Estetik ameliyatlardan sonra iz kalır mı?

Estetik Ameliyat İzsiz midir?

Toplumda estetik ameliyatların izsiz olarak yapıldığına inanılır. Evet pek çok estetik ameliyattan sonra bakanlar belirgin bir iz göremezler. Ancak bu ameliyatın izsiz yapıldığı anlamına gelmez.

Ameliyat şekli ne olursa olsun eğer deride bir kesi yapılıyor ise bünyemiz bunu bir yaralanma olarak algılar. Vüdudumuz her türlü yaralanmaya karşı bir iyileştirme mekanizmasına sahiptir ve bu mekanizma hayatta kalmamızı sağlar. Vücudumuz için bir kesinin ameliyat bıçağı veya mutfak bıçağı ile oluşması arasında çok önemli bir fark yoktur. Tabii ameliyat bıçağı mikropsuz (steril) olduğu için iltahap gelişmesi açısından mutfak bıçağından daha az risklidir. Ancak meydana getirdiği kesi bir mutfak bıçağının oluşturduğu kesi ile ayni şekilde iyileşir. Kısaca söyleyecek olursak her kesi bir nedbe dokusu (skar dokusu) ile iyileşir. Bunun istisnası yoktur. Nedbe (skar) kollajen denilen ipliklerden oluşur. Bu iplikler kesinin iki tarafını bir örgü oluşturarak birbirine bağlar. Bu sayede yaranın kenarları birbirine yapışık olarak kalır. Eğer herhangi bir nedenle bu kollajen lifleri meydana gelip nedbe (skar) oluşturmaz ise yara kenarları birbirine yapışamaz yani iyileşemez. Kabaca nedbe (skar) dokusunu duvar taşlarını birbirine yapıştıran çimento veya harç olarak düşünebiliriz.

İstisnasız olarak her ameliyat kesisi bir iz bırakır. Kalan iz miktarı biraz hastanın bünyesine ama daha önemli olarak da kesiyi diken cerrahın maharetine bağlıdır. Estetik ameliyatlarda da iz kalır. Biz estetik cerrahlar izlerin fark edilmemesini sağlamak için iki yöntem kullanırız:

  1. İzleri görünmeyen bölgelerde bırakmak.
  2. En az iz bırakacak dikiş teknikleri kullanmak.

İzleri farkedilmeyen bölgelerde bırakmak:

Ameliyat edilen bölgelere göre izleri gizlemek mümkündür.

Burun ameliyatı:

İzler burun deliklerinin içinde ve burun direği üzerinde kalır ve farkedilmez.

Yüz boyun ve alın germe ameliyatı:

İzler saç içi veya saç kenarında, kulak önü ve kulak arkasında kalır ve görünmez.

Gözkapağı ameliyatı:

İzler üst göz kapağında kapak kıvrımının içinde, alt gözkapağında ise kirpiklerin hemen altında kalır ve yüzdeki normal çizgilerden biri gibi görünür.

Göğüs (meme) ameliyatı:

İzler meme başının koyu derisi ile memenin açık renk derisinin birleştiği yerlere ve memenin görünmeyen alt kısımlarına yerleştirilir.

Karın germe ameliyatı:

İzler kasığın hemen üzerinde kalır ve bikini giyildiğinde bikini altında kaldığı için farkedilmez.

Liposakşın (liposuction):

Yağ çekme ameliyatları bir cm den daha küçük delikler açılarak yapılır ve izler çok küçük olduğundan genellikle farkedilmez.

Estetik dikiş tekniği:

Ameliyat izlerinin farkedilir olmasında yerinin seçilmesi kadar dikişi yapan cerrahın eğitimi de önemlidir. Plastik Cerrahi eğitimi almayan bir cerrah hangi malzemeyi kullanırsa kullansın yaptığı dikiş estetik sayılmaz.

Estetik dikiş konusunda daha fazla bilgi almak için aşağıdaki bağlantıyı tıklayabilirsiniz:


//

Alt Gözkapağı Torbalanmaları Nasıl Tedavi Edilmeli?

Gözkapaklarımız vücudumuzun diğer tarafları gibi zamanla bazı değişikliklere uğrar. Kapak derisi ve altındaki kaslar yaşlanma ile orantılı olarak gerginliğini kaybeder. Özellikle alt gözkapakları ve altındaki fasya dediğimiz gergin tutucu tabaka zamanla gevşer. Sonuçta göz kürelerinin çevresini saran ve normalde olması gereken yağ yastığı dışa doğru bombelik yapar. Bu bombeliğe bağlı olarak da alt gözkapakları torbalı olarak görünür. Alt gözkapaklarının torbalı olması kişide yorgun ve hasta bir görüntü yaratır. Bazı gençlerde de alt gözkapakları torbalı olabilir.

