunu gerçekleştirmek için protezin etrafında koza gibi bir duvar örmeye başlar. Bu duvarı kollajen denilen iplikler ile örer. Tıp dilinde kapsül adı verilen duvar fibröz doku (nedbe dokusundaki madde) ile inşa edilir. Kapsül ince ve yumuşak ise fark edilmez ve sorun çıkartmaz. Ancak kapsül bazı durumlarda kalınlaşıp büzüşmeye ve daralmaya başlayabilir. Bu durumda içine aldığı protezi sıkıştırmaya başlar. Etrafından sıkıştırılan silikon protezin şekli giderek bozulur. Kapsül sert olarak hissedilmeye başlar. Şekil bozukluğu dışarıdan da fark edilecek boyutlarda olabilir. Sertlik olan bölgeye dokunulduğunda ağrı olabilir. Günümüzde ileri teknoloji ile üretilen protezlerde kapsül gelişme oranı azalmaktadır.

Protezin kenarlarda fark edilmesi

Çok ince derili ve meme dokusu yetersiz kişilerde protezin kenarları deri altında kalır ve fark edilebilir. Özellikle yerçekimi etkisi ile ayakta iken protez kenarlarında oluşan kırışıklıklar gözle görülen şekil bozuklukları yapabilir.

Deride incelme

Çok ince derili ve meme dokusu çok az olan kişilerde silikon protezin bazı kısımları deriye yakın kalabilir. Protez itme etkisi ile üzerindeki deriyi zamanla inceltebilir. İncelmiş derinin altından silikon protezin reflesi gözlenebilir. İncelme devam ederse protez deriyi delerek görünür hale gelebilir.

Romatizma benzeri şikayetler

Çok nadir olarak meme protezi konulan hastalarda ateş, halsizlik, eklem ağrıları zayıflama gibi bulgular ortaya çıkabilmektedir.

Silikon protezin patlaması (yırtılma)

Bu durum genel olarak üretim hatalarından bazen de protezin etrafındaki kılıfın zamanla aşınıp delinmesinden kaynaklanır. Hiç şikayet vermeden kalabildiği gibi kapsül oluşmasına veya romatizmal belirtilere yol açabilir.

Ameliyatların genel komplikasyonları

Kan toplanması (hematom), sıvı toplanması (seroma), iltahap (enfeksiyon), aşırı ameliyat izi kalması (keloid) gibi her operasyonda olabilecek aksilikler meme protezi ameliyatı sonrası da gözlenebilir.

Bu aksiliklerin (komplikasyonların) hepsinin tedavileri yapılabilir ve normal koşullarda hiçbiri hayatı tehdit edecek ciddiyete ulaşmaz.

Meme protezleri ne zaman çıkartılır?

Bazı durumlarda meme protezlerini çıkatmak gerekebilir. Şöyle özetleyebiliriz:

Protezin romatizma benzeri şikayetlere yol açması

Nadir bir durumdur ancak geliştiği takdirde protezin çıkartılması gerekir. Daha çok kalitesiz ve yırtılmış protezlerde gözlenir.

Ciddi kapsül oluşumu

Hem şekil bozuklukluğu hem de ağrı yaptığı için hasta protezlerin çıkartılmasını ve yenisinin konulmamasını isteyebilir.

Hatalı protezler

Bugüne kadar çok az sayıda ticari marka meme protezi güvenlik açısından piyasadan toplatıldı ve uygulandığı hastalara bunları çıkarttırmaları önerildi.

Protezin deriyi delerek görünür hale gelmesi ve/veya enfekte olması

Dış ortam ile temas eden protez enfekte olmuş kabul edilir. Görünür iltahap olmasa bile çıkartılması uygundur. Delik bölge kapandıktan, varsa enfeksiyon ve yara tamamen iyileştikten sonra istenirse yeni protez konulabilir.

Aşırı kilo alma

Fazla kilo alma durumunda protezli meme normalden daha büyük hale gelebilir. Protezlerin çıkartılması hastaya daha normal bir göğüs görüntüsü kazandırır.

Hastanın kendi isteği

Bazı hastalar çeşitli sebepler ile protezlerinin çıkartılmasını talep edebilirler.

Özetleyecek olursak meme protezleri günümüzde göğüs büyütmenin en kolay ve güvenilir yoludur. Her ne kadar seyrek olarak sorun gözlenebilirse de modern protezler ömür boyu vücutta kalmaları için üretilmişlerdir ve bulgular bunu desteklemektedir. Güvenilir firmaların garantili protezlerini kullanmak tavsiye edilir.

Hayat kaynağımız güneş cildimizi nasıl etkiler?

Hepimiz güneş olmadan yaşam olmayacağını ve güneş görmeyen vücutlarda çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını biliyoruz. Bunun yanında uzun süre güneşte kalındığında derimizin zarar gördüğünü (en azından yanık yarası olduğunu) da biliyoruz. Belli bir süre güneşte kalan derinin rengi koyulaşır. Beyaz ırkta güneşte esmerleşmiş tenler hemen farkedilir. Eski çağlarda güneşte esmerleşmiş tenler genel olarak açıkta çalışan işçilerde gözlenirdi. Kırsal kesim insanını temsil ettiği için makbul sayılmayan bir durumdu. Buna karşılık aristokrat kadınlar açık renk tenleri ile farklarını hissettirmeye çalışırlardı.