Alt gözkapağı torbalanmasının estetik tedavisi önceleri yalnızca ameliyat ile yapılıyordu. Ancak son yıllarda yüzdeki doku eksikliklerinin doldurularak giderilmesi ile alt gözkapağı ameliyatlarına olan ihtiyaç azalmıştır.

Yaşlılık nedeni ile veya zayıflamaya bağlı olarak yanak üzerindeki yağlar azalırsa veya aşağı doğru yer değiştirirse alt gözkapakları göreceli olarak öne fırlamış izlenimi verir. Alt gözkapaklarının hemen altındaki yanak yumuşak dokuları doldurulduğu takdirde yanak öne çıkacağından alt gözkapakları göreceli olarak geride kalacak ve torbalanmalar dikkati çekmiyecektir.

Günümüzde pek çok hastada yalnızca yanak ve göz çevresine dolgu yaparak alt gözkapaklarının daha güzel görünmesi sağlanabilmektedir.

Dogu maddesi olarak hazır satılan sentetik maddeler bulunmasına karşın Prof. Dr. Ege Özgentaş yağ dokusunu kullanmayı tercih etmektedir. Hastanın kendisinden alınan yağ dokusu bazı işlemlerden geçirildikten sonra gözkapakları çevresi ve yanaktaki çukur bölgelere enjekte edilmekte ve bu şekilde herhangi bir kesme veya germe işlemi yapılmaksızın hem yüz hem de alt gözkapaklarında estetik düzelme sağlanabilmektedir.

Alt gözkapağı germe ameliyatına göre hem çok daha kolay hem de çok daha az riski olan yağ enjeksiyonları doğru yapıldıkları takdirde uzun süreli doğal güzellik kazandırmaktadır. Yağ enjeksiyonlarının derinin kendisini de onardığı, canlılığını arttırdığı hatta lekeleri azaltığı da bilinmektedir

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Terleme Sorunları ve Tedavileri

Aşırı Terleme Sorunu

Terleme ve bunu sağlayan yapılar

Terleme vücudumuzun ısı ayarlamasını yapan önemli ve hayati bir fonksiyonudur. Ter bezleri deri altında bulunur ve dışarıya salgıladıkları sıvıya ter denir.

Kabaca iki tür ter bezi vardır.

  • Kokusuz ve berrak sıvı (ter) salgılayan ter bezleri: Tıp dilinde bunlara ekrin (eccrine) bezler denilir. Aşırı terleme bozukluklarından bu bezler sorumludur. Koltuk altı, el içi, ayak altı ve yüz bölgesinde sayıları daha fazladır.
  • Koyu kıvamlı sıvı salgılayan ter bezleri. Bunlara apokrin (apocrine) bezler denilir. Koltuk altı ve kasık bölgesinde yoğun olarak bulunurlar. Vücut kokusu bu bezlerin salgısında çoğalan bakterilerin oluşturduğu maddelerin kokması nedeni ile ortaya çıkar.

Anormal terleme nedir?

Aşırı sıcak ortamda veya ağir egzersiz yaparken herkesin terlemesi normaldir. Ancak sıcaklık normal iken bile bazı kişilerde aşırı terleme görülebilmektedir. Buna tıp dilinde hiperhidroziz (hyperhidrosis) denilir. 

Aşırı terlemenin iki tipi vardır.

  • Birinci tip asli olan ve bölgesel olarak görülen aşırı terlemedir. Tıp dilinde adına primary hyperhidrosis denilir. Belirli bir nedeni yoktur. Heyecanlanma ile yakından alakalıdır ve ailesel geçişli olabilir. Genç yaşlarda (ergenlik öncesi ve ergenlikte) çıkar. Tipik olarak el, ayak, koltuk altı ve bazen yüz bölgesinde aşırı terlemeye bağlı sürekli ıslaklık görülür. Bu durum her gün olabildiği gibi birkaç gün ara verdikten sonra tekrar başlayabilir. En önemli özelliği terlemenin uykuda olmamasıdır. Hayat boyu süren bu durum sosyal olarak rahatsız edicidir. Tedavisinden ileride bahsedilecektir.
  • İkinci tip aşırı terleme ise vücuttaki ters giden bir olaya (hastalık veya tedavi yan etkisi gibi) bağlı olarak ortaya çıkar. Buna ikincil aşırı terleme (secondary hyperhidrosis) denilir. Vücudun her yeri terler. Uykuda da terleme devam eder. En sık görüldüğü durumlar ateşli bulaşıcı hastalıklar, şişmanlık, tiroid hormonunun fazla çalışması, gut, menapoz, alkolizm gibi sağlık sorunlarıdır. Ayrıca çeşitli ilaçların  yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir. Tedavisi neden olan etkene yönelik olmalıdır (şişmanlık, hastalık vs. düzeltilmeli veya neden olan ilaç kesilmeli).

Koltuk altında olan aşırı terlemelere aksiller hiperhidroziz (axillary hyperhidrosis) adı verilir. Estetik açısından çok rahatsız edici bir durumdur ve ömür boyu sürebilmesi nedeni ile ciddi psikolojik ve sosyal sorunlar yaratabilmektedir.

Aşırı terleme tedavisi

İyi haber koltuk altı başta olmak üzere asli ve bölgesel aşırı terlemelerin çeşitli yöntemler ile tedavi edilebilmesidir. Tedaviyi basitten karmaşığa doğru şöyle özetleyebiliriz:

  • Terleme önleyici maddeler: Bunlar ülkemizde deodorant adı altında satılmaktadırlar. Aslında tıbben bunlara terleme önleyici (antiperspirant) maddeler denilir. Marketlerde raflarda satılanlar olduğu gibi eczanelerde reçete ile satılanları da vardır. Değişik kuvvette önleyici etkileri bulunur. 24 saat veya daha uzun süre terlemeyi azaltabilirler.
  • Botulinum toksini (botoks): Sulandırılmış botox koltuk altı bölgelerine enjekte edilir. Deneyimli kişiler tarafından yapıldığında bir yıla yakın veya daha uzun süre terlemeyi etkili bir şekilde azaltır.
  • Elektromagnetik enerji (mikrodalga): Mikrodalga fırınlarda kullanılan magnetik dalgalar ile deriyi yakmadan deri altındaki ter bezleri ısı etkisi ile tahrip edilir. Ağrısız olarak ayaktan tedaviye olanak tanıyan bu cihazlar henüz yenidir ve etkileri yeterince bilinmemektedir.
  • Cerrahi işlemler: Bu tür tedaviler ameliyathane koşullarında yapılır ve anesteziye gereksinimleri vardır.
    • Koltuk altı derisi altındaki ter bezlerini küçük bir delikten girerek kapalı olarak tahrip edilmesi (klasik, ultrason veya laser liposakşın (liposuction) ile yapılır).
    • Koltuk altı derisindeki ter bezlerinin açık ameliyat ile alınması veya kazınması.
    • Sempatik sinirlerin kesilmesi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş aşırı koltuk altı terlemelerinde botulinum toksini enjeksiyonunu tercih etmektedir.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Estetik dikiş nedir?

Estetik Dikiş

Kesiler mutlaka dikilmeli midir?

Hepimiz zaman zaman ufak tefek kesilere maruz kalabiliriz. Traş olurken veya mutfakta çalışırken oluşan küçük kesiler için çoğu zaman doktora başvurmayız ve bunların genellikle iz bırakmadan kendiliğinden iyileştiğine şahit oluruz. Buna karşılık yüzeyel bir tırmık çiziğinin bile bazılarında belirgin, kabarık ve kırmızı bir iz bırakabildiğini görürüz.

Büyümekte olan çocukların sıklıkla düşüp yaralanmaları olağandır. Aileler özellikle çocuklarının yüzlerinde olan kesilerden haklı olarak çok telaşlanırlar ve iz kalmadan iyileşmesini sağlamak için çareler ararlar. Bir kesi mutlaka dikilmeli midir? Bu ne biçim soru demeyin. Bazan kötü atılan bir dikiş hiç dikilmemesinden daha kötü bir iyileşme sağlayabilir.

Dikişin Estetik Olanı ve Olmayanı

Bir çok sağlık kuruluşunda hastalara “estetik dikiş istermisiniz” diye sorulduğuna şahit oluyoruz. Sanki iki kalite dikiş varmış da bedelini öderseniz daha kaliteli olanını satın alabilecekmişsiniz gibi bir izlenim veren bu soru çok yanlıştır. Bir yarayı dikebilen hekimin en özenli işi çıkarması tıbbi bir mecburiyettir. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi eğitimi almamış hekimler (hatta cerrahlar) estetik dikişin kullanılan dikiş malzemesine ve dikişin konuluş tarzına bağlı olduğunu zannederler. Oysa böyle değildir. Birçok tanıdığınızda (veya kendinizde) dikilmiş kesilerde iyileşme sonrası parmaklık gibi yarayı dikine kesen dikiş izlerinin kaldığını görmüşsünüzdür. Estetik eğitimi olmayan bir cerrah en pahallı dikiş malzemesini bile kullansa kötü görünen dikiş izleri bırakabilir. Buna karşılık bu konuyu bilen bizler bazı durumlarda hiçbir dikiş malzemesi kullanmadan bile yaraları çok hafif izler bırakarak iyileştirebiliriz. Bunu şöyle açıklarsak: Çok yüzeyel kesilerde dikiş kullanmadan bazı özel yapışkan bantlar ile yaralar kapatılıp güzel sonuçlar alınabilir. Ancak hangi kesinin bant ile hangi kesinin de dikiş ile kapatılması gerektiğine karar vermek bir deneyim meselesidir.  Estetik dikişin sırrı kullanılan malzemeden çok cerrahın yarayı tedavi ederken takındığı tutumdur.