20. yüzyılın ikinci yarısında beyaz ırkta yaz aylarında plajlarda vücutlarını sergileme ve güneşte yanma modası ortaya çıkmıştır. Deniz kenarı ve plajlara gidebilmek belli bir sosyal statü ve ekonomik güç gerektirir. Bu ayrıcalığa sahip olanlar bunu tenlerindeki esmerleşme ile gösterip sosyal olarak ayrıcalıklı oldukları imajı vermeye çalışmışlardır. Bu moda o kadar popüler olmuştur ki teknoloji hemen bundan yararlanmıştır. Solarium adı verilen tesisler açılarak deri rengi teknolojik cihazlar ile koyulaştırılmaya başlanmıştır.

Bütün bu medyatik bilgileri bir tarafa bırakırsak bilim olaya çok farklı yanaşmaktadır. Güneş ışınlarının cildimizi yaşlandırdığı ve kanser olasılığını arttırdığı kanıtlanmıştır.

Güneş ışığındaki zararlı dalgalar

Güneşin zararlı etkisi ultaviyole dediğimiz ışınlardan kaynaklanmaktadır. Ultraviyole güneş ışığında bulunan elektromagnetik bir radyasyondur. Dalga boyu görünen ışıktan daha kısa olduğundan göz ile farkedilemezler. Ultraviyolenin A, B ve C tipleri vardır. C tipi atmosferdeki ozon tabakası tarafından emildiğinden yeryüzüne genellikle ulaşmaz. Bize ulaşanlar daha çok ultraviyole A (UVA) ve ultraviyole B (UVB) ışınlarıdır.

Ultraviyole A (UVA): Deri renginde değişikliğe yol açmaz. Eskiden fazla zararlı olmadığı düşünülen bu ışının aslında melanoma denilen tehlikeli bir kansere yol açtığı anlaşılmıştır. Derinin daha derin kısımlarına ilerleyebildiği için cildin yaşlanma ve yıpranmasında önemli rol oynar. DNA dediğimiz genetik yapıda indirek olarak değişiklikler yapar. Ultraviyole A camdan ve bulutlardan da geçerek zararlı etkilerini gösterir.

Ultraviyole B (UVB): Güneş altında derimizin renginin koyulaşmasını sağlayan ışındır. Cildin yaşlanma ve eskimesini hızlandırır. Kırışıklıkları arttırır. Çeşitli deri lekelerinin ve kanserlerinin oluşumunu da kolaylaştırır. DNA yapısında direk  olarak değişiklikler yapar.

Ultraviyole C (UVC): Ultaviyole ışınları arasında enerjisi ve zararları en fazla olandır. Mikrop öldürücü etkisi vardır. Genlerde değişiklik ve kanserlere yol açar. Neyseki ozon tabakası ve atmosfer tarafından tamamı emilir ve normal koşullarda yeryüzündeki insanlar için ciddi bir tehlike oluşturmaz.

Güneşin zararlı etkilerinden nasıl korunuruz?

Cildimizin sağlığını ve tazeliğini korumak istiyorsak güneş ışınlarından korunmalıyız. Her insanın günlük hayatında açık havada ve güneş altında geçirdiği zamanlar olmalıdır. Ancak uzun süre güneş altında kalmaktan kaçınmalıyız. Aşırı güneşten korunmak hiç plajlara gitmemek olarak anlaşılmamalıdır. Plaja gitmeden de günlük yaşamımızda aşırı güneşe maruz kalabiliriz.

Aşırı güneşten korunmak için alabileceğimiz basit önlemler şunlardır:

Gölgede olmak: Özellikle ultraviyolenin en fazla olduğu saatlerde (10 ile 16 saatleri arası) güneş altında dolaşmamak gerekir. Ultraviyole A (UVA) camdan geçebildiği için oda içinde veya araba içinde güneş almak da tehlikelidir.

Koruyucu elbiseler giymek: Mecburi olarak güneş altında kalacak isek çıplak olmamaya özen göstermeliyiz. Uzun kollu gömlek, uzun pantolon ve etek etkin şekilde güneşten korur. Sık dokunmuş ve koyu renkli kumaşlar, açık renk ve seyrek dokunmuş kumaşlardan daha koruyucudur. Şapka ve güneş gözlükleri de göz, göz çevresi ve kafa derisini korumakta etkilidir.

Güneş yağı kullanmak: Güneş kremleri güneşin zararlı ışınlarını süzgeçten geçirmek için hazırlanmış maddelerdir. Deri üzerine sürülerek kullanılırlar. Ultraviyole süzücü ajanlar veya güneş ışını bloke edici ajanlar olarak da bilinirler. Piyasada çeşitli türleri vardır. Losyon, jel, krem, sprey vs gibi formlarda olabilirler. Güneş yağlarının hepsi ayni etkiye sahip değildir. Büyük bir kısmı yalnız ultraviyole B (UVB) ye karşı koruma sağlar. Son zamanlarda UVB ye karşı etkili olduğu kadar ultraviyole A (UVA) ya karşı da koruyucu etkisi olan ürünler geliştirilmiştir. Bunlara geniş spektrumlu güneş koruyucular denilir. Güneş yağı alırken her iki ultraviyole ışınından da koruyanlar (geniş etkili-spektrumlu olanlar) tercih edilmelidir.

Güneşten koruma faktörü (SPF): Güneş koruyucuların zararlı ışınları süzme derecesi “güneşten koruma faktörü” (SPF – Sun Protecting Factor) olarak isimlendirilir. SPF sıfırdan başlayıp 100 e kadar değişen rakamlar ile ifade edilir. İyi bir koruma sağlamak için 25 üzerinde SPF  faktörüne sahip bir güneş koruyucu kullanılmalıdır. Güneş koruyucuların etkisi mutlak değildir. Örnek verecek olursak SPF 15 olan bir krem UVB nin % 93 ünü engellerken SPF 30 %97 sini, SPF 50 ise %98 ini engelleyebilmektedir. SPF 100 ün etkinliği %99 dur. Görüldüğü gibi SPF 30 ile SPF 100 arasında çok ufak bir koruma farkı vardır. Güneş yağlarının koruyucu süreleri de sınırlıdır. SPF 30 olana bir güneş yağı sürüldüğünde güneş altında 30 dakika geçirirseniz vücut bunu bir dakika olarak algılayacaktır. Ama ayni yağ ile güneş altında 5 saat kalınırsa vücut bunu 10 dakika olarak algılayacaktır ki kızgın güneş altında 10 dakika az bir süre değildir. Başka bir deyişle nasıl olsa güneş yağı sürüyorum diye saatlerce güneş altında kalınmamalıdır.

Suya karşı direnç: Bazı güneş kremlerinin ambalajlarında suda etkisinin kaybolmadığı yazılabilmektedir. Yapılan testler suya dirençli olduğu söylenen yağların da ıslanma veya terleme durumunda 40 ile 80 dakikada etkisinin kaybolduğunu göstermektedir. Bu nedenle terleme ve suya girme durumlarında bu süreler geçtiğinde yeniden sürülmeleri gerekir.

Güneş yağları nasıl kullanılmalı? Tam koruma sağlanması için güneş yağları güneşe çıkmadan 20 dakika önce sürülmelidir. Yağın cildin açıkta olan bütün kısımlarına yayılması gerekir. Normal koşullarda her 2-3 saatte bir yeniden yağ sürülmelidir. Terleme ve suya girme durumlarında saat başı veya daha sık olarak güneş yağının tekrarlanmasında yarar vardır.

Solariumlar: Güneş yatakları veya güneş lambaları olarak da bilinen esmerleşme cihazları sanıldığı gibi zararsız değillerdir. Bu lambalar ultraviyole A (UVA) ve B (UVB) ışınları verirler. Her iki ışın da deri için zararlıdır. Yaşlandırıcı, yıprandırıcı hatta kanser yapıcı etkileri vardır. Özellikle 30 yaşın altındaki kişiler tarafından kullanıldıklarında ileride melanom olma riski artmaktadır.

Kaynaklar:
Protect Yourself from Too Much Sun This Summer
How do I protect myself from UV rays?

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Fazla Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?

Yağ Fazlalıkları

Şişmanlık estetiği bozan en önemli faktörlerden biridir. Asrın hastalığı diye adlandırılan bu durum özellikle gelişmiş ülkelerde  insan sağlığını tehdit etmektedir. Obezite olarak da isimlendirilen aşırı kilolu olma hali tedavisi zor bir durumdur. İlaçlar ve bazı hastalıklar nedeni ile olanları ayırırsak pek çok kişide obezitenin nedeni  günümüzün değişen yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarımızdır. Gıda sektörü sentetik olarak lezzeti arttırılmış, dayanıklı ve bol kalorili gıdaları özendirmektedir. Modern hayatımızın ayrılmaz parçası olan nakil araçları ve alışveriş merkezleri tüm ihtiyaçlarımıza zahmetsizce ulaşma fırsatı tanımaktadır. Günümüz insanı çok az enerji harcayarak hayatını sürdürebilmektedir.

Şişmanlığın tedavisi ideal olarak yaşam tarzı ve gıda alımını düzelterek yapılmalıdır. Ancak bu her zaman mümkün olamamaktadır. Hayatı tehdit edecek derecedeki şimanlık için bazı durumlarda cerrahi müdahale ile yardım gerekebilir. Genel cerrahi uzmanları tarafından yapılan bu operasyonlarda sindirim sisteminde geçici veya kalıcı değişiklikler yapılır. Ameliyatlı kişiler yedikleri gıdaların bir kısmının sindirilmeden atıldığından veya mide boyutları azaltıldığı için fazla miktarda yiyemeyerek zayıflarlar. Bu işlemlerin insanın normal anatomisine uymadığı açıktır. Ancak ölümcül sonuçları önlemek amacı ile bazı hastalarda bu operasyonlar uygulanmaktadır. Yararları olmakla birlikte bu operasyonlar ciddi riskler de içerirler.

Estetik Cerrahi şişmanlığa bölgesel tedaviler ile yaklaşır. Büyük memeler meme küçültme (reduction mammaplasty) ile şişman ve sarkık karınlar ise karın germe (abdominoplasti) ameliyatı ile düzeltilebilir. Her iki ameliyatın da insan vücudunu bir bütün olarak zayıflattığı söylenemez.

Obezite dışında sık rastlanan bir durum da vücudun belli bölgelerinde yağ toplanmasıdır. Bu bölgeler basen, bel, karın, sırt, bacaklar, kalçalar ve kollar olabilir. Gıdı dediğimiz çene altı bölgesi de yağ toplanmasına elverişlidir. Bölgesel yağ toplanması olan hastalar zayıfladıklarında vücudun diğer kısımları iyice eridiği halde sorunlu bölgeler hala daha yağlı olabilmektedir. Estetik görünümü bozan bu durum için çözüm yalnız bu bölgedeki yağların azaltılmasıdır. Bu işlem cerrahi ile veya ameliyatsız olarak yapılmaya çalışılır.