İzsiz dikiş var mı?

Bu arada önemli bir konuyu da hatırlatmakta yarar vardır: Bazı bünyeler kesilerden sonra ne yapılırsa yapılsın fazla iz bırakma eğilimindedirler. Keloid denilen kabarık izler tamamen kişinin iyileşme mekanizması tarafından oluşturulur ve nedeni tam olarak bilinmemektedir. Örnek vermek gerekirse kulağa küpe takmak için açılan bir iğne deliği ceviz büyüklüğünde bir iz bırakarak iyileşebilir. Neyseki bu durum oldukça nadirdir ama gene de akılda tutulmalıdır. Bazı bünyelerin keloide eğilimi olduğu gibi vücudun bazı bölgelerinin de keloid oluşturmaya eğilimi vardır. Bu bölgeler öncelik sırası ile göğüs ortasındaki kemiğin üzeri, omuzlar ve boyundur. Eğer bu bölgelerde bir ameliyat olma mecburiyeti var ise keloid gelişebileceği hatırda tutulmalıdır.

Özetliyecek olursak kesilerden sonra kalan izler birinci derecede kişinin bünyesine, ikinci derecede de dikişi atan kişinin becerisine bağlıdır. Özellikle yüz gibi görünen bölgelerinizde kesi oluştuğunda mutlaka Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanına başvurmanızda yarar vardır.

İlgili bağlantılar (linkler):


//

Moda ve estetik

Moda Estetik Ameliyatlara Talebi Arttırıyor

Modanın kadınlar ve gençler üzerinde her zaman önemli bir etkisi olmuştur. Tüm ülkelerde insanlar film artistlerinin  giyim tarzlarını ve davranışlarını taklit etme eğilimindedirler. Dünyanın tanınmış film endüstrilerinden biri olan Bollywood (Hindistan film endüstrisi) milyonlarca asyalı tarafından dikkatle izlenmektedir. Hintli sinema yıldızları son zamanlarda crop top (karnı açıkta bırakan) giysiler ile görünmektedirler. Karın ve bel gölgesini açıkta bırakan bu iddialı giyim tarzı ile dergiler ve reklam panolarında çıkan resimler genç kadınları olduğu kadar ergenleri de etkilemektedir.

Modaya uygun giyinmek için seçilen giyim tarzına uygun bir vücut yapısına sahip olmak gerekir. Crop top modası ile göğüs ve bel arasındaki bölge görünür duruma gelmektedir. Bu bölgedeki yağ fazlalıkları, çatlaklar, lekeler ve hatta damar görüntüleri bile rahatsız edici olabilmektedir.

Crop top modasının yaygınlaşması bu bölgeye duyulan estetik ihtiyacını da arttırmıştır. Kadınlar fazla yağların alınması, bombeliklerin ve çatlakların giderilmesi için plastik cerrahlara başvurmaktadırlar. Ancak daha önce fazla dikkati çekmeyen bir durum farkedilir hale gelmiştir: Deri altı damarların görüntüsü. Bel ve karın duvarındaki gözle görünen damarlar herkeste olmamakla birlikte yapısal nedenler ile bazılarında her yaşta ortaya çıkabilir. Tehlikeli olmamasına karşın estetik yönden rahatsız edicidir.

Deri altındaki görünür damarlar çeşitli yöntemler ile ortadan kaldırılabilir. Günümüzde en popüler tedavi yöntemleri lazer ve nedbe yapıcı (sklerozan) madder ile yapılır. Günübirlik yapılan bu tedaviler başarılı sonuçlar vermekle birlikte tam netice için bazan tekrarlayan seanslar gerekebilir.