Ameliyat ile bölgesel yağların alınması

Liposuction (yağ aldırma)

Deri çıkartılmadan yalnız altındaki yağlar alınır. Bu işlem küçük deliklerden deri altına sokulan borular ve vakum pompaları ile yapılır. Yardımcı olarak ultrason ve laser de kullanılabilir. Liposuction ameliyathanede yapılması gereken bir operasyondur.

Ameliyatsız yöntemler ile bölgesel yağların eritilmesi

Ameliyatsız olarak bölgesel yağları eritme arayışları çok eskidir. Dışardan masaj yapmanın veya deri üstüne sürülen maddelerin etkinliği kanıtlanmamıştır.

Yağların içine eritici madde enjekte edilmesi

Yağların dışarıdan yapılan enjeksiyonlar ile ameliyatsız eritilmesi konusunda uzun süredir çalışmalar yapılmaktadır. Tıp dilinde lipoliz (lipolysis – yağın eritilmesi) denilen bu işlem bazı gözlemler sonucu ortaya çıkmıştır. Çeşitli tedaviler için kullanılan bazı ilaçların (isoproterenol, yohimbine, aminophylline, collagenase ve phosphatidylcholine gibi) enjekte edildikleri bölgelerde yağları erittikleri farkedilmiştir. Bunlardan phosphatidylcholine Avrupada ticari olarak satılmakta ve çeşitli ülkelerde yağları eritmek için kullanılmaktadır. Bu maddelerin Amerika’da kullanımına henüz izin verilmemektedir. Etkinlikleri ve güvenli olup olmadıkları konusunda yeterli araştırma ve bilgi mevcut değildir.

Radyofrekans (RF) ile yağ eritme

Mikrodalga fırınlarda da kullanılan radyofrekans elektromanyetik dalgalar grubundadır. Isıtıcı güce sahip bu dalgalar deri altındaki yağ dokularına odaklandıklarında deriyi yakmadan altındaki yağ dokularını ısıtarak eritebilmektedir. Bu işlevi yapan cihazlar şu anda kullanılmaktadır. Değişik derecelerde ağrıya neden olabildikleri ve çok seanslı tedaviler gerektirdikleri için henüz tam kabul görmemişlerdir.

Dondurarak yağları eritme

Deri üzerinden verilen soğuk dalgaları ile deri altındaki yağları dondurarak parçalanma ve erimelerini sağlayan cihazlar geliştirilmiştir. Bir süredir kullanılmakta olan bu cihazların etkinlikleri tartışma konusudur.

Dışarıdan laser ışını vererek yağları eritme

Gelişen laser teknolojisi anestezi olmaksızın deri dışından verilen laser ışınları ile deri altı yağların eritilmesine olanak vermektedir. Tedavinin başarılı olması için tekrarlayan seanslar gerekmektedir. Bu cihazların da etkinlikleri henüz tam kanıtlanamamıştır.

Ultrasound (yüksek frekanslı ses dalgaları) ile yağları eritme

Taş kırmadan görüntülemeye kadar çeşitli kullanım alanları olan ultrasound deri altındaki yağların eritilmesi için de kullanılmaktadır. Etki mekanizmaları titreşimler ile yağ hücrelerini parçalamak ve ısı üreterek yağ hücrelerini eritmek olarak özetlenebilir. Piyasada yüksek veya düşük enerjili, değişik frekanslarda, yaygın etki eden veya bir noktaya odaklanabilen cihazlar mevcuttur. Ayaktan uygulanan bu tedavilerin yararlılığı ve yan etkileri henüz tam belirlenmemiştir

Özetle yağları ameliyatsız olarak ayaktan uygulanan bazı tedaviler ile eritmek kulağa çok hoş gelmektedir ve bu konuda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Halen dünyadaki pek çok plastik cerrah gibi Prof. Dr. Ege Özgentaş da liposuction ile daha güvenli ve daha başarılı sonuçlar alındığı inancındadır. Yeni teknolojik ürünlerin ve ilaçların zamanla daha mükemmel hale gelmeleri kaçınılmazdır. Ancak günümüzde yağları eriten cihaz veya ilaçların güvenilir kaynaklar tarafından test edilip etkinlikleri onaylanmadan ve istenmeyen etkileri tam olarak belirlenmeden mucizevi buluşlar gibi takdim edilmelerine kuşku ile yaklaşılmalıdır.


//

Silikon Protez ile Meme Büyütme Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Göğüs Büyütme

Küçük memeler kadınlar için ciddi bir psikolojik sorundur. 1960 lı yıllardan başlayarak silikon meme protezleri piyasaya sürülmüş silikon meme protezleri küçük memelerin tedavisinde bir çığır açmıştır. Her ne kadar silikon sanayide çok kullanılan nispeten ucuz bir madde olmasına karşın insan vücudunda kullanılan silikonun son derece saf olması gerekir ve bu saflaştırma işlemi oldukça masraflıdır. İyi silikon protezler saflığı %100 e yakındır ve bu nedenle pahalıdır. Göğüse silikon takma fiyatlarını belirleyen en önemli faktör kullanılan protezin kalitesidir. Silikon protezlerin dış kılıfları kalın zar şeklindeki silikondan yapılır. Yüzeyler düzgün veya tırtıklı olabilir. Bu zarfın içinde ise değişik kıvamlarda silikon vardır. Genel olarak gel kıvamındadır ancak akıcılığı değişkenlik gösterebilir. Meme büyütme ameliyatının başında silikonu yerleştirmek için nereden girileceği belirlenmelidir.

Protezi meme içine yerleştirmek için kullanılan kesi ve yollar

Çeşitli şekil ve boyutlarda üretilen bu protezler meme içine yerleştirilirken farklı giriş yolları kullanılır.