İlgili konular:
Sarkık ve buruşuk karınlarda estetik
Fazla Yağlardan Nasıl Kurtuluruz?
Bombe karınlarda estetik

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Aşırı şişmanlık ve estetik

Aşırı kilolu olma tıp dilinde obezite, halk arasında ise şişmanlık olarak bilinir. Genellikle ağırlığınız boyunuzun santim kısmından fazla değilse normal kiloda sayılırsınız. Örnek verirsek 175 sm boyundaki bir kişi 75 kiloya kadar  normal ağırlıkta kabul edilir. Bilimsel olarak boy ve ağırlık arasında bir oran olması gerekir. Bu oran BMI olarak bilinir.  Vücut kütle göstergesi (veya indeksi) diye adlandırılır. İnternette “BMI calculator” olarak arama yaparsanız çok sayıda sitede boy ve kilonuza göre bu hesabın kolayca yapılabildiğini görürsünüz. Örnek verecek olursak 175 cm boyunda ve 75 kg ağırlığındaki bir kişinin BMI değeri 24,5 dir.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) na göre BMI değeri 24,9 a kadar olan kişiler nomal kilolu, 25 veya daha fazla değeri olan kişiler ise fazla kiloludur. Fazla kilolu olmak obez olmak anlamına gelmez. Ancak BMI değeri 30 veya daha yukarısında ise böyle kişiler obez olarak tanımlanır. Örnek vermek gerekirse 175 cm boyundaki bir kişi 76 kg a kadar normal iken 77 kg da fazla kilolu olmaya başlamakta ve 92 kiloya geldiğinde obez kabul edilmektedir.

Obezlik kendi içinde üç dereceye ayrılır. Birinci derece obezlik BMI 30 da başlar. İkinci derece obezlik BMI 35 de başlar. BMI 40 veya üzerine üçüncü derece obez denilir. Gene örnek verecek olursak 175 cm boyundaki bir kişi 92 kilo ise birinci derece obez, 108 kiloya geldiğinde ikinci derece obez ve 123 kiloya çıktığında ise üçüncü derece obez kabul edilmektedir. BMI değeri yükseldikçe şişmanlığın zararlı etkileri de artmaktadır.

Biz estetik cerrahlar şişmanlara belli bir düzeyde yardımcı olabilmekteyiz. Büyük memeleri küçülterek, şişman ve sarkmış karnı toparlayarak ve fazla yağları alarak vücut görüntüsünü daha hoş bir hale getirebiliyoruz. Ancak bu ameliyatların hiçbiri aşırı yüksek BMI değerlerini normale getiremez. Başka bir deyişle çok şişmanlar estetik ameliyatlar ile normal kilolara gerileyemezler.

Şişmanlığın en iyi tedavisi diyet ve düzenli egzersiz ile fazla kilolardan kurtulmaktır. Gerçek hayatta bunu herkes başaramamaktadır. Şişmanlık tedavisi için sindirim sisteminde değişiklikler yapan çeşitli ameliyatlar vardır. Bu ameliyatlar çok etkili bir biçimde zayıflama sağlar fakat estetiğin dışında genel cerrahiyi ilgilendiren ameliyatlardır.

Şişmanlıktan normal hale dönüş sağlık üzerinde çok olumlu etki yapar ancak vücut görüntüsünü bozabilir. İleri derecede kilo vermiş kişilerde deride ve vücut parçalarında sarkmalar ortaya çıkar. Bu sarkmaların derecesi verilen kilo miktarı ile orantılı olarak artar.

Burada bir konuyu yanlış anlamamak gerekir. Vücudum bozulmasın diye fazla kilo vermeyin demiyoruz. Normal düzeylere (yani BMI 25 veya altına) gelene kadar zayıflamak gereklidir. Söylemek istediğimiz fazla kilolar zayıfladıktan sonra bile estetik sorunlara yol açtığı için mümkünse baştan kilonuzu çok arttırmamak için önlem almanızdır. Eğer kilonuz kontrolsuz bir şekilde artıyor ise daha ikinci derece obez iken mide küçültme veya daraltma operasyonlarını düşünmeye başlamalısınız.

Aşırı kilolardan kurtulan herkese ihtiyacı var ise sarkma ameliyatları yapılır. Ancak ciddi merkezlerde yapılan çalışmalar 45 kilo veya daha fazla zayıflamış kişilerin estetik ameliyatlarının sorunlu olmaya başladığını göstermiştir. Bu nedenle size önerimiz normal kilonuzun 40 veya daha fazlası üzerine çıkmadan gerekli önlemleri (diyet veya mide ameliyatları) alarak zayıflayın. Bu durumda sarkmaları düzeltmek için yapılacak estetik ameliyatlar daha güvenli olacaktır.

Günümüzün en ciddi hastalığı olan şişmanlık sağlığımızı ve güzelliğimizi tehdit etmektedir.


//

Estetik hayatımızı nasıl etkiler?

Görüntümüz ve güzelliğimiz sosyal hayatımızı derinden etkiler. İnsanlar tarih boyunca daima güzel olanlara daha fazla değer vermişlerdir.

Sosyal hayatımız çocukluğumuzda şekillenmeye başlar. Daha okul çağında bile yüzünde yara izi, leke gibi dikkati çeken farklılıkları veya kepçe kulakları olan çocukları arkadaşları çeşitli şekillerde rahatsız etmeye başlarlar.

Erişkin yaşa gelindiğinde fiziksel olarak güzel ve eksiksiz olanlar sosyal kabul görme açısından akranlarından bir adım önde olmuşlardır.

Burnunun çirkin olduğunu düşünen gençlerin bazıları içine kapanmakta ve özellikle karşı cins ile arkadaşlık kurmada zorluk yaşabilmektedirler. Estetik burun ameliyatı sonrası bu kişilerin sosyal hayatları çok hızlı bir şekilde olumlu yönde değişmektedir. Güzellik insana güven veren önemli bir unsurdur. Ameliyat sonrası kendilerini güzel gören gençler davranışları ile kendilerinden emin olduklarını etrafa daha iyi hissettirmektedirler. Bunun güzel örnekleri pek çok hastamızın burun ameliyatı sonrası kısa sürede nişanlanmaları, evlenmeleri veya kendilerine iş bulmalarında açıkça görülmektedir.

Yaşlanma insan hayatını bir çok yönden etkilemektedir. Ticari hayatın ve serbest rekabetin acımasızca kurallarını yürüttüğü günümüzde firmalar yetenek yanında fiziksel görünüme de önem vermektedirler. Ayni yeteneklere sahip iki adaydan daha güzel veya daha genç olanı tercih edilmektedir. Özellikle yaşlı veya düşkün görüntü önemli pozisyonlar için başvurduğunuzda bir dezavantaj olmaktadır. Bu nedenle çok sağlıklı olsalar bile pek çok yönetici veya çalışan belli bir yaştan sonra işini kaybetmemek veya daha gençlere kaptırmamak için estetik ameliyatlar ile daha hoş ve dinamik görünme çabası içine girmektedirler. Bu çabalar olumlu sonuçlar verebilmektedir.

Bize başvuran bazı hastalarda sıklıkla şu söylemleri duymaktayız: “Eşim beni daha genç ve güzel biri için terk etmek üzere. Lütfen bana gerekli tüm estetikleri yaparak tekrar genç görünümümü ve güzelliğimi sağlayın ki onu bu yüzden kaybetmeyeyim”. Burada hemen şunu belirtmeliyiz: Estetik ameliyatlar kişiyi daha güzel ve genç görünümlü yapabilir. Ama bu bozuk giden aile ilişkilerini düzeltmez.

Estetik ameliyatlar için en uygun adaylar bunu başkaları için değil kendileri için isteyen adaylardır. Kendileri gerekli görmediği veya istemediği halde anne babaları, arkadaşları veya eşleri ısrar ettiği için estetik isteyen adaylar ameliyat edilmeden önce dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

Özetliyecek olursak estetik genel olarak hayatımızı iyi yönde değiştirir. Kendine güven ve sosyal girişkenlik artar. Ancak estetik kötü giden ilişkileri veya ticari başarısızlıkları düzeltemez.

Estetik Cerrahi Nereye Gidiyor?

Dünyada Estetik Cerrahi’nin Yönü

Dünya Estetik Plastik Cerrahi Derneği (International Society of Aesthetic Plastic Surgery – ISAPS) estetik ile ilgili 2013 yılı istatistiklerini yakın bir zaman önce açıkladı.

Bu veriler içinde en çarpıcı olanı İran’ın estetik cerrah sayısı açısından 226 ile 27. sırada olmasına karşın yapılan estetik işlemlerin sayısı açısından dünyadaki ilk 10 ülke arasına girmiş olmasıdır. Türkiye’nin bu listede ilk ona giremediğini de belirtelim.

İkinci çarpıcı nokta ise Almanya’nın penis büyütme ameliyatlarında dünyada ilk sırada olmasıdır. Hemen dikkat çeken bu noktaya Fortune dergisi şu şekilde yer vermiştir:
“Büyütme savaşları: Almanya Penis Büyütme Masasının Başında Oturuyor.
II. Dünya Savaşında “büyüme savaşı” başlatan ülke şimdi başka bir “büyüme savaşı” nın  başını çekiyor.”
Yazıyı okumak için tıklayınız.

Dikkat çeken üçüncü çarpıcı nokta kalça büyütme ve kaldırma ameliyatlarının Brezilya, Meksika ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyada hatırı sayılır derecede artmış olmasıdır. Ayrıca vajina gençleştirmesi ve estetiği ameliyatlarında da bir artış mevcuttur.