Meme altı katlantısından yapılan bir kesi ile protezin yerleştirilmesi

Memenin altındaki katlantı (tıp dilinde submammary fold diye adlandırılır) üzerindeki ameliyat izleri ayakta dururken fazla dikkat çekmezler. Bazı cerrahlar buradan kesi yaparak meme içine protez yerleştirmeyi tercih ederler. Kalan iz bazı kişilerde farkedilmeyecek kadar ince olabildiği gibi kalın iz bırakmaya eğilimli kişilerde rahatsız edici belirginlikte de olabilir. Avantajlı tarafı kesinin uzunluğu arttırılarak istenilen büyüklükte protez meme içine yerleştirilebilir.

Meme başı çevresinden yapılan kesi ile protezin yerleştirilmesi:

Meme başı ve ucu koyu renkli daire şeklinde bir bölgedir. Tıp dilinde meme ucuna nipple, koyu renkli meme başı bölgesine de areola adı verilir. Meme başı derisi ile memenin açık renk derisinin birleşim yerine yapılan kesilerin izi iki ayrı rengin birleştiği noktada kaldığı için genel olarak farkedilmez. Bu kesi özel durumlar dışında areolanın alt yarımındaki kısma yapılır. Buradan dik olarak aşağı inilir ve göğüs duvarı üzerinde protezin yerleştirileceği boşluk hazırlanır. Bu kesinin avantajlı tarafı protezin yerleştirileceği boşluğun kolay hazırlanması ve ameliyat sonrası izin genel olarak farkedilmeyecek kadar ince olmasıdır. Dezavantajlı tarafı ise meme başı küçük olan kişilerde kesinin boyu da kısıtlı olacağından büyük protezlerde yetersiz kalabilmesidir.

Koltuk altından kesi yapılarak meme protezinin yerleştirilmesi:

Koltuk altının memeye yakın bölgesinde bir kıvrıntı vardır. Bu kıvrıntıdan girerek meme altında bir boşluk hazırlanabilir ve protez yerleştirilebilir. Avantajlı tarafı memenin hiç bir bölgesinde iz olmaması ve koltuk altı ön kısmındaki izin bazılarında çok ince kalması ve belirsiz olmasıdır. Dejavantajlı tarafı ise kesi ile protezin konulacağı bölge arasında nisbeten uzun bir mesafe olmasıdır. Ayrıca iz bırakmaya eğilimli kişilerde dekolte giysi ile kollar kaldırıldığında izin farkedilebilmesidir.

Göbek deliğinden girilerek memelere protez konulması:

Göbek deliğinin üst yarımına bir kesi yapılır ve buradan her iki memenin altına uzanan tüneller hazırlanır. Bu tüneller içinden çalışılarak meme altında protezlerin yerleştirileceği boşluklar hazırlanır. Daha sonra yalnızca silikon kılıfı olan içi boş protezler memeye yerleştirilir ve protezler bu boşlukların içinde şişirilir. Pratik bir yöndem değildir. Endoskopik aletlere (kapalı bölgelerde çalışmak için hazırlanan ışıklı ve kameralı cihazlar) ihtiyaç vardır. Yalnızca tuzlu su (salin) ile şişirilen protezler kullanılabilir. Herhangi bir sorun çıktığında (kanama gibi) göbekten müdahale etmek zordur.

Diğer yollar:

Eğer memede daha önceki bir ameliyata ait iz mevcut ise protez yerleştirmek için yeni bir kesi yerine bu eski iz de kullanılabilir. Meme büyütme ile birlikte meme dikleştirme ameliyatı da yapılacak ise protez dikleştirme ameliyatı kesisinden yerleştirilir. Ayrı bir kesiye gerek yoktur.

Silikon protezin göğüs duvarındaki yerleşim yeri

Protezler meme altında göğüs duvarının çeşitli katmanları arasına yerleştirilebilir. Protezin yerleştirildiği iki bölge vardır.

Meme dokusu altı, göğüs kası üzeri yerleşim:

Buna tıp dilinde subglandüler (meme bezi altı) yerleştirme denilir. Normalde memeler zaten göğüs kasının (pektoral kas) üzerindedir. Protez meme dokusunun altında ve göğüs kasının üzerinde bir boşluk hazırlanacak buraya yerleştirilir.

Göğüs kasının altına yerleşim:

Buna tıp dilinde submusculer (kas altı) yerleşim adı verilir. Göğüs duvarında meme dokusunun hemen altında pectoral kas dediğimiz bir adale vardır. Protez için planlanan boşluk bu kasın altında hazırlanır. Bu kasın genişliği protezin tamamını örtmeye yetmediği için genel olarak protezin üst yarımı kas altında, alt yarımı ise meme dokusu altında kalır.

Silikon protez için hazırlanan bu iki ayrı bölgenin kendine göre iyi ve olumsuz tarafları vardır. Meme altı kas üstü yerleşim daha anatomiktir ve meme şekli daha iyi belirlenir. Dezavantajı çok zayıf ve meme dokusu az kişilerde silikon protez kenarlarda katlantı yapabilir ve bu katlantı gözle görülebilir. Kas altı yerleşimde protezin katlantıları belli olmaz ancak bazı durumlarda adale kasıldığında protez yer değiştirebilir. Bu da tokalaşma veya diğer kol hareketlerinde memelerde istenmeyen yer değiştirme ve şekil bozuklukları ortaya çıkmasına yol açabilir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş meme büyütme ameliyatlarında meme başı etrafından (periareoler) kesi yaparak protezi meme dokusu altına (subglanduler) yerleştirmeyi tercih etmektedir.