Kadınlarda en sık yapılan 5 estetik ameliyat:

Erkeklerde en sık yapılan 5 estetik ameliyat:

Kadınlar daha çok meme ve vücutlarının görüntüsüne yönlenirken erkekler burun ameliyatını ilk sırada tercih etmektedirler. Her iki cinste de cinsel organlara yönelik estetik işlemlerde artış vardır. Ameliyatsız güzellik işlemleri ise tüm dünyada estetik ameliyatların biraz önüne geçmiş durumdadır ve sayıları giderek artmaktadır. Bu işlemleri kısaca açıklar isek:

Ameliyatsız Estetik İşlemleri:

Günümüz dünyasında özellikle kadınlar vücut hatlarının belirgin olmasını istemektedirler ve ameliyat masasına yatmadan güzelleşme fikri insanlara giderek daha cazip gelmektedir.

Bromelain’in estetik cerrahide kullanım alanları

Estetik Cerrahide Bromelain

Ananas (pineapple) dünyamızda belli bölgelerde yetiştirilmesine karşın hemen her ülkede bilinen bir bitkidir. Meyvesi ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın bir çok yerinde tüketilir. Bazı ülkelerde yapraklarından hazırlanan iplik tekstil sanayiinde kullanılır.

Ananas meyvesi direk yenilerek, suyu sıkılarak, şeçitli şekillerde pişirilerek veya diğer gıdalara karıştırılarak kullanılır. Bilinen en iyi manganez (vücut için gerekli bir metal) kaynağı ve zengin bir C vitamini kaynağıdır.
Ananasın bir diğer özelliği ise yararlı bir bitkisel ilaç kaynağı olmasıdır. Geleneksel olarak çeşitli toplumlarda birçok hastalığa(kolit, adet bozuklukları, ağrı ve bölgesel iltahaplar) karşı ağızdan alınarak veya dışardan tatbik edilerek kullanılmıştır.

Bilimsel çalışmalar ananas bitkisinde bulunan bromelain denilen bir madde üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu madde içinde proteinleri parçalayan ve sindiren enzimler bulunmaktadır.

1950 lerden itibaren bromelain maddesi çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmıştır.

Bromelain’in bilinen tıbbi etkileri

Su toplanmasını önleyici (ödem çözücü) etkisi:

Çeşitli nedenler ile bir bölgede su toplanır ise buna ödem adı verilir. Ödem ağrı ve iltahap ile birlikte veya yalnız başına olabilir. Görüntü bozukluğu dışında bazı durumlarda iyileşme üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Hayvan deneylerinde Bromelain ödem sıvısının bölgeden uzaklaşmasına yardımcı olduğu ve şişliği azalttığı gösterilmiştir.

İltahap (enflamasyon) önleyici etkisi

İltahap her türlü yaralanmadan sonra yaralı bölgeye kandaki akyuvarların gelmesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Yaralanmalara örnek olarak ameliyat, darbeler, kazalar, mikropların üremesi ile ortaya çıkan bozuklukları sayabiliriz. Bazan iltahap romatizmal hastalıklarda olduğu gibi bilinen bir yaralanma veya mikroplara bağlı bir faaliyet olmadan da iltahap ortaya çıkabilir. Hafif derecede iltahap yara iyileşmesi için yararlı olmakla birlikte fazlası ağrı, şişlik, doku harabı ve sekellere yol açarak zarar verir. Hayvan deneyleri bromelain’in iltahabı azalttığı ve anti-enlamatuar madde (pek çok ağrı kesici ilaç anti-enflamatuardır) gibi etki ettiğini göstermiştir.

Pıhtılaşmayı azaltıcı etkisi

Bromelain maddesinin pıhtılaşmayı yavaşlatıcı etkisi laboratuvar çalışmaları ile gösterilmiştir. Bu etki özellikle ameliyatlardan sonra pıhtılaşmaya bağlı istenmeyen durumların önlenmesine yardımcı olmaktadır.

Bromelain maddesi ağızdan alınan ilaç halinde bazı ülkelerde piyasaya sürülmüştür. Ülkemizde üretilen veya ithal edilen ilaçlar arasında yoktur. Kolit ve romatizma hastalıklarında kullanımı oldukça eskidir.

Estetik cerrahi bu ilacı son yıllarda keşfetti. Estetik ameliyatlar genellikle sorunsuz iyileşirler. Ancak ameliyatlardan sonra ortaya çıkan morluk ve şişlik sosyal hayatı bir süre olumsuz etkiler. Özellikle burun ve göz çevresi gibi görünen bölgelerin estetik ameliyatları sonrası bir süre kişiler kendilerini gizlemek gereği duyarlar. Bromelain maddesinin yukarıda da belirtilen şişlik ve morlukları çabuk azaltma özelliği estetik ameliyatlar sonrası kullanımını özendirmektedir. Göz çevresi be burun bölgesi ameliyatı geçiren kişilerin sosyal hayata biran önce katılma isteği karşısında estetik cerrahlar ameliyat ameliyat ettikleri hastalara bromelein tabletleri yazmaktadır.
Yan etkisi bugüne kadar tesbit edilemiyen bromelain’in etkinliği henüz bilimsel olarak tam kanıtlanmamış olmakla birlikte özellikle estetik ameliyatlar sonrası kullanımı giderek artmaktadır. Hemen aklımıza gelen bir soru ülkemizde satılmayan bu ilaç yerine ananas yemek veya suyunu içmek ayni etkiyi yapar mı? Bunun yanıtı tam olarak bilinmiyor. Çünki bromelain maddesi ananas bitkisinin meyvesinde de olmakla birlikte gövdesinde daha fazla ve ticari olarak bitkinin gövdesinden üretiliyor.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Burun Estetiğinde Yağ Dolgusunun Yeri