Aslında meme protezi ameliyatının başarılı olması hekimin deneyimine ve hastanın anatomik yapısına bağlı olarak değişir. Bir yöntemin diğerinden daha üstün olduğunu söylemek doğru olmaz. İyi ellerde hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın başarılı sonuçlar alınır. Buna karşılık deneyimsiz ellerde her metod ile başarısız sonuçlar ortaya çıkabilir. Hekiminizi seçerken ameliyatı hangi metodla yaptığından ziyade sonuçlarının başarılı olup olmadığını araştırmanızda yarar vardır.

Dondurulmuş yağ ile yüz estetiği

Yüz Estetiğinde Dondurulmuş Yağ Dokusu

Yüz yaşlanmasında derinin elastikiyetinin kaybolması ve yerçekimi ile sarkması yanında yüz yumuşak dokularının (genellikle yağdan oluşur) erimesi ve yer değiştirmesi de önemli bir etkendir. Yüz Germe Ameliyatı gibi yalnızca deriyi geren cerrahi işlemlerin her zaman istenilen sonucu vermediği iyi bilinmektedir. Dolgu maddeleri yüzde sıklıkla kullanılmaktadır. Estetik cerrahların büyük çoğunluğuna göre en iyi dolgu maddesi gene insanın kendisinden alınandır. Son yıllarda yağ dokusu dolgu maddesi olarak artan sıklıkta kullanılmaktadır. İnsanın kendi yağı yüze enjekte edilerek kesmeli ve dikişli işlemler olmaksızın çok iyi sonuçlar alınabilmektedir. Piyasada satılan dolgu maddelerine göre pek çok üstünlüğü olan yağ dokusunun bir sorunu vardır: Alınışı ağrılı olduğu için ameliyathane şartlarına ve hafif bir anesteziye ihtiyaç olmaktadır. Tekrarlayan yağ enjeksiyonlarında hastanın her seferinde ayrı bir anestezi alması huzursuzluk yaratmaktadır. ONEP Estetik Cerrahi Merkezi ekibi yıllar önce bu işe bir çözüm bulmuştur: İlk operasyonda alınabildiği kadar yağ hastadan alınmakta ve bu yağlar dondurularak saklanmaktadır. Daha sonra yeni yağ enjeksiyonları gerektiğinde ihtiyaç duyulduğu kadar donmuş yağ eritilerek hastaya enjekte edilmektedir. Tedavi maliyetini önemli ölçüde azaltan bu sistemi anlatan bir makale ONEP ekibi tarafından Temmuz 2013 tarihinde “Aesthetic Surgery Journal” dergisinde yayınlanmıştır (Aesthetic Surgery Journal 2013 33: 639).

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Ergenler ve Estetik Cerrahi

Ergenlerin Estetik Merakı

Hepimiz ergenlik dönemlerimizi hatırlarız. Yüzümüzdeki tek bir sivilce bile bazan hayatımızı zehir edebilirdi. Vücut imajı ergenlikte her zamankinden daha fazla önemsenir. Burun şekli, kızlarda memelerin geç gelişmesi, erkeklerde memelerin belirgin olması, yüz derisin kalitesi, saç ve sakal kısaca vücut ile ilgili görünen her yapı ergenler için bir sorun oluşturabilmektedir.

Medyanın sanatçılar ve popüler kişiler ile ilgili çoğu zaman abartılı olan yayın ve reklamları ergenleri olumsuz etkilemektedir. Çocuklar bazan henüz vücut gelişimleri tamamlanmadığı ve karar verebilme yetenekleri olgunluğa erişmediği halde medyaya özenerek yüz veya vücut görünümlerini değiştirmek istermektedirler.

Yapılan istatistikler tüm dünyada 18 yaş altında estetik ameliyat için başvuranların sayısının arttığını ve hatta 18 yaşın altında yapılan estetik ameliyatların da arttığını göstermektedir. Örnek olarak yağların vakumla alınması (liposuction), burun estetiği (nazoplasti) ve meme büyütme (silikon protez) ameliyatlarını gösterebiliriz. Giderek artan bu eğilim bazı ülkelerde 18 yaş altındakilere estetik ameliyat yapılmasını yasaklayan kanunların çıkartılmasına yol açmıştır.

Ancak bazı durumlarda çocuk veya ergenin psikolojisini korumak için 18 yaş öncesi estetik ameliyatlar yapılabilmektedir.

Bu ameliyatları şöyle özetleyebiliriz:

Kepçe Kulak: Çok ciddi psikolojik sorunlara yol açtığı için okula başlamadan önce ameliyatı önerilir.

Görünen yara izleri: Fonksiyon kaybı yapmasalar bile psikolojik etkileri nedeni ile her yaşta opere edilebilirler.

Çok büyük memeler: Nadir durumlarda kızlarda memeler çok küçük yaşlarda taşınamayacak kadar büyük boyutlara erişebilmektedir. Hem psikolojik hem de gelişimde yapabileceği olumsuz etkiler nedeni ile erken yaşlarda tedavileri gerekebilir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş dünyaca kabul görmüş yukkarıda sayılan durumlar dışında 18 yaşın altındakilere estetik ameliyat yapılmasını uygun görmemektedir.

Alışılmamış bir mezuniyet hediyesi

Amerika Birleşik devletleri başta olmak üzere pek çok ülkede aileler lise veya kolleji bitiren çocuklarına mezuniyet hediyesi verirler. Yeni bir araba veya pahallı bir tatil paketi bu hediyeler arasında sayılabilir. Son yılllarda kız çocuklarına verilen mezuniyet armağanları arasına alışılmadık bir yenisi eklendi: Meme büyütme ameliyatı.

Amerika’da yapılan istatistikler 2013 yılında 19 yaş altındaki 3300 kız çocuğuna meme büyütme ameliyatı yapıldığını göstermektedir. Bu sayı 2000 yılı ile karşılaştırıldığında son 13 yılda %64 oranında bir artışa karşılık gelmektedir.
Amerikalı doktorlar her ne kadar meme büyütme ameliyatlarının masrafı genel olarak aileler tarafından karşılansa da bazen ücretin ameliyat olan kız tarafından ödendiği de belirtmektedirler.

Özellikle ilkbahar ve yaz öncesi meme büyütme ameliyatlarının daha sık yapıldığı dönemlerdir. Bunun nedenleri arasında deniz mevsiminin yaklaşması ile kızların plajlarda daha çekici görünme istekleri ve okulların tatile girmesi yatmaktadır.

Ergenlere estetik ameliyat yapılması son yıllarda çok tartışılan bir konudur. Büyümesini tamamlamamış olan ve ameliyatların ciddiyetini kavrayacak olgunluğa ulaşmamış çocuklarda bu konuda dikkatli olmak gerekir.


//

Kalın bacaklarda estetik

Kalın Bacak Estetiği

İdeal bacak

Güzel kabul edilen kadın bacaklarında en bombeli kısım kalçanın en kabarık kısmına karşılık gelen kısımda yani belin hemen alt yan tarafında olmalıdır. Buradan başlayarak hafif bir kavis ile bacaklar dizlere doğru incelmelidir.

Şişmanlık bacaklarda kalınlaşmaya yol açar. Bazı kadınlarda özellikle basen diye adlandırılan bölge yağ biriktirmeye müsaittir. Birçok kadında zayıflama sonrası vücudun diğer bölgelerindeki yağlar eridiği halde basen bölgesinde hala yağ fazlası kalarak estetiği bozan bir görüntü ortaya çıkabilir. Ayrıca bel altında yanda bir kabarıklık, daha sonra bir girinti ve basen bölgesinde de bir çıkıntı olması sık görülen durumlardır.

Diz çevresi ve diz üstü bölgedeki yağ fazlalığı ve şişmanlığın tedavisi yağların alınması ile yapılır. Bunun en yaygın yöntemi liposuction (yağların vakum ile alınması) dır. İlgili yazıya linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bacak İnceltme Estetiği

Şişmanlık her koşulda estetiği bozan bir durumdur. Şişman insanların bacaklarının da kalın olması sık rastlanan bir durumdur ve burada özel bir tedaviden bahsetmek gereksizdir. Öncelikle kişinin normal kilosuna dönmesi gereklidir. Ancak kilosu normal olduğu halde vücudun belli bölgelerinde zayıflamakla erimeyen inatçı yağ birikintilerinin olması herkesçe iyi bilinen bir durumdur. İşte böyle durumlarda estetik bozukluktan bahsedebiliriz.

Hormonların etkisi ile genellikle yağlar erkeklerde vücudun kalçaların üzerindeki üst kısımlarında kadınlarda ise vücudun alt kısımlarında daha fazla toplanma eğilimindedir. Irklara da bağlı olmakla birlikte kadınlarda basen adı verilen ve kalçanın hemen altında yan taraflarda yağ toplanmaları iyi bilinir. Daha önce de belirttiğimiz gibi kadın silueti dolgun göğüs, ince bel, geniş kalça ve buradan muntazam olarak dize kadar incelen bacaklar olduğu zaman estetik bir görüntü kazanır. Buna karşılık kalçaların altında bir girinti ve bunu takip eden bacakların yanlarındaki çıkıntı (basen) ideal kadın vücudu görüntüsünü bozar.

Kalın bacakların doğal yollar ile inceltilmesi şişmanlık dışında mümkün değildir. Çünkü normal kilolu ama kalın bacaklı kişilerde kilo vermek vücudun üst kısımlarının deforme olup çirkin görünmesine yol açar. Bu durumda çare olarak uzun süre yalnızca bacaklardaki fazlalığı giderecek bölgesel incelme yöntemleri araştırılmıştır. Örnek verecek olursak:

Bacak yağlarını eriten hareketler

Çeşitli fiziksel egzersizler ile bacak yağlarını eritme yolları denenmiştir. Fiziksel egzersizler kasları geliştirir ve enerji ihtiyacı için vücuttaki yağları yakar. Ancak bu eritilip yakılan yağların hangi bölgelerde olacağını belirlemek elimizde değildir. Ayrıca çok çalıştırılan adaleler genişler ve bu da bacakların daralması yerine genişlemesine yol açabilir. Kadınlarda atletik belirgin kasları olan bacaklar çekici olmaz.

 Bacak inceltme aletleri

Bunlar bacakları çalıştıran egzersiz aletleri olabildiği gibi bölgesel masaj yapan makinalar, bölgesel korseler, bazı kremler ve buna benzer uygulamalar denenmiştir. Bunların hiçbirinin tam olarak istenilen sonucu verdiği ispatlanamamıştır.