Burun Estetiğinde Yağ Dolgusu

Yüz estetiğinde çığır açan dolgu maddeleri başlangıçta burun estetiğinde fazla yer bulamadı. Bunun nedenleri yüz bölgesinin aksine burun derisinin ince olması, altında yok denecek kadar az bir yağ tabakası olması ve burun şeklini esas olarak kıkırdak ve kemik yapıların belirlemesi idi.

Başarısız sonuçlanan burun estetiklerinde daha sonra yeni bir ameliyat ile burun şekli düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme ameliyatları sınırsız sayıda yapılamaz. Her estetik burun ameliyatından sonra burun derisine giden kan miktarında azalma olur. Deneyimli ellerde bu azalma önemsenmeyecek kadar az olabilir. Ancak özensiz yapılan ve tekrarlayan burun ameliyatları sonrası burun derisi ciddi zarar görebilir.  Bu şekilde derisi sağlıklı olmayan ve yıpranmış burunlarda yeni estetik ameliyatlar risklidir. Sağlığını kaybeden deri ameliyat sonrası çürüyebilir ve tolere edilmesi güç görüntü bozuklukları ortaya çıkartabilir.

İyi sonuç alınmayan burun ameliyatlarının düzeltilmesi için genellikle eksik dokuların yerine konulması gereklidir. Eksik dokular ise kemik ve kıkırdak olduğu için çok kez burun sırtına bu dokulardan oluşan bir yama konulma işlemi yapılır. Vücuttan alınıp burun içine konulan kemik veya kıkırdak yamaların tutması yani çevre dokulara damar kökleri ile bağlanıp yaşaması için etrafında kan damarlarından zengin bir ortamın olması gereklidir. Oysa her bir ameliyat burundaki kan damarlarının sayısını azaltır. Burun derisi en fazla kan damarı içeren bir organ olmasına rağmen yıpranır. Yakın zamana kadar yıpranmış burun derisini tekrar canlandıracak ve kalınlaştıracak bir seçenek yok idi.

Son yıllarda kişinin kendisinden alınan yağ dokusunun başka bölgelere verildiği zaman üzerindeki derinin canlılığını belirgin olarak arttırdığı bilinmektedir.

Amerikan Estetik Cerrahi Derneğinin dergisinde yayınlanan bir çalışma (1) tekrarlayan yağ enjeksiyonlarının burun derisindeki hasarlara çare olabileceği göstermiştir. Geliştirilen bu yöntemde hastanın kendi yağı alınmakta ve daha sonra özel bir borucuk (kanül) içinden burun derisi altına enjektör ile verilmektedir. Yağ enjeksiyonunun ileride tekrarlanabileceği dikkate alınarak ilk operasyonda fazla miktarda yağ alınmakta ve ihtiyaç kadarı kullanıldıktan sonra kalanı donmuş durumda saklanmaktadır. Yayınlanan makalede 5 yılda bu yöntemle tedavi edilen 300 den fazla hastanın sonuçları açıklanmıştır. Burun derisindeki hasarı onarabilmek için bazı hastalarda bir kez yağ enjeksiyonu yeterli olurken ileri hasarlı derilerde iyi sonuç almak için aralıklı olarak 2 ile 6 arasında,  aşırı derecede hasar görmüş derilerde ise daha fazla sayıda yağ enjeksiyon gerektiği belirtilmiştir. Yağ dokusunun iyileştirici etkisi ile burun derisi sağlıklı bir hale geldiken sonra eğer gerekiyorsa ilave estetik ameliyat risksiz olarak gerçekleştirilebilmiştir.

Yağ hücrelerinin gençleştirici ve iyileştirici özelliği burun estetiğinde yeni olanaklar ortaya sunmaktadır. Birkaç kez başarısız estetik geçirdikten sonra derisi yıprandığı için artık düzeltilemez kabul edilen burunlar için tedavi şansı oluşmuştur.

İlgili Yazılar:

(1) O. Onur Erol. Microfat Grafting in Nasal Surgery. Aesthetic Surgery Journal. July 2014 34: 671-686,


//