Liposuction Bacak İnceltme

Liposuction yani yağların vakum gücü kullanılarak içi boş borular (kanüller) yardımı ile küçük deliklerden emilerek dışarı alınması tıpta önemli bir gelişme olarak ortaya çıkmıştır. Tabii buna yağı yerinden kopartıp dışa alabilecek güçte vakum yaratabilen cihazların teknik olarak yapılabilmesi önemli katkı sağlamıştır. Bu yöntemin en önemli avantajı yalnızca birkaç milimetrelik deliklerden yapıldığı için belirgin bir iz bırakmamasıdır.

Lazer lipoliz bacak inceltme

Burada deri altına lazer ışını veren küçük borular sokularak yağlar ısıtılıp eritilir. Daha sonra da vakum ile dışarı alınır.

Ultrason (vaser) ile bacak yağlarını eritme

Burada da deri altına ultrason yani ses titreşimleri vererek yağları ısıtıp eriten çubuklar sokulur ve sıvı haline gelen yağlar daha sonra vakum ile dışarı alınır.

Yukarıdaki her iki yöntem de yağları tahrip edip bir daha kullanılamaz hale getirmektedir. Oysa günümüzde yağ dokusunun ziyan edilmemesi gereken çok değerli bir dolgu maddesi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Prof. Dr. Ege Özgentaş daha çok yağları en az tahrip eden klasik liposuction yöntemi ile bacak inceltme yöntemini tercih etmektedir.

Ameliyatsız bacak inceltme

Çeşitli haber kaynakları ve sosyal medyada sık olarak duyulan yağları ameliyatsız olarak eritme terimi kulağa çok hoş gelmektedir. Bu iş için çeşitli cihazlar geliştirilmiş ve piyasaya sürülmüştür. Bu cihazlar yağları dışarıdan dondurarak veya çeşitli fiziksel dalgalar ile dışarıdan eritip parçalayarak çalışırlar. Ancak deriye zarar vermeden bu işi yapabilmeleri için ancak çok sınırlı bölgelerde sınırlı bir erime sağlayabilmektedirler. Bacak inceltilmesi için de bu cihazlar kullanılmaktadır ancak günümüz koşullarında elde edilen yarar liposakşın işlemindeki kadar belirgin olmamaktadır.

Bacaklarım çok kalın, inceltmek için ne yapmalıyım?

Yukarıdaki soruyu şişman olmadığı halde daha ince ve güzel bacaklara sahip olmak isteyen kadınların sık olarak sorduğuna şahit olmaktayız. Bacakların kalınlığı iki nedene bağlı olabilir:

  1. Bacak kaslarının çok gelişmiş olması
  2. Deri altı yağ dokusunun fazla olması
  3. Hem kas hem de yağ dokusu fazlalığı

Atletizm ile uğraşan kadınlarda bacak kasları gelişir ve bacaklar kalınlaşır. Daha çok erkeksi bir görünüm verdiğinden estetik açıdan kabul görmez. Bu durumu gidermek için botulinum toksini uygulanabilir ancak kasların felç olması çok daha ciddi olumsuz etkiler yaratır. Deri altı yağ dokusu fazlalığı en sık rastlanılan durumdur ve tedavisi yukarıda anlatıldığı gibi yapılır. Hem kas hem yağ dokusu fazlalığı da sık görülmez ve yalnız yağların alınması ile sağlanan yarar ile sınırlı kalınır.

Kalın baldırlar

Bacaklar çok biçimli olduğu halde diz altındaki baldır kısmının kalın olması kilosu normal kadınların ciddi bir estetik sorunudur. Özellikle uzun çizmeler giymek istediklerinde kalın baldırları istedikleri modeli bulmalarında zorluk yaratabilmektedir. Buna geçici çözüm botulinum toksini kullanılarak bulunabilmektedir. Baldır kaslarının dış kısımlarına enjekte edilen botulinum toksini buradaki adale liflerini felç ederek incelmelerine yol açmaktadır. Bu şekilde baldırlarda belirli ölçüde incelme olabilmektedir.

Özetler isek kalın bacakların inceltilmesi günümüz koşullarında belli bir ölçüye kadar mümkün olmaktadır. Ancak bu işlem normal vücut ağırlığına sahip yani şişman olmayan kişilerde estetik olarak olumlu sonuçlar vermektedir.


//

Diz altı ince bacaklarda estetik

Bazı kadınlarda diz üstü kısımlar normal olduğu halde diz altı bölgesi çok ince olabilir. Bu durum bacak estetiğini olumsuz etkiler. Tedavide diz altı bölgeleri doku enjeksiyonu ile kalınlaştırılır. Daha seyrek olarak baldır bölgesine protez konularak kalınlaşma sağlanabilir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş tedavide hastanın kendi yağını bu bölgeye enjekte etmeyi tercih etmektedir.


//

Kalça büyütme

Kalça Dolgunlaştırma

Küçük memeler nasıl dişiliği olumsuz etkiliyor ise kadınlarda düz ve yetersiz çıkıntısı olan kalçalar da estetiği olumsuz etkiler. Son yıllarda kalça büyütme ameliyatlarına ilgi bütün dünyada artmaktadır. Bu amaca ulaşmanın başlıca iki yolu vardır:

Kalça protezleri

Tıpkı meme protezleri gibi kalçalar için de silikon protezler geliştirilmiştir. İki kalça arasından küçük bir kesi yapılarak yerleştirilirler.

Kalçalara kişinin kendi yağı enjekte edilerek kalça büyütme

Bu yöntem vücutları yağ almaya müsait olanlarda etkilidir. Yağ dokusu yabancı maddelere göre uzun dönemde daha güvenlidir. Prof. Dr. Ege Özgentaş kalça büyütme işlemlerinde yağ enjeksiyonunu tercih etmektedir.


